Oset Masalı

0
498

Bir köyde İsmail adında zengin bir adam yaşıyormuş. Çok kibirli ve cimriymiş.
Katıldığı bir yemek ziyafetinden çakırkeyif halde eve gitmek üzere ayrılmış. Atına binmiş ama bir süre sonra eyerin üzerinde sallanmaya başlamış. Ormana girdiğinde daha da sallanmaya başlamış ve attan düşüp kendisini derin bir çukurun içinde bulmuş. Avcıların vahşi hayvanlar için kazdığı çukurlardan biriymiş düştüğü… Çukurun içinde oturan İsmail hırıltı ve tıslama sesleri duymaya başlamış. Karanlık çukurda hiçbir şey göremeyene İsmail korkmuş ve yardım istemiş.
-İmdat, kurtarın. Beni çukurdan çıkarın.
O civardan geçen bir çiftçi sesler duyunca çukurun başına koşmuş. Aşağıya bakmış ama bir şey görememiş. Uzunca bir tahtayı çukura sarkıtmış.
-Hey, oradaki. Sopaya tutun.
Tahtayı çekmiş, tahtaya tutunan bir kızıl tilki, kuyruğunu sallayarak ormanın içine doğru koşmuş.
-Bu bir mucize. Tilki insan gibi mi konuşuyordu?
Tam o sırada aşağıdan bir ses gelmiş.
-İmdat, beni çukurdan çıkarın. Adım İsmail. Zenginim, eğer beni kurtarırsan sana çok para veririm.
Kızının düğünü için paraya ihtiyacı olan çiftçi bu teklife sevinmiş. Daha uzun bir sırık hazırlayıp çukura sarkıtmış.
-Tutun buna…
Sırığa tutunup kurtulan bu kez bir ayı olmuş. Çiftçi çok korkmuş. Tam kaçacakken yine aşağıdan ses gelmiş.
-Kurtar beni, ne dilersen yapacağım.
Bu sırada aşağıya uzattığı sopaya tutunan büyük bir yılan dışarı çıkmış ve otların arasında kaybolmuş.
-Artık kanmayacağım. Bu çukurda insan yok.
-Kurtar beni. Ben İsmail. Komşu köydenim.
Çiftçi düşünmeye başlamış, “İsmail’i uzun zamandır tanırım. Ve gerçekten de onun sesi” demiş içinden. Sırığı daha da aşağıya sarkıtmış. Sonunda İsmail yukarıya tırmanmış.
Üstünü başını silkeleyen İsmail, bir şeyler gevelemiş, atına binip uzaklaşmış. Kendisini kurtaran çiftçiye bakmamış bile…
Şaşıran çiftçi evine gitmiş. Bahçesinde bir sürü tavuk, kaz ve hindi görmüş. Kurtardığı tilki getirmiş onları. Tilki, “Bunlar beni kurtardığın için” demiş.
Çiftçi bahçenin bir ucunda yakacak odun yığını fark etmiş. Kurtardığı ayı, “Bunlar beni kurtardığın için” demiş.
Çiftçi verandada kurtardığı yılanla karşılaşmış. Yılan, “Bu beni kurtardığın için” deyip değerli bir taş vermiş çiftçiye…
Çiftçi taşı eline alıp incelemeye başlamış. Sonra tekrar bahçeye baktığında tilki, ayı ve yılanın gitmiş olduğunu fark etmiş.
“Kış boyunca yakacak odunum, yiyeceğim hazır. Gidip şu taşı satarsam kızımın düğünü de olur” diye düşünmüş sevinçle…
Kuyumcuya gitmiş. Taşı gören kuyumcu şaşırmış. Çünkü taş çok değerliymiş.
-Bunu çaldın mı yoksa alçak herif? Çalmak için birini de öldürdün mü yoksa?
Çiftçinin ellerini bağlayıp kadıya götürmüşler.
Sorular başlamış.
-Taşı nereden aldın? Kimden çaldın? Birini öldürdün mü?
-Taşı çalmadım, kimseyi de öldürmedim. Zengin İsmail’le aynı çukurda olan yılan verdi bana o taşı. İsmail’i çağırın. Size anlattıklarımı doğrulayacaktır.
Çiftçi başından geçenleri anlatmış. İsmail gelince kadı sormuş.
-Yılan, tilki ve ayı olan bir çukurda mıydın? Çıkmanıza çiftçi mi yardım etti?
-Hayır, utanmaz ayyaş çiftçi yalan söylüyor. Ben çukur falan görmedim.
Böylesi bir nankörlük beklemeyen çiftçi şaşkına dönmüş.
-Kurtarmam için kim yalvardı? Kurtarırsam dileğimi gerçekleştirme sözü veren sen değil miydin? Şimdi her şeyi uydurduğumu söylüyorsun öyle mi?
-Yalancı, ayyaş ve hırsızsın. Ben senden hiçbir şey istemedim, ödül sözü de vermedim. Madem öyle hadi şahit bul.
Kadı söz almış.
-Cevap ver ayyaş. Şahitlerin nerede? Sen sadece hırsızlık yapmakla kalmadın, İsmail gibi zengin ve saygıdeğer bir adama iftira attın.
Kadı güvenlik görevlilerine seslenmiş.
-Bu adamı hapishaneye atın.
Güvenlik görevlileri çiftçiye doğru hamle yapınca kapıdan korkunç sesler gelmeye başlamış. İnsanlar kaçışmış. Kadı ve İsmail’in korkudan beti benzi atmış. Bahçeye baktıklarında ayı, tilki ve yılanı görmüşler.
Verandaya yaklaşan ayı, tilki ve yılan konuşmuş.
-Biz çiftçinin doğru söylediğine şahidiz. İsmail yalan söylüyor. Çiftçi bizi ve bu nankör yalancıyı kurtardı. Biz çiftçiye bizi kurtarması karşılığında bir söz vermedik ama İsmail vermişti. Ama vaad ettiğini yapmadı ve üstelik kendisini kurtaran çiftçinin hapse atılmasına neden olacaktı.
İsmail’in etrafını saran hayvanlar sormuş.
-Cevap ver. Sen de o çukurda değil miydin?
Korkudan yere yığılan İsmail itirafta bulunmuş.
-Evet, çiftçinin söyledikleri doğru.
Kadı değerli taşı çiftçiye vermiş ve gitmesine izin vermiş.
Orada bulunan insanlar “Hayvanlar bizim zenginimizden daha vicdanlı imiş”.
(hobbitaniya.ru)

Çeviri: Serap Canbek

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz