Süreli Yayınlarımız 10

0
465

Kafkas Mecmuası
Sayı: 8-9 Haziran-Temmuz 1955

Bir Muhasebe

Şeref Terim

Aldığımız mektuplardan anlaşıldığına göre; bu günlerde bazı sayın hemşeriler arasında garip bir haleti ruhiye hasıl olmuş… Kimi dernekten, kimi dergiden şikâyetçi olmuşlar… Ne olup ne bittiğinden haberleri olmuyormuş… Bu durgunluk nedenmiş. Biraz hareket gösterilmeli değil mi imiş?…
Bunlardan birine, şahsına yazılmış olması hesabıyla, yazı işleri hey‘etimizden arkadaşımız Turhan Yavuz Marşan tarafından verilen cevap işin bir safhasını aydınlatmakta olup, bu vesile ile hem idarehaneye mektup yazan sayın şikâyetçiyi ve hem de diğer hemşerilerimizi aydınlatmak maksadıyla dernek ve mecmua hakkında bildiğim kadar malumat arz etmeği vazife telâkki ettim.
KAFKAS adını alan mecmuamız, bilindiği gibi kültürel bir gaye ve maksatla kurulmuş olup, bugün düşman işgalinde bulunan Kafkasya’nın ve Kafkasların tarihlerini, adet ve ananelerini, onların geçirmiş oldukları içtimaî, siyasi hayatlarının muhtelif safhalarını ve medeniyet derecelerini muasır vatandaşlarına, ahfadına anlatmak, bu güzel adet, ananeleri idame ettirmek gibi üzerine mühim ve ulvi vazifeler almış bulunmaktadır.
1954 yılının başında merhum İsmail Ziya Bersis beyin sahibi olarak ve kendisinin de dahil olduğu mümtaz bir yazı hey’eti idaresinde hizmete giren bu mecmua İsmail Ziya beyin 1955 yılına girerken vuku bulan müessif vefatı üzerine bu vazife biz birkaç arkadaş tarafından deruhte edilmiş ve bu güne kadar elimizden geldiği kadar başarmaya gayret göstermişizdir.
Demokrat ve ileri bir medeniyet diyarı olan sevgili vatanımız Türkiye’nin bugünkü rejiminden ve onun matbuat kanunundan hürriyetini alan mecmuamızın aynı zamanda dünya hadiseleri muvacehesinde, safında bulunduğu demokrasi âleminin alemdarı olarak yer alması kadar tabii bir şey olamazdı. Zira unutulmamalıdır ki, bu mecmuanın hadimleri olan bizler, asırlarca ezeli düşmanımız moskof istilasına karşı yurtlarını korumak için kahramanca mücadele etmiş ve bu günkü dünya buhranını yaratan komonist beliyesinin dâimi ve biaman düşmanı olduğunu ispat etmiş bir neslin ahfadı bulunmaktayız. Dün bu vatandan bir parça olan yurdumuz Kafkasya’yı kanlı pençelerine geçiren kızıl komonistler bu gün de aç ve kanlı gözlerini yalnız Anadolu ufuklarına değil, fakat aynı zamanda bütün dünyaya dikmiş bulunduğu bir hakikat olarak bilinmekte olduğuna göre bütün bu olaylar karşısında, hissiz ve mücadelesiz bulunmak biz Kafkaslılar için elbette ki mümkün olmayan hallerdendir.
Mecmuamız, sayın abonelerimizden temin olunan kendi mütevazı bütçesi içinde ve bazı hayırsever hemşerilerin de yardımlarıyla çıkarılmakta olup yabancı menbalardan para almakta olduğumuz mahiyetteki Moskova radyosunun hakkımızda vuku bulan neşriyatının, bundan evvelki sayılarda verdiğimiz cevapta belirtildiği gibi, katiyen aslı olmayan bir iftira ve hezeyandan ibaret bulunmaktadır.
Şu ciheti tebarüz ettirmek isterim ki, mecmuanın çıkarılması hususunda benimle birlikte maddi ve manevi her türlü fedakârlığa katlanan arkadaşlarım Mehmet Ketey ile İnal Şaplı, aynı zamanda varlığıyla öğündüğümüz Kafkas Kültür Derneğinin üyesi bulunduğumuzdan, mecmuamızı bu derneğin tam manasıyla bir organı addetmekte ve elimizden geldiği kadar faideli olmak hususunda azimli ve müttefik bulunmaktayız.
Mecmuamızın aboneleri arasında öyle şahsiyetler vardır ki, kendileriyle ancak iftihar ederiz. Ve bu öyle bir kalitedir ki, içinde kumandan, hakim, doktor, avukat, memur, iş adamı, işçi, esnaf, rençper ve her sınıftan hemşeriyi ihtiva eder. Bu hemşerilerin, sınıf farkı gözetmeksizin nasıl yekdiğerine bağlı ve kaynaşmış bulunduklarını, adet ve ananelerinden aldıkları hakiki demokrat ruhlarını yakinen görmek için sık sık yapmakta oldukları toplantılardan, balolarından birinde bulunmak kafidir. Velhasıl, biz hayırlı bir dava peşinde bulunduğumuza kaniyiz. Ve bu hayırlı davada hemşerilerimizin bizimle beraber olmalarını, kültür ve ilim erbabından olanlarında her mevzuda yazılar, makaleler göndermek suretiyle bize kıymetli yardımlarını esirgememelerini rica ediyoruz.
Ayda bir çıkarılmakta olan mecmuamız, Kafkas ve Kafkasyalılar hakkında dünya milletlerine mensup ilim adamlarınca yazılmış olan muhtelif menbalardan maddi ve manevi külfetler mukabilinde elde edilen birçok kıymetli malumat ihtiva etmesine rağmen 50 kuruş olarak değerlendirilmiştir. Sayın hemşerilerimizin ayda bir ödeyecekleri bu kadar az bir parayı bize çok göreceklerini zannetmiyoruz.
Gelelim dernek mevzuuna;
Derneğimizin ilk temeli İstanbul’da 1946 yılı başlarında atıldı. Kafkas ülkelerinden bir parça olan Türk Azerbaycan’ın güzide elemanlarından müteşekkil bir gurubun da müşterek bulunduğu bu topluluğun ilk adı “Dosteli Yardımlaşma Derneği” idi. Bilahare Azerbaycanlılar, aynı zamanda kurucusu bulundukları bu cemiyetten ayrılarak kendi adlarını taşıyan bir başka cemiyet kurarak Dosteli Yardımlaşma Derneğinden ayrılmaları üzerine, müteakip kongrelerden birinde, umumi arzu üzerine, cemiyetin adı “Kafkas Kültür Derneği”ne tahvil edilerek mesaisine devam etmekte bulunmuştur.
Bu dernek, ilk yıllarda çok başarılı faaliyetlerde bulundu ve evvelce bu sütunlarda zikredildiği üzere hariçten gelen muhaciri vatandaşlarımızın memleket dâhilinde yerleştirilmeleri esnasında İskân Müdürlüğü ile de işbirliği ederek birçok faideli hizmetler gördü. Bunlar ve diğer vatandaşlar arasında muhtaç olan kimselere yalnız manen değil aynı zamanda maddeten de yardımlar sağlandığı gibi muhtelif müesseselerde kendilerine iş temin olundu.
Kültürel sahadaki faaliyet ise, her şeyin üstünde tutulmuş ve muhtelif bölgelerden gelmiş olan yüksek tahsil gençliği, bu derneğin bünyesinde kendi yuvalarında bulunmanın zevki içinde kaynaşmış vaziyettedirler. Daha küçük derecedeki talebelerin vatan ve millet için hayırlı ve kabiliyetli birer evlât olarak yetişmeleri için elden gelen her türlü alakayı göstermek başlıca umdelerden olmuştur.
Sağlık ve sosyal alanda, derneğin zikre şayan mühim hizmetleri vardır. Hastanelere yerleştirilen ve tedavi gören yoksul ve taşradan gelip yol iz bilmeyen bir takım hemşerilerimize rehber ve müzahir olarak bu tedavihanelerde tedavi görmelerini temin etmek hususunda mühim fedakârlıklarda bulunan kıymetli hemşerilerimiz arasında başta Dr. Vasfi Güsar olmak üzere, Dr. İsmail Arzın, Dr. Mustafa Kazuk, Dr. Aydın Uluyazman, Dr. Mümtaz Marşan, Dr. Cemal Parman, Dr. Hüsnü Cengiz, Dr. Hilmi Oğuz ve diğer genç elemanlarımızla ne kadar iftihar etsek azdır.
Derneğin idarecileri arasında faaliyet ve fedakârlıklarıyla tanınmış diğer hemşerilerimiz tarafından bu hayırlı alanda gösterilmekte olan sebat ve azimkârlığa da işaret etmek bir borç olur.
Derneğimiz, malik bulunduğu mümtaz bir üye kalitesiyle müftehirdir. Her yıl yapılmakta ve muvaffak olan balolarının mükemmeliyetiyle cemiyet hayatında, tarihi ve an’anevi bir olgunlukla yer almakta oldukları inkâr edilemez. Bilhassa son zamanlarda, teşkilâtlı bir gençlik gurubu tarafından muhtelif çalışma sahalarında deruhte edilen enerjik faaliyetleri istikbalin müjdesi olarak anmak lâzımdır. Bununla beraber şunu esefle zikretmek mecburiyetindeyiz ki, derneğin muhtaç bulunduğu esaslı bir merkez binası yoktur. Ve tarihi teşekkülünden beri bu mühim davanın hali için sarfedilen gayretler matlup neticeyi verememiştir.
Kültürel, sosyal ve diğer sahalarda ebna yi cinsine faideli olmak gayesiyle, şurada, burada ve gayri müsait şartlar içinde didinen bir hayır müessesesine karşı gösterilecek alaka ile daha esaslı neticeler elde edileceğine şüphe yoktur. Derneğe daimi ve elverişli bir ikametgâh temini başta gelen amaçlardan bulunduğundan bu maksatla, bu günkü idare heyetinin bu husustaki gayretli mesaisi sayın hemşerilerimiz tarafından desteklenmekte ve derneğe bir bina temini hususunda yapılan bu teşebbüsler az çok semereli olmakta ve şimdiye kadar dernek kasasında beş bin liraya yakın bir para toplanmış bulunmaktadır.
Derneğimizin varidatı bilindiği gibi üyelerin verecekleri aidat ile senelik balo, gezilerden ve sayın vatandaşlardan yapılacak olan teberrulardan temin olunacak hasılattan ibaret bulunmaktadır. Buna mukabil kira bedeli vesaire gibi birçok masraflar da vardır ki, bunlar kanuni formalite içinde muayyen seyrini takip etmektedir. Bu yıl içinde belediye gazinosunda fevkalâde muvaffak olan bir balo verilmiş ve gençlik gurubumuz tarafından yapılan müteaddit toplantılarla derneğe varidat sağlanmaya gayret sarf edilmiştir.
Hülasa, mektup ile şikâyette bulunan sayın hemşerimizin endişesi hilafına Kafkas Kültür Derneği gayri faal bir durumda değildir. Yukarıda arz ve izah olunduğu üzere, bu devrede umumi kongre tarafından vazifelendirilmiş bulunan bu günkü idare hey’eti imkân nisbetinde vazifesini ifaya gayret göstermekte ve samimi tenkitlere her zaman cevap vermeye hazır ve amade bulunmaktadır. Hüsnüniyetle yapılacak olan bu tenkitlerin derneğimiz için faideli olacağına kani bulunduğumuzu da ayrıca ilâve ederiz.

Haleti ruhiye: Ruh hali, ruhsal durum
Hasıl: Olan, ortaya çıkan, görünen
Muasır: Çağdaş
Ahfad: Gelecek nesiller
İdame ettirmek: Sürdürmek, devam etmesini sağlamak
Ulvi: Yüce; Eşsiz, benzersiz özellikler taşıyan
Mümtaz: Seçkin
Müessif: Üzücü, üzüntü veren
Deruhte: Üzerine alma, üstlenme
Matbuat: Basın
Muvacehe: Yüzleşme, yüz yüze gelme
Alemdar: Önder; Bayrağı veya sancağı taşıyan kimse
Hadim: Hizmet eden
Beliye: Felaket, keder, tasa
Hezeyan: Saçmalama
Menba: Kaynak
Kani: Kanmış, inanmış
Bilahare: Sonra, sonradan, daha sonra, sonraları
Umde: İlke
Müzahir: Arkalayan, destekleyici, arka çıkan, yardımcı
Zikir: Anma, söyleme, sözünü etme
Şayan: Uygun, yaraşır, değer, layık
Müftehir: Bir şeyi övünç bilerek onunla sevinen, övünen, iftihar eden
Matlup: İstenilen, aranılan
Ebna yi cins: Kendi sülalesinden gelenler
Varidat: Gelirler
Hülasa: Özet
Hilaf: Aykırı, karşıt, ters
Hüsnüniyet: İyi niyet

Kafkas Mecmuası
Sayı: 4 Şubat-Mart 1955

Moskova radyosunun hakkımızdaki ittiham, isnatları

Hür ve demokratik ruhlarımızın ma’kesi, hak ve hakikatin billur aynası olarak intişar eden mecmuamızda âlemi insaniyetin gözleri önüne serdiğimiz hakikatlar, bolşeviklerin, menfur zulüm ve cinayetleri ve ati hakkındaki fikir ve kanaatlerimiz Moskova zimamdarlarının huzurunu kaçırmış olmalı ki kendilerini fazla rahatsız eden ve maskelerini düşürmeyi vazife edinen herkes hakkında savura geldikleri ve artık en cahilin bile ezberlediği iptizale düşmüş basmakalıp ittiham ve tehditlerini bizim için de savurmak ihtiyacını hissederek ağzını açmış bulunuyor.
Moskova radyosu Türkçe neşriyatında 7, 8, 9 Şubat günleri arka arkaya tekrarladığı konuşmalarında; mecmuamızın sahip ve muharrirleri Şeref Terim, Mehmet Ketey, İnal Şapl ve yine muharrirlerimizden Turhan Yavuz Marşan ve Alaeddin Kutlu’nun isimlerini sıralayarak bu şahısları Kafkas kislingleri diye vasıflandırdıktan sonra hemşerilerimize ve emekçilere hiyanet ettiğimizi, Amerikan ve İngiliz parasile intişar eden mecmuamızla onların âmaline hizmet ettiğimizi, hizmet değil kendi lisanlarınca uşaklık ettiğimizi söyledikten sonra halk mahkemeleri huzurunda hesap vereceğimiz günlerin yakın olduğu tehdidini de savurmaktan geri kalmıyorlar.
Milyonlarca masumun kanlı cesetleri üzerine kurdukları sırça saraylarında hür dünyaya tehditleri savurmayı itiyad edinmiş bulunan bu gafillere şunu hatırlatmak isteriz ki, büyük ve asil bir milletin bükülmez kolu olan bizler gerek bedenen gerekse fikren yaptığımız mücadelelerde kendi yağımızla kavrulmayı şiar edinen ve bu suretle eğilmez başımızı en kıymetli şeref tacile tetviç etmesini bilen insanlarız. Laakal bire yirmi nisbetindeki bir düşmanla kendi örsümüzde dövülen kılıçlarımızla yine kendimiz tam üç asır boyunca insan takatinin üstünde bir enerji ve cesaretle nasıl döğüştükse bugün de öyleyiz.
Onların bu tarzdaki ittihamlarının üzerinde durmayı bile bir tenezzül ve küçüklük addederiz. Kaldı ki, iki numaralı nüshamızda Turhan Yavuz Marşan’ın kalemile bu bahse temas etmiş, “Doğru yol hangi semtten geçer” (Jıneps- Eylül 2016) başlıklı yazıda onların ağızlarını kapayacak tıkacı çok evvelden ele almış, fikir ve kanatlerimizi açıkça serd etmiştik.
Onların maksatları ancak mevcudiyetini vehmettikleri bazı safdilleri aleyhimize imale ettirmek ve bu suretle de kendi habis emellerini, zulüm ve cinayetlerini küllemek arzusudur ki bu devirde demir perde haricinde, hürriyet ve demokrasi umdelerile kucak kucağa bulunan memleketlerde artık böyle safdiller bulunabileceğini hiç de memul etmiyoruz.
Bugünkü bolşevik despotizminin mezalimini afâtısemaviye gibi tam bir tevekkül ve teslimiyetle sineye çekmeyen, vicdanlarını tamamile körleyerek onların cinayetlerine ortak olmayan, insan haklarını, mukaddesatını, ahlak kaidelerini, imanını ve nihayet Allahını yere çalarak ayaklarının altında çiğnemeyen, beşeriyetin mahvını, insanları, yularları kendi ellerinde bulunan konuşan hayvanlar derekesine düşürmek yolundaki korkunç emellerine gücünü katmayan her fert ve her topluluk onların nazarında haindir ve imhası lazım gelen bir mikroptur, onların felsefeleri budur ve bu sefil maksatlarının tahakkukuna engel olmak istidadı gösteren herşeyi, her manii silip süpürmek mubahtır ve elzemdir. Çeçen-İnguş ve Karaçay-Balkar ve emsali bunun için toptan imha edildi. Katin ormanlarında on bin genç Polonya subayı bunun için diri diri toprağa gömüldü. Bor Komorovski’nin kahraman dâhili ordusu Varşova’da bunun için son neferine kadar Almanlara imha ettirilerek seyre-dildi. Fakat bu kanlı saltanat bir o kadar daha devam etmeyecektir. Bu ölüm ve zulüm diyarının menfezlerinden can havlile kaçarak kucağımıza düşen, kan dökmeğe kanıksamış ve nedamet getirmiş eski katilleri seyretmek, ibret verici hadiseler olarak neticenin yaklaştığını ifham ediyor ve imanımızı takviye ediyor.
Biz yeryüzünde hürriyet uğruna en fazla kurban veren bir milletiz. Bu da gösteriyor ki hürriyet yolunda gözümüzü kırpmaksızın yürümekten bizi ölüm bile menedemiyor.
İnsanlık âleminin ve hür dünyanın üzerinde dikkatle durması lazım gelen, kurulacak olan halk mahkemeleri huzurunda hesap vereceğimiz günlerin yakın olduğu hususundaki tehditlerine gelince, hak ve adaletin hakiki mümessilleri olan mahkemeler huzurunda kimlerin hesap vereceğini zaman gösterecektir.

Kafkas Mecmuası

İttiham: Suçlamak
İsnat: Bir düşünceyi, bir konuyu bir kişi veya sebebe dayandırma, yükleme, atfetme. İftira
İntişar: Gazete veya dergi çıkma, yayımlanma
Ati: Gelecek
Zimamdar: Yönetici, işbaşında bulunan kimse
İptizal: Bayağılaşma, ayağa düşme
Muharrir: Yazar
Âmal: Emeller
İtiyad: Alışkanlık
Tetviç: Taç giydirme, birinin başına taç koyma
Laakal: En azından, hiç olmazsa
Tenezzül: Kendi durumundan daha aşağıdaki bir işi, bir durumu kabul etme. Alçak gönüllü gösterme
Serd etmek: İleri sürmek
İmale: Bir tarafa yatırma, eğme
Habis: Kötü, alçak
Umde: Mantık, ilke
Memul: Umulan, düşünülen
Afâtısemaviye: Semavi afetler. Allah tarafından insanları ikaz ve ceza için verilen bela ve musibetler
Musibet: Ansızın gelen felaket, sıkıntı veren şey. Uğursuz
Tevekkül: Herhangi bir işte elinden geleni yapıp daha sonrasını Allah’a bırakma
Mukaddesat: Kutsal sayılan inanç ve davranışlar
Dereke: Aşağı derece
İfham: Bildirme, anlatma
Mümessil: Temsilci

Önceki İçerik“Ölüm emrini oligark verdi”
Sonraki İçerik“İtaat etmezsen kapatırım!”
Yaşar Güven
1958’de, Düzce Köprübaşı Ömer Efendi Köyü’nde doğdu. 1980 yılında İTÜ Gemi İnşaat ve Deniz Bilimleri Fakültesi’nden mezun oldu. Üyesi olduğu Gemi Mühendisleri Odası’nın (GMO) 50. yıl ve İstanbul Kafkas Kültür Derneği’nin (İKKD) 60. yıl Andaç çalışmalarının editörlüğünü yaptı. Her iki kurumun yönetim kurullarında görev aldı. Kurucusu olduğu firmada iş yaşamı devam ediyor. 2005 yılı aralık ayında yayın hayatına başlayan Jıneps gazetesinin kurulduğu tarihten itibaren yayın kurulu üyesi.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz