“Halklar Konuşuyor” Konferansı Sonuç Bildirgesi

0
461

BİZ‘ler, farklılıklarıyla yan yana, eşit, özgür, kardeşçe ve barış içinde yaşamak isteyen; bugüne kadar resmi ideoloji tarafından yok sayılan, asimilasyon, aşağılama, inkâr ve imhaya uğrayan halklarız.
Onurumuzu, dilimizi, kimliğimizi, kültürümüzü, inançlarımızı özgürce geliştirebileceğimiz koşulları yaratmak, halklar arası kardeşlik ve dostluğu bugünden topraklarımıza egemen kılmak, gelecek nesillere tarihi ve kültürüyle barışık bir ülke bırakmak sorumluluğuyla, “topraklarımızdaki tüm kültür, kimlik, dil, din ve inançların varlığını kabul eden, halkların demokratik ve kültürel haklarını güvence altına alan, insan odaklı, özgürlükçü, eşitlikçi, demokratik bir “yeni yaşam”dan yana olduğumuzu ve taleplerimizin/haklarımızın takipçisi olacağımızı beyan ederiz.
%10 seçim barajı, anti demokratik siyasal partiler yasası, düşünce ve ifade özgürlüğü önündeki engeller gibi negatif koşullarda, ülkenin yarınını derinden etkileyecek bir genel seçim sürecine giriyoruz.
Bu seçimlerde Halkların Ortak Taleplerini sahiplenecek, TBMM’de bu taleplerin takipçisi olacak, halkların kurumları ile doğrudan ilişki kurarak ortak çalışma yürüteceklerini beyan eden Milletvekili Adaylarını destekleyeceğimizi ve tüm çalışmalarının takipçisi olacağımızı beyan ediyor, bu çerçevede beyanat verecek Adayları TBMM’de görmek istediğimizi açıklıyoruz.
“Halklar Konuşuyor”konferansına katılan kişi ve kurumlar olarak, aşağıdaki talepler/haklar üzerinde ortaklaşmış bulunmaktayız. Yanı sıra her halkın kendi özelinde ifade ettiği ve genel talepler sonrasında ifadesini bulan ve bu bildirgenin ayrılmaz eki olan talepler de ortak talebimizdir. Bu anlamda her halk bir başka halkın taleplerini sahiplenir ve mücadelesini ortaklaştırır. Bizler kendi varlığımızı sürdürülebilmenin diğer halkların sorunları için de mücadele etmekten geçtiğini düşünüyor ve tüm talepleri sahipleniyoruz.
Bugün Biz, burada kurumları adına konuşan, halkların ortak ve özgün taleplerini ifade eden kurum ve kişiler olarak taleplerimiz etrafında halkların ortak mücadelesini yükseltmek, taleplerimizin takipçisi olmak üzere bir “Halklar Meclisi” kurduğumuzu ilan ediyoruz.
Halklar Meclisi’ni oluşturan kişi ve kurumlar olarak taleplerimiz şunlardır:
-Tekçi, tektipleştirici, merkeziyetçi, devlet odaklı politikalar terk edilmeli, ülkemizin taraf olduğu evrensel hukukun da bir gereği olarak, ülkemizdeki tüm dil, kültür ve inançlar, tarihi ve kültürel mirasımızın bir parçası olarak değerlendirilmeli, bu kültür, dil ve inançların kendilerini var etme ve yarınlara taşıma hakları anayasa ve yasalarla güvence altına alınmalı, bu konuda kamusal sorumluluklar tanımlanmalı ve bu doğrultuda yapılacak çalışmalara genel bütçeden pay ayrılmalıdır.
– Anadil hakkı temel bir hak olarak kabul edilmeli, anadiller anayasal güvence altına alınmalı, anadilde eğitim-öğretim, ana dilin kamusal alanda kullanımı, anadilde radyo-televizyon yayını yapma ve anadilde isim-soy isim ve köy/yer isimleri konusundaki sınırlama ve yasaklar ortadan kaldırılmalı, özellikle yok olma tehdidi altındaki diller koruma altına alınmalı ve bu dillere pozitif ayrımcılık uygulanmalıdır.
-Kültür, dil, inançlar üzerindeki tüm yasaklar, toplumsal yaşam, çalışma hayatı ve kamusal alanda halklara yönelik uygulanan her tür ayrımcılık ve ırkçı söylem ortadan kaldırılmalı, yasalardaki ‘kin ve nefret suçları’ tanımı tüm kültürel, etnik ve dinsel aidiyetleri kapsayacak şekilde genişletilmeli, ‘kin ve nefret suçlarının’ önlenmesi için anayasaya hüküm konulmalıdır. Kültüründen, dilinden, inancından dolayı toplumsal yaşam, çalışma hayatı ve kamusal alanda dezavantajlı konuma getirilmiş halklara pozitif ayrımcılık uygulanmalıdır.
-Tarih ile yüzleşmenin, hesaplaşmanın temel koşulu olarak başta 1915 Ermeni ve Süryani soykırımı olmak üzere halklara karşı işlenmiş tüm soykırım, katliam, pogrom, tehcir, sürgün vb. tüm suçlar failleri ile birlikte açığa çıkartılmalı, topraklarımızda yaşanan katliam ve sürgünlerle halkların elinden alınmış olan hakların iadesi (vakıf malları, hukuki haklar vb.) yasalarla güvence altına alınmalı, 1936 yılında çıkartılan Azınlık Vakıfları Beyannamesi Yasası iptal edilmeli, göç ettirilen halklara koşulsuz geri dönüş ve yaşam hakkı sağlanmalı, onur ve itibarları geri verilmelidir.
-Anayasada vatandaşların dini tarif edilmemeli, Aleviler, Hıristiyanlar, Museviler, Ezdiler, Zerdüştler, Şamanlar, Ateistler, Deistler ve İslam’ın farklı yorumları gibi ezilen ve dışlanan tüm inanç ve kültürel gruplar üzerindeki baskılar kaldırılmalı, tüm kimlik ve dinsel inanışların kendilerini özgürce ifade etmesi anayasal güvence altına alınmalıdır. Devletin dini biçimlendirme aracı olarak işlev gören Diyanet İşleri Başkanlığı ve zorunlu din dersi kaldırılmalı, devlet lügat, yayın ve ders kitaplarında faklı inanç ve kültürleri dışlayıcı, ötekileştirici tanımları ve dili terk etmeli, inanç sembolleri üzerindeki her türlü baskıya son verilmeli, inanç ve ibadet inananların vicdanına bırakılmalı, Cemevleri ve ayrımcılığa maruz kalan tüm inançların ibadet yerleri yasal statüye kavuşturulmalı, devlet tarafından el konulmuş ibadet yerleri gerçek sahiplerine iade edilmelidir.
-Doğa kültürel kimliğin ayrılmaz bir parçasıdır. Doğal yaşam alanları, halkların kültürel ve tarihsel mirasının bir parçası olarak koruma ve güvence altına alınmalıdır. Piyasa temelli hidroelektrik-termik-nükleer santral, baraj, maden, yol vb. inşaat vb. projelerle halkın doğal yaşam alanları tahrip edilemez.
-1915 Ermeni ve Süryani Soykırımının tam da 100. yılında, çocuk emeği ile inşa edilen Tuzla’daki Kamp Armen Yetimhanesini yıkma girişimi ile soykırım sürdürülmek ve ortak tarih topyekûn imha edilmek istenmektedir. Kamp Armen, bize kılıç seslerinden kaçıp ağaç gölgelerine sığınan Ermenilerin emanetidir. Bu coğrafyada yaşayan bütün halkların ortak geçmişi, hafızası, bir arada yaşama umududur. Kamp gerçek sahibi Ermenilere iade edilmelidir.
-Temsil adaletini ortadan kaldıran %10 seçim barajı kaldırılmalı, mahalleler, köyler, ilçelerden başlayarak oluşturulacak sivil örgütlenmeler ile halkın bütün kimlikleriyle yönetime etkin katılımının önü açılmalı, sivil örgütlenmeler toplumsal-kamusal yaşam üzerinde söz sahibi kılınmalıdır.
-Halklar Meclisimizin Vekillerimizle doğrudan ilişkisi için somut bir işleyiş kurulmalı, aldığımız kararların TBMM’ye taşınması, Vekillerimizin TBMM’deki çalışmalarının Halklar Meclisimizle ortaklaştırılması, somut sorunlar üzerinden:
a) TBMM’de ortak açıklama yapılması,
b) Vekillerimizin TBMM’de yasa tasarısı ve önergeler sunması sağlanmalıdır.
Eşit, özgür, kardeşçe ve barış içinde yaşayacağımız bir coğrafya için herkesi ortak mücadeleyi yükseltmeye ve HDP adaylarını desteklemeye çağırıyoruz. 10.05.2015

HALKLAR KONUŞUYOR KONFERANSI

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz