Türkiye Cumhuriyeti nice seçimler atlattı, nice vekiller seçti, nice hükümetler oluşturdu ancak daha önce olan hiçbir seçim, seçilen partilerden hiçbiri, kurulacak hükümet hiç bu kadar önemli olmamıştı. Haziranda Türkiye’de bir seçimden fazlası yaşanacağı kesin. Biz Çerkesler de, giderek yaklaşan Haziran seçimlerinin etkisi altına giriyoruz doğal olarak, işte bundandır ki; istişare toplantıları, bağımsız milletvekili adaylarının ilk defa Çerkes halkını temsil etme isteğiyle propaganda yapmaya başlaması, platformlarda Çerkes halkının acil ihtiyaçlarının tartışılması, ihtiyaçlarına yönelik talepler oluşturulması ve bunların Çerkes siyasi dünyasında yarattığı etkiler görülebilir düzeye geldi.
150 yıllık sürgünlüğün, 90 yıllık cumhuriyet döneminde daha önce kullanılmayan, unutulan, yapılmayan seçim tartışmalarıydı bunlar. Bu anlamda haziran seçimleri daha şimdiden Çerkes toplumu için verimli olmaya başladı diyebilirim. Pek tabi tarihine göre yeni sayılabilecek bu durum, Çerkes halkının içinde bazı küçük çatlaklar doğurabilir, hatta yarattığı çatlaklar üzerine endişelenmekte olan bazılarının endişelerini görmezden gelemeyiz, fakat şartlar bugün bu kadar olgunlaşmışken ve bu olgunluk halkımız yararına kullanılmaya bugün bu kadar yakınken onu yok sayarak, halkımızın siyasi tarihinden 5 yıl daha silemeyiz. Haziran seçimleri, Çerkeslerin siyasi beyanatıdır, varlığı ve varlığının ilk tarihi olacaktır ve halkımız yararına talepleriyle sokağa çıkmış gençliğin sesini taşıyacaktır. Haziran seçimleri; Çerkeslerin, Kürtlerle, Ermenilerle, Lazlarla, Araplarla, Pomaklarla ve diğer tüm halk ve inançlarla kardeşliğinin ilk adımı olacaktır. Haziran’a Çerkesleri taşıyan aktörler; halklarının iradesiyle ezilmiş her halkın, ezilmiş her sınıfın yanında olacak ve halkını, hakkettiği yerde; adaletin ve eşitliğin bağırıldığı saflarda bağıracaktır. Artık Çerkeslerin de siyasi griliği ve siyaseten tek bildikleri “oy verme” işlevi etkisizleşmekte, Çerkeslerin de bir gökkuşağı ve siyasete dahil olma, oy isteme zamanı geldi, haziran seçimlerine 3 kulvarda katılacak olan Çerkesler, Çerkeslerden ve diğer halklardan, kendi haklarını da isteyerek oy isteyecekler. Aynı zamanda giderek otoriterleşen iktidara karşı, sanal muhalefeti aşarak sokak muhalefeti ve siyasi muhalefete başlayacaklar. Yıllarca, Çerkesler bu dünyanın içinde ve gelişen herşeyden etkileniyor diyorduk, oysa yıllarca siyaset yapmak nasıl olduysa bölücülük, ihanetçilik vs. olarak algılandı. Böyle algılanması sağlandı. Bizler siyaset yapmadıkça, sorunlarımız hiç kimsenin dikkatini çekmedi, hiç kimse bizim adımıza bizim için de olabilecek talepleri seslendirmedi. Oysa artık, toplumsal olarak bütün ihtiyaçlarımızı değerlendirebileceğimiz, ihtiyaçlarımız etrafında talepler oluşturabileceğimiz ve taleplerimizi seslendirebileceğimiz yeni bir yol görüyoruz.
Bu yeni yolda; Türkiye’nin tüm halklarıyla tanışıyor, ortak dertlerimize ortak çözümler arıyor, ortak çözümleri oluşturan talepler etrafında güçlü bir örgütlenme yaratarak toplumlarımız için daha yaşanabilir bir Türkiye adına talepler geliştiriyoruz. Buna karşı alerji duyan zihniyetten bugün de örnekler çıkıyor, ancak her ne kadar bizi siyasetten uzak tutmak isteyen kişiler olsa da, bu durum, bu günleri oluşturan gençlerin yüksek şuur ve bilinçleri sayesinde istisnaya indirgenmiş biçimde. Sistemin tek dil, tek millet dayatmalarını hayat amacı edinmiş insanlar, (ki içlerinde Çerkesler de var) yükselen siyasi hareketliliğimiz karşısında susmaya mahkum oluyorlar. Çerkesler asimile olmuyor diye yalan atanlar, dilimizi istediğimiz gibi konuşuyoruz diye yalan atanlar; dünün devlet destekli asilzadeleri, bugünün halklarının gençliği tarafından rezil edilmiş onursuz kişileridir ve halkımız tarafından da artık bu durum anlaşılabilir düzeye gelmiştir. Oy kullanacak çoğu Çerkes, artık öncelik olarak halkına nasıl fayda sağlayacağını düşünüyor.
Kürtlerle niye düşman olmadığımız tartışılıyor ve asıl bölücülüğün ne olduğu hakkında konuşuluyor. Bir halkı dilinden, kültüründen uzaklaştırmak bölücülük değilse, o halkın kendi dili ve kültürü için siyasileşmesi hiç bölücülük olabilir mi? Bu halkların gençleri artık gerçeği hissediyor. Kürtler, Ermeniler, Araplar, Çerkesler, Lazlar, Türkler… Bu halkların gençleri el ele daha demokratik, daha insancıl, daha çoğunlukçu bir yarının umudunun garantisidir ve haziran seçimleri Türkiye halkının bu gençlerin kavgalarını onaylamaktır. Benim de dahil olduğum HDK’lı Çerkesler, yani biz; haziran seçimlerinden önce örgütlemeye başladığımız dostluğu ve kardeşliği, seçimlerden sonra taçlandıracağız ve herkes bu kardeşliğin hiçbir halk için kötü sonuçları olmadığını en net o zaman görecek. En net o zaman anlaşılacak ki; Kardeşlik hiçbir halka kendisinden bedel ödettirmeyecek, aksine her halka ait olduğunu verecek. Sizler de; her kime oy verirseniz verin, size ve sizin için önemli olan ailenize, toplumunuza ne verip- ne alacağını iyi hesap edin. Bir milada, gün saymaktayız.