Çerkeslerin siyasi yelpazedeki yer tutma oranları geçmişte Türkiye genelinden farksız değildi. Ancak bu denge ciddi oranda değişme göstermiştir. Örneğin 12 Eylül öncesinde MHP’ye oy veren Çerkes bulabiliyor olmanıza rağmen,Çerkeslerin kimliklerine sahip çıkar hal alması ile tamamıyla değişmiştir. Türk milliyetçisi partilere oy vermenin kimliğini inkâr olduğu bilinci ciddi oranda yerleşmiştir. Son on yılda ise sanal dünyanın etkin olarak kullanılması ile bu bilinç daha da artmış, kimliklerini, ana dil özgürlüklerini yok sayan tüm partilere karşı mesafeli bir pozisyon almışlardır.
Günümüzde ise Çerkeslerin siyasi parti portföyünde AKP ve HDP vardır. Bilinçli Çerkes seçmeni karşısında diğer partilerin durumu parlak gözükmemektedir. Türkiye siyasi yelpazesinde dağınık olarak yer tutan Çerkeslerin bu kez dağınık olmayışları Haziran seçimleri açısından önemlidir. Çerkeslerin blok olarak hareket eder hal alması örgütlü bir tavırdan ziyade, bir sürecin doğal sonucudur. Bu durum, biraz AKP’li, biraz liberal, az biraz eski solcu ve daha çok durumdan vazife çıkarıp nemalanacak bir takım Çerkesleri acele bir parti kurma noktasına kadar getirmiştir. Bağımsız adayların durumu ise zannımca gereksiz bir oy kaybı olmakla beraber, yetersiz görülen mevcut siyasi yapılara tepki niteliğindedir.
Peki bu durum karşısında Çerkesleri HDP kucaklamakta mıdır? Başka bir deyişle; HDP kendisini yeterince Çerkeslere anlatabilmiş, yeterince anlayabilmiş veya yeterince önemsemiş midir?
Çerkes halkı, parti programlarında, yazılarda, söylemlerde; “Diğer halklar ve kimlikler” yuvarlak ifadesi içerisine sıkıştırılacak kadar küçük değildir.
Çerkesler, beş milyon nüfusu ile Türkiye’nin üçüncü büyük etnik yapısıdır. Çerkes halkı görmezden gelinerek “halkların kardeşliği” inşaa edilemez.
Mevcut sistemin ömrünü uzatmak için iki ana akımın politikaları arasına sıkışıp kalmak istemeyen Çerkesler, özgürlükçü siyasetinkendilerine can suyu olmasını beklerken, (yüreğimiz küçük esnafla birlikte olmakla beraber) küçük esnafın adı geçip, Çerkes halkının isminin yeterli ölçüde telaffuz edilmiyor olması büyük eksikliktir.
Tüm demokratik muhalefet güçlerinin mücadele alanlarını ortak mücadele alanı olarak görmek, işçilerin, emekçilerin, yoksulların, farklı ulus, dil, kültür, ve inanç topluluklarının, göçmenlerin, mültecilerin, kadınların, köylülerin, yaşam alanları tahrip edilenlerin ortak mücadele alanı olmaya talip siyasi bir hareket, seçim sürecine girer iken çözüm sürecine takılı kalmamalıdır. Türkiye için en büyük çözüm, halkların, ezilenlerin, işçilerin, köylülerin, yok sayılanların iktidarıdır.
Çerkeslerin özgürlükçü ve çok kültürlü siyasi figürlere ihtiyacı olduğu gibi aynı figürlerin aynı oranda Çerkeslere ihtiyacı vardır.
İnsan onuruna yakışır bir yaşam kurmak üzere demokratik halk iktidarını hedeflemek, Türkiye’de yaşayan tüm halkların eşit haklara dayalı, anadillerinin, kimlik ve kültürlerinin korunması ilkeleri ile yola çıkmak, tüm halkları ismi ile ve yüksek sesle ifade etmekten geçebilir. Çeskesler, Türkiye halkları arasında önemli bir kitleye sahip,ismi yüksek sesle telaffuz edilmesi gereken önemli bir halktır.
“Tekçi, milliyetçi, ayrımcı” yaklaşımlara karşı durup, çok sesliliği savunur iken, telaffuz edilen çeşitliliği ikide tutmak günümüz itibari ile yetersiz bir yaklaşımdır.
Birimizin haksızlık yaşadığı yerde, bir diğerimizin özgür ve eşit olmayacağı ortadadır. Bu anlamda, egemenlere karşı verilecek mücadelede birleşmenin yolu, Türkiye halklarının tamamını kapsayan tavırlarda ısrarcı olmaktır. Eylemde de, söylemde de bu kararlılığı göstermektir.
Haziran seçimini, doğuyu ve batıyı, halkları, beklentileri doğru okuyanlar ve doğru adımlar atanlar kazanacaktır.