Gündemimiz Siyaset

0
428

Bu satırlar okunurken 2015 Genel Seçimleri bitmiş, sonuçları değerlendiriyor olacağız.
Bilindiği gibi seçimler öncesi net bir hareketle, hemen hepimizin altına imza atabileceğimiz “Çerkes taleplerini” açıkladık. Partizanlık yapmayalım, kimliğimiz adına “çıkarcı” davranalım dedik. Meclis’te grubu bulunan üç partinin -AKP, CHP ve HDP- yetkili organlarına teslim ettik ve dikkate alınmasını talep ettik. Çerkes taleplerine yanıt veren partiye oyumuzu verelim anlayışıyla. “Talepleriniz taleplerimizdir” diyen ve sadece bizim taleplerimizi içeren ayrı bir seçim broşürü yayınlayan tek parti HDP oldu.
Bu çalışmaları sürdürürken çeşitli kesimlerden tepkiler aldık. Olumlu, olumsuz. Olumsuz tepkilerin bir kısmı hakaretamiz ve tehditkardı. Diğer bir kısmı ise ezberlerin tekrarı idi. Bunlar hatırlattı ki “Siyasi tavır ve Çerkeslerin iç değerlendirmeleri geçmişte nasıldı? ” sorusunun yanıtını, gazetemizin dördüncü sayfasında eski yayınlardan seçerek yayınladığımız kimi yazılarda bulmak olasıydı. Onları okuyunca Çerkeslerin ne kadar çok patinaj yaptığı anlaşılıyor. Ama aynı zamanda ülkenin de. .

Kafkasya kültürel dergi, yıl 1968. İzzet Aydemir;
“Çerkeslerin milli yöndeki çalışmalarını ana hedefinden ayırmak, bu çalışmaları bazı politik akımlarda, genellikle de Panturanizm, Panislamizm hamuru içinde eritmek amacını güden bu tip çalışmaları ne yazık ki hala bazı Kafkasyalıların bilerek veya bilmeyerek benimsemeleri üzücüdür. ”
Panturanizm ve Panislamizm yerini yeni tanımlara bıraksa da aynı cümleyi 47 yıl sonra kurabiliyor olmak içimizi acıtmıyor mu?

Kamçı gazetesi, yıl 1970. Başyazıdan;
“Çerkes Milleti’nin dilinde ‘Thamade’ diye kullanılan kelimenin tarihte ‘kürsüde dili, harbte kılıcıyla önde olandır’ şeklinde tariflenerek, bu tarife uygun kişilere verildiğini, kelimenin sevk ve idarede üstünlük taşıyanları belirttiğini görürüz… Son yüzyılda sosyal yapımızda meydana gelen değişiklikler, kaybedilen kendi kendini yönetim hakkı, toplumun içine düştüğü atalet gibi sebepler kelimenin asli manasında deformasyona sebep olmuş ve ters bir durum yaratmıştır.
Bugün; içinde yaşadığı yabancı toplumların verdiklerini kaybetmek istemeyen ve onlara hizmeti kendi milletine hizmetten daha şerefli sayanlar ‘thamade’dir. Öz toplumunu kişisel çıkarları için basamak sayan ve onlara sahte milliyetçilik gösterileri ile yakınlık gösterenler ‘thamade’dir. Gençliğin temiz ve doğal heyecanlarını şekillendirememenin aczi ile onlara kendi dillerini öğrenme gayretini çok görenler ve lüzumsuzluğunu iddia edenler de ‘thamade’dir. ”
Aradan 45 yıl geçti. Benzeri tespitleri yapıyor olmak çok rahatsız edici değil mi?

Marje dergisi, yıl 1992. Sönmez Baykan;
“İktidara gelmeden önce, iktidar olur olmaz ilk işinin bu Anayasayı (12 Eylül Anayasası-yg) değiştirmek olduğunu defalarca beyan eden Demirel bu sözlerini de unutmuşa benziyor. Ya da en azından bizim unuttuğumuzu zannediyor…
Türkiye’de milyonlarca Çerkes yaşıyor ve bir takım sorunları var. Ve bu insanlar Cumhuriyet tarihi boyunca Anayasayı bırakınız, Devletin kendisine sahip çıkmışlar. Bunun karşılığında da ödül olarak son derece ağır bedeller ödemişler. Bugün Türkiye’de yaşayan Çerkeslerin Ulusal ve Kültürel bir kimlik sorunları vardır. Bu aynı zamanda Türkiye’nin meselesidir.
Fakat bugün bütün dünya değişirken, Dünyanın her tarafında sancılı da olsa demokrasi rüzgarları eserken, siz Türkiye’nin meselelerini bu baskıcı Anayasayla, güçle çözmeye çalışıyorsunuz. Bu meselelerin hakkından bu şekilde gelemezsiniz. Ancak üzerini örtersiniz…
Gelin bu Anayasayı sorgulayalım, değiştirelim, yeniden yapalım. ”

Marje dergisi, yıl 1993. Sönmez Baykan;
“92 yılı özellikle Türkiye Çerkesleri açısından bakıldığında hayal kırıklıklarıyla dolu…
… Diğer bir çarpıcı örnek ise çok partili döneme geçildiğinden beri sürekli olarak büyük bir çoğunlukla merkezdeki partilere oy veren (hem sağ, hem sol) Türkiye Çerkeslerinin kendi oylarıyla seçtikleri ve iktidara getirdikleri hükümetin Kafkasya ve Abhazya’ya yönelik politikalarıydı…
…Çerkesler, Abhazya›nın işgali söz konusu olunca, yıllarca oylarıyla destekledikleri, … oylarını hiç esirgemedikleri ve yine kendi oylarıyla iktidara getirdikleri Hükümetten ve onun ortağı olan siyasi partilerden çok şey beklediler.
Öyle ya … seçimlerde altından bile değerli olan oylarıyla destekledikleri Paşanın oğlu (Erdal İnönü-yg) ve özellikle Baba (Süleyman Demirel-yg) onları böyle bir günde yalnız bırakmaz, Abhazya’daki kardeşlerini kendi kaderlerine terkedemezdi.
Baba; İstanbul’da Çerkes Halkının infialini yatıştıracak ve nefes almasını sağlayacak, sivil toplum düzeninde son derece demokratik bir eylem hakkı olan, yasal bir mitingi yasaklayabilirdi… Daha da ötesi Hariciyenin değerli teknisyenleri Türkiye’nin çıkarları için Gürcistan’ı desteklemek gerektiğini söylüyorlardı… Mesela açlıkla karşı karşıya olan ve yiyecek sıkıntısı çeken bu komşuya 50 milyon ABD Doları gibi bir yardım yapılabilirdi. . . Savaşacak silahı ve ona yatıracak parayı nerden mi buluyordu. . . Aaa. . . bu komşunun iç meselesiydi, o kadarına da karışmaya hakları yoktu. . .
Öyleyse Türkiye Çerkesleri ne yapmalı? Hükümetin ve onu oluşturan siyasi partilerin bu tutumunu sineye çekip, ne yapalım büyüklerimiz böyle düşünüyor deyip ilk seçimde oylarımızı yine onlara mı vermeli… Yoksa Türkiye Çerkesleri ilk seçimlerde bu hükümeti oluşturan ortaklara gereken cevabı verirler mi? Bunu zaman gösterecek…
Artık Türkiye Çerkesleri; kendilerine ve meselelerine sahip çıkanlarla, çıkmayanlar ve ucuz politikalarla kendilerine sırt çevirenler arasındaki farkı anlamaya başladı. . . Türkiye’deki bütün siyasi partiler bunu dikkate almalı. Oyunun kuralı bu. Biz de öğreniyoruz artık. Ve oynamak istiyoruz. ”

Marje dergisi, yıl yine 1993. Yine Sönmez Baykan;
“Kimse kimseyi aldatmasın, Çerkesler oy konusunda oldukça muhafazakârdırlar. Kolay kolay oy verdikleri partileri değiştirmezler. Değiştirmezler. Çünkü değiştirmeleri için bir sebep olmamış. Değiştirmezler. Çünkü bu siyasi partiler tarafından hiç reddedilmemişler. Reddedilmemişler. Çünkü oy verdikleri bu partilerden, toplumsal hiç bir talepte bulunmamışlar. Fakat şimdi durum biraz karışık!. .
Çerkes Halkı ve onun temsilcileri şimdi bu siyasi partilerden (iktidardaki ve muhalefetteki) başta Abhazya olmak üzere kendi toplumsal meselelerine sahip çıkmalarını istiyor. Pekii!. . Mevcut siyasi partiler bu talepleri dikkate alıyorlar mı? Yorum sizin.
Daha da ötesi bırakınız bu toplumsal talepleri, Çerkes Halkının kendisini dikkate alıyorlar mı? Onlar açısından, bu yüzbinlerce oy bir değer ifade etmiyor mu? Ediyor etmesine de!. . Onlar bu oyları çantada keklik olarak düşünüyorlar. Nasıl olsa ilk seçimde bu oylar yine bize gelecek diye düşünüyorlar. Eh!. . Şimdiye kadarki duruma bakacak olursak pek de haksız sayılmazlar. Öyle değil mi?
Peki, bu durumun değişmesi mümkün değil mi? Bizce mümkün. Gerekli olan tek şey. Oyunu kuralına göre oynamak. ”
Bu satırlar 23 yıl sonra “yerimizde mi sayıyoruz? ” sorusunu sordurtmuyor mu?
Geçmişe saplanıp kalamayız ama patinaj yapmamak ve adımları ileri atabilmek için geçmişi iyi değerlendirmeliyiz. Açık ki ezberlerimizi bozmalıyız. Her zaman yaptıklarımızı, alışkanlıklarımızı sorgulamalıyız.

Önceki İçerikDağlı halklar ve 1864
Sonraki İçerikPanik yapma, Kürt olmazsın…
Yaşar Güven
1958’de, Düzce Köprübaşı Ömer Efendi Köyü’nde doğdu. 1980 yılında İTÜ Gemi İnşaat ve Deniz Bilimleri Fakültesi’nden mezun oldu. Üyesi olduğu Gemi Mühendisleri Odası’nın (GMO) 50. yıl ve İstanbul Kafkas Kültür Derneği’nin (İKKD) 60. yıl Andaç çalışmalarının editörlüğünü yaptı. Her iki kurumun yönetim kurullarında görev aldı. Kurucusu olduğu firmada iş yaşamı devam ediyor. 2005 yılı aralık ayında yayın hayatına başlayan Jıneps gazetesinin kurulduğu tarihten itibaren yayın kurulu üyesi.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz