Babıali baskınında;
“Binbaşı Enver, beyaz bir atın üstündeydi…
Halk merakla İttihatçılara bakıyordu. Bir köşede Ömer Naci, diğer köşede Ömer Seyfeddin halkın desteğini almak için heyecanlı konuşmalar yapıyorlardı:
“Hükümet Edirne’yi Bulgar’a verecek, hürriyet kahramanı, Trablusgarp kahramanı Enver Babıâli’ye yürüyor. Hadi siz de ona katılın!”1
“Bunun üzerine hatibi şehir Ömer Naci Bey göğsünü açarak dedi ki: – Biz namusumuzu, namusı vatanı dinimizi kurtarmak için geliyoruz. Ateş edecek misiniz? Eğer edecekseniz işte göğsüm! Bir dakika sükut hüküm sürdü. Naci Bey devam etti: -Niçin öldürmüyorsunuz? Beni çabuk öldürün ki memlekette haysiyet kalmadı itikadıyla mezara gideyim!” 2
Ömer Naci…
Yetim çocuk .!?
Asker, politikacı, İttihatçı, Teşkilat-ı Mahsusacı, öğretmen, yazar, şair, Ayın Naci, Hatib-i Şehir…
“Ömer Nâci’nin ailesiyle ilgili bilgiler tam olarak bilinmemektedir. Askeri künyesinde doğum tarihi ve yeri 1878 İstanbul-Beylerbeyi olarak yer alır. Nâci’nin Kafkasyalı göçmen bir ailenin çocuğu olduğu bir kaza veya yangında ailesini yitirdiği söylenmektedir. Yetim kalan Ömer Nâci’yi Beylerbeyili Defterdar Cemâl Bey’le eşi Hayriye Hanım’ın daha bebekken evlat edindikleri anlaşılmaktadır… Kısa hayatı zorluklarla geçen Ömer Nâci, genç kuşaklar tarafından model alınacak bir şahsiyettir. Son İran seferinde tifüse yakalanan Nâci, 29 Temmuz 1916 tarihinde Kerkük’te vefat eder. Bu tarih kesin olmayabilir. Çünkü ölüm haberi İstanbul’a geç ulaşır. Mezarı bugün Kerkük Türk Şehitliği’ndedir.”3
“1902 yılında teğmen rütbesiyle Harbiye’yi bitirdi. İki yıl sonra komutanı Binbaşı Mehmet Ali Bey’in kızı Emine’yle evlendi. Bir yıl sonra oğlu Hikmet (Naci Hatipoğlu), daha sonra kızı Müzeyyen (Nişbay) dünyaya geldi.”3
Ömer Naci’nin ölüm haberi,onbeş günde bir yayınlanan Harp Mecmuası Dergisi’nin, Ağustos 1916 tarih (Ağustos 1332 (Zilkade 1334) ve 12. sayının 187. sayfasında verilir. Aynı derginin 183. sayfasında da bir fotoğrafı yayınlanmıştır.
İnternet ortamında bir yazı ile karşılaştım.Sarp Bengü ve Ersan Bengisu, Ömer Naci’nin dedeleri olduğunu, tifüsten Kerkük’te ölmediğini, 1925 yılında Mersin’de intihar ettiğini söylüyorlardı. Aynı yazının altına, Ferit Atalay, Konyalı olduklarını ve amcazadesi olduğunu yazıyordu…4
Dr. Vasfi Güsar ise onun hakkında şöyle diyor;
“Kuneytra’da (Suriye) 1880 yılında doğmuş, ilkokulu Beyrut’ta (Lübnan) ortaokulu Şam (Suriye) askeri rüştiye ve idadiasında (Lise) yaptıktan sonra İstanbul Harbiye mektebine girmiş 1910’da subay çıkmıştır… Ömer Naci Jankhot; Arapça ve Farsçayı çok iyi bilirdi… Irak’ta 1916 yılında tifüse yakalanarak Kerkük’te vefat etmiş ve orada gömülmüştür.”5
Sefer E. Berzeg de hemen hemen aynı bilgileri veriyor, söyle bitiriyor;
“Ölümünden sonra İstanbul’da yayınlanan Tercüman-ı Hakikat gazetesinde hakkında yayımlanan bir şiirde şöyle deniyordu:
Kafkas yolunda ister idin sen feda-yı can
Allah verdi matlabınahayyız-ı husul…”6
Ömer Naci, Kafkasya ve İran Müslümanlarına birçok vaatlerde bulunan mektuplar yayınlamıştır.“Ey Müslüman Kardeşlerimiz!” diye başlayan bu mektupların amacı halife ve Türk çatısı altında Ruslara karşı birleşmeyi sağlamaya çalışmaktır. “Ömer Naci’nin Güney Azerbaycan ve Doğu Kafkaslara müfettiş olarak gönderilmesinin perde arkasında Kuzey ve Güney Azerbaycan’ı birleştirerek, Osmanlı himayesinde bir devlet kurmak isteği yatıyordu.”7
Ömer Naci nereliydi?
Konyalı, Kuneytralı, İstanbullu…
Başbakanlık Osmanlı Arşivi kayıtlarında bulunan bir belgede şöyle diyor; “Konya’nın Sardili nahiyesine iskan edilen Kafkasya muhacirlerinden Timur, Ahmed, Ahmed Secaeddin ve Ömer Naci efendilerin askeri mekteplerden birine kaydı.”8
Ermeni Patriği Zaven Efendi ile de yaptığı bir görüşmede; Ermenilerin, Makedonya’daki bazı kavimlerde görüldüğü gibi ayrılmak istemedikleri fikrinde olduğu söylenen Ömer Naci, Midyat ile Cizre, Musul arasındaki Süryani,Ermeni, Keldani, Yezidi, Nasturi isyanlarının bastırılmasında görevlendiriliyor. Ona yardım için 500 kişilik mücahit gurubu milis kumandanı Edhem Bey (Çerkez Edhem) kumandasında olmak üzere gönderilmiş. Ömer Naci’ye bu görevlerin 6. Ordu Komutanı Goltz Paşa tarafından verildiği söyleniyor.”7,9,10
1914’te Bahaddin Şakir, Ömer Naci ve Hilmi Bey’lerden oluşan bir heyetin özerk bir Ermenistan kurulmasını teklif ettikleri söylenmekte.11
“Daha sonra birden bire hastalanan Ömer Naci Bey 31 Temmuz 1916 tarihinde tifüs hastalığından Kerkük’te vefat etti” (ATAŞE Arşivi; K:199, D:260/838, F:23.)10
1920 yılında, Zürih’te toplanan Taşnak Kongresi’nde, “Büyük Ermenistan” projesinin takibi ve daha önce 1915’te hazırlanan “kara liste” gözden geçirilmiş, intihar eden Vali Dr. Reşit Bey ile idam edilen Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey’in ve savaş alanında ölen Ömer Naci Bey’in isimleri listeden çıkarılmıştır.1210 B 1334 (13 Mayıs 1916) tarihinde Şifre kaleminden Dahiliye Müsteşar vekili Subhi ve Musul Valisi Haydar beylere çekilen bir telgrafta şöyle diyor; Ömer Naci Bey’in sıhhatte olduğunun pederine ve ailesinin afiyette olduğunun kendisine bildirilmesine dair.13
Madalyaları ve merasim kılıcı ile bir zabit fotoğrafının arkasında da şöyle bir yazı var; ”Ahmed Şevket beyefendi hazretlerine taktim olunmuştur. 10 Teşrin-i Evvel 1916 (10 Temmuz 1916), Ömer Naci .”14
1334 Ş 08 (Haziran 1916) tarihinde Emniyet-i Umumiye Müdüriyetinden Süleymaniye’de bulunan Ömer Naci’ye bir telgraf daha çekilmiş.15
Bu durumda ailesi olduklarını söyleyenlerin iddialarının doğru olma olasılığı artıyor. Ömer Naci’nin tifüsten ölme söylemi zayıf, ailenin iddia ettiği gibi 1925 tarihinde hayatına son verme ihtimali kuvvetli…
Anlaşılan odur ki büyük olasılıkla, mensubu olduğu İttihat Terakki ve Teşkilat-ı Mahsusa, Ömer Naci’yi “Kara Liste”den kurtarmak için “tifüsten öldü” diye ilan etmiş.
Üstelik yetim de değilmiş!
1916 ile 1925 arasında “Yaşayan ölü” neler yaşadı?
Belki bir gün onlar da gün yüzüne çıkar!
Kaynakça:
1-Soner Yalçın, Efendi- Beyaz Türklerin Büyük Sırrı, Doğan Kitap. 2004, İstanbul.
2- Ahmet Tan, Tam 101 Yıl Önceydi… Bir ‘Hükümet İstifa’ Haberi, Cumhuriyet Gazetesi, 21 Ocak, 2014
3- Sefa YÜCE, Bir Devrin Parlayan Yıldızı Ömer Nâci
4- http://arastirmaci.blogcu.com/dedem-omer-naci-ve-tifus-yalani/273229
5- Kafkasya Kültürel Dergisi-1969 sayı:24 Ankara
6- Sefer E. Berzeg, Kafkas Diasporası’nda Edebiyatçılar ve Yazarlar Sözlüğü, 1995-Samsun
(Kafkasya yolunda ölmek isterdin. Tanrı bu olanağı sana verdi…)
7- Reha Yılmaz, Birinci Dünya Savaşı Başlarında Osmanlı Devleti’nin Kafkasya Siyaseti, OAKA, Cilt:3, Sayı: 6, ss. 137-160, 2008
8- Başbakanlık Osmanlı Arşivi, DH. MKT. 15108-1864-59 Tarih: 1309 M26
9- Mustafa Bostancı, Birinci Dünya Savaşı Arifesinde Vilayat-ı Şarkiye Islahatında Rusya’nın Tutumu ve Ermenilerin Beklentileri, Yeni Türkiye 60/2014 (Yunus Nadi, “Ermeni ve Islahat Meselelerine Dair Kırklareli Mebusu Ömer Naci Bey ile Mülakat”, Tasvir-i Efkar, 16 Kanun-ı Evvel 1913, No: 942-143, s. 1’den kaynak alarak)
10- Yrd. Doç.Dr. Sadık SARISAMAN, Ömer Naci Bey Müfrezesi, Ömer Naci Bey Teşkilât-ı Mahsusa üyesi idi. (ATAŞE Arşivi; K:193, D:698/817)
11- Doç. Dr. Nejla GÜNAY, XX. YÜZYILDA MARAŞ (Ermeniler, Türkler, Müslümanlar) Birinci Dünya Savaşı’nda İtilaf Devletleri’nin Osmanlı Ermenileriyle ilişkileri ve 1914/1915 Zeytun İsyanlar, Kahramanmaraş, 2012
12- Prof. Dr. Hikmet ÖZDEMİR, Kör İnanç Olarak İntikamcılık Ve Taşnak-Asala Suikastleri, AVİM Rapor No: 6, Mart/2014(Avrasya İncelemeleri Merkezi=AVİM) (Bak: Tahsin Uzer, “Meşrutiyet’in İlk Şehitleri”, Yakın Tarihimiz, Cilt 3, Sayı 36, (1 Kasım 1962), s. 313 vd.)
13- Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Belge No: DH. ŞFR. 63/318, Tarih:1334 B 10
14- Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Belge No: FTG.1. 594, Tarih: 23 10
15- Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Belge No: DH.ŞFR. 64/275,Tarih: 1334 Ş 08
16- Ömer Naci ailesine maaş tahsisi ile ilgili kaynak: TBMM 020080410894. (resim)