Adıgelerin tarihi dört-beş bin yıl evvelinden başlar.
Çeşitli bölgelerde, değişik dinlerde, farklı devletler olarak yaşadılar. O uzun zaman sürecinde atalarımız değişik silahlar, kıyafetler yaptılar, yarattılar. Aynı zamanda neşeli güzel günler geçirdikleri gibi, zor, kederli günler de yaşadılar.
Olayların en kahredici, en acı olanı da, bir anadan doğan kardeşleri birbirinden koparıp ayırmak, pek çok başka ülkelerde yaşamaya mecbur etmekti. Adıgeler onu da gördüler, deneyimlediler, yaşadılar.
Bunlar arasında, Kafkasya’dan ayrılmayan Adıgeler ata yurdu ülkelerinin yüksek dağları, gürül gürül akan suları, alabildiğine uzanan ovalarıyla, leziz pınarlarıyla, ekinlerini, bitkilerini bol bereketli yetiştiren verimli toprakları, semiz evcil hayvanları ve daha başka şeyleriyle de gururla övünüyorlar.
Bunlar arasında çok sevindirici olan ise toplumumuzun sağlıklı gelişim içinde oluşu, çok çeşitli okulların açılması, herkesin kendi istediği meslekte yetiştirilmesi. Kişinin beceri ve gayretine göre kendine uygun görevlere gelebilmesinin dışında, anadiliyle konuşuluyor, yazılıyor, kitaplar basılıyor olması. Diyeceğim o ki, özgür yaşanıyor olması.
Kafkasya: Ezelden beri buralarda insanlar yaşar. Onların arasında da pek çok iyi sanatçı yetişti. Bu güzel ülkede yaşayan toplumlar kendi ülkelerini koruyabilen yürekli, cesur, savaşçı kişilerdi. Adıgeler de onlardandı, insanları yakışıklı, akıllı, güzel ulusal kıyafetleriyle dizginlenemeyen süvarilerdi. Eski zaman hikâyelerinde Adıgelerden böyle söz ediliyor. Adıgeleri çok eski zamanlarda tanımış olan yabancı yazarlar da hep böyle yazıyorlar.
Anlatıldığına göre, Adıgelerin töre ve gelenekleriyle iyi yetiştirilmelerini, kılık kıyafetlerini, ulusal elbiselerinin güzelliğini diğer toplumlar da çok beğeniyor ve bunlara imre¬niyorlardı. Öyle ki, Adıgeler gibi giyinmeye gayret ettiler hep. Onlarla yakınlık kurmaya çalıştılar. Kafkasya’daki diğer toplumlar çocuk¬larını eğitmek, yetiştirmek için Adıge atalıklarına verirlerdi, ulusal kıyafetlerimizi benimseyip kabullendiler. Bugün bile Kumuklar yakışıklı, kibar, terbiyeli bir genç, güzel nazik bir kadın, cesur yiğit bir savaşçı gördüklerinde “Çerkes gibi” demekteler.
Adıge atları, silahları meşhurdu; öyle ki, Rusça sözlüğüne kılıç “şaşka”, Adıge ulusal kıyafeti ise “Çerkeska” diye girmiştir.
Tüm dünya geleneklerinde aynıdır: Eşyalar kullanılmazlarsa yok olur, ortadan kalkar, sanatçı yaşamıyorsa sanatı da sönüp gider. İşte şimdi Adıgelerin eski sanatlarının çoğu tamamen kaybolmaya yüz tuttu. Zırhın, tacın yapılışı, kılıç, tüfek, kısa namlulu tüfeklerin yapılırken çeliğe su verilişi gibi, kuyumculuk işlerinin incelik sırları, dikiş, nakış, örme düğüm işleri ve başka çeşit Adıge eski el sanatlarının çoğu yok olmakla karşı karşıya. Bunun da nedeni şimdilerde silahların, kılık kıyafet ve elbiselerin, işlerde kullandığımız alet edevatın fabrikalar veya atölyelerde yapılıyor olması. Onları daha kolay, daha ucuz elde ettiğimiz için, el yapımı gereçleri evlerinde yapanların sayısı gün geçtikçe azalmakta.
Ne şekilde olursa olsun milletimizin sanatı tümden bitmemeli, halkımız yaşadıkça onunla birlikte yaşamalı. Onların sanat sırlarını korumak bu yazının görevidir. Hangi ülkede olursa olsun bizden olan kişiler onlara sahip çıkmalı, yaşatmalı.
Ülkemiz her zaman tüm toplumların tarihlerine, yazım ve ana dillerine, geleneklerine, folklorik eserlerini koruyup saklamalarına önem vermiştir. Örneğin, müzelerde toplanan eşyalar, silah ve ulusal kıyafetler vb., 1921 yılında Nalçik şehrinde açılan müzeden başka, bu son yıllarda Kabardey-Balkar’da üç köy müzesi, yirmiden fazla okul müzesi açıldı. Bunların dışında, Moskova ve Leningrad’daki müzelerde pek çok Adıge eşyası koruma altına alınmıştır.
İnsanların kılık kıyafetleri de, elbiseleri de, yaşam tarzları da zamanla değişmektedir. Şimdi bu yaşadığımız devrin önümüze koyduğu görevlerden biri de toplumumuzun geçmiş yaşamını yazıya geçirip yeniden canlandırmak, geleneklerimizin, ulusal kıyafetlerimizin, iyi, güzel, değerli olan her şeyimizin yok olmasını önlemek ve onları biraraya toplamaktır. Bu konular üzerine uğraş verip çalışan Adıge bilimadamlarımız var, hem de gayet iyi işler çıkarıyorlar. Biz birkaç yıldan beri Adıge eski sanatlarını topluyoruz. Bu çalışmalarda bize devamlı yardım eden, yaptıkları sanatı unutmadan günümüze kadar koruyabilmiş saygıdeğer büyüklerimize ve anne-babalarının anılarına, evlerinde onların eserlerini, eşyalarını saklayıp, bu eşyaları incelememiz için bizlere izin verenlere, hatta armağan edenlerin hepsine pek çok teşekkür ediyoruz.
Elbiselerimizin, kıyafetlerimizin dikişiyle uğraşanlara ve genç okurlarımıza Adıge el sanatlarından örgü şeritlerini tanıtmak, fikir vermek maksadıyla bu yazıyı hazırladık. Bu sanata layık olan, onu ömrünce benliğinde bulundurmuş olan bizim sevgili Adıge toplumumuz, sevinçle bu sanatı yeniden önünüze seriyoruz, güle güle kullanın. Hayatı yeniliklerle dolu, sağlıklı, sıhhatli yaşayın, binlerce yıl var olun.
*Derleyen-Yazan: Kış Hazret Ali, Adıge Şeritleri, 1986
Çeviri: Elmas Eşsiz – Ayşe Eşsiz