Feleksu Hanım ve Şehzadesi

0
1205

Büyük Kafkas Sürgününden önce Osmanlı topraklarına zorunlu veya zorunsuz göç eden pek çok Kafkasyalı vardı. Bunlardan biri de Feleksu Hanım’dır. Bu hanımın yaşam öyküsü çok enteresan olduğu gibi devlet siyaseti bakımından da önem taşımaktadır. Çünkü Feleksu Hanım bir şehzade annesi idi. Ama bu şehzade resmi olarak kabul edilmemişti, bunun sebebini kısaca anlatmak istiyorum.
Feleksu Hanım, Soçi civarında bir Ubıh beyinin kızı olarak dünyaya gelmişti. Saray’da bulunan bir akrabası vasıtasıyla çocukken Osmanlı Sarayı’na girmişti. Günün birinde padişahın dikkatini çekmiş ve kısa sürede gözdesi olmuştu. Sultan Abdülmecit, Feleksu’yu çok seviyordu ama bu sevgi kısa bir müddet sonra aniden sona erdi. 1858 yılında Sultan Abdülmecit, mabeyncileri ile görüşürken namaz vakti geldiğini fark etti ve mabeyncilerine namazdan sonra devam edeceğini söyledi. Derhal padişahın hazinedarları içeri girdi ve Hünkarın abdest alabilmesi için ibrik ve leğen önüne tutuldu. Feleksu Hanım elinde ibriği tutuyordu ve çok şakacı bir kız olduğundan elinde tuttuğu ibriği Abdülmecit’in kafasından aşağı boşalttı. Odada bulunan herkes şaşırmıştı. Abdülmecit bunu bir şaka olarak algılamadı, bilakis çok kızmıştı ve Feleksu’nun derhal Saray’dan çıkartılmasını emretti ve mabeyncilerinden Ali Bey ile evlendirdi. Fakat bu sırada kimsenin bilmediği bir gerçek vardı: Feleksu, padişahtan hamileydi. Vahim durum tesbit edildiğinde iş işten geçmişti. Dokuz ay sonra Feleksu Hanım bir erkek çocuk dünyaya getirdi ve kayıtlara Ali Bey’in oğlu olarak geçti. Ama Saraylıların hepsi bu çocuğun padişahtan olduğunu biliyordu. Çocuğa İsmail ismi verildi.
Velhasıl 1861 yılında Abdülmecit öldü ve ardından iki padişah sonra II. Abdülhamit tahta çıktı. Paranoyak denilecek kadar evhamlı olan II. Abdülhamit resmen kabul edilmeyen kardeşi İsmail’i hep yakınında tuttu, çünku tahttan indirilmekten korkuyordu. Yıldız Sarayı’na İsmail için ayrı bir köşk tahsis edildi ve annesi ile burada oturdu. Feleksu Hanım’ın Ali Bey’den başka çocukları da oldu ve böylece ilk defa Osmanoğullarından bir Şehzade’nin anne bir baba ayrı kardeşleri olmuştu. İsmail’e en yüksek rütbeler, nişanlar, altınlar ve emlaklar verildi. Bütün bu hediyeler İsmail’in baş kaldırmaması içindi.
Burada sözü geçen İsmail, Zülüflü lakabıyla bilinen İsmail Paşa’dır. Bugün Kadıköy Göztepe’de bulunan mavi köşkü halen ayakta duruyor. İsmail Paşa aslen Arnavut olan İsmet Hanım’la evlendi ve ikiz erkek çocukları oldu, bunlardan biri Ali Haydar Bey’dir. İsmet Hanım’ın kardeşlerinden biri de Osmanlı’nın son Sadrazamlarından olan Ahmet İzzet Paşa’dır.
Feleksu Hanım’ın torunu Ali Haydar Bey, Sultan Vahdettin’in büyük kızı Ulviye Sultan’la evlendi ve 1924 yılında eşiyle beraber sürgüne gitti. İsmail Paşa ise resmi bir Şehzade olmadığından sürgüne gitmedi, Göztepe’deki köşkünde son yıllarını geçirdi ve orada öldü.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz