1800’lere Kadar Tarihsel Süreç
MÖ. 7. yüzyılda Kuzey Kafkasya’ya Hazar Denizi’nin kuzeyinden gelen İskit-Sarman-Alan toplulukları, 5. yüzyılda ön plana çıkan Sarmatlar ve 1. yüzyıldan itibaren de ALANlar adıyla Kuzey Kafkasya’nın önemli bir bölümünü hâkimiyetleri altına alarak ve Kafkasya’nın kuzeyinde yaşayan KIPÇAK Türkleriyle de dayanışma içine girerek MS. 1400’lü yıllara kadar güçlü bir krallık halinde yaşamlarını sürdürdüler.
İskitlerin bir kolu olan ve Kudar-Kudaron-Kudayrag adlarıyla da bilinen Güney Osetya’da yaşayan Osetinler, bu bölgede Gürcülerle kaynaşıp iyi ilişkiler de kurarak günümüze kadar yaşamlarını sürdürdüler.
Zaman içinde bölgenin Pers-Arap ve Bizans egemenliğine girmesi, Gürcülerin daha güçlü hale gelmesi gibi sebeplerle, daha sonraları Hun ve Moğol istilaları sonucu iyice zayıflayan bölgede MS. 1300’lü yılların başından itibaren Gürcü-Osetin gerginliği ve düşmanlığı başladı.
Evlenmeler yoluyla Gürcü ve Osetin ulusları iyi dostluklar kurmuştu. Örneğin 1184- 1207 yılları arasında hüküm süren Gürcü kraliçesi Tamara’nın ikinci kocası Soslan David adında bir Osetin idi.
Tamara döneminde Gürcü ordusu Osetinlerin de yardımıyla zafer üstüne zafer kazanmıştı. Tamara’nın babası Kral III. Georgi’nin annesi Alan kralı Kudena’nın kızı Burduhan adında bir Osetin idi. Tamara ve David’in oğlu IV. Georgi, annesinden sonra kral olmuş ve 1207-1222 yılları arasında hüküm sürmüştü.
Bu düzenli ilişkiler son Moğol işgalleriyle zamanla Gürcü baskı ve zulümlerine dönüşünce ipler koptu. Moğol işgalleri sonucu zayıflayan Alan ve Gürcü merkezi yönetimlerin yerlerini güçlenen feodal aristokrat aileler almaya başladı. Gürcü aristokratlarıyla da ilişkilerini geliştirerek ve daha da kaynaşarak halkı yönetmeye başladılar.
15. yüzyıldan itibaren Gürcistan’da merkezi yönetim olmadığından Megrelya, Kartliya, Kahetya, İmeretya, Guriya, Abhazya ve Osetya gibi prenslikler ve feodal böleler mevcuttu.
Moğollar çekildikten sonra 1400’lü yılların sonlarına doğru Gürcistan’ın batısındaki İmeretya bölgesi Osmanlı, güneydoğusundaki Kartliya ve Kahetya bölgeleri İran’ın hâkimiyetine girdi. Bölgeleri Gürcü prenslikleri yönetirken İran’a vergi verdiler. Prenslikler kendi aralarında da bölünerek feodal beylerin yönetimine veriliyordu. Bu dönem zulüm, baskı ve feodaller arası iktidar çatışmalarıyla geçti. Aynı dönemde Osetinler SİDAMONte ve BİBİLAte adında iki aristokrat feodal Oset aile tarafından yönetildiler. Daha sonra Sidamonların yerini Çolakateler aldı. 1782’de de Bibilatelerden alınan bölge 3 ayrı aristokrat aileye paylaştırıldı. Osetin feodalleri Gürcü prensliklerine bağlı idiler ve 1795 yılına kadar vergi verdiler. İran’la arası açılan Gürcistan 1795 yılında İran’ın saldırısına maruz kaldı ve 80 bin insanını bu kargaşada kaybetti. Rusların ve Osetinlerin yardımlarıyla İran’dan kurtulan Gürcistan, 1801’de İran’ın elindeki bölgeyle, 1810 yılında da Osmanlı’nın elindeki bölgeyle Rusya’ya ilhak oldu.
Son 400 yıldır Güney Osetya üzerinde hak iddia eden ve bölgeyi kendi toprağı sayan Gürcistan, zulüm ve baskılarını arttırarak devam ettirdiler.
1800’lerden 1850’ye Güney Osetya ve Çarlık Rusyası
1801 yılında Güney Osetya’yı da içine alan Doğu Gürcistan’ın Rusya’ya ilhakı bölge halklarını İran baskısından kurtarmıştı. Fakat Rusya, Gürcistan ve Güney Osetya’da çok yanlışlıklar yaptı.
Feodal beyleri destekleyerek onların daha da güçlenmesini sağlarken, orta sınıf halkın ezilmesine göz yumdu la r. Bu döneme gelinceye kadar 400 yıldır Güney Osetya topraklarında hak iddia eden Gürcistan’ın baskıları feodal aristokratlar aracılığıyla artarak devam etti. Bu ağır baskılar sonucu Osetler 1850’li yıllara gelinceye kadar 10-12 kez isyan edip başkaldırdılar. Fakat yetersiz güç ve silah yokluğu bu isyanları başarıya götürmedi. Her başarısızlığın sonucunu ağır ödediler. Özellikle güneyli Osetler 1800’lü yıllardan sonra yaşadıkları acıların nedeni olarak gördükleri Ruslardan her zaman nefret ettiler. Eskiden beri Oset feodal aristokratlarınca yönetilen Osetin köyleri yer yer Rus yöneticiler tarafından Gürcü feodal aristokratlara verilmeye başlandı. Yüzlerce yıldır Oset aristokratların hâkimiyeti altında işletilen ünlü DARYAL geçidinin adı Gürcü askeri yolu adı verilerek Gürcülere verilmek istenince 1804 yılında boğazın hâkimi, Osetlerin en büyük aristokrat ailesi ŞILONATEler (Dudarate) büyük bir güçle boğazı kapattılar. Fakat Gürcü asıllı Çarlık Rusyası generali Tsitsiyanov’un saldırısına uğradılar. Asetin köyleri bir kez daha yakılıp yıkıldı. Osetler kısa sürede toparlanıp Ahmet DUDAROV liderliğinde Vladikafkas kalesine saldırdılarsa da başarılı olamadılar.
Eskiden olduğu gibi İran hâkimiyetini isteyen Gürcü prens YULON’un da kışkırtmasıyla İran Rusya’ya ültimatom vererek Güney Kafkasya’dan çekilmesini isteyince 1804’te İran-Rus savaşı başladı. 1806 yılında da Rus-Osmanlı savaşları başladı. Gürcü asıllı General Tsitsiyanov’un bir suikast sonucu öldürülmesinden sonra yerine atanan General Gudoviç Daryal geçidini eski sahiplerine vererek haklarını iade ettiyse de Güney Osetya köylerine Gürcü güçleri ve Kazakları saldırtarak ıslah etmeye kalktı. Yönetim tarzı beğenilmeyen Gudoviç görevden alınarak yerine General A.P. Tarmasov atandı. 1809 Eylül’ünde Güney Osetya’ya gelen Tarmasov köylü isyanlarını bastırmak için Gürcü güçleri devreye soktu. İsyanın elebaşları yakalanarak 5 kişi idam edildi.
Devam eden bu zulümlerin baş sorumlusu Rus yönetimiydi. Devam eden İran-Rus ve Osmanlı-Rus çatışmaları için Gürcülere ihtiyaç duyan Çar, Osetleri onların kucağına itmekte tereddüt etmedi. Ruslar bu bölgeye girdiğinden günümüze kadar Abaza ve Osetlerle daima menfaatleri uğruna iskambil kâğıdı gibi oynadılar ve oynamaya devam ediyorlar.
Rusların desteğiyle Gürcüler o kadar zalimce hareket ettiler ki Osetinlerin yanısıra Gürcü köyleri dahi isyanlara katılmıştı. Batı Rusya’da İtalyalı kolonistlerle, Güney Kafkasya’da İran ve Osmanlı ile boğuşan Rusya 1812’de Osmanlılarla Bükreş antlaşması imzalayarak savaşı bitirdi. 1814 yılında Prens Golitsin Güney Osetya’da baskılarını devam ettiren iki Gürcü feodal hanedana yıllık 10 bin gümüş ruble ödeme yaparak Osetya’daki hak iddia ettikleri bölgelerden çekilmelerini istedi. Karardan memnun kalan Osetler Prens kanalıyla Çara teşekkür mektubu gönderdiler. Bölge komutanı General Rtişsev, Çara mektup yazarak feodallerin karardan rahatsızlık duyduklarını bildirdi ise de kararı bozdurtamadı. Fakat kararın uygulanmasını çeşitli bahanelerle bir yıl erteledi. 1815 yılı sonunda feodal beyler de kararın iptali için Çara mektup yazınca bakanlar kurulu, kararı yeniden inceledi ve iptal edilmesi yönünde adım atıldı.
Gürcistan’ın Uygulamaları
Prens Golitsin’in çabaları da yetmeyince Şubat 1817’de Çar yeni bir kararname ile Osetleri Gürcülere terk etti. Bölge komutanlığına da General Yermolov atandı. Hal böyleyken Güney Osetyalılar 1774’ten beri kuzeydeki soydaşları ile birleşip Rusya’nın bir parçası olmak istiyorlardı. Çarın kararıyla çileli günler tekrar başladı. 1820-21 yıllarında Gürcü birlikleri Oset köylerini talan ederek, Osetlerin tüm mahsul ve hayvanlarına el koydular. Tecavüz ve saldırılar kuzeyde de infial yarattı. Güney Osetya’ya hükmeden Gürcü feodal aileler (MAÇABELİ ve ERİSTAV aileleri) Oset halkına şu mükellefiyetleri yüklemişlerdi: Dağ köylerinde her aile;
• Her yıl 3 koyun,
• İşlenen her hektar toprak için 1 inek ve 5 koyun,
• İşlenen her hektar toprak için iki yılda 1 boğa.
Düzlükteki köylerde her aile, bağlı olduğu feodal beye yıllık 2 kilo yağ, 1 güğüm bira, 1 kova arpa, 1 araba ot, feodal beyin ev inşası için ağaç, yılda bir gün feodalin tarlasında çalışmak, gerektiğinde feodal beye hizmet etmek.
Sürekli Gürcülerden yana tavır alan General Yermalov’dan sonuç alamayacağını anlayan Çar, Yermalov’un yerine İ.F. Paskeviç’i atadı (1827).
Çarlık, 1826 yılından itibaren ciddi bir şekilde tüm Kafkasya’nın ele geçirilmesi planları üzerinde çalışmalar başlatmış ve bölgeler çok yönlü araştırılmaya başlanmıştı. Kafkasya’nın ortasında yer alan Osetler, kuzey ve güneyi ile birleşirse önemli bir güç oluşturacağı varsayımıyla işe bu halktan başladılar. Dağlı halklara baş eğdirmek, baş eğmeyenleri yok etmek gibi kesin talimatlarla generaller harekete geçti. 1830’lu yıllarda Güney Osetya’da Rus idaresi, idare ve eğitim sistemlerini kurmaya başlayarak ortamı bir nebze yumuşattı.
Toprakları ziraata elverişli olmayan Güney Osetya’da hayvancılık başta olmak üzere bağcılık, meyvecilik ve az miktarda da mısır, arpa, yulaf, darı gibi ürünler yetiştirilmekteydi. Bölgenin yıllarca baskı altında kalması gelişmeyi engellemiş ve halk son derece fakir bir hayat sürmüştü. Günümüzde dahi dışarıya ihracatı olmayan Güney Osetya, az miktarda maden suyu pazarlamaktadır. Gümrük gelirleri birkaç milyon doları aşmamaktadır. Rusya’ya bağımlı kalmak zorunda olan Güney Osetya, son Gürcü-Osetya savaşı sonrası bağımsızlığını ilan ettiyse de ayakta durması mümkün değildir.
İsyan
Yüzyıllardır zor ve çetin şartlarda her türlü acıyı tatmış olan Güney Osetya insanı iyi silah kullanmasını ve çok iyi savaşmasını öğrenmişti. Tüm silahlarını, barut ve kurşunlarını kendileri imal ediyorlardı. Dayanıklı, çevik ve cesur olmayı öğrenmişlerdi. Güney Osetyalıların, kuzeydekilerle birleşip Rusya ile yaşamak isteme arzuları, feodal sistemden kurtarılıp Rusya’ya bağlı kalma talepleri dahi isyan sayıldı ve operasyonlara maruz kaldılar. Güney Osetya’nın kadınları dahi tüm dayanıklılıkları ile ve soğukkanlılıklarıyla her zaman erkekleri ile omuz omuza savaştılar.
Güney Osetya’nın 1830’lardaki sindirme operasyonlarında Kabisov ve Koçiyev sülaleleri dışında hiç kimse isyana katılmadı. Bu iki aileden 30 savaşçı Bega Koçiev önderliğinde Kola köyünde savaş kulesine çekilerek 500 kişilik Rus askeri birliğine kök söktürdüler. Kuleye gücü yetmeyen general, kulenin etrafına büyük odun kümesi yığarak odunları ateşe verdi. 16 metre yüksekliğindeki kule daha fazla dayanamadı ve düştü. Bu çatışmada Koçiev yanındaki 10 kişi ile dışarı çıkarak Rus askerine saldırdı ise de esir düştü. Yanındaki askerler ise öldürüldü. İçeride kalanlar dumandan boğularak öldü. Bu isyanlarda yakalananlar iki sıra halinde dizilen yüzlerce askerin arasından geçirilirken sopalarla tüm toplumun ve aile fertlerinin önünde dövülüyorlardı. Osetler bu ve buna benzer aşağılayıcı, acı ve utanç verici işkenceleri hiç unutmadılar. Bundan dolayı Ruslardan ve Gürcülerden nefret ettiler.
Aynı yıllarda Kuzey Osetya’da Tegiyate (Tagaur) vadisindeki Eldarlar (aristokratlardan) Şanatı Beslan liderliğinde bir kısım (Vejdan) feodaller Ruslara tepki verince, bir operasyon da General Abhazov (Gürcü asıllı) komutasında bu vadiye yapıldı.
Tegiyate vadisi, Kuzey Osetya’nın Güney Osetya sınırında İron (Vejdan) aristokratların yaşadığı 11 büyük sülalede oluşan bir bölge idi. Şılonate dışında birbirine akraba olan bu Vejdan sülaleler aşağıda belirtilmiştir.
İron Aristokrat Aileler
11 sülaleden oluşuyordu:
• Eldattate
• Zantiate
• Dudarate (Şılonate)
• Eşonate
• Kanıkuate
• Kundıkte
• Mamsırate
• Tuğante
• Tılattate
• Tığoştate ( Sırhoate)
• Şanate
Güney Osetya’nın aristokratları farklı isimlerden oluşuyor. Şidamonte ve Bibilurte (Çolakate) gibi, birçoğu da Gürcüleşti. (Devam edecek)
Kaynakça:
– Osetya ve Asetinler-Yılmaz Konak – 2007
– Gürcü Saldırıları-Tutanaklar (1988- 1992) / Der: B. Çoçiev-M. Dzoev – Alan Vakfı-1996 Çeviri: Sami Yılal-Ahmet Yılal (Şılonate) -Güney Osetya Katliamı-Fatih Atan