Adige Ağıtları Rus-Kafkas Savaşlarının Yankılarıdır(1. Bölüm)

0
516

Şhaplhekhue Ğuç’ıps

Rus-Kafkas savaşları sona ereli yüz elli yıl olsa da acı, soğuk izleri bugün bile Adige halkının üzerindedir. Daha doğrusu, yalnızca üzerinde değil, yüreğinde, kulağında, gözlerinin önündedir. Zalim savaşın biçip, yıkıp yeryüzünden sildikleri bir yana, baba ocağından dünyanın dört bir yanına saçıp savurduğu kardeşleri, hısım-akraba gece gündüz hep rüyalarında, anılarında taptazedir, hâlâ ulusal bilincinde depreşen sayısız soruya temel oluşturmakta, kaynaklık etmektedir. Bu en zalim ve en acılı trajedinin canlı izleri, yalnızca Adigelerin kanlarıyla besledikleri canları olup, top kumaştan koparılmış küçük birer bez parçası halinde, üzerinde bir avuç insanıyla kalmış olan tarihsel anayurtlarında görülmüyor. Bu acının yankıları, aynı zamanda elliden çok üvey anne ülkesinde dağıtılmış masum halkın çocuklarının gözyaşlarını da dindirmiyor. Onlar hâlâ şefkatli, sıcak ana kucağı olarak gördükleri anayurtlarına can atıyorlar. Diaspora Adigeleri, anayurdun kendilerine açacağı sıcak ana kucağının tatlı umudu ve hayali içinde bir buçuk yüzyılı geride bırakmış oldu.
Daha acımasızı, zalimi görülmemiş olan Rus-Kafkas savaşlarını çalışan tarihçiler, konuya ilişkin yaptıkları sayısız araştırmanın sonucu olarak, pek çok değerlendirme yaptılar, ürünler verdiler. Bütün bu çalışmaları yürüten biliminsanlarının neredeyse hepsi denecek kadar büyük çoğunluğunun vardığı ortak sonuçlardan biri, Adigelerin tarihin hiçbir döneminde hiçbir başka halka karşı “soykırım” olarak nitelenebilecek bir savaş yapmamış olduklarıdır.
Adigelerin tarih sahnesinde tanındıkları en önemli özelliklerinden bazıları; özgür yaşamaları, iddialı olmaları, er meydanında canlarını esirgemeden yiğitliklerini kanıtlamaları, yaşlılarına, büyüklerine, kadınlarına büyük saygı göstermeleri, küçüklerini o anlayışla ve özenle yetiştirmeleri, çalışıp kazandıklarını tüketerek yaşamaları, daima yıkılanın, zayıfın, güçsüzün yanında yer almaları, lokmalarını yoksulla paylaşmaları ve konukseverlikleri olarak sıralanabilir.
Adigelerin kendi sınırlarını aşarak toprak ele geçirmek için başka halklara savaş açtıklarına dair tarihte herhangi bir iz, örnek bulunmadığı konusunda da araştırmacı biliminsanları müttefiktirler.
“Komşu hasım edilmez”, “İyi komşu kardeş gibidir”, “Komşu ile iç çamaşırı/don”, “Komşun iyiyse huyu-suyu, etkisi sana da erişir”, “Uzaktaki akrabadansa iyi komşu”,[*] gibi pek çok atasözü Adigelerin ürettikleri ve yaşam ilkesi olarak benimsedikleri temel anlayış ve yaklaşımlardandır.

[*]Atasözlerinin özgün biçimleri ve Türkçe-Latin okunuşları: “Гъунэгъур агъэпыирэп/Ğuneğur ağepıyirep”, “ГъунэгъушIур къошым фэд/Ğuneğuş’ür khueşım fed”, “Гъунэгъурэ гъончэджрэ/Ğuneğure ğuençecre”, “Гъунэгъур шIумэ ифэмэ-бжьымэ къыптехьэ/Ğuneğur ş’üme yifeme-bjıme khıptéha”, “Блэгъэ чыжьэ нахьи гъунэгъушIу/Bleğe ççıje nahi ğuneğuş’ü” – FH.

(Devam edecek)

Çeviri: Fahri Huvaj

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz