Bir “layiha”mız varmış!

0
790

Osmanlıda yaşamakta olan Çerkesler “mükemmel” bir tarih yazma girişiminde bulunurlar. 1882 senesi sonlarında kaleme alınmaya başlanan çalışmayla ilgili bir layihayı 1883 yılı başında padişaha sunarlar.*
Anlaşılan, 93 Harbi (1877-1878) sonrası Avrupa’da Çerkesler konusunda –daha önceki yazılanlarda da- geliştirilen olumsuz görüşler üzerine böyle bir girişme teşebbüs edilmiştir.
Layiha; giriş, müessisler (tesis eden, kurucular), müellifler (kitap yazanlar), muharrirler (yazarlar), mütercimler (tercüme edenler), layihanın hülasası (yazının özü) ve hatime (son) bölümlerinden oluşmaktadır.
Bu layihanın neden hazırlanmış olduğunu ise şu şekilde açıklıyorlar:
“Şimdiye kadar tertîb ve neşrine muvaffakiyet hâsıl olamıyan Çerkesistan Tarih-i Umûmîsi’nin vücuda getürülmesi gayet ehemm ve bunun husûlü içün ihtiyacât-ı milel ve ‘asra vâkıf olan mütehayyizân-ı Çerakesenin (Çerkeslerin ileri gelenlerinin) arzusu muhakkaktır. Bu tarihin derece-i lüzumu herkesçe bedihî olduğundan burada tafsilât itâ’sına hacet görülmedi. İşte bu kerreyümnehü’l-kerîm bu maksad-ı mühimme cidden teşebbüs edilerek tarihin sûret-i tanzimine dair sûret-i mahsûsada yapılan ve bir nüshâsıleffen (ekli olarak) gönderilen tarifnâme mucebince (gereğince) bu tarihin tanzimine mübaşeret olunmuş (girişilmiş) ve melfûf pusula mantûkunca erbâb-ı iktidardan [bir] heyet-i müellife teşkîl ve Babıâli altında Ebu’s-Suud Efendi caddesinde kain 34 numrolu idarehânede içtima eylemekte bulunmuştur. Artık bu maksadın sürat-i husûlüne lüzumu kadar paranın tedarik olunamamasından başka bir mâni’ kalmamıştır ki bu da levâzım-ı medeniyeye vâkıf ve saye-i âli-i cenâb-ı tâcidârîdei’aneye mukadder ricâl-i Çerakesenin kesretine binaen bir şey demek değildir. Binaenaleyh hazâ (bu) hâ’iz oldukları hâmiyet-i müselleme-i vatanperverîlerine (ulusal şeref ve haysiyetleri herkesçe kabul olunan vatanseverliklerine) nisbetle pek cüz’î olmak üzere tensîb edilen (uygun bulunan) ve melfûf bilette muharrer (yazılı) bulunan paranın sürat-i mümküne ile sû-yıacizânemize yetiştirilmesini temenni ve daha ziyade i’aneye himmet buyurdukları halde ayruca bilet gönderileceğini beyân eder ve bir de orada mevcût olan ümerâ-yı Çerakeseye tefhimât ve teşrifât-ı mukteziye icrasıyla umûmundan ahz ü cem olunabilecek (toplanabilecek) paranın dahi bileti ba’dehu gönderilmek üzere defteriyle beraber irsâl buyurulmasını niyâz eyleriz.”
Yukarıdaki alıntıdan da anlaşılacağı gibi tarih yazımı girişiminde bulunanlar, Babıali’de Ebussuud caddesi 34 numarada bir yönetim merkezi kurmuşlar. Burada düzenli toplantılar yapmaya başlamışlar.
Bu girişimin kimler tarafından yürütüleceğini ise şu şekilde açıklıyorlar:
“Onuncu madde mûcibince Dersa’âdet’de mevcûd mü’essisîn ve mü’ellifîn cânibinden ladü’l-istişâre (danışarak) devletlû übhetlû Hayreddîn Paşa hazretlerinin imzâsıma’ü’l-iftihâr (iftiharla) kabûl olunmuş olduğundan muvâfakat-ı fehîmâneleri (anlayışlı olurları) ricâ edileceği gibi mü’ellifîn-i silkine (yazarlar arasına) sa’âdetlû Ahmed Midhat Efendi Hazretleri dâhil olmuş ve üçüncü madde mûcibince idâre-i müdîriyete tüfengî-i cenâb-ı şehriyârîmîralay izzetlû Ahmed Beyefendi’nin ve altıncı madde mûcibince mü’elliflerhey’eti riyâsetine umûm muhâcirîn müfettişliği başkâtibi izzetlû Râşid Bey’in intihâbı ve dördüncü madde mûcibince idâre müdüriyeti vekâletiy-le mü’ellifîn riyâseti mu’âvenetine dahi Kosova vilâyeti a’şâr nâzır-ı sâbıkı izzetlû Hurşîd Efendi’nin nasbı tensîb edilmiştir (uygun görülmüştür).”
Yazılacak tarihin üç bölümden oluşacağını, bu bölümlerin şunlar olduğunu açıklıyorlar:
Kısım: Çerkeslerin bugünkü Kafkasya’daki ülkelerine gelip yerleşmelerinden İslâmiyet’le tanışmalarına, Arapların Kafkasları istilâsına kadar olan zaman;
Kısım: İslâmiyet’in Çerkesler arasında yayılmaya başlamasından Kırım Savaşı’na kadar olan zaman;
Kısım: Kırım Savaşı’ndan, özellikle, Kafkasya’dan başka yerlere büyük Çerkes göçünden Berlin Antlaşması’na kadar olan zaman.
Herşeyin hazır olduğunu, geriye sadece parasal sorunun kaldığını, bunun ise Padişahın ve Padişah çevresinde bulunan varlıklı Çerkeslerin yapacağı maddi katkılar sayesinde aşılacağı düşünülmektedir. Ayrıca Çerkeslerin yoğun bulunduğu bölgelerde, halkın ileri gelenlerine mektuplar yazılarak, yardım biletleri gönderilmiş, onlardan destek istenmiştir. Örneğin; Hüdâvendigâr (Bursa) vilâyeti ile Eskişehir’de Cırık Ahmet ve Abaza Nogay Zok ve sair beyefendilere hitaben kaleme alınan bir belgede bu açıkça ifade edilmektedir.
Sayın Mustafa Oral, makalesinde bu girişimi şöyle yorumlamaktadır.
“Bunların yanında böyle bir tarihin yazılması Çerkes elitinin harekete geçirilmesi açısından da bir fırsat olarak görülmüştür. Bu da Türkiye’deki Çerkes diasporasının ulusal uyanışına zemin ve ortam hazırlamıştır. Ancak bu uyanışın Osmanlı iktidarı ile uyumlu ve Batı karşıtı bir hareket olduğunu tarihten biliyoruz.”
Çerkeslerin tüm girişimleri gibi bu “Çerkesistan Tarih-i Umûmiyesi” yazma işinin de büyük bir ihtimalle parasal soruna takılıp kaldığı anlaşılıyor.
Ortada tarih kitabı yok, fakat onun tüm hazırlıklarını padişaha bildiren çok detaylı bir layiha, Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü kitaplığında, ilgili birileri tarafından günümüz Türkçesine kazandırılmayı bekleyip duruyor.
*Sultan II. Abdülhamit Döneminde Bir “Çerkes Tarihi” Yazılması Girişimi-Mustafa Oral (Dokuz Eylül Üniversitesi Atatürk İlkeleri Ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü Çağdaş Türkiye Tarihi Araştırmaları Dergisi Cilt: V I I, Sayı: Yıl: 1 6 – 1 7, 2008/Bahar-Güz, İzmir, 2010)
Çerkesistan Tarih-i Umûmiyesinin Sûret-i Tanzîmine Dair Lâyihadır, İstanbul, Mahmud Bey Matbaası, 1301, 10 s.
(Bu layiha Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü kitaplığında bulunmaktadır).
Layiha: 1.düşünülen bir şeyin yazı haline getirilmesi. 2. huk. tasarı (Ferit Develioğlu, Osmanlıca-Türkçe Sözlük, Aydın Kitapevi, Ankara- 2000)

Çerkeslerin tutuklanması
Varna, Çarşamba günü.
Dilaver Paşa, Süleyman Paşa, Osman Paşa, Ziya Bey gibi Çerkeslerin ve bir kaç memurun tutuklanması Constantinople’de (İstanbul) büyük bir galeyana neden oldu. Sultan’ın kabinesinin başkanı Ahmet Bey serbest bırakıldı. Tutuklamalar, Ziya Bey’in evinde bulunan isim listesi sonucunda yapıldı. Ziya Bey sorgulamada kendisinin ve arkadaşlarının hükümete zarar vermek gibi bir niyetlerinin olmadığını, tek isteklerinin Çerkesce bir gazete çıkarmak ve Çerkesya’nın tarihini yazmak olduğunu belirtti. Konu soruşturuluyor. Fakat siyasi bir suç olarak görünüyor. Türk ve Çerkes memurlar arasında bir çekememezlik vardı ve görünen o ki tutuklananlar bir Çerkes krallığı kurmak istiyorlardı.
(25 Kasım 1884 tarihli Daily News Gazetesi’nden)

Önceki İçerikÇoğunlukçu Demokrasi Partisi
Sonraki İçerikİlk Kürtçe okulda karne zamanı
Jiy Zafer Süren
1951’de Samsun’da doğdu. Üniversite’yi terk etmiş ve muhasebeci olarak çalışarak emekli olmuştur. Çeşitli dergilerde şiir ve araştırma yazıları yayınlandı. Kafkasya üzerine yayın yapan, As Yayın’ın kurucuları arasında yer aldı. “Çipxe, Kafkas Aile Armaları” (derleme) ve “Tama Bahar Gelmeyecek” (şiir) isimli iki kitabı vardır. Nisan 2008 itibariyle Jıneps gazetesi yazarları arasında yer aldı, Ocak 2011 tarihinden bu yana yayın kurulu üyesidir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz