Haziran ve Çerkesler

0
392

Olağan milletvekili seçimleri düzlemindeyiz artık. Politik konjoktür artık eskisi gibi değil. AKP hemen hemen yaşamın bütün ayarlarıyla oynadı. Kodları değiştirdi, ayarlar bozuldu. Her şey ve herkes etkilendi, değişti. Aydınlar, gazeteciler, akademisyenler, politikacılar, iş dünyası, sendikalar, azınlık örgütleri her şey her gün yeniden tanımlanmaya muhtaç bir süreçteyiz gibi. İktidardaki Siyasi İslami parti, bir gelecek değişim-dönüşüm projesini kanırtarak hayata geçirmek için muhalefetin güçsüzlük ve becerisizliğinden beslenirken, dikkate alınacak Kürt siyasi hareketi de esas olarak sivil siyasete yöneldi. En az milletvekiline sahip olmasına rağmen Kürt politikasının, gündem belirleme açısından ana muhalefet konumunda olduğunu söyleyebiliriz. AKP, “Cumhuriyetin ürettiği kayıp kuşak” olarak gördüğü yüzde elli ile hiç bir şekilde ilgilenmemekte, herşeyi kendi projesi ve seçmenin ihtiyaçları üzerinden düşünmekte, düzenlemekte ve yaşamaktadır. Hukuk, adalet, bilim gibi şeyleri umursamadığı gibi, hiç bir itiraz ve güç onu durduramıyor. Meclise girmek isteyenler için cazibe merkezi. Böyle olduğu için de binlece memur- bürokrat, öğretim görevlisi işinden ayrılıp aday adayı olduğunu açıkladı. CV sine AKP’den aday adayı ibaresini yazdırmış olmak bile terfi ve ödüllendirilmek için bir veri-puan durumunda. İktidarın tekrar AKP tarafından yürütüleceğini herkes şimdiden kabul ediyor. Mesele, muhalefette kimler güçlenecek meselesi. İktidarın el değiştirmesinden ya da zayıaması üzerinden değil, muhalefet güçlerinin seçim sonrası mevzilenişleri üzerinden siyasi gelecek analizleri yapılıyor daha çok. Yani durum vahim; vehamet devam edecek gibi de… RTE, Cumhurbaşkanı sıfatı ve AKP başkanı görevi ile “Artık bu tren bu raydan çıkmaz” dedi, muhtarlara hitap ederken. Seçim düzlemi, bütün bu süreci hızlandırmak için Kamu Güvenlik Yasası adı altında (“polis devleti” olma yolunda en önemli adım) yasa teklifini TBMM’den geçirmeye çalışıyor. Şimdiden AKP’li vekillerin muhalefet vekillerine meclis kürsüsündeki çekiçle, çanla, demir sandalyeler ile saldırdıkları ve dört muhalefet vekilin hastanede olduğu haberi medyada yer aldı bile…

Durum bu. Peki Çerkesler haziran seçimlerinde ne yapacak?

Şimdiden bir kaç aday adayı ismi dolaşmaya başladı bile. Kimler olduğu kişi olarak çok önemli değil. Önemli olan kimlikleri nedir? Nasıl kimlikler bizi toplu bir davranışa zorlar. Ya da nasıl bir kimliğin arkasında durmalıyız? Toplu seçim davranışı gösterebilecek miyiz? Haziran seçimleri Çerkesler için gerçekten bir milat mıdır? Milat ise, neden milattır? Her durumda seçim sonrası nasıl kazançlı çıkacağız? Bütün bu soruları kendimize sorarak, ayna sohbetleri yapıyoruzdur, yapmalıyız da… Aday adaylarının kimliklerine yakından bakmalıyız. Çerkes olsun da çamurdan olsun tavrı eskidi ve zaten artık kimse o bakış açısını taşıyacak kadar saf değil. Çerkesler de oyunu kullanırken kendine özgü gerekçelerle seçici davranmaktadır. Sonuçta, desteklediğimiz adayın kimliği ile kendi kimliğimiz hemen hemen örtüştüğüne göre; içe yönelik, dışa yönelik tartışma gerekçeleri anlamsız artık. Açık ve net olmak gerek sanırım.

Diaspora Çerkeslerinin en büyük örgütü KAFFED, bir aday belirleyip, kendi ilkeleri (ki dokuz madde halinde bu ilkeleri yayınladı) temelinde, seçilebilecek bir yerden aday gösterilmesi için bir parti ile görüşmedi. İlgisizlik mi, becerisizlik mi, tutarsızlık mı? Yoksa hepsi birden mi? Bu tavırla, bir adayın arkasında ciddi bir çoğunluk olarak durma şansını kaçırmak üzereyiz. Hatta KAFFED, bir adayını meclise gönderme şansını kaçırmak üzeredir. KAFFED bir hemşerisinin kişisel adaylığının peşine takılıp kalmak yerine, olmazsa olmaz dediği ilkelerini savunan parti programlarını incelese, HDP ile yakın olduğunu görecektir. Söz konusu ilkelerden biri ya da bir ikisi, her partinin programında-tüzüğünde vardır. Ancak tamamı deniyor ise, bu adres açıktır ki HDP gibi görünmektedir. KAFFED, bünyesinden ve dışarıdan bireylerden oluşacak bir heyetle HDP ile görüşmeli ve çekinmeden, bir adaylarının hem de Diyarbakır’dan seçilebilecek bir sıradan aday olarak gösterilmesini istemeli. KAFFED ayrıca Çerkeslerin yoğun yaşadığı Kayseri, Çorum, Tokat Kahramanmaraş, Düzce, Adapazarı, Samsun, Sinop gibi illerde destekleme sözü vermeli ve bu illerde yoğun seçim faaliyetlerine katılmalıdır.

Bu olmaz ise ne olur? O zaman herkes birey olarak karar ve tavır alacaktır. Çerkesler yine örgütsüz, merkezsiz bir şekilde seçim sürecini geçirecektir. Peki bireyler nasıl adaylara oy verecek? AKP, CHP ve MHP’den aday olanların Çerkesler ile ilgili tatmin edecek önerileri yoktur. Şu anda da bu partilerde vekiller var. Çerkesler için yapacaklarının şimdiye kadar yaptıklarının benzeri olmaktan öte bir şey beklemek saık olur.

Bireysel ikbal-istikbal için aday olanlar kimliği ne olursa olsun şahsen beni ilgilendirmiyor. Kazanamayacağını bilerek aday olan bağımsız adayların ise, kendilerince gerekçeleri olabilir. “Çerkes sorununu alanlarda anlatmak” gibi iyi niyetleri olabilir. Ancak, günümüzde, alanlara çıkarak Çerkes sorunlarını anlatmak için seçim koşulları gerekmiyor. İstenildiği zaman yapılabiliniyor. Aday olma hobilerini yaşayabilirler. O adaylar da beni çok ilgilendirmiyor doğrusu. Ciddi, sonuç ve umut üretecek bir tavır ortaya çıkarılamaz ise, Çerkeslerin bu seçimlerde de toplu olarak siyaset dışında kalacağını; bireyler olarak ise, ya kişisel ikbal-istikbal için, ya da inanç ve ideoloji temelli veya ekonomik-demokratik haklar için kendilerine en yakın bir seçim grubunun içinde yer alacaklardır.

Geriye, dört yıl daha beklemek kalır…

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz