Onuncu yılını dolduran gazetemiz Jıneps ile ilgili kısacık yazısında, Yaşar Güven; “Şimdi açıkça iletiyorum ki soluğumuz kesilmek üzere” demiş. Köşesinden yaptığı bu çağrıyı bir kez de ben yineleyerek yazıma giriş yapayım istedim. Camiamızda on yıllar boyunca süreli yayınlarımız olmadığı için, bu işe gönül koyanları bir kez daha kutlamak istiyorum. Tabii bir de; bu son dakika golleri tarzındaki yazılarımızı sabırla bekleyen emektar hemşerimiz Serap Canbek’i de…
Okuma alışkanlığının dünya liginde küme düşme noktasında olduğu ülkemizde bu isyan gayet doğal aslında. Daha da acısı, camiamızda attı mı mangalda kül bırakmayan hemşerilerimizin duyarsızlığı.
Mansur Balcı’nın da son yazısındaki ifadesine katıldığımı söyleyerek; aylık bir gazetede yazı yazmanın zorluğunu bir kez de ben belirteyim. Hem aylık yazacaksın, hem gündemi yakalayacaksın ve bir ay boyunca sıcak kalacak. Zor zanaat vesselam.
Yeri gelmişken bir hususu açıklamam lazım. Başta sevgili eşim olmak üzere, bana ulaşan eleştirileri de burada belirtmem gerek. Neredeyse her sayımızın bir sayfası “Kürt sayfası” olarak yayınlanıyor. Ve onun üzerinden iktidara ‘sürekli’ olarak vurmanın manivelası işlevi görüyor. Merak ediyorum; hangi Kürt yayın organı her sayısında bir “Çerkes sayfası” yapıyor. Bunun bir örneğini gösterin dişimi kıracağım. Evet Tahir Elçi’nin öldürülmesi Türkiye gündeminde çok önemli bir yer işgal edebilir. Zaten bütün medyada bu husus üzerine çarşaf çarşaf yayınlar yapıldı. Benim itirazım Kürtlerin ‘koltuk değneği’ olmakta.
Yaşar Güven; “Aralık 2005 yılında ilk sayısı yayınlanan Jıneps, düşüncenin özgürce ifadesini savuna geldi. Sayfalarımız her daim özellikle Yayın Kurulu üyeleri gibi düşünmeyenlere açıktı, açık olacak. Bu anlamda desteğinizi esirgemeyin, düşüncelerinizi paylaşın, eleştirilerinizi yazın yayınlansın. Yayınlanmazsa deşifre edin” diye açık seçik ifade etmiş kısacık son yazısında. Buradan hareketle benim de eleştirilerini kapalı devre yapanlara karşı eleştirim olacak. Benim de; açık açık, neredeyse her yazımda eleştirdiğim Jıneps Yayın Kurulu’nu, biraz da siz eleştirin. Şahsıma yaptığınız eleştirileri çıkın yazarak yapın. Yayınlanmazsa eğer “deşifre edin”. Üstelik artık sosyal medya gibi bir mecra da var ki; bu bir anlamda RTÜK işlevi görüyor. Eleştiri mekanizmasını işletmeyip, bunu başkalarına ihale etmenin bir mantığı yok. Eleştirileri o kişilerin insafına bırakmanın da. Merhum Çetin Altan’ın uzun yıllar köşesine ad olan tabirle; “Şeytanın Gör Dediği”ni Yayın Kurulu’nun gözüne sokun. Bu hususu fazla uzatmak istemiyorum. ‘Jıneps mahallesinin delisi bir ben miyim yahu?’ diyerek başka bir konuya dahil olalım.
Madem yazarlarımız arasında bir gezintiye çıktık Neriman Tekin’in “Ayraç”ına da bir parantez açalım. Romanlar /Çingeneler üzerine yazdığı yazısı nefisti. Her ne kadar kendisi ile diyaloğumuz yoksa da bu yazı aracılığı ile teşekkürlerimi ileteyim. Kalemine sağlık diyeyim.
Yazımı da müsaade ederse onun yazısının son cümlesi ile bitireyim. “Farklılıklarımızla zenginleşerek barış içinde bir arada yaşayabileceğimiz günlere tez zamanda ulaşmak dileğiyle.”
Bu temenni hem yeni yıl mesajımız; hem de Jıneps’in gelecek on yıllarında da mottomuz olsun.