Bağımsızlık Demokrasi Özgürlük Eşitlik Birlik

Kafkas Diasporası Yayınlarından Seçmeler – Ocak 2016

Kafkasya Kültürel Dergi
Sayı 12 Eylül, Ekim, Kasım 1966

Çerkeslerin Temel Tarihte Rolleri ve Amazonlar

Dr. Vasfi GÜSAR

Bölüm 3
Hatilere (Hititlere) gelince:
Romalılar; Çerkeslere “Tsukhi” derler. Tsukhiler Hati-Hittit toplumu ve federasyonu içindedirler (36). Çerkeslerin yaşayışlarını, geleneklerini, efsane ve hikâyelerini “Hati”lere bağlayan hipotez bugün kabul edilmiş durumdadır. Alman Arkeologu Hugo Vinkler; 1907 yılında SİNOPE (Sinop) Amazon şehrinin güney doğusunda bulunan Boğazköy’de yaptığı kazı sonunda yayınladığı eserinde Hatilerin izlerine rastladığını ve bunlar arasında muhârip kıyafette bir kadın heykeli bulunduğunu ve buna AMAZON TANRIÇASI adını verdiğini yazar. Bu heykel uzun saçlı, başında bere ve elinde bir kazma bulunan heykeldi. Ayaklarına kadar inen elbiseyi taşıyan bu heykel uzun süre arkeologlar tarafından incelenmiş, araştırma konusu olmuş ve sonunda bir HATİ -Hitit- muharibi olduğu Valter Leondarthe tarafından kabul edilmiş ve bu suretle Amazonlar ile Hati soy ve ırk birliği açıklanmıştır. Sinope (Sinop), Thermodon (Terme), Ephes (Efes) çevrelerinde muhafaza edilen ve Hati gelenek ve kıyafetlerini gösteren bu heykeller Amazonlar için bir kıymet taşımaktadır.
Bütün bu temeller ve yazılarla kazılar göz önüne alınacak olursa binlerce yıllık bir tarih yükü taşıyan, yaşayan ve gerek kendileri ve gerekse başka milletler tarafından kendilerine verilen -bölge ve çevrelerden ötürü- Maeot, Kimmer, Sauromat, Amazon, Serake (Thrake), Serakes, Sirkes, Çerkes, Kerket, Hati, Hitit, Serset, Ant, Ciges, Zikh, Sind vesaire gibi çeşitli adlar altında ve birbirine pek yakın soylar üzerinde yaşayan ve tanınan bu etnik gurubun bu günkü Çerkes milletinin ecdadı (dedeleri) bulunduklarını belirtmek ve açıklamak, üzerinde durmak çok önemli bir konudur.

Amazon Krallığı-Kuruluş ve Sonucu
Suriye, Fenike (Lübnan) ve Filistin’i istilâ eden ASUR Hükümdarı SARGON, buralarda beliren ayaklanmayı bastırmak için ordusu ile üzerlerine yürümüş ve kendisine tâbi olan Kapadokya (37) kralı ARYAN’a haber göndererek beraberce savaşa hazırlanmasını istemiş. Kral Aryan, silâh tutabilen erkekleri toplamış, başlarına geçmiş ve Suriye’ye hareket etmişti. Memlekette hasta ve ihtiyarlardan başka erkek de kalmamıştı.
Erkeklerin baskılarından ve zulmünden bıkıp usanan ve Asur ordusunda ünlü bir toplum halinde bulunan SERAKE-SİRKAS kadınları fırsattan faydalanarak isyan ettiler. Kuzey Kafkasya’da Kimmerlerin torunları, çocukları olup buralara göç ederek Scyetlerin baskısından kaçan bu Amazonlar; başlarına HİPOLİTTE’yi lider seçtiler. Hipolitte; mâbude SİBEL’in (Cybel) heykelinde bulunan kutsal kemeri alıp beline takmış ve topladığı bu ordu ile sarayı basmıştı. İhtiyar kral nâibi (vekili) öldürülmüş, az olan muhâfız birliği hapsedilmiş, hükümet ele geçirilmiş ve bu suretle yalnız kadınlardan ibaret Amazon Krallığı kurulmuştur.
Bu kadınlar hükümeti; Kapadokya’nın birçok yerlerini idareleri altına alarak Karadeniz’e kadar uzandılar ve Samsun yanındaki Thermodon’u (Terme) hükümet merkezi yaptılar. Hipolitte; Amazonlar arasında dini temeller kurdu. Mâbude ARTHEMİS’e tapıyorlar ve kendilerini savaş tanrısı ARİS’in çocukları sayıyorlardı. Halk; kraliçe Hipolitte’ye taç ve kırmızı manto giydirdi. Kraliçe Hipolitte askerlerine ve Amazonlara:
“Hemşerilerim! Hükümetimiz artık kadınları erkeklerin hâkimiyetinden, esaretinden ve zulmünden kurtarmak için Tanrı Arthemis’in yardımı ile kurulmuştur. Başkasının ülkesine göz koyan, malını, memleketini almak için savaş açıp dünyayı kana boyayan ve bizleri hayvan sürüsü gibi sürüp diledikleri yerlere satan, çocuklarımızı kurban diye kesen bu erkeklerin emri altına girmemek için ölünceye kadar savaşmaya and ettik. Onlara esir olmayacağız. Arılarda bile erkeğin hakkı yoktur, örümceklerde de. Sivrisineğin erkeği on günlük hayatında bir defa vazifesini görür ve ölür gider. Kâhinimiz BİLGA’nın dediği gibi damızlık olarak dünyada 5-6 tanesi kâfidir. Kabahatimiz kadın olmamızdır. Erkekler, kendilerini daha kuvvetli, akıllı, becerikli görürler. Bizleri hükümleri altına almışlar, lehlerinde kanunlar yapmışlardır. Sayısız kadın almakta kendilerini haklı görürler. Bu işi kadın yaparsa ölüme mahkûm ederler. Artık istiklâlimize kavuştuk. Erkekleri hükmümüz altına alıncaya kadar savaşacağız…”
Kraliçe Hipolitte binicilikte, atıcılıkta çok mahirdi. Uçan kuş okundan kurtulamazdı. Hürriyetlerine kavuşan bu “kadınlar devleti” şevkle, heyecanla çalışıyordu. Kendileriyle görüşmek isteyen komşu hükümdarların elçilerini bile erkek oldukları için hükümet merkezine sokmazlar, istediklerini yazılı olarak sınır muhafızlarına bırakmalarını bildirirlerdi. Kilikya (38) kralı TOROS’un bir yazısı da böylece eline verilmişti. Kendilerine tabi olmasını ve vergi vermesini isteyen Kral Toros’a kızmış ve onlara savaş ilân etmiş, ordusunun başında Kilikya’ya yürümüştü. Hipolitte savaşta muzaffer olmuş, aldığı birçok esirler arasında Kral Toros’u görmüştü. Bir süre sonra Amazonlar, Yunanlıların saldırısına uğramışlar, savaşta kraliçe Hipolitte, Yunanlı Herakles’in okuyla yaralanarak atından düşmüş ve ölmüştü. Herakles, Hipolitte’nin belindeki Mabude Sibel’in (Cybele) kemerini alıp bir hâtıra olarak sakladı. Fakat Amazonlar; Yunanlıları ok yağmuruna tuttular. Yunanlılar kayıklarına binerek uzaklaştılar.
Amazonlar, Hipolitte’nin yerine kızı güzel ANTİYOPE’yi kraliçe seçtiler. Ve Hipolitte için kırk gün yas tuttular. Antiyope’nin devrinde Amazonlar Yunanlılarla savaşlarında yenilgiye uğramışlar, kraliçeleri de esir düşmüş ve Yunan milli kahramanı TLESEUS ile evlendirilmişti. Bunun üzerine Amazonlar; PENELOPE’yi kraliçe yaptılar. Onun zamanında PAFLAGONYA (39) ile savaş yapılmıştı. Penelope’nin de ölümünden sonra kraliçe olan PENTHESİLEA devrinde Yunanlılar (Hellenler), TRUVA’lılara harp açmıştı. ISPARTA kralı MENELAUS’un karısı güzel HELENA’nın TRUVA kralı PRİYAM’ın oğlu PARİS tarafından kaçırılması bu savaşa sebep olmuştu. Amazonlar kraliçelerinden birini öldüren, birini de esir eden Helenlere karşı büyük bir kin besliyorlardı. Yunanca bilmeyen ve yalnız kendi dillerini konuşan (Kimmerce) Amazonlar; haber almakta güçlük çekiyorlardı. Fakat intikam almak için Truvalılara yardım etmek istiyorlar ve savaşa hazırlanıyorlardı. Sonunda Amazonlar savaşa girmeye karar verdiler, kraliçeleri başlarında olarak Truva’ya geldiler ve savaşa katıldılar. Bu kanlı savaşta Yunanlıların başında bulunan AŞİL (Achyl), aşık Paris’in bir zehirli okuyla öldü. Amazonların başında bulunan Kraliçe Penthesilea da savaşta maktul düştü. Truva savaşı milâttan önce 1184 yılında olmuştur. Bunun üzerine FİLLİS’i (PHYLLİS) getirdiler. Merkezlerini de Thermodon’den (Terme) TAŞOVA’ya naklettiler.
Deniz kuvvetine de önem veren Amazonlar; Hellen’lerle savaştılar. Pire’de yangın çıkarıp HELLENSPONT (40) yoluyla Küçük Asya’ya (Anadolu) döndüler ve memleketlerine vardılar.
Amazonlar; Lidya (41) kralı KREZUS (Cresus) devrinde Lidyalılarla da savaştılar. Bu suretle Amazonların ülkesi bir hayli genişledi ve Küçük Asya’da karşılarında duracak hemen hemen hiç bir ordu kalmadı. Etraftan da birçok kız ve kadınlar ordularına karıştı. Lidya’dan sonra FRİKYA’lılarla (42) savaşa girdiler. Frikya kralı MİDAS esir düştü ve bu suretle Amazonlarla sulh yapıldı.
İRAN-YUNAN savaşlarından Anadolu çok zarara uğramıştı. İranlıların bu Anadolu istilâsından ve Yunanlılarla çok uzun süren mücadelelerinden sonra yavaş yavaş eriyen ve barış ile dünya cenneti amacıyla çalışan ve savaş açan bu Amazon-Çerkes kadınlar devleti bir süre sonra sönüp gitmiş, geri kalanların bir kısmı yerlilerle karışmış, bir kısmı da anayurdu Kuzey Kafkasya’ya dönmüşlerdi. (43).
(Devamı var)

(36) Morgan. Cilt 2, s.68.
(37) Kapadokya; Kızılırmak’ın (Hallys) batı kısmı ve Çorum çevresi.
(38) Kilikya; Adana-Mersin çevreleri (Çukurova).
(39) Paflagonya; Kızılırmak nehrinin doğu kısmındaki bölge.
(40) Hellenspont; Yalova ve çevresi.
(41) Lidya; Menderes vadisi ile Gediz (Hermus) nehri çevresi. Denizli ve Ege (Eje) bölgesi.
(42) Frikya (Phrigia); Marmara denizi güney kısmı ve Balıkesir, Bursa ve Eskişehir mıntıkaları.
(43) Herodot tarihi. Türkçe tercüme: Ömer Rıza Doğrul. İstanbul, 1941, s.426-427.

Önceki İçerik
Sonraki İçerik
Yaşar Güven
Yaşar Güven
1958’de, Düzce Köprübaşı Ömer Efendi Köyü’nde doğdu. 1980 yılında İTÜ Gemi İnşaat ve Deniz Bilimleri Fakültesi’nden mezun oldu. Üyesi olduğu Gemi Mühendisleri Odası’nın (GMO) 50. yıl ve İstanbul Kafkas Kültür Derneği’nin (İKKD) 60. yıl Andaç çalışmalarının editörlüğünü yaptı. Her iki kurumun yönetim kurullarında görev aldı. Kurucusu olduğu firmada iş yaşamı devam ediyor. 2005 yılı aralık ayında yayın hayatına başlayan Jıneps gazetesinin kurulduğu tarihten itibaren yayın kurulu üyesi.

Yazarın Diğer Yazıları

Çerkeslere…

Bize yeni bir hedef gerekli. Muhaceret, göç, sürgün, soykırım… Dönüş, Devrim, Birleşik Kafkasya… Dinledik, okuduk, içinde olduk/yaşadık, anladık… Süreçler halen devam ediyor, edecek. “Çerkeslere yeni bir hedef gerekli” cümlesinden kasıt,...

KAFFED Genel Başkanı Ünal Uluçay’a itirazımdır

Nisan (2024) sayımızda yaptığımız söyleşide, sorduğumuz sorulardan birine verdiği yanıt nedeniyle Ünal Uluçay’a itirazım var. Soru ve yanıtı hatırlatayım: Jineps: Programınızda; “Siyasete katılımı destekleyen KAFFED; Yerel...

“Çerkeslerin anavatana nakilleri için ne anavatanda ne de Türkiye’de bir organizasyon bulunmamaktadır”

Suriye’deki “iç savaş” yani aslında “vekâlet savaşı”, önemli bir göç hareketliliği yaşanmasının nedeni oldu. Kafkasya’dan 19. yy’da sürgün edilen Çerkesler dönemin Osmanlı İmparatorluğu topraklarına...

Sosyal Medyalarımız

4,890BeğenenlerBeğen
1,353TakipçilerTakip Et
4,000TakipçilerTakip Et

Son Yazılar

- Advertisement -spot_img