Bağımsızlık Demokrasi Özgürlük Eşitlik Birlik

Osmanlı Devleti’nin Hediyeleri Siyasi Olarak Kullanımı: Kuzey Kafkasya Örneği (1. Bölüm)

Osmanlı Devleti’nin XVIII. yüzyılda Rusya karşısında aldığı yenilgiler ve bu yenilgilerden sonra uğradığı toprak kayıpları, Osmanlı devlet adamlarını karşılaştıkları durumlara bir çare olması düşüncesiyle çeşitli çözümler üretmeye yöneltti. Büyük Petro’dan itibaren Baltık ülkelerine ve Karadeniz’e doğru genişleme sürecine giren Rusya’nın en büyük hedeflerinden birisi dünyanın en etkin bölgesi olan Akdeniz’e yani sıcak denizlere ulaşmaktı. Bu sayede Rusya Doğu-Batı ticaretinde söz sahibi olabilecekti1. Tabii ki Rusya’nın bu hedefi gerçekleştirebilmesinin coğrafi olarak birkaç yolu vardı. Balkanlar, Kafkasya gibi… Hangi yolu seçerse seçsin Osmanlı Devleti o yol üzerinde yer almakla Rusya’nın birinci hedefi konumunda idi. Bu durum kaçınılmaz sonu, yani uzun bir süreci kapsayacak Osmanlı-Rus mücadelesinin başlangıcını ve sebebini oluşturacaktır.
İşte XVIII. yüzyılda başlayan ve XIX. yüzyıl boyunca devam eden, her bir aşamasında Avrupa devletlerinin de kendi politikaları gereği müdahil oldukları Osmanlı-Rus savaşları daima birincinin aleyhine ikincinin lehine sonuç vermiştir. Kafkasya ise bu ilişkiler ağında ayrı bir konuma ve yere sahiptir. Bir kere coğrafyası itibariyle tarihin ilk dönemlerinden itibaren tek başına bir gücün hâkimiyeti altına girmemiştir. Yine Asya ve Avrupa arasında yer alması nedeniyledir ki, Doğu-Batı göçlerinde çeşitli kavimlerin uğrak yeri olmuştur. Bu ve benzeri nedenlerle Kafkasya çok çeşitli milletleri, dilleri ve dinleri bünyesinde barındıran, geçmişte ve hala günümüzde çeşitliliğin alabildiğine yaşandığı bir coğrafya olarak karşımıza çıkmaktadır2. Çeşitliliğin hâkim olduğu bölgelerde ise siyasi birliğin çok zor sağlandığı bir gerçektir. Bu açıdan bakıldığında Kafkasya dış etkenlere açık bir konumu ifade etmektedir. Rusya, bütün bu olguları değerlendirerek genişleme hedeflerinden birisi olarak Kafkasya’yı belirlemiştir.
Osmanlı Devleti’nin Kafkasya’ya olan ilgisi XVI. yüzyılda başlamış ve yüzyılın sonlarına doğru Güney Kafkasya’ya hâkim olmak için Safevi Devleti ile uzun süren bir mücadele içerisine girmiştir3. Rusya’nın bölgeye yönelik faaliyetlerinin başlaması nedeniyle mücadelenin tarafları değişmiştir. Osmanlı Devleti açısından Safevi Devleti ile mücadelede Güney Kafkasya’ya hâkim olma isteği birinci plandadır4. Hâlbuki Rusya ile yaptığı mücadele, Rus ilerleyişini durdurma çabası şeklinde tezahür etmiştir.
Osmanlı Devleti Kafkasya’daki Rus ilerleyişini durdurabilmek ve hatta Karadeniz’deki Rus baskısını hafifletebilmek için Kuzey Kafkasya’daki Müslüman Çerkeslerden, Abazalardan ve Dağıstan’daki Hanlardan istifade etmek istemiştir. Rusya’ya karşı oluşturmak istediği bu gücün bağlılığını sağlayabilmek amacıyla bölgenin ileri gelenlerine müteaddit defalar hediyeler göndermiştir. Bu çalışmada Osmanlı Devleti’nin, Rusya’nın Kafkasya’daki ilerleyişini durdurmak için hediyeleri nasıl kullandığı, bunun nedenleri, sonuçları ve bu amaçla bölge sakinlerinin ileri gelenlerine ne tür hediyeler gönderildiği üzerinde durulacaktır. Tabiî ki Osmanlı Devleti’nin ortaya koyduğu politikalara karşılık Rusya’nın geliştirdiği politikalar da çalışmanın çerçevesi içerisinde ele alınacaktır. Ayrıca bu anlamda hediye uygulamasının Devletin, başka nerelerde kullandığı üzerinde kısaca durularak nedenleri ve sonuçları açısından karşılaştırma yapılmaya çalışılacaktır.
Hediye, devletler hukukunda önemli yeri olan bir olgudur5. Devletlerarası ilişkilerde hediye alıp vermek, hediyelerin nevi ve kıymeti ilişkilerin seyrini etkilediği gibi yine devletlerarası ilişkilerin gücünü de ortaya koymaktadır. Bu durum bir devletin kendi içerisindeki ilişkilerin örüntüsünde de karşımıza çıkmaktadır. Özellikle Osmanlı Devleti’nde hediye6 gerek diğer devletlerle ilişkilerinde gerek devlet adamlarının kendi aralarındaki ilişkilerinde7 ve gerekse hâkim olduğu veya hâkim olmaya çalıştığı bölgelerdeki güçlerle ilişkilerinde daha bir önem kazanmakta ve devletin politikasına ve uygulamalarına yön verebilmektedir8. Hatta bölgedeki hâkimiyetinin sınırlarını ve sürekliliğini dahi etkileyebilmektedir. Bunun yanında bağlı beylikler hediye takdim ederlerdi. Hediye takdim edilirken dikkat edilmesi gereken bazı hususlar vardı. Dostane ilişkilerin geliştirilmesi amacıyla gönderilen hediyeler ile metbuya gönderilen hediyeler arasında fark olması kaçınılmazdı9.
Fakat bazen hediye gönderilmesi bir bölgedeki problemin giderilmesi amacına yönelik olabiliyordu. 1517 tarihinden itibaren kutsal bölgelere yapılan hac kervanlarının güvenliğinin sağlanması amacıyla Arabistan çöllerinde yaşayan Bedevi kabilelere verilen hediyeleri bu kapsam içerisine dâhil etmek mümkündür10. Osmanlı yönetimi hiçbir zaman hacca giden hacıların yollarda sıkıntı çekmelerini istememiştir. Bedevi kabileler ise hac mevsiminde hacılara saldırmak suretiyle bölgenin güvenliğini zaman zaman tehdit etmişlerdir11.

1. Ali İhsan Bağış, “Rusların Karadeniz’de Yayılması Karşısında İngiltere’nin Ticari Endişeleri”, Birinci Türkiye’nin SosyoEkonomik Tarihi Kongresi Tarih (1-71-1920) Tebliğler (July 11-13 1977), Ed.: Osman Okyar, Halil İnalcık, Ankara 1980, s. 212.
2. Kafkasya’nın tarihi coğrafyası hakkında geniş bilgi için bkz.: W.E. D. Allen-Paul Muratoff; Caucasian Battlefields, Cambridge 1953, s. 3-21; Ayrıca XVII. yüzyılda Kafkasya’da yaşayan milletler hakkında Katip Çelebi ayrıntılı bilgi vermiştir. Katip Çelebi, Cihậnnümậ, Müteferrika tab’ı, İstanbul 1145, s. 400-410; Ufuk Tavkul, Kafkasya Gerçeği, İstanbul 2007; Kafkasya Üzerine Beş Konferans, İstanbul 1977.
3. Osmanlı Devleti ile Safevi Devleti arasında Güney Kafkasya’ya hâkimiyet mücadelesi 1578 yılında başlamış ve 1612 yılında bitmiştir. Bu konuda geniş bilgi için bkz.: Bekir Kütükoğlu, Osmanlı-İran Siyasi Münasebetleri (1578-1612), İstanbul 1993; Bahram Amr Ahmadian, “Ottoman State and The Caucasus”,XIII. Türk Tarih Kongresi (4-8 Ekim 1999) Kongreye Sunulan Bildiriler, III/1, Ankara 2002, s. 395-400.
4. Kafkasya’nın güneyinin Osmanlı hakimiyetine girmesi ve bu sırada izlenen Osmanlı polikaları konusunda geniş bilgi için bkz.: Fahrettin Kırzıoğlu, Osmanlı Devleti’nin Kafkas Ellerini Fethi, Ankara 1993.
5. İnsanlar arasında sevgi ve dostluk nişanesi olarak veya muaşeret kaidesi uyarınca karşılıksız verilen nesneye hediye denilmektedir. Ali Bardakoğlu, “Hediye“, TDVİA, XVII, İstanbul 1998, s. 151. Türk tarihinde hediye ile ilgili bkz.: Mehmet Ersan, “Türkiye Selçukluları’nda Hediye ve Hediyeleşme I”, Tarih İncelemeleri, XIV, İzmir 1999, s. 65-77; Ayrıca Türk Kültüründe Hediye Sempozyumu’nun bildirilerinden oluşan Hediye Kitabı ve Kültür Tarihimizde Çeyiz adlı eserler hediye çalışmaları için önemli bir yere sahiptir. Hediye Kitabı, Ed: Emine Naskali Gürsoy, Aylin Koç, İstanbul 2007; Kültür Tarihimizde Çeyiz, Ed.: Emine Gürsoy Naskali- Aylin Koç, İstanbul 2007; Ayrıca bu alanda yeni tezler yapılmaktadır. Aykut Mutsak, A Study on the Gift Log, MAD:1279: Making Sense of Gift Giving in the Eighteenth Century Otoman Society, Boğaziçi Üniversitesi, Yüksek Lisan Tezi, İstanbul 2007; Yine M. Akif Erdoğru’nun Osmanlı Devleti’ne gelen Kalmuk elçilerine verilen hediyeleri ve kaldıkları süre içinde giderlerini karşılamak amacıyla verilenleri ele makalesi de ayrı bir yere sahiptir. M. Akif Erdoğru, “Kalmuk Elçileri Üzerine Osmanlı Arşiv Belgeleri”, Tarih İncelemeleri, XVIII, (Temmuz 2003), İzmir, 111-118.
6. Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde hatırı sayılır derecede hediye defteri vardır. Rıfat Günalan ve Zeki Kavanoz bu defterlerin üzerine çalışma yapmışlardır. Rıfat Günalan- Zeki Kavanoz, “Başbakanlık Osmanlı Arşivinde Hediye Kayıtları”, Kültür Tarihimizde Çeyiz, Ed.: Emine Gürsoy Naskali- Aylin Koç, İstanbul 2007, s. 63-72.
7. Osmanlı Devleti’nde devlet adamları arasındaki hediyeleşme ile ilgili olarak bkz.: Hedda Reindl-Kiel, “Osmanlı’da Hediye (16-17. Yüzyıl)”, Hediye Kitabı, Ed.: Emine Naskali Gürsoy, Aylin Koç, İstanbul2007, s. 102-111; Murat Akgündüz, “Padişah ile Şeyhülislam Arasındaki Hediyeleşmeler”, Hediye Kitabı, Ed.: Emine Naskali Gürsoy, Aylin Koç, İstanbul 2007, s. 134-139.
8. Elçilerin götürdükleri hediyeler oldukça değerli olurdu. Hediye çeşitleri için bkz.: Faik Reşit Unat, Osmanlı Sefirleri ve Sefaretnameleri, Ankara 1992, s. 26-27. Mesela Ahmet Vasıf Efendi İspanya elçiliği sırasında İspanya kralına çeşitli neviden hediyeler götürmüştü. D. BŞM, 5486 İspanya Devletine gönderilmek üzere elçi olarak tayin olunan Ahmed Vasıf Efendi’ye teslim olunan hediyelerin ecnas, miktar ve tahmini bahalarını gösterir defter, 19 Ramazan 1201 (5 Temmuz 1787); Ayrıca Avusturya İmparatoruna gönderilen hediyeler için bkz.: Murat Uluskan, “Avusturya İmparatoruna Gönderilen Hediyeler (1665-1699)”, Hediye Kitabı, Ed.: Emine Naskali Gürsoy- Aylin Koç, İstanbul 2007, s. 72-82.
9. Mehmet Ersan, “Türkiye Selçukluları’nda Hediye…”, s. 71, 73.
10. Hac yolunun güvenliğinin sağlanması Osmanlı Devleti’nin İslam dünyası içerisindeki etkinliğinin ve en önemli güç olduğunun göstermesi bakımından her zaman önemli bir rol oynamıştır Andre Raymond, Osmanlı Döneminde Arap Kentleri, Çev.: Ali Berktay, İstanbul 1995, s. 21; 1569 yılında Don ve Volga nehirlerinin bir kanal ile birleştirerek Hazar Denizi’ne su yolu ile ulaşmanın bir amacı Orta Asya’dan gelen hac yolunun güvenlik altına alınması isteğidir. Böylece yine Orta Asya Müslümanlarının yolunu kesen İran’a baskı yapılması ve yeni bölgeye doğru genişlemeye başlayan Rusya’nın uzaklaştırılması sağlanacaktı. Halil İnalcık; “Osmanlı-Rus Rekabetinin Menşei ve Don-Volga Kanalı Teşebbüsü (1569)”, Belleten, XII/46, (Nisan 1948), Ankara, s. 368.
11. Melek Çolak, “Osmanlı İmparatorluğu’nun Hac Yollarının Güvenliği için Aldığı Önlemler (XX. Yüzyıl Başları)”, Süleyman Demirel Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi, Sayı: 9, Isparta 2003, s. 89

Yazarın Diğer Yazıları

Anadilde Jineps Gazetesi Eylül 2024 Sayısı Yayında

Değerli Jineps okurları, Anavatanda yayımlanan Adige Mak (АДЫГЭ МАКЪ), Adige Psale (АДЫГЭ ПСАЛЪЭ), Çerkes Heku (ЧЕРКЕС ХЭКУ) gazeteleriyle ortak hazırladığımız eylül sayımızı sizlerle paylaşıyoruz. İyi okumalar,

1 Eylül Dünya Barış Günü

1 Eylül, “Dünya Barış Günü” olarak sadece Türkiye ve KKTC’de, Birleşmiş Milletler tarafından ilan edilen “Dünya Barış Günü” ise 21 Eylül’de tüm dünyada kutlanıyor.

Sancılı ve fırtınalı yaşamlar

Dr. Şerafettin Dönmez’in yazdığı, sancılı ve fırtınalı bir hayat hikâyesini anlatan “Denef” kitabı, Papirüs Yayınevi etiketiyle raflarda yerini aldı. Yayınevinin tanıtım yazısından... Benim kimliğimle kim, neden...

Sosyal Medyalarımız

4,890BeğenenlerBeğen
1,353TakipçilerTakip Et
4,000TakipçilerTakip Et

Son Yazılar

- Advertisement -spot_img