Çerkes ve Abazaların Düzce’de iskânı ve kurulan yeni yerleşimler *(2.Bölüm)

0
1221

1860’lı yıllar ve Osmanlı-Rus Savaşı ile bağlantılı olarak Düzce’ye yaklaşık 20 bin civarında Çerkes ve Abaza nüfusun iskân edildiği söylenebilir

Nejad Özsoy**

Kafkasya’nın Kadim Halkları Çerkes ve Abazalar

Düzce’de iskân olunan Kafkasya’nın yerli halkları Adigeler14, Abazalar15 ve Vubıhlardır16. Düzce yerelinde Çerkes denildiğinde akla Adigeler ve Vubıhlar gelir. Vubıhlar Düzce’de Adigelerle iç içe ve Adige köylerine yakın alanlara yerleştiklerinden, büyük kısmı akraba dil olarak kendi dillerine en yakın Adigece’yi, etnik olarak da Adige kimliğini benimsemişlerdir17. Abazalar ise kendi kimlikleri ile anılırlar. Düzce’de ayrıca Güney Kafkasya’nın (Transkafkasya) Batum ve havalisinden gelen Gürcüler ve Lazlarda hatırı sayılır sayıda iskân olunmuşlardır.

Çerkeslerin anavatanı Osmanlı kaynaklarında Çerkezistan, Batılı ve Rusça kaynaklarda ise Çerkesya (Circassia) olarak adlandırılan, Kuzey Kafkasya’nın batı ve orta bölgesidir. Rusya İmparatorluğu’nun 1700’lerin ikinci yarısından itibaren bölgeyi işgali ve kolonizasyonuyla birlikte Çerkesya’nın etnik haritası da değişmiştir. 1864’te savaşın bitmesi ve Çerkeslerin Osmanlı topraklarına sürgün edilmesiyle ülkenin büyük bölümünde Çerkes yerleşimlerinin varlığı sona ermiştir. Çerkesler bugün Kafkasya’da, 1920’lerde Sovyetler Birliği’yle birlikte kurulan ve tarihi Çerkesya’nın küçük bir bölümünü kapsayan üç idari birimde; Adigey, Kabardey-Balkar ve Karaçay-Çerkes Cumhuriyetleri’nde yaşıyorlar. Ayrıca Krasnodar Kray’ında (Lazarevsk ve Tuapse rayonları) ve Kuzey Osetya sınırları içindeki Mozdok’ta az sayıda Çerkes nüfusu bulunuyor. Türkiye’de 550 civarında Çerkes yerleşimi Trakya, Doğu ve Güneydoğu bölgeleri hariç bütün Anadolu’ya dağılmıştır. En yoğun Çerkes nüfusu Sinop, Samsun, Çorum, Amasya, Tokat, Yozgat, Sivas, Kayseri, K.Maraş, Adana hattı ile orta batı Anadolu’da ve Marmara bölgesinde Eskişehir, Bilecik, Bursa, Balıkesir, Çanakkale, Yalova, Sakarya ve Düzce illerinde bulunmaktadır18.

Günümüzde Abazalar üç ana gruba ayrılmaktadırlar. Apsuva, Aşkaruva ve Aşuva. Kafkasya’da bu üç grup iki ayrı yerde yaşamaktadırlar. Apsuvalar Abhazya’da yaşarlar. Abhazya; Karadeniz’in kuzeydoğu kıyısında, 240 km’lik sahil şeridi boyunca uzanan bir ülkedir. Kuzeyde Rusya, doğuda Gürcistan’ın Svanetya ve Megrelya bölgeleriyle komşudur. Diğer iki grup olan Aşuva ve Aşkaruva’lar ise Abhazya dışında Rusya Federasyonu’na bağlı Karaçay-Çerkes Cumhuriyeti’nde yaşarlar ve Ruslar tarafından Abazin olarak adlandırılırlar. Cumhuriyet, güneydoğusunda Kabardey – Balkar, güneyinde Abhazya, batısında Krasnodar, doğusunda Stavropol ile sınırdır.

Osmanlı’ya Sürgün ve Düzce

Çerkesler, Rusya İmparatorluğu’nun uyguladığı yayılmacı politikaların bir sonucu olan savaşlarda yenilgiye uğrayarak, 1864’lü yıllar öncesi ve sonrası anavatanları Çerkesya’dan sürülüp Osmanlı topraklarına yollanmışlardır. Aynı dönem Vubıhların tamamı ile bazı Abaza kabileleri de19 Çerkeslerle aynı kaderi paylaşarak anavatanlarını terk etmek zorunda kalmışlardır. Tarihsel ve kültürel bir kopuş yaşayarak bir toplumu kendisi yapan her şeyden yoksun yeni bir yaşama alışmak zorunda bırakılanların nesilleri yaklaşık 155 yıldır tarihi vatanlarından uzakta yaşamaktadırlar.

Sözkonusu 1860’lı yıllar ve 1877–1878 Osmanlı – Rus Savaşı ile bağlantılı olarak Düzce’ye yaklaşık 20 bin civarında Çerkes ve Abaza nüfusun iskân edildiği söylenebilir. 1896 Kastamonu Vilayeti Salnamesindeki köy nüfusu bilgileri ile arşiv belgeleri ve kaynak kitaplardaki sayısal verileri değerlendirdiğimizde tahmini olarak belirtmiş olduğumuz Adige ve Abaza nüfusuna ulaşmaktayız20. General Salih Polatkan’ın Kafkasya’dan Osmanlı İmparatorluğuna Yapılan Göçler adlı makalesinde 1857–1866 ve 1879 yılındaki göçlerden sonra Kuzey Kafkasyalıların Küçük Asya da yerleştirilmelerine ilişkin verilen tabloda Bolu’daki göçmen sayısı 32.000 olarak verilmektedir. Bunun büyük kısmı Çerkes ve Abazalardır21. İkinci Abdülhamit döneminde nüfusu 36.000’ler dolayında olan Düzce ovasında büyük bir nüfus hareketinin yaşandığı ortadadır. 1844 yılında Düzce ovasında 33 yerleşim birimi varken, 1896 yılı Kastamonu Vilayet Salnamesine göre bu sayı 146’dır22.
Elimizdeki bilgiler vasıtasıyla o yıllarla ilgili bir durum tespiti yapacak olursak 1864 yılında yayınlanan yeni vilayetlerin teşkili nizamnamesi ile Düzce’de Kastamonu Vilayetine bağlı Üçüncü Mutasarrıflık Devri başlamıştı. Bu dönemde Düzce (Akçaşaar Maa Düzce), Bolu Sancağının Göynük kazasına bağlı bir nahiye idi, daha sonra 1871 yılında Düzce Göynük’ten ayrılarak Bolu Sancağına bağlı kaza oldu23. Bu durum 1925 yılı Bolu Vilayet Salnamesi’nde şöyle ifade edilmektedir: “Konrapa nahiyesi, resmen ismini ve şeklini 1287 (1870) tarihine kadar muhafaza eyledi. Bu tarihe kadar iki üç haneden ibaret bir karye halinde müdüriyet merkezi bulunan Konrapa (Düzce Pazar) 1287 (1870/71)’de kaza merkezi olmuş, aynı zamanda hükümet de halkın temayülatına tabi olarak Konrapa ism-i kadimininden sarf-ı nazar ederek resmen Düzce namını kabul etmiş, o günden itibaren Düzce şirin ve dil-nişin bir Kaymakamlık şekline girmiştir.”24

(Devam edecek)

*Bu makale, “Düzce: Sefine-i Nuh’un Çerkes ve Abazaları” adlı çalışma kapsamında hazırlanmıştır. **Makine Müh., Araştırmacı, e-mail: gutej@yahoo.com

14Adige, anavatanı Kafkasya olan ve 19. yüzyılın ikinci yarısında uğradıkları sürgün sonucu bugün nüfusunun büyük çoğunluğu anavatanının dışında (Türkiye, Ürdün, Suriye, İsrail vd. ülkelerde) yaşayan halkın kendine verdiği addır. Yaşadıkları ülkelerde ve ilgili literatürde daha çok ‘Çerkes’ olarak bilinirler. Adigeler 19. yüzyıl ortalarına kadar korunan, toplum ve yerleşim yapılarına göre Natuhay, Abzeh, Şapsığ, Bjeduğ, Çemguy, Hatukay, Mamheğ, Mahoş, Besleney ve Kabardey boylarından oluşuyordu. (Nart Dergisi, Çerkes-Adige Yazısının Tarihçesi, Murat Papşu, İki Aylık Düşün ve Kültür Dergisi, Sayı 51, Eylül-Ekim 2006.)
15Rus literatüründe Abhazya’daki Abazalar “Abhaz”, Karaçay-Çerkes Cumhuriyeti’nde yaşayan Abazalar “Abazin” olarak adlandırılır. Abazaların kendi içlerindeki adlandırmada Abhazya’da yaşayan Abazalar “Apsuva”, kuzeyde yaşayan Abazalar topluca “Aşuva” diye adlandırılır. (Nart Dergisi, “Bir Adlandırma Sorunu: Abhaz mı Abaza mı?”, Murat Papşu, İki Aylık Düşün ve Kültür Dergisi, Sayı 51, Eylül-Ekim 2006.) – Türkiye’de yaşayan Abazalar, Kafkasya’da atalarının geldiği coğrafya ve konuşma aksanlarına göre içerdikleri etnografik gruplar; Abaza Apsuvalar, Ahçıpsa, Çüçüa, Aibga, Pshu, Bzıp, Guma, Sadz (Ciget), Dal, Tsabal, Samırzakan, Abjuva dallarına ayrılırken Abaza Aşuvalar, Low, Bibard, Cantemır, Keaça, Qlıç ve Darıqua. Abaza Aşkaruvalar, T’am, Bağ, Mısılbiy, Kızılbek, Başılbiy, Barakay ve Çegerey dallarından oluşurlar.
16Araştırmacılara göre Vubıhlar, Abaza ve Adigeler arasında ortak halka oluşturan bir millettir. 19. yüzyılın ilk yarısında nüfusları yaklaşık olarak 25 bin kişiydi ve 1864 yılında tamamı Osmanlıya sürgün edildi.
1712 Ekim 2014 tarihinde Düzce Üniversitesi’nde düzenlenen “Az Konuşulan Dillerin Geleceği Bağlamında Çerkesce” konferansında Prof. George Hewitt ünlü Fransız tarihçi ve dilbilimci Georges Dumezil tarafından bu konuda şu bilgilerin aktarıldığını belirtti; Vubıhlar Kafkasya’da çoğunlukla 2 dilli idiler. Adigelere yakın oturanlar Adigece Abazalara yakın olanlar Abazaca konuşuyorlardı. Hatta 3. dili konuşanlar da vardı. Osmanlı’ya göçten sonra yerleştikleri alanlarda 2 dillerine bir de Osmanlıca eklendi. O zamanlar dil konusunda bugünkü gibi bir hassasiyet söz konusu değildi. Bir yandan Osmanlıca öğrenirken diğer yandan da yerleştikleri alanlarda Adigelere yakın olanlar Adigeceyi Abazalara yakın olanlar Abazacayı dil olarak kullanmaya başladılar Vubıh Thamadeleri de bunu böyle istediler. Böylelikle Kafkasya’da başlamış olan Vubıhcadan Adigece ve Abazacaya geçişler Osmanlı’da da devam etti ve Vubıhca maalesef Anadolu’da kaybolan diller kategorisine girdi.
18Çerkes Araştırmaları Grubu, “Çerkesler”, 2011, http://cerkesarastirmalari.org/cerkesler/, Erişim: 08.02.2015
191858 ile 1863 yılları arasında ağırlıklı olarak Aşuvaların; Low, Aşharuvaların; Başılbiy, Bağ, Barakay, Kızılbek, Tam, Çegerey gibi etnografik grupları, 1864 tarihinde ise Apsuvaların; Sadz, Ahçıpsı, Pshu, Çüçüa, Aibga gibi etnografik grupları sürgün edilmişlerdir.
201896 yılı Kastamonu Vilayet Salnamesinden çıkardığımız Çerkes ve Abaza nüfusu yaklaşık 18.000 civarındadır. Düzce’deki bataklık alanlara yerleşen göçmenler sağlıklarını tehdit eden sivrisinek ve diğer haşere türleri ile ve bunların sebep olduğu hastalıklarla mücadele ettiler, neticede toplu ölümler yaşandı. Hamidiye Mahallesinde bugünkü Yetiştirme Yurdu civarında Karaca deresi kenarında kurulu bir köy (Şeveş’u Habl) ile yine Bataklı Çiftlik, Küçükahmetler ve Duraklar köyleri arasındaki bölgede kurulu bir köyün sıtma salgını yüzünden yaşanan toplu ölümlerle dağıldığı yaşlılar tarafından anlatılmaktadır. 30 Ağustos 1865 tarihli bir belgede (BOA.A.MKT.MHM., 07/R/1282 Hicri, Dosya No:340, Gömlek No:57) Düzce ve civarında zuhur eden sıtma hastalığı için Bolu Kaymakamlığı’nca istenen miktarda sülfatın gönderilmesi belirtilmektedir. Yaşanan tüm bu olumsuzluklar neticesi 1864 ve 1877-78 yıllarındaki yerleşimlerdeki Çerkes, Abaza nüfusu 1896 yılına kadar normal düzeyde bir artış göstermemiş hatta gerilemiştir. 25 Mayıs 1911 tarihli Ğuaze gazetesinin 8. sayısı ile 10 Nisan 1911 tarihli Ğuaze gazetesinin 2. sayısında yayınlanan makalelerde Çerkes nüfusunun neden artmadığına ilişkin tutarlı tespitler vardır.
21Salih Polatkan, “Kafkasya’dan Osmanlı İmparatorluğuna Yapılan Göçler”, Kuzey Kafkasya Dergisi, Sayı 66–67, s. 8.
22Zeynel Özlü, “Tanzimat Döneminde Bir Batı Karadeniz Kenti: Düzce (Sosyo – Ekonomik Analiz)”, s. 5. – 1896 yılı (Hicri 1314) Kastamonu Vilayet Salnamesi, s.335-339.
23Zekeriya Alpay, “Düzce ve Bölgemiz Tarihine Bir Bakış”, Yeni Düzce Gazetesi, Şubat 1982. Düzce’de idari yapıyı anlatan kısmın 2. bölüm notları.
24Hamdi Birgören, “Bolu Vilayeti Salnamesi (Rumi 1341 – Miladi 1925)”, s. 361.

DİPNOTLAR
5 Akçakoca’daki tek Çerkes yerleşimidir. Aynı bölgedeki Kızılca Kilise diye adlandırılan Nazımbey köyünde de geçmişte Çerkes yerleşimi olmuştur. Şimdi bölgede Çerkes kalmamıştır.
6 Düzce’de kurulan ilk Çerkes köylerindendir. İstilli adına ilk olarak 1530 yılına ait olan Anadolu Vilayetleri Muhasebe Defterinde köy olarak rastlamaktayız. Defterde İstilli karyesinde Keşiş Yeri denen bir yer de mevcuttur. Bu durum bize İstilli’nin eski bir Rum yerleşim birimi olduğu bilgisini de vermektedir.
7 Kızılcık köyü (Şuruh Efendi) Bataklı olarak adlandırılan bölgede yer alır ve 1910’lu yıllarda Hocaoğlu köyünün mahallesi iken ayrılarak köy olur. Bilemediğimiz bir tarihte Bataklıçiftlik’in Mahallesi yapılan Kızılcık, 19 Nisan 1956 tarihinde Bataklıçiftlik den ayrılarak tekrar köy olur.

(*) Düzce’de Çerkeslerin oluşturduğu ve kayıtlara geçmeden dağılan bazı yerleşim birimlerinin olduğuda bilinmektedir. Bunlardan en bilineni bugünkü Çocuk Esirgeme Kurumunun arkasında Karaca deresi kıyısında yerleşimi olan Şaveş’u hable idi. Bataklıçiftlik, Hocaoğlu ve Kızılcık köylerinin arasındaki bölgede de hastalıktan kırılarak dağılan bir yerleşimden bahsedilir. Çerkesler Düzce ovasında yerel makamların iradesi ile daha önce kurulmuş olan bazı köylere de yerleşmişlerdir. Bugün Cumayeri’nin Mahallesi olan ve Dokuzdeğirmen yolu üzerinde bulunan Yeniyaka (Muhacir Yaka) Mahallesinde geçmişte Çerkes yerleşiminin olduğunu yaşlılar söyler ve arşiv belgeleride bunu doğrular. Arşiv belgelerinde Yeniyaka Mahallesi Seydibucak olarak geçer. Yine yerli Manav köyü olan Bakraz (Günbaşı) köyü arazisine de yerleştiklerini elimizde bulunan Mayıs 1869 tarihli tapu senedi doğrulamaktadır. Arşiv belgelerinde Düzce’de Beylik Değirmeni adında bir Çerkes yerleşimi geçmekte olup, yer tespiti tarafımızdan yapılamamıştır. Şehir merkezindeki Cedidiye Mahallesi de Çerkeslerin yoğun olarak yerleştiği mahallelerden birisidir. Şerefiye Mahallesine de yerleşimler olmuştur. Düzce ovasındaki iskânda, adlarını 1896 Kastamonu Vilayeti Salnamesi, 1921- 1925 yılı Bolu Vilayet Salnamesi ve 1928 basımı Son Teşkilat-ı Mülkiyede Köylerimizin Adları adlı kitaptan doğruladığımız 60 civarında Çerkes köyü kurulmuştur. Bu köylerden 16’sı bugün mahalle statüsündedir. Köylerin diğer adları; 1896 Kastamonu Vilayet Salnamesi, 1921 – 1925 Bolu Salnamesi, 1928 basımı Son Teşkilat-ı Mülkiyede Köylerimizin Adları adlı kitap, 1962 yılında İçişleri Bakanlığı İller İdaresi Genel Müdürlüğü tarafından yayınlanan Bolu İli bülteni, 1967 Bolu Vilayet Yıllığı, 1965 Yılı Köy Envanter Etütleri ile köy sakinleri tarafından kullanılan adlar ve bu konuları araştıran kişilerin notlarından ve anlattıklarından faydalanılarak hazırlanmıştır. Görüşülen kişiler; Mrh. Kazım Taymaz, Mrh. Becaşe Burhan Yılmaz, Hıdzetl’ Ahmet Hazer Hızal, Brant Şefik Ceylan, Hapiy Tarık Acaroğlu, Hapiy Cevdet Yıldız, Brant Recai Arslan, Hatko Kenan Arslan, Zeynel Özlü, Şaguc Kenan Macit, Mrh. Thavkho Ahmet Bilgin, Jane Hakan Jan, Abdülkadir Kalay.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz