İsrailli tarihçi Prof. Yair Auron, hayatının büyük bir kısmını insan denkleminin iki zıt yanı olan soykırım ve insanları kurtaran sessiz kahramanları sorgulamaya adadı. Yakın bir geçmişe dek İsrail Açık Öğretim Fakültesi’nde öğretim üyeliği yapan Auron, soykırım araştırmaları üzerine bir akademik program hazırlamış, 15 bine yakın öğrencinin katılımıyla bu vahşi ve korkunç olgu konusunda birçok kitap yazılmıştı.
Auron’un yeni kitabı “Merhametin Sıradanlığı” İbranice olarak yayınlandı. Kitapta Çerkeslerle ilgili bilinmedik ve aynı zamanda yürek parçalayıcı bir olay anlatılıyor.
Kafkasya’daki Besleney köyünde Çerkesler yaşıyordu. Çerkeslerle Yahudiler arasındaki tarihsel rastlantının hikayesi Holokost’tan çok öncesine dayanmaktadır. Çarlık Rusyası yüz yılı aşkın süre (1763-1864) kuzeybatı Kafkasya’daki Çerkes halklarıyla savaşmıştı. Yüzbinlerce Çerkes öldürülmüş, kırıma uğramış ve sürülmüştü. Uzun savaşın sonunda nüfusun sadece yüzde onu Çerkes topraklarında kalabilmişti. Travmatik bellekleri ve Xabze dedikleri eşsiz değer sistemleri, 2. Dünya Savaşı esnasında adeta bir teste tabi tutmuştu Çerkesleri…
Auron’un kitabında şu ifadeler yer alıyor: “Leningrad ‘kahraman şehir’ unvanını kazanan şehirlerden biriydi. Alman ordusunun Leningrad’ı ele geçirme tehlikesi oluştuğunda Yahudi çocukların hayatının da tehlikeye gireceği çok açıktı ve bu nedenle tahliye edilmelerine karar verilmişti. 10 Nisan 1942’de şehirdeki yetimhanelerden toplanan çocuklardan oluşan bir konvoy yük trenlerine bindirildi ve dört ay boyunca Kafkasya dağlarının civarında dolaştırıldı, Almanların bu bölgeyi ele geçiremeyeceği düşünülüyordu. 1942 Temmuz’unun son günlerinde ya da Ağustos başında Almanlar treni bombaladı ve çocukların çoğu öldü.
16 Ağustos 1942 sabahı Besleney köyü topraklarında olağan dışı bir şey yaşandı. Köyde sadece yaşlılar, çocuklar ve kadınlar yaşıyordu çünkü köyün erkekleri Kızıl Ordu’ya alınmıştı. Bombalanan trenden kurtulan Yahudi çocuklar birkaç köyden geçmiş ama köylüler Nazi korkusu ve kıtlık nedeniyle onları köye kabul etmemişti. Besleney köyünün sakinleri, yaşlarından çok daha büyük görünen 3-14 yaş arasındaki hasta çocukları taşıyan dört at arabasının köyün civarından geçişine şahit oldu.
Hasta çocukları ilk gören Besleney’in çocukları olmuştu. Besleneyli çocuklar, bitap düşmüş o çocuklarla konuşmaya çalıştılar ama Leningrad’dan gelen çocuklar cevap vermedi. Sonrasında tarlada çalışan anneler geldi ve 32 çocuğu aralarında bölüştürerek evlerine götürdü. Bazı şahitlere göre ertesi gün bazılarına göreyse iki gün sonra köye Alman askerleri geldi. Köyde Yahudi çocuklar olduğundan şüphelenmişlerdi ve arama yaptılar. Yahudi bir çocuk bulurlarsa köyü ve köy halkını yakacaklarını söylediler. Almanların köyde kaldığı 152 gün boyunca hiç kimse birbirini ele vermedi.”
Auron, Kfar Kama köyünden genç bir Çerkes güvenlik görevlisiyle sohbeti esnasında “Biz de soykırıma uğradık” cümlesini duyunca Kafkasya’ya yönelmiş ve bu kitabın ana konusu ortaya çıkmıştı.
“Merhametin Sıradanlığı” kitabı şunları soruyor: Bir köyün insanları hayat kurtarırken bir başka köyün insanları neden öldürüyor? İnsanlık suçu işleyenlerle kurtarıcıların arasındaki fark nedir?
Kitapta Çerkeslerin tarihsel geçmişi, 2. Dünya Savaşı’nda yaşananlar ve soykırıma dair İsrail’le Kafkasya’da yapılan röportajlar yer alıyor.
(haaretz.com)