Kabasakal Çerkes Hakul Mehmet Paşa

0
2140

Sultan II. Abdülhamit devri’nin en ünlü simalarından olan Kabasakal Çerkes Mehmet Paşa kimdir? Yanlışlıkla II. Abdülhamit’in eşlerinden olan Bidar Kadınefendi’nin kardeşi olduğu zannedilen Mehmet Paşa, 1854 yılında Kafkasya’da dünyaya gelmiştir. Kabardeylerin Hakul ailesine mensuptu.
Mehmet Paşa 1885 yılında Yıldız Sarayı’nda süvari bölüğünde Kolağası olmuştur. Bu tarihten itibaren saraydaki kariyeri başlamış ve zamanla Sultan Hamit’in gözüne girerek devlet işlerinde sözü geçen bir şahsiyet olmuştur.
Mehmet Paşa’nın dört eşi vardı, üçüncü eşi Saide Makbule Hanım benim büyük halamdı ve Açba Ömer Paşa’nın küçük kızıydı. Hakul Mehmet Paşa’nın üç oğlu vardı; Talat, Hikmet ve Refet Beyler.
Kaba sakalı yüzünden kendisine Kabasakal lakabı takılmıştı. 1889 yılında Alman imparatoru ve imparatoriçesi Yıldız Sarayı’nı ziyaret ettiğinde İmparatoriçe Augusta Viktoria, Mehmet Paşa’yı yaverler arasında görmüş ve çok korkmuştu. Yanındakilere, “Bu kaba sakallı adam kimdir, padişahın celladı mı?” diye ürkerek sormuştu. Sultan Hamit ise “O benim en sadık adamlarındandır” diye cevap vermişti. Gerçekten de Mehmet Paşa padişaha çok sadıktı, hatta bir gün “Padişah ailemden de üstündür, Efendimiz için canımı veririm” dediği anlatılıyordu.
Mehmet Paşa kendi halkına yardımını esirgemiyordu. Kayseri yöresine yerleşen Kabardeylerin rahat etmeleri için çabalıyordu. Aynı şekilde sarayda bir Çerkes bölüğünün vücuda getirilmesi için çok uğraşmıştı. Ayrıca Kayseri’ye ve devletin başka vilayetlerine yerleştirilen fakir Kabardey çocuklarını İstanbul’da özel okutturuyordu.
Sultan Hamit, Mehmet Paşa’dan hafiye olarak da istifade ediyordu. Padişaha sunduğu jurnallerin çoğunluğu günümüze ulaşmıştır. Bu jurnaller yüzünden Türkler arasında itibarı yoktu. Özellikle Çerkesleri kayırdığından diğer halklar tarafından nefret ediliyordu. Sultan Hamit 1909 yılında tahttan indirilince de İttihatçiler Mehmet Paşa’nın peşine düşmüşlerdi. Sultan Hamit, Mehmet Paşa’ya haber göndererek İstanbul’u hemen terk etmesini istemişti. Mehmet Paşa’da derhal İstanbul’u terk edip Mudanya’ya geçmişti, ama Bursa’da halk tarafından tanınarak tutuklanmıştı. Tekrar İstanbul’a sevk edilip Bekir-Ağa Bölüğü’nde hapsedilmişti. Hapishanede kaldığı sırada son defa ailesiyle görüşebildi, idam edileceğini bildiğinden kendisini buna hazırlamaya başlamıştı.
İttihatçılar 14 Haziran 1909 tarihinde Hakul Mehmet Paşa’yı idama mahkum etti. Ertesi gün 15 Haziran 1909 tarihinde idama götürülürken İttihatçılar “Gittiğin yer Yıldız’ın Yastıkları gibi yumuşak değil” diye hakaret ediyorlardı. Mehmet Paşa idam sehpasına çıkarken başını asla eğmedi ve terbiyesi ve asaletine hayran kalan cellatlar daha sonra “Ölüme korkusuz gitti ve başını hiç eğmedi” dediler. Ardından haykıran İttihatçılar “Pis mağrur Çerkes” demelerine rağmen yalvarmadan, çekinmeden idam sehpasına çıktı ve Kafkasyalıların bütün asaletiyle kaderine razı geldi.
İdamından sonra bütün mülkü İttihatçılar tarafından müsadere edildi. Beşiktaş Serencebey Yokuşu’nda bulunan üç katlı muhteşem konağı ve Nişantaşı’daki sarayı elinden alındı. Bir tek Erenköy’deki yazlık köşkü ailesinin elinde kaldı. Bu köşkü de ailesi daha sonra maddi sıkıntı yüzünden 1930’larda bir Ermeni tacire sattılar.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz