Kafkaslarda Azak Denizi’nin kuzeyindeki bozkırlarda yaşayan Kimmerlerle ilgili Odysseus Destan’ında Homeros, MÖ. VIII. yüzyılda Kimmerlerden söz etmektedir. Kimmerlerin ülkesi zamanla Uzak Asya’dan gelen İskitlerin eline geçmişti. İskitlerin kökenine yönelik Herodot: “İskitlerin içinde Auchatea’lar Lepoxais’ten, Catiari ve Traspira’lar Aproxaisten, Paralatea’ler de Collaxais’ten türediler. Bunların tümüne birden egemenlerinin birinin adına dayanarak Scoloti denirse de Yunanlılar İskitler diyorlardı.” (Herodot Tarihi, 4. Kitap, Tragedya Perisi, Altın Kitaplar Yay. As basımevi). Karadeniz (Pontus) çevresinde oturan Yunan topluluklarına göre ise İskitler üzerine yazılanlar şöyledir; “Herkül, İskit eline gelmiş, kara ve fırtınaya yakalandığında aslan postunu çıkarıp sarınmış ve uykuya dalmıştı. Onun uykuya dalmasıyla başıboş kalan kısrakları garip bir olayla ortadan yok olmuşlar.” (Age.) Herodot bu olayı devamla şöyle sürdürmektedir: “Herkül uyandığında kısraklarını aramaya çıktı, bütün yurdu dolaştı. Hylaca (Trabzon yöresi T.S.) diye bir yere geldi. Burada hem kadına, hem yılana benzeyen bir yaratıkla karşılaştı. Yaratığın belden yukarısı kadın, belden aşağısı da yılanı andırıyordu.” (Age). Herkül bu yaratığa kısraklarını görüp görmediğini sorar. “Evet” yanıtını alır. “Kısrakların benim elimde” yanıtını alan Herkül, kısraklarını ister. Yaratık, Herkül’e bir şartla kısrakları vereceğini söyler. “Benimle evlenirsen kısraklarını sana veririm” der. Bunun üzerine Herkül kısraklarını kurtarmak için yaratıkla evlenmeyi kabul eder. Fakat yaratık, kısrakları gene de geri vermez Herkül’e. Çünkü yaratık, Herkül’ün dilediği kadar yanında kalmasını ister. Nice zaman sonunda yaratık, kısrakları Herkül’e verir ve şöyle der: “Kısrakların burada olduğu sürece saklayan benim. Sen onları sana vermem gereken diyeti ödedin. Çünkü karnımda senin üç çocuğunu taşıyorum artık. Bu çocuklar doğup yetiştikten sonra onlara ne demem gerektiğini söyle, onları bu yurtta mı tutayım, yoksa senin ülkene mi göndereyim?” (Age.) O zaman yaratığa Herkül şu yanıtı verir: “Çocukların büyüyüp yetişmelerini bekle ve onları gözet, içlerinden birinin şu yayımı benim çektiğimi, şu kemeri benim taktığım gibi gördüğünde onu bu ülkede kalmak üzere seç. Başarısızlara, gitmesine izin ver.” (Age)
Herkül’ün iki yayı vardır. Birini bırakır. Kemerini, birde altın kupasını bırakır. Çekip gider. Üç çocuk büyür. Bu üç çocuk; Agathyraus, Gelonus, Scythes’tir. Sınavı Scythes başarır. Bu yüzden HerküloğluScythes İskit Krallarının atasıdır.
Herodot İskitlerle ilgili: “Yurtlarında yaşayan ilk insan Targitas’tı. Targitas, Jove ile Borysthebebes’in oğluydu, ondan üç oğlu vardı: Leipoaxais, Arpoxais ve Coloxaisi. Bunlar ülkeye egemen olduklarında gökten hepsine altından yapılmış bir balta, bir saban, bir boyunduruk ve bir içki kupası düştü. Kardeşlerin büyüğü en önce gördü bunları, hepsini alayım diye sokulduğunda altınlar tutuştu, alevler saçtı, o da geri döndü. Ortanca kardeşte de aynı şeyler oldu. Küçük yürüdüğünde altınların saçtıkları alevler söndü, o da aldı, eve götürdü. Bunun üzerine iki büyük kardeş anlaşıp egemenliği küçük kardeşlerine bıraktılar.” (Age). Efsane böyledir.
Göçebe topluluk olan İskitler, Asya’da otururlardı. Pek çok savaşlara girdiler. Ardından topraklarını terk edip Kimmerlerin yaşadıkları coğrafyaya geldiler. Kimmerler, İskitlere karşı savaşmak istemediler. Bir kısmı yurtlarını terk ettiler. Büyük çoğunluğu İskitlerin önünde Karadeniz’e -Sinop’a- yerleştiler. İskitler, savaşsız olarak Kimmerlerin topraklarını alınca bu defa da Med ülkesine (Kürtlere) saldırdılar.
İskitlerin inançlarıyla ilgili olarak Herodot söyle tanımlamamlar yapmaktadır: “İskitler yalnızca Vesta, Jupiter, Jupiterin kadınları saydıkları Tellus, Göksel Venüs, Herkül ve Mars tanrılarına tapınırlar. Heykel, tapınak, sunak kullanmazlar bunlara, bir Mars’ı bundan ayrı tutarlar.” (Age).
İskitlerin savaş gelenekleriyle ilgili olarak Herodot: “İskitler savaş alanında yendiği ilk düşmanının kanını içer, kaç kişiyi öldürürse başlarını keser ve bunları kralına götürür. Yağmadan payını alması ancak bununla mümkündür.” (Age).
İskitlere karşı Persler saldırılar başlattılar. Pers Kralı Dara (Darayavuş) MÖ. 522’de Pers sınırlarını Kuzey Kafkasya’ya kadar genişletti. Pontus bozkırlarında yaşayan İskitlere savaş açtı. Pers Kralı Dara’ya karşı Karadeniz kıyılarında yaşayan halklar ayaklanma başlattılar. Tarihçiler bu ayaklanmalara “İyoniya Ayaklanması” adını vermişlerdi. Dara’ya karşı İyoniya Ayaklanmalarına Atinalılar da destek vermişlerdi. Dara, Babil’i ele geçirmiş, İskitler üzerine yürümüştü. Medya’yı (Kürtleri) ele alıp savaş sahnesinde karşılaştıklarını yenen İskitlerden öç almak istedi. Ardından da Pers Kralı Dara, Atina’ya yöneldi.
İskitler, göçebe topluluklardı. Ekip-biçme işiyle, toprakla uğraşmıyorlardı. Ele geçirdikleri bölgelerde köle olarak teslim aldıkları insanların gözlerine mil çekiyor, kör ediyorlardı. Gözlerine mil çektikleri insanları hayvanların bakımı ve süt sağımında çalıştırıyorlardı. İskitler bu coğrafyaya yirmi yıl sonra döndüklerinde karşılarında bu köle çocukların savaşıyla karşılaştılar. Savaş acımazsız başladı.
*Herodot Tarihi, 4. Kitap, Tragedya Perisi, Altın Kitaplar Yay. As basımevi