Bu sayıda 1967 yılında yazılmış bir yazı seçtik. Ara başlıklar yoktu, okuyucunun dikkatini çeker umudu ile oluşturduk.
İzzet Aydemir’in 1967 yılında, günün koşulları içinde yazdıklarını bugün okuduğumuzda ne düşünürüz? Yorumları olan gazete okurları yazsın ve iletsin lütfen. Bu sayfada yayınlayalım.
Geçen iki sayıda da Vasfi Güsar’dan “Kuzey Kafkasya’ya İslamiyet’in Girişi ve Sonuçları” yazılarını yayınlamıştık. Dikkat çeken değerlendirmeleri vardı Güsar’ın.
Yazarların düşüncelerini ve değerlendirmelerini paylaşmayabiliriz, farklı düşünebiliriz. Önemli olan durum tespitleridir. Yıllar önce yapılmış tespitlerin aradan yıllar geçtikten ve bir dizi gelişme yaşandıktan sonra bugün değerlendirilmesi daha bir anlamlıdır. Sıklıkla yinelediğim gibi patinaj yapmadan ileri adımlar atmanın yollarından biri de geçmişin iyi irdelenmesidir.
Güzel günlere.
Yaşar Güven
***
Yeni Kafkasya
Cumhuriyet dönemindeki ilk yayındır. İstanbul’da 1923-28 yılları arası, 15 günlük periyodu olan edebi ve siyasi dergidir. Sahibi ve sorumlu müdürü Seyyid Tahir Dağıstanlıdır, başyazarı Mehmet Emin Resulzade Azerbaycanlıdır. Seyyid Tahir, 1916’da Lozan’da toplanan Esir Milletler Kongresi’ne Kafkasya adına katılan kişilerden biridir ve İstanbul’da kurulan Kafkas Teali Cemiyeti’nin kurucularındandır.
Derginin 205 sayı yayınlandığı biliniyor. Bu yıllarda Kafkas sürgün ve göçmenleri üzerinde oluşan baskılar, dergi sahibinin 1926’da Ankara İstiklal Mahkemesi’nde yargılanıp beraat etmesi sonucu Azerbaycanlı Mehmet Emin Resulzade’ye devredilerek Azerilerin yayın organı haline gelmiştir. 1928 yılında yayın hayatını sonlandırmıştır.
*
1928 sonrasında 1953 yılına kadar süreli yayın görmüyoruz.
1980–86 arası da yayın yok. 12 Eylül faşist askeri darbesini gerçekleştirenler bütün dernekleri kapatmış, yayınları yasaklamıştı.
1946 yılında çok partili siyasi yaşamın başlaması ile dernekler de açıldı. Bugünkü İstanbul Kafkas Kültür Derneği (Bağlarbaşı), 1946’da Dosteli Yardımlaşma Derneği olarak kuruldu. Başlangıçta Azeriler ve Çerkesler bir arada idi. Azeriler ayrı bir dernek kurunca Çerkes tarafı da 1952’de yapılan Genel Kurul’da derneğin adını Kafkas Kültür Derneği olarak değiştirdi.
*
Kafkas Dergisi
1953 yılında İstanbul’da aylık yayınlanan siyasi, tarihi ve edebi dergi.
Sahibi ve Başyazarı İsmail Ziya Bersis, Yayın Müdürü Şeref Terim. Derginin yazarları; İstanbul’da kurulan Kafkas Kültür Derneği’nin (İKKD) üyeleri. Derneğin Yönetim Kurulu (YK) kararları içinde dergiye dair olanlar da var. Onları da aktaracağız.
1953 yılı boyunca 12 sayı yayınlandıktan sonra, sahibi İsmail Ziya Bersis’in ölümüyle kapandı. Son sayı 11 ve 12 olarak tek dergi olarak yayınlandı.
Derginin ilk sayısında önsöz yazan İsmail Ziya Bersis, 1946 yılında kurdukları Dosteli Yardımlaşma Derneği’nden söz ediyor. Diyor ki;
“Bir hayır müessesesi olan Derneğimizin hiç bir siyasi temayülü yoktur. Gayemiz, üyelerimiz arasında tanışmayı, tesanüdü, yardımlaşmayı temin etmek, kültür sevgisini yaymak, genç istidatların inkişafına imkân vermek. Göçmen hemşehrilerimize ve fakirlerimize maddî ve manevî yardım etmek, işsizlere iş bulmak, kütüphane tesis etmek, yoksul talebelerin kitaplarını temin etmek, imkân bulunca dergi çıkarmak, hasta üyelerle alâkadar olmak, tedavilerini sağlamak, icab ederse hastaneye yatmalarında yardımcı olmak, vefat vukuunda ilgilenmek, muhtaç ise masrafını ödemek gibi sosyal hizmetlerdir.”
Siyaset yapılmayacağı konusunun altı özellikle çizilmiş gibi. Ancak İKKD YK kararlarından biri bu konuda farklı değerlendirme yapmış.
İsmail Ziya Bersis dergiyle ilgili şunları yazıyor:
“Bu dergi benim değil, âdet ve ananelerini canlandırmağa çalışacak, her türlü imkânları sağlayacak olan, Türkiye’deki bütün Kafkasyalılarındır… Çerkeslerin ve bilumum Kafkasyalıların bu vatana şimdiye kadar ifa ettikleri hizmetleri tahakkuk ettirebilmek bahtiyarlığına nail olursam kendimi dünyanın en mesut bir insanı sayacağım için Kafkasya tarihi, kültürü, edebiyatı hakkında malumatı olanların yardımlarına mazhar olmak için ilim adamlarının muavenetlerini ve bilhassa muharrir arkadaşlarımın yardımlarını çok rica ederim. Bütün bilginlere sahifelerimiz açıktır.”
Devamlı yazarları ve bir kısım sayılarda yazanları, elimizdeki sayılardan şöyle tespit ettik: Seyin Time, Vasfi Güsar, Aziz Meker, İsmail Ziya Bersiz, Ömer Büyüka, Ahmet Canbek Havjoko, İnal Şaplı, Şeref Terim, Mirza Hüseyin, Dr. Atsok, M. Nogumzok, Güner Akdoğmuş, Semih Şermet, Dr. Aziz Alpaut, Tahir Baykal, M. Dağlı, Asım Boran, Kadircan Kaflı, M. Hadi Altay, Turhan Yavuz Marşan, Rasim Rüştü, Ali Sultan, Lütfi Arif Kemler, Baj, Batırbek, Mehmet Ketey, Zahit Güsar, Barasbi Baytugan, Cemal Barsbi, Abdullah Huştok.
İKKD YK Kararlarında Kafkas Dergisi
İstanbul Kafkas Kültür Derneği’nin Andaç çalışması sırasında bütün Yönetim Kurulu kararlarını gözden geçirmiş, önemli bulduklarımızı kitap içeriğine katmıştık.
26.10.1952 – 01.11.1953, İKKD’nin ilk dönemidir. Bu dönemde dergiye dair kararları yorumsuz veriyoruz.
-26.10.1952 Pazar günü yapılan Genel Kurul toplantısında YK’na seçilen üyeler arasında gizli oyla iş bölümü yapıldı.
Dr. Vasfi Güsar – Başkan
Şeref Terim – 2. Başkan – 19.02.1953 istifa
Hayri Domaniç – Sekreter
Muharrem Bilgiç – Muhasip
Ziya Bersis – 19.02.1953 ihraç
Şecaattin Nabuk
Mehmet Kete (Ketey)
Gazi Konuk – 19.02.1953 yedekten
Ahmet Canbek – 19.02.1953 yedekten
-09.11.1952 – 2
Derneğimizin neşir organı olmak üzere bir aylık dergi çıkarılmasına…
-23.11.1952 – 3
-Çıkarılacak derginin idare işinin idare heyeti arkadaşımız İsmail Ziya Bersis tarafından alınmasına, yazı işleri müdürlüğünün 2. Başkan Şeref Terim tarafından idare edilmesine ve idare memurluğunun da muhasip veznedar Muharrem Bilgiç tarafından…
Derginin ilk sayısı bin adetten aşağı olmamak üzere çıkarılacaktır.
-21.12.1952 – 6
09.11.1952 tarihli kararla dernek nam ve hesabına bir dergi çıkarmaya muvafakat edilmiş ve idari üyelerden Ziya Bersis’e havale edilmişse de, kendisi ile anlaşma hasıl olmadığından ve derginin idaresini üzerine alacak bir başka şahıs da bulunmadığından, şimdilik bu işten feragat edilmesine…
-04.01.1953 – 8
Aşağıdaki masrafların kayıt ve kabulüne karar verildi;
417,08.- Kafkas dergisine avans…
-15.02.1953- 13
Dr. Vasfi Güsar, Şeref Terim, Muharrem Bilgiç, Mehmet Kete
1 Ocak 1953 tarihinden itibaren çıkmakta olan “Kafkas Dergisi” ön sözünde dergi sahibi İ. Ziya Bersis, derginin derneğimiz organı olduğu yazmakta ise de, siyasi emelleri olan bu derginin derneğimizle hiçbir alakası bulunmadığı veçhile, bu hususun dergi sahibine protesto ile bildirilmesine,
Ve ayrıca mumaileyhin dernekten ihracına,
Ve yine dergide mesul müdür sıfatile çalışmakta olan derneğimiz idare heyetinden Şeref Terim’e üç gün zarfında bu vazifeden istifa etmesi, aksi takdirde derneğimizden müstafi sayılacağı hususunun vicahen tebliğine karar verilmiştir.
-20.04.1953 – 18
Kafkas dergisi sahibi Ziya Bersis’e talep ettiği 325 lira 50 kuruşun iki ay sonra ödenmek üzere borç olarak verilmesine…
-05.05.1953
Kafkas dergisi sahibi Ziya Bersis’e talep ettiği 500 liranın ödünç olarak verilmesine…
Kafkasya Kültürel Dergi
Sayı 14 Mart-Nisan-Mayıs 1967
Görüşler
İzzet Aydemir
Bugün Kuzey Kafkasya’da yaşamakta olan Çerkesler çeşitli cumhuriyet ve muhtar bölgeler adı altında birbirlerinden ayrı, kendilerinden olmayan topluluklara tabi olarak varlık ve benliklerini yaşatma çabası içinde bulunmaktadırlar. Bunların yaşayışları dergimizin yayınları arasında okuyucularımıza anlatılmaktadır. Bunun dışında önemli bir problem daha vardır ki o da bir asırdan fazla bir zamandan beri ana yurtlarını terk ederek Türkiye, Suriye, Ürdün, Irak, Mısır, Amerika ve çeşitli Avrupa memleketlerinde yaşayan Kuzey Kafkaslıların durumlarıdır. Bunlar birbirinden ayrı, düzensiz, bulundukları toplum içinde sadık birer vatandaş olarak yaşamakta kısmen, de olsa benliklerini koruma çabası içinde bulunmaktadırlar. Aralarında bulundukları toplumun en yüksek kademelerini işgal etmiş pek çok Kuzey Kafkaslının dışında pek az aydın kendi milli meseleleriyle ilgilenmekte, diğerleri çeşitli sebeplerle milli davalarında rol oynayamamaktadırlar. Biz bunların nedenleri üzerinde bilahare durmak kaydıyla çeşitli ülkelerde pek az da olsa milli meseleleri üzerinde çalışma gösterenlerin, bu konudaki düşüncelerini anlatmaya çalışacağız.
Kendimize ait bir toprakta bağımsız yaşamak
Şüphesiz her millet gibi Kuzey Kafkasyalılar da milli benliklerini koruma ve istikballerini garanti altına alma bakımından bir şeyler yapmak istemektedirler. Bu da ancak bütün dünyada sayıları 5 – 6 milyonu bulabilen Kuzey Kafkaslıların kendilerine ait bir toprak üzerinde bir araya gelip bağımsız olarak yaşayabilme imkânına sahip olmalarıyla mümkündür. Acaba çeşitli memleketlerde Kuzey Kafkasya’nın istikbali yolunda yapılan çalışmalar nelerdir? Şimdi bunları inceleyelim.
Bağımsız Kuzey Kafkasya
1- Merkezleri Avrupa ve Amerika’da olan ve çoğunluğunu birinci ve ikinci dünya savaşından sonra Kafkasya’dan ayrılan Kuzey Kafkasyalıların teşkil ettiği gurubun çalışmaları. Bunlar Kuzey Kafkasya’nın tamamen bağımsızlığa kavuş-masını, bunun için de Kuzey Kafkasyalılara yardım edecek devletlerle işbirliği yapılmasını, onların yardımıyla politikalarını yürütürken diğer taraftan da bilhassa Ortadoğu’da bulunan Kuzey Kafkasyalıların milli benliklerini yitirmemelerini ve bir “Kafkas vatanı yaratma” fikrini benimsemelerini teşvik ederler. Bunların fikrine göre milletler er geç bağımsızlıklarını kazanacaklardır ve Kuzey Kafkasya da bu hakka sahip olacakların başında gelmektedir.
Bu fikre karşı duranların görüşleri ise şu merkezdedir: Kuzey Kafkasya diğer mahkûm milletlere nazaran apayrı bir özelliğe sahiptir. Bugün kısmen de olsa hürriyetinden mahrum olmayan milletlere nazaran Kuzey Kafkasyalılar çok kritik bir vaziyettedir. Diğer milletlerin aksine, zaman Kuzey Kafkasyalıların aleyhine çalışmakta, nüfusunun çoğunluğu ana vatan dışında yaşamakta ve gün geçtikçe de asimilasyon sonuca bu nüfus sıfıra inmektedir. Ayrıca ileri sürülen bağımsızlığa kavuşma yolu ancak yeni bir dünya savaşının neticesine bağlanmaktadır ki bugün için bu ihtimal çok uzaktır. Bu görüşe şunu da eklemek gerekir ki birçok büyük devletler Kuzey Kafkasyalıların hakkını savunup onlara maddi yardımlarda bulunurlarken gerçekte kendi menfaatlerini düşünmekte, diğer birçok milletler yanında Kuzey Kafkasyalıları da istismar etmektedirler. Geçmişte edinilen tecrübeler bu görüşlerin ne kadar yerinde olduğunu anlatmaya yeterlidir. Bu gün dahi Avrupa’da Kuzey Kafkasya’nın bağımsızlığı yolunda yapılan çalışmaların esasında bu istismarları kolayca görmek mümkündür. Çeşitli yer altı zenginlikleri ve bu arada bol miktarda petrole sahip olan Kuzey Kafkasya’nın bağımsızlığı çalışmaları yapılırken bu hususların göz önünden uzak bulundurulmaması gerekir.
Dini birlik yeterlidir
2- Kuzey Kafkasyalıların Avrupa’ya nazaran çoğunlukta bulundukları memleketlerde ve realist olmaktan uzak olan çalışmalar. Bunların arasında daha ziyade mistik çalışmalar önem taşır. Bunlara göre Kuzey Kafkasya’da olsun, muhacerette olsun bütün Kafkasyalıları birleştirmek için dini birlik yeterlidir. Binaenaleyh dine önem verilmeli, mümkün olursa Kuzey Kafkasya’daki Müslümanlar İs-lam âlemine çekilmeli, bağımsızlığa kavuşma fikri ancak böyle bir ortamda düşünülmelidir. Bu görüşte din ön plana alınmalı, milliyet bunu takip etmelidir. Bu şekil Faşist görüşle de bağdaşmaktadır. Bunlar bulundukları memleketlerde kendi fikirlerinin savunucusu olan parti ve derneklerle işbirliği yapmaktadırlar. Bu görüşe karşı ise pek çok itirazlar olmakla beraber, en başta gelen şey bugünkü Kuzey Kafkasya’da yaşayan Çerkeslerin bir kısmının Müslüman olmayıp Hıristiyan oluşudur. Yirminci asır artık laik düşünüşe sahip bir görüşü tamamen benimsemiştir. Kuzey Kafkasya’daki Müslümanların ön plana alınıp, diğerlerinin saf dışı tutulmasına en başta Avrupalı devletler meydan verecekler midir? Ayrıca bu görüş Kuzey Kafkaslıların hürriyet ve bağımsızlığı ile ne dereceye kadar bağdaşabilmektedir?
Anayurt Kafkasya’ya dönüş
3- Bilhassa Suriye ve diğer Ortadoğu memleketleriyle Türkiye’de bir takım kimselerce benimsenmeğe başlayan fikir. Bunların fikrine göre bugün dünyada Kuzey Kafkasyalıların topluca barınabilecekleri bir yer varsa o da Kafkasya’dır. Çeşitli politik çekişmelerle huzurları kaçmış ve fakir düşmüş olan Kuzey Kafkaslı azınlıkların bir an önce ana yurtları Kafkasya’ya dönmeleri en çıkar yoldur. Bütün çalışmalar bu yönde yapılmalı, eğer Kuzey Kafkasyalıların istikballeri samimi olarak düşünülüyorsa, bunun dışında bir çözüm şekli aranmamalıdır.
Tabii bu görüşe Ortadoğu’da yapılan çeşitli propagandalar etkide bulunmuştur. Ancak Kuzey Kafkasya’daki yöneticilerin empoze etmek istedikleri bu düşünüşün bir nedeni vardır. Bu yöneticiler belki de düşüncelerinde samimi olabilirler, fakat bir an için yüzbinlerce insanın ana vatanlarına dönmek istekleri göz önüne alınırsa, bu yöneticiler bu büyük problem karşısında ne yapacaklardır? Bu işi organize etme güç ve yetkisine sahip olabilecekler midir? En önemli bir hususta Kuzey Kafkasya’ya bir dönüşte bu insanları ne gibi bir akibet bekleyecektir? Bunlar Kuzey Kafkasya’da bundan sonra olsun kaygısız bir hayat yaşayabilecekler midir?
Asimile olalım
4- Bütün bu fikirlerden ayrı olarak (Bu görüşü savunanlar Türkiye’de çoğunluktadır) Kuzey Kafkasyalıların bağımsızlığı davasını ortaya atmanın faydasızlığını savunan görüştür. Bunlara göre Kuzey Kafkasya’dakileri kendi alın yazılarıyla baş başa bırakmalı, çeşitli ülkelere yerleşmiş olan Kafkaslılar bulundukları ortama uyup kişisel çıkarlarını düşünerek, kendi yaşantılarını iyiye götürme yollarını aramalıdırlar. Yaşadıkları memleketin kanunları çerçevesinde milli benliklerini idame ile kültürel çalışmalarda bulunmayı düşünenler olduğu gibi, bunu dahi lüzumsuz addeden ve bir an önce asimilasyona gidilmesini isteyenler de mevcuttur.
İşte Kuzey Kafkasyalıların bizzat kendilerinin bir çözüm yolu bulmak zorunda bulundukları problemler bunlardan ibarettir. Bugün dünyada bir Kafkas davası var kabul ediliyorsa -ki olmalıdır- bu işte çaba sarfeden aydınların her şeyden evvel yapacakları bir şey vardır; herkesin benimseyebileceği, Kuzey Kafkaslıların istikbaline en uygun olan hal şeklinin tayiniyle, takip edilecek yolun bilinmesi. Aksi halde belirsiz ve başıboş çalışmaların fuzulî bir gayretkeşlikten ileri gidemeyeceği akıldan çıkarılmamalıdır.
Asrımız büyük meselelerde, düzenli, disiplinli, kollektif ve şuurlu çalışmayı gerektiren bir politika izlemeyi gerektirmektedir.