Anadil Edinimine Dönüş ve Adigece Öğretimi

0
448

İletişimin sınır ve engel tanımadığı, neredeyse insanların kalplerinin ve beyinlerinin algı yönetimiyle güdümlendiği, mahremiyetin sınırlarının neredeyse tamamen aşındığı günümüz dünyasında her daim yeni bilgiler üretilmekte, yeni sunumlar yapılmakta ve göz kapayıp açıncaya kadar kısa bir sürede her şey eskiyivermektedir. Bilim ve iletişim erkini elinde tutan toplumlar askeri, politik, ekonomik, psikolojik, kültürel üstünlüklerini de ellerinde tutmaktadırlar.
Buna bağlı olarak medeniyet algısı insanların ve toplumların doğruluk, dürüstlük, eşitlik, çalışkanlık, temizlik, kural ve düzenlemeye (xabze)1 bağlılık, katılımcılık, bilgelik, adalet, ahlakî, insanî, vicdanî vb. olmaktan uzaklaşmaktadır.
Bütün bunların dışında emperyal olmayan dil/diller de kendi payına düşen bedeli fazlasıyla ödemektedir. Oluşmuş emperyal toplumlar gibi emperyal diller’de diğer müntesipleri her geçen gün azalan dilleri yok oluşa doğru sürüklemektedir. Bazı dillerin, dilsel güçleri fazlaca olmamasına rağmen politik üstünlüğüne sığınarak melezlenme yoluyla güç kazanmışlardır. Türkçe buna güzel bir örnektir. Politik testekleri olmamakla beraber günümüzde müntesipleri azalmış ancak henüz dilsel gücünü yitirmemiş dillerde vardır: Adigece gibi. Adigecenin günümüze kadar yok olmadan ya da melezlenmeden gelmiş olması Adigelerin, Adigeceye vefalarından değil, dilin kendi gücünden kaynaklanmıştır. Dil ödünç kelime almadan ihtiyaç duyduğu kelimeyi oluşturabilmiştir. Şüphesiz ki bunun dışında konuyla ilgili söylenebilecek daha çok tarihi konular vardır.
Burada şu konuyu da hatırlatmadan geçmeyelim: Birçok kaybolmuş ve ya kaybolma tehlikesi altındaki dillerin geçmişin veya günümüzün imparatorluk toplumları ile insan haklarının yeterli olmadığı toplum ve rejimlerde olması da manidardır.
UNESCO tarafından Mart 2013 tarihinde güncellenen Tehlike Altındaki Diller Atlası’nda mevcut 6700 dilin 2400’ü yok olma tehlikesi altındadır. 231 dil ise yok olmuş durumdadır. Kaybolma tehlikesi altındaki dillerin 18’i Türkiye’dedir.2
Daha önemlisi de dilsel üstünlüğü elinde tutmaktadır. Buna bağlı olarak, farkında olarak ya da farkında olmaksızın, insanların değer yargıları ciddi anlamda değişmektedir.
Toplumların kültürel pazarda talep oluşturmaları kültürün ve dilin dolaşım kabiliyetine bağlıdır. Sayısal yeterliliğe sahip olmayan ya da olamayan toplumlarla kültürel değer üretemeyen toplumlar baskın kültürlerin içinde ve ya baskın kültürlerin arasında eriyeceklerdir.
Bu çalışmamızda Diller İçin Avrupa Ortak Başvuru Metni ekseninde Adigecenin Anadil Edinimi ve İkinci Dil Öğretimi irdelenecektir.
Yazımıza başlık olarak koyduğumuz Anadil Edinimine Dönüş ilk bakışta çelişki olarak düşünülebilir. Çünkü anadil zaten doğuştan edinilmiş olması gerekir. Öyleyse sahip olduğumuz şeye dönmek, insana çelişki gibi gelmektedir. Buradaki amacımız hem bir farkındalık yaratmak hem de Adige toplumunun ve Adige Dilinin bugün için içinde bulunduğu durumu özetlemektir. Çünkü anayurt Kafkasya dâhil, Adige Dilini edinmiş bireylerin anadillerini konuşmuyor olmaları bizim Anadil Edinimine Dönüş ifadesini kullanmamıza neden olmuştur. Gerçi yaşayan ve edinim kazanmış bir dil söz konusudur. Ancak Adigecenin çoğu müntesipleri kendi anadillerini okuyup yazamamaktadırlar. Dilin taşıyıcısı olan bu kitle, kendi ardıllarına, Adigece herhangi bir ileti sunamamaktadırlar. Dolayısıyla dilin kendisi hem ileti hem de bir ileti aracı olmaktan çıkmaktadır. Nedeni ise yaşanmışlıklarla ilgilidir. Bunlar; 1- Askeri darbeler. 2- Demokratik olmayan yasakçı ortamlar. 3- Demokrat olamayan topluluklar. 4- Eğitim hayatının tekçil olması. 5- Teknolojinin tekçil kullanımı. Yani yeterince farklı dil seçeneklerinin olmaması. 6- Dilin müntesiplerinin toplu yaşam biçimini terk ederek, şehrin kalabalıklarında yalnızlaşmaları. 7- Toplumun millet olduğu bilincini yitirmeleri olarak sıralanabilir.
Bütün geçmişin bu olumsuzluklarına rağmen umut verici ciddi gelişmeler olmaktadır. Örneğin yetersiz de olsa ortaokullarda, Yaşayan diller ve lehçelerin ikişer saat olarak okutulabiliyor olması. Ayrıca Düzce Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi, Kafkas Dilleri ve Edebiyatı Bölümü Çerkes Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı’nın açılmış olması, farklı dillerin günlük yaşamda rahatlıkla kullanılabiliyor olması, medyada farklı dillerin rahatlıkla kullanılabilmesi vb. gelişmeler dillerin yaşam kalitesi açısından önemli gelişmelerdir.
Çalışmamızda, Adige Dili Öğretimi için yukarıdaki açıklamaların bilincinde olarak, öncelikle hedef kitlemiz olan Adigelere, Adigeceyi öğretmek olacaktır. Bu nedenle Adige Dili Eğitiminde, dilin özellikleri de göz önüne alınarak aşağıda belirtilen prensiplere uyulmasının yaralı olacağı kanısındayım. Hedef kitlemiz ise 11-14 yaş grubu öğrencileridir.

1. Adige Dili Ses Bilgisi Eğitimi
Bilindiği gibi Adigece ses zengini bir dildir. Harf ve ses eşleşmesinin doğru olarak verilmesi gerekmektedir. Dilin Türkçe ile öğretildiğini düşünürsek Adige Dilindeki sesli harflerin ses değerleri ile sessiz harflerin okuma biçimleri Türkçedekilerin okuma biçimleri arasındaki farkın doğru kavratılması gerekmektedir. Türkçenin ses değerlerine alışmış olan öğrencilerin Adige Dilin ses değerlerine geçişte zorluklar yaşamaktadır. Bunu kolaylaştırmak ve okumayı hızlandırmak için önce sadece sesli harfler (Makh Zêşe) verilmelidir. Harfler kendi ses aileleriyle birlikte verilebileceği gibi sesli harflerin tamamı birlikte verilebilir. Daha sonra, bu harflerin kullanıldığı kelimeler oluşturulmalı ve öğrencinin kelime hazinesine gönderimlerde bulunulmalıdır. Harfler yazıldıktan sonra önce koro halinde tekrarlanmalı, sonra öğrencilere farklı sıralamalarla okutturulmalıdır. Daha sonra yazılar silinmeli öğrenciler tahtaya kaldırılarak türetilen kelimeler yazdırılmalıdır.
O: sen. Aу-Aо: fakat. Eу: vur. Иу: ipi delikten geçir. Еуэ: vuruyor örneklerinde olduğu gibi…
Sesli harflerin bu bölümünde yardımcı işaret olan (I) kesme işaretinin görevi verilmelidir. Ardından sesli harfleri birlikte yazarak, okuyarak ve kelime üreterek çalışılmalıdır.
Iae: kötü. иIa?: Sahip mi? И1: Sahip. E1у: Ona söyle. E1о: söylüyor. уе1э: elliyorsun. 1о: Söyle. Örnekler çoğaltılabilir.
Takip eden süreçte alfabenin kendi harf sıralaması verilerek aynı yöntem uygulanmalıdır. Önceliğin tek harfle yazılan seslerin verilmesi daha doğru olacaktır. Sessiz harflere geçildiği zaman, öğrenci hem yazmaya daha iyi alışmakta, hem okuması kolaylaşmakta hem de kelime hazinesinde, ekstra bir çalışma yapmaksızın artış olmaktadır. Harf başına ortalama on kelime öğrettiğimiz zaman, alfabenin sonuna gelindiğinde altı yüz otuz-yedi yüz gibi bir kelime sayısına ulaşmış olacaktır. Ayrıca dört ve ya beş sessiz harf peşpeşe verildikten sonra sözcük öbekleri oluşturulmalıdır. Bunlar daha çok öğrencinin dikkatini çekecek kullanımlardan seçilmeli ve ders cazip hale sokulmalıdır. Пшъэшъэ дахэ, к1элэ ч1аны, мы1о-мыш1э, ео пщынао, уй марджэ, орэ сэрэ örneklerinde olduğu gibi…
Çalışmalar sırasında ikişer üçer kelimelerden oluşan cümlecikler tahtaya ve defterlere yazdırılmalı, ayrıca sesli okumaları sağlanmalıdır.

2. Sesdeş Sesler
Tanımlamadan kastımız, birlikte söylenen seslerdir. Dilimizde y sesiyle biten çok harfli sesler ile y sesinden sonra gelen sesli harflerin birlikteliğidir. Къуехы, екъy örneklemelerinde olduğu gibi.

3. Edinme ve Öğrenme Yöntemlerinin Birlikte Takip Edilmesi Süreci:
Bu süreçte öğrenci dil edinim yöntemi diyebileceğimiz işitme yöntemine yöneltilmelidir. Chomsky yetişkinler için Dil Edinim Cihazı gibi bir uygulamanın olamayacağını savunurken Krashen bu görüşe katılmamaktadır. Ancak yöntem olarak sınıf içinde kısa metin parçalarının önce öğretmen tarafından okunması, sonra öğrencilere birkaç defa okutturulması daha sağlıklı olmaktadır. Adigeceyi sonradan öğrenmiş bir tanıdığım geçirdiği ağır travmalı trafik kazasından sonra, sonradan öğrendiği dili nerdeyse tamamen unuttuğunu biliyorum. Bunu öğrenilen dille, edinilen dil arasında kalıcılık ve orijinallik açısından ne kadar farklı olduğunu örneklemek adına burada zikretme gereğini duydum.

4. Kiplerin Verilmesi Sistemi:
Önce şimdi, bu gün, yarın, dün, sonra, vb. zaman bildiren öğrenciye hangi kipin kullanıldığı kavratılmalıdır. Ardından öğrenciye verilen fiillerle farklı örneklemeler yaptırılmalıdır. Burada öğretme yönteminden çok kavratma yöntemi daha geçerli olacaktır. Öğretme yöntemi daha gramer konularında olmalıdır. Dil öğrenimindeki başarısızlığımızın bir nedeni, dil öğrenimini dil edinim yöntemiyle yapmayışımızdandır. Oysaki insan doğuştan sonra varlıkları algıladığı gibi sesleri de kavramaya başlar. Zamanlar ayrıştırır ve beyinde ses katmanları kodlanır. Çocuk konuşmaya başladıktan sonraki ikinci dil sesleri sonraki kodlamalar olması nedeniyle hep ikincil olarak kalacaktır.
Basit zamanlı kipler bu süreç için yeterlidir. Daha ileri düzeylerde ya da gramer konuları işlenirken birleşik zamanlı kiplere geçilmelidir.

5. Soru Soruş Öğretisi
Öncelikle Adige dilindeki soru eki olan –a sesinin tanıtılması gerekmektedir. Okunuş itibariyle a-1a ayırımının doğru olarak verilmesi zorunludur. Önce bunu tek kelimelerle kullanılarak yapılmalıdır. арыба, дэгъуа ош1а, сэра, мыра? Örneklemelerinde olduğu gibi…
Sonraki konularda soru zamirleri ve soru sıfatları birlikte verilebileceği gibi ayrı olarak da verilebilir.

6. İşaret Sıfatları ve İşaret Zamirleri
Bunlar günlük konuşmalarımızda geniş yer tutan işler sözcüklerdir. Bu açıdan işaret zamirleri ve işaret sıfatları akademik incelemeye girmeden kazanımlar yapılmalıdır.
Örnek: мыр унэ, мы унэр, мы унэ дахэр, мыр унэ örnekleri farklılaştırmak ve farklılıkları vurgulamak gerekmektedir.

7. Ары Onay (Yardımcı Fiil) Sözcüğü
Adige Dilinde asli görevi adeta unutulmaya yüz tutmuş Ары yardımcı fiilinin mutlaka olumlu, olumlu soru, olumsuz, olumsuz soru halleriyle verilmelidir. Ayrıca özellikler bu yardımcı fiil kullanılırken araya giren р kaynaştırma harfiyle olan ilişkisine dikkat çekilmelidir.

8. Mekân ve Pozisyon Bildiren Sözcükler
Adige dilinde on altı adet olan bu sözcüklere geniş yer ayrılmalıdır. Burada ek sanılan tek sesli birçok kelimenin asli yapıları daha net anlaşılacak ve Adige dilinde yeni kelime ve terminoloji türetme şeklinin orijinalliği ve zenginliği fark edilecektir. Ayrıca bunun dile ne kadar büyük zenginlik kattığı da görülecektir.
Ayrıca Mekân ve Pozisyon Bildiren Sözcükler’in aktif ve pasif şekilleri farklı derslerde mutlaka verilmelidir. Ayrıca varlıkların oluş biçimlerine göre bu sözcüklerin kullanış şekillerindeki ilişki zaman ayrılarak kazandırılmalıdır. Oysa günümüzde bu konu ya yeterince bilinmemekte ya da üstün körü geçilmektedir.

9. Cümle Yapısının Farklılığı
Adige dilinde cümleleri işlenirken, Türkçe ya da bir başka dilin cümle yapısı algısından dili kurtarmak gerekmektedir. Dilimizde cümlelerin, özne + tümleç + yüklem yapısının yanında tümleç + yüklem + özne şeklindeki kuruluş biçimleri de mutlaka verilmelidir. Bu da dilimizde unutulmaya yüz tutmuş konulardan birisidir.

10. Gramer
İleri düzeylerdeki gramer derslerinde konular detaylandırılarak işlenmelidir.

11. Kitap-konuşma
Mutlaka kitap okumaları yapılmalıdır. Basitten zora doğru yapılacak günlük anlatılar pratik için önemlidir. Birinci sınıftan dokuzuncu sınıfa kadar Anayurt Adigey’de hazırlanmış olan Xabze kitapları kullanılabilecek önemli materyallerden birkaçıdır. Okunan metin parçaların sözlü olarak anlatılması ve Xabze konularında sözlü etütlerin yapılması çok yönlü yararlar sağlayacaktır.

12. Dil Turizmi
Öğrenilmiş olan dilin doğal yaşamda uygulanması demektir. Dil öğrenimi için dilin olmasa olmazlarından birisidir.
Sonuç:
Genelde diller için, Özelde Adıgabze için dil öğretiminde faydalı olacağına inandığım uygulamaları sıralamaya çalıştım. Kuşkusuz dil eğitimi bunlardan ibaret değil. Kullanılacak araç gereçlerden, uygulanacak yöntemlere kadar daha söylenecek çok şeyin olduğu kesindir. Ancak hem Adıgabzenin yapısı hem de Adigelerin içinde bulundukları durum itibariyle konuyu olabildiğince özetlemeye çalıştım. İşe yarayacağını umuyorum.
Xabze: Adygelerin yaşam felsefesinin ve yaşam biçiminin genel adı.
2 Bkz .Jineps Gazetesi, 2013 Mart.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz