Bağımsızlık Demokrasi Özgürlük Eşitlik Birlik

Laz kimdir bilir misiniz?

Birkaç gün evvel, öğrencilerim tarafından çekilen kısa bir film izledim. Öğrencim, ödev gereği İstiklal caddesi üzerinde 5-6 kişiye Lazlarla ilgili sorular yöneltiyor. Laz denince ne aklınıza geliyor? Lazca nedir? Lazlar nerelerde yaşıyor? Laz arkadaşlarınız var mı? Tanıdığınız en ünlü Laz kimdir?
Bir başka öğrenci ise, aynı soruları üniversite içinde kendi sınıf arkadaşlarına soruyor.
Uzun yıllar bu alanda çalışmış biri olarak Lazların eskiye göre daha çok bilindiğini düşünürdüm ama fena halde yanılmışım. Taksim ya da İstanbul’daki bir üniversitede bu sorulara doğru cevap verme oranı kabaca % 10 kadardır ve bu oranın gerçeği yansıttığını düşünüyorum. Elbette doğru cevap veren bir ya da iki kişi vardı ama çoğunluğun verdiği cevaplar Türkiye’de Lazların yeterince bilinmediğini açıkça ortaya koyuyor. Aslında herkesin Lazlar ve Lazca konusunda bir fikri var elbette. Örneğin, genel olarak Doğu Karadenizliler Laz, Trabzon şivesi de Lazca olarak biliniyor.
Bu durum Osmanlı’da böyleydi, Cumhuriyet döneminde de aynen devam etti. Elbette sebepleri üzerine pek çok şey söylenebilir. Sinema filmlerindeki, edebiyattaki ve televizyon dizilerindeki Laz karakteri her daim Türkçenin Karadeniz şivesini konuşan geveze insanlar olarak sunuldu ve bu bir klişe haline geldi.
Bir dil, bir kültür, bir halk kamusal alandan bütünüyle dışlanmışsa, kendini ifade etme olanaklarına sahip değilse, ders kitaplarında yoksa medyanın her türlüsünde yoksa ya da yanlış tanıtılıyorsa başka türlü bir şeyin olması da beklenemezdi.
Bizler, 1990’lardan itibaren Lazlar, Lazca, kültür, tarih vs. konularda ürünler vermeye, kitaplar yayımlamaya, dergiler çıkarmaya ve birçok mecrada makaleler yayımlamaya başladık. Bugüne kadar da hatırı sayılır bir külliyat yaratıldı. Lazca sözlükler, gramer kitapları, tarih, edebiyat, masal ve şiir kitapları gibi. Çaba harcıyoruz ama anlaşılan bunlar pek yerine ulaşıyor gibi değiller. Elbette Lazca şarkı söyleyen müzisyenlerimiz çok daha etkili oldular. Daha geniş kitlelere ulaştılar. Özellikle Kazım Koyuncu’nun Lazların ve Lazcanın Türkiye’de tanınmasında büyük katkısı oldu.
Bir diğer gerçek ise günümüzde Lazların tahminen % 70 – 80’inin Lazca bilmemesi. Artık bir tek kelime Lazca ve babasının köyünün adını bilmeyen bir kuşak var. Lazca bilenlerin büyük çoğunluğu ise Lazcanın dil ailesini, alfabesini bilmiyor, Lazcayı okuyup yazamıyor… Bu durum hiç şüphesiz diğer alanlar için de geçerli.
Bu güne kadar yapılan yayın faaliyetlerinde tanıtıma değil doğrudan bilgi veren kitaplara, Lazcayı öğretme çalışmalarına ağırlık verildi. Elbette ki, bu kitaplara çok ihtiyaç vardı ve halen bu ihtiyaç yeterince karşılanmış değil. Ama başka bir şey daha yapmak lazım.
Mesela, Türkçe çocuk kitapları da yayımlamalıyız. Türkiye’de yaşayan herkes, Laz ya da değil atmacayı, horonu, Laz mitolojini, Lazcayı, Laz masallarını, tarihini anlatacak, sevdirecek kitapları çocuklarına alabilirler.
Lazca kitaplar mutlaka ama tanıtımın yolu Türkçeden geçiyor.

Yazarın Diğer Yazıları

Lazca eğitici eğitimi

Laz Enstitüsü ve Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmen Yetiştirme ve Geliştirme Genel Müdürlüğü arasında imzalanan 2.02.06.02.014 sayılı protokol ile öğretmenlere yönelik Lazca eğitici eğitimi yapıldı.  Yeni...

Lazca mirasçılarını arıyor

Laz Enstitüsü, 2016-2018 yılları arasında yürüttüğü, Avrupa Birliği tarafından desteklenen Yaşayan Lazca projesi kapsamında Türkçe ve İngilizce bir rapor hazırladı. Rapor, 2018 yılı itibariyle...

Annem (Nana-Şkimi) Xalitipxe Ayşe

Annem (Xalitipxe Ayşe), 1934 yılında Rize’nin Pazar (Atina) ilçesine bağlı Msuleti Köyü’nde doğdu. Denizden 12 km uzakta, bir dağın yamacına kurulmuş eski bir Laz...

Sosyal Medyalarımız

4,890BeğenenlerBeğen
1,353TakipçilerTakip Et
4,000TakipçilerTakip Et

Son Yazılar

- Advertisement -spot_img