***
Şhaplhekhue Ğuç’ıps
Şhaplhı Yusuf oğlu Şhaplhekhue Ğuç’ıps, 3 Ocak 1943 tarihinde şimdiki Adigey Cumhuriyeti’nin Téwuçüej ilçesi Pç’ıhalıkhuaye köyünde doğdu. 1950 yılında girdiği köy ilkokulunu bitirdikten sonra 1960 yılında Adige Müzik Okuluna girdi. İkinci sınıftan sonra askerlik görevi için orduya çağrıldı. Askerlik sonrası 1965 yılında Müzik Okulundaki eğitimine kaldığı yerden devam etti.
1967’de lise düzeyinde aldığı müzik eğitimi ile Şewcen ilçesinin Şewcenhable köyündeki kreş ve anaokuluna öğretmen olarak atandı. Aynı zamanda bu köyde bulunan ilçe kültür evini de yönetti.
Burada dört yıl süre ile görev yaptıktan sonra baraj gölü altında kalan köylerde yaşayan halk için kurulan Adige Khale (Adigeysk) kentindeki Kültür Evi yöneticiliğine getirildi.
1972’de sözlü Adige Halk Kültürü (halkbilimi, folklor) ile ilgili araştırmalar yapmak üzere Maykop’ta açılan Bölge Kültür Evi yöneticiliğine getirildi. Aynı yıl Adige Öğretmen Enstitüsünü de bitirdi.
1986 yılında Gürcistan’da Şota Rustaveli Enstitüsünde yüksek lisans çalışmalarına başladı ve 1988 yılında “Sovyet dönemiyle ortaya çıkan Adige söylencelerinden bir janr olarak ulusal Adige şarkıları” konulu tezini savunup kabul ettirerek filoloji bilimleri kandidatı oldu.
1990’dan beri Adigey Cumhuriyeti Ç’eraşe Témbot Sosyal Bilimler Araştırma Enstitüsü Folklor (halk bilimi) Bölümünde araştırmacı olarak çalışmaktadır.
Adigey Cumhuriyeti’nin de üyesi olduğu Rusya Federasyonu sınırları içinde Adige nüfus barındıran çeşitli bölgelerde 40 yıla yakın süredir sözlü kültür ürünleri derleme, araştırma çalışmalarına katılmakta olup bu derleme-araştırma gruplarının birçoğuna başkanlık etmiştir. 1998 yılında bu amaçla Türkiye’ye gönderilen derleme-araştırma grubunun da başkanlığını yapmıştır.
Asıl ilgi alanı artık Adige dilinden duyulmaz, Adigelerin kulağına ulaşmaz hale gelen Adige eski halk şarkılarının derlenmesi, araştırılması, incelenmesi, öğrenilmesi, öğretilmesi, bu yolla yeni kuşaklara aktarılması çalışmalarıdır. Bu alanda yaptığı irili ufaklı 40’a yakın çalışması vardır. Bunlardan bazıları Maykop, Nalçik, Tiflis, Magas kentlerinde basılmıştır.
Wuşşıy Ç’ışıkhu, K’ube Şaban, Hamtexhu Ayub, K’uay Zefes gibi Adige halk söylencelerini güçlü belleklerinde koruyabilmiş eşsiz sözlü kültür anlatıcı ve aktarıcılarından derlediği yakut-elmas değerindeki sözlü kültür ürünlerini içeren yayına hazır çeşitli kitapları yanında Adige tarihine ışık tutan 113 eski Adige kahramanlık şarkısından oluşan bir kitabı da yayın olanağı beklemektedir.
Nart Destanlarının yakut-elmas değerindeki örneklerini içeren üç ve aynı şekilde Nart şarkı ve müziklerini içeren bir kitabı da şimdilerde yayına hazırlamaktadır.
Şhaplhekhue Ğuç’ıps, bu çalışmalarının takdir edildiğini gösteren birçok ödüle de layık görülmüştür.
***
Şhaplhekhue Ğuç’ıps
Nart Destanlarıyla ilgili olarak Asker’in başarabildiği şeyler, öyle büyü-müyüyle olacak şeyler değildi… Belki onunla birlikte aşk, sevda, ulusal bilinç, biliminsanı ustalığı ve sabrı da gerekirdi.
Adige Sosyal Bilimler Araştırma Enstitüsü arşivinde çalışırken hayret etmeden duramıyorsun, Nart Destanlarının derlenmesi konusuna Asker ne kadar çok insanı büyüleyerek bağlamış!.. O yıllarda neredeyse bütün okullarda okuyan öğrencileri derleme, temize çekme, düzenleme işlerinde çalıştırıyordu. O kadar ki derleme, Adigelerin manevi kültür dünyasında silinmez izler bırakan Meretıkuhe Khasim, Khuyekhue Nalbiy, Xhut Şamsudin, Şıw Şaban, Şşawkhue Jor, Ğış Nuh, Mamıy Ruslan, Şaş’e Kazbek gibi insanların bilimsel araştırma, yazarlık yaşamlarına temel oldu denilebilir. O dönemlerde derleme çalışmaları için yabancı ülkelere gidebilme şansını yalnızca Asker yakalayabilmişti. Adigelerin yerleşik olduğu Türkiye, Şam (Suriye), Ürdün, İsrail, Amerika gibi ülkelerde bulundu, oralardan derlediği eşsiz manevi kültür hazineleri, servetler getirdi. Bunu başarabilmek için her şeyden önce ülke yöneticilerine çalışmalarını, amacını iyi anlatabilmek, onları ikna edebilmek, yardımlarını sağlayabilmek gerekiyordu. Ünlü yazar ve eleştirmen Kestan Dimitri’nin onun için şöyle dediğini anlatır meslektaşları, arkadaşları: “Hadeğal’e Asker, kendisine bir şey yapman için sana ricaya gelirse, bir yolu varsa onu hemen yerine getirmeye bak. Aksi halde, onu sana yine yaptırır ama nasıl yaptırdığını bile anlamazsın, üstelik en küçük bir hatır-gönül, sevap, takdir payı bile kalmaz sana”. Arkadaşlar arasında böyle şakalar, takılmalar olabilir ama ben şahsen Asker gibi “teşekkürü”, “sağolu”, takdiri bol pek fazla kimseye rastlamadım. Örneğin, yedi cildi hazırladığı sıralarda çok yararlarını, yardımlarını gördüğü için hiç bıkmadan, esirgemeden övgüler yağdırıp takdirlerini ifade ettiği insanların başında Berzec Nuh, Awulhe Malıç, Zék’ueğu Wuçüjıkhue, Ğış Nuh, Meretıkhue Khasim gibi isimler geliyordu.
Asker’de büyüleyici bir güç vardı. Bunu ben de bizzat kendi yaşamımda hissettim. Ama her halde bunun kaynağı, peşinde olduğu işe olan sarsılmaz samimi inancı, büyük ciddiyeti ve disiplini olsa gerektir. Asker bir işe girişti mi, onu çözüp bitirinceye kadar en küçük bir ihmal, gevşeklik göstermezdi. O iş, her an aklında, fikrinde, hayatının odağındaydı.
Hadeğal’e Asker’in ömrünün son yirmi yıla yakın süresi boyunca kendisiyle çok yakın çalıştım. Yıllarca aynı bölümde, hatta aynı odada çalıştık. Bu kadar süre içinde Asker’in Nart Destanlarını aklından çıkardığı bir zaman dilimi olduğunu hatırlamıyorum.
Hadeğal’e Asker, hiçbir zaman “Yedi ciltlik ‘Nart Destanları’nı yayınladım, bunlara ilişkin açıklayıcı analizler yaptım, kandidat ve doktora tezlerimi tamamladım, onlarla ilgili başka kitaplar çıkardım, artık yeter” demedi.
Tüm dünyada, insanlığın manevi kültür hazinesi olan Nartlarla ilgili çalışmalar yapan meslektaşlarına, Nartolog dostlarına kendisini kabul ettirdi. Onlarla düzgün, sağlıklı ilişkiler kurdu. Uluslararası katılımlı bilimsel Nartoloji konferansları düzenledi, düzenlenenlere katıldı. Yedi ciltlik Nart Mitolojisinin yayınlanmasını saymazsak, Nart Mitolojisinin dünya genelinde tanınması adına Asker’in başardığı ilk ve en önemli çalışma, Avrupa Birliği Kafkas Araştırmaları grubunun VI. Uluslararası Genel Kurul ve Konferansını 1992 yılında Adigey Cumhuriyeti’nin başkenti Maykop’ta gerçekleştirmesini sağlamış olmasıdır. Genel Kurul ve Konferansın amacı, “Nart Mitolojisi ve Kafkas Dilbilimleri” ana teması etrafında oluşturulan bilimsel yaklaşım, görüş ve değerlendirmelerin paylaşılmasıydı. Altı çizilmesi gereken husus, toplantının Adige halkı için gerçek bir bilim bayramı gibi gerçekleştirilmiş olmasıdır. Konferansa yüzden çok biliminsanı katıldı. Onlar Abhazya, İngiltere, Almanya, Hollanda, Gürcistan, Krasnodar Eyaleti, Khaberdey-Balkar Cumhuriyeti, Moskova, Polonya, Suriye, Amerika, Kuzey Osetya, Türkiye, Fransa, Karaçay-Çerkes Cumhuriyeti, İsveç gibi birçok ülke ve yönetim biriminden gelmişlerdi. Adigey Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Carım Aslan’ın, Avrupa Birliği Kafkas Araştırmaları Grubu başkanı Ronald Reyfild’in ve organizasyon komitesi başkanı olarak Hacebıyekhue Ruslan’ın katılmaları ve birer konuşma yapmış olmaları toplantının prestijini yükselten olgulardan biri oldu.
Üç gün süren konferans kapsamında yetmiş kadar biliminsanı, Nartlara ilişkin derin analizler ve yaklaşımlar içeren önemli bilimsel sunumlar yaptı. Hemen herkes, Hadeğal’e Asker’in “Nart Mitolojisi” ile ilgili olarak yürüttüğü çalışmaların ne denli önemli ve değerli olduğunu vurgulama gereği duydu. Hadeğal’e Asker’in neredeyse hayatını buna adamış olduğuna, derleme, düzenleme ve bilimsel analiz çalışmalarını tamamladıktan sonra da Nart Mitolojisini ve onu yaratan halkını dünyaya tanıtmak için gerekli olanakları sağlayabilmiş olmasına vurgu yaptılar. Asker, konferans sürecini, yapılan bilimsel sunumları, varılan sonuçları eksiksiz biçimde bir araya getirerek “Nart Mitolojisi ve Kafkas Dilbilimi” adıyla 1994 yılında Maykop’ta yayınladı.
Nart Mitolojisine ilişkin yaklaşım ve değerlendirmelerin paylaşılmasına ortam oluşturmak üzere Hadeğal’e Asker’in düzenlediği çalışmalardan biri de, “Adige Eposu: Nartlar – Dünya Kültürünün Altın Mirası” adıyla 1996 yılında Maykop’ta gerçekleştirdiği bilimsel konferans oldu. Konferans, mitolojik derlemelerin “Nartlar” adıyla yedi cilt halinde yayınlanmasının yirmi beşinci yıldönümüne rastlıyordu. Bu da hemen her Adigenin bir ulusal bayram havasıyla algılayıp değerlendirmesi gereken günlerden biriydi.
Konferansa Khaberdey-Balkar, Karaçay-Çerkes, Abhazya, Kuzey Osetya Cumhuriyetlerinden, Kıyıboyu Şapsığ Bölgesinden, Moskova ve Krasnodar’dan yüzden çok biliminsanı katıldı.
Konferansın ilk günkü çalışmalarında Adigey Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Carım Aslan, Adigey Cumhuriyeti Eğitim ve Bilim Bakanı Bırsır Batırbiy birer konuşma yaptılar. Yirmi beşinci yıldönümü için tüm katılımcılar Hadeğal’e Asker’i kutladı.
Katılımcılardan 57 biliminsanı sunum yaptı. Bunlardan 35’i ayrıca ele alınarak tartışıldı.
Hadeğal’e Asker’in önerisi üzerine, toplantıda eposun/mitolojinin daha iyi ve yaygın biçimde öğrenilmesine katkı amacıyla Eğitim ve Bilim Bakanlığının öncülüğünde “Nartların Ateşi Sönmesin!” adlı bir festival düzenlenmesine karar verildi. O tarihlerde Nart Mitolojisinin derlenmesi, düzenlenmesi, değerlendirilmesi, öğretilmesi ile ilgili çalışmaları yürütmek üzere Adigey Cumhuriyeti Sosyal Bilimler Araştırma Enstitüsü’nde de ayrı bir bölüm kurulmasına karar verilmişti. O tarihlerde karar gayet iyi bir biçimde yerine getirildiyse de, üzülerek belirtelim ki, bugünlerde o bölüm kapanmış oldu.
Adige sivil toplum örgütü Adige Xase Başkanı Yemıj Ruslan konuşmasında şöyle seslendi:
“Büyük saygı duyduğumuz, değerli Nartolog Hadeğal’e Asker!
Dünyanın dört bir yanına saçılmış olan Nartların en eski mirasını, zamanın ve tarihin dar izlerinde tane tane arayıp bularak bir araya getirdiğin günlerin üzerinden yirmi beş yıl geçti. Adige halkının manevi kültür mirasını karanlıklarda kaybolmadan, Sawsırıkhue’nin Nartlara/insanlığa ateşi getirdiği gibi derleyip bir araya getirdin. Her Adige boyunun kendi özgün ağız ve ifadeleriyle rahatça okuyup anlayabileceği biçimde ortaya koyduğun bu engin bilimsel çalışmaya bir değer biçmeye olanak yok. Buna gerçek değerini ancak zaman verecektir…”[2][25]
Bu konuşmayı örnek olarak vermemin nedeni, her boydan anlatıcının anlattığı gibi, özgün ağız ve şiveyle derlenmiş olmasının ne kadar doğru ve yerinde olduğunun altını çizmesidir. Ben de şahsen kendi adıma bunu Asker’in farkedip başardığı en önemli, üstün işlerden biri olarak değerlendiriyorum. Keşke, Wubıx/Ubıh diyalektiyle de derlenmiş metinler bu yedi ciltlik derleme külliyatının içinde yer alabilmiş olsaydı! Belki gelecek kuşaklarımız o tekstlerden yola çıkarak Wubıx dilini yeniden canlandırabilirlerdi. Buna ise asla paha biçilemezdi. Bugün bile onların derlendiği gibi özgün diyalektleriyle yayınlanmasını önlemeye çalışanlar var. Onlar yalnızca bu amaçla çalışanlara değil, paha biçilmez değerdeki manevi Adige kültür mirasına zarar veriyorlar. Adige eski halk şarkılarının da aynı yaklaşımla yayınlanmasından yanayım. Siz halkın ürettiği manevi kültür ürünlerini gelecek kuşaklara olduğu gibi bırakabilirseniz, orada herkes istediğini istediği biçimiyle bulur ve nasıl isterse de öyle değerlendirir.
Bayram gibi yaşanan toplantı sürecini, orada yapılan konuşmaları, önerileri, alınan kararları Hadeğal’e Asker, bir araya getirip düzenleyerek 2003 yılında “Adige Eposu: Nartlar – Dünya Kültürünün Altın Mirası” adıyla bir kitap olarak yayınladı.
Toplantıda alınan kararları yerine getirme amaç ve gerekçesiyle Asker, “Nartların Ateşi Sönmesin!” adlı ödüllü festivali düzenliyor ve gerçekleştiriyordu. Festivali daha da değerli kılan, onun Eğitim ve Bilim Bakanlığı öncülüğünde kreşlerde, anaokullarında, ilkokullarda yapılıyor olmasıydı. Bu, yakut-elmas değerindeki Nart Eposunu gelecek kuşaklara aktarmak için paha biçilmez bir olanak ve dayanak idi.
Asker’e duyulan büyük saygının koruyucu gölgesi altında festival, başarıyla devam ediyordu. Asker; Meşbaş’e Yishakh, Şhalaxhue Abu, Tharkhuaxhue Yunus, Bleğuejj Zulkharin, Xhuajj Fahri, Jane Nefset, Wucıxhu Mariyet ve benzerleri gibi pek çok tanınmış ünlü insanımızı festival çalışmalarına katıyordu. Ünlü modelist St’aşü Yura, “Sawsırıkhue’nin gömleği” adıyla yaptığı mitolojik giysileri sergiliyordu. Ğuç’e Zamudin khamıl ile Nart melodilerini dinletiyordu.
Burada belirtilmesi gereken bir husus da, Asker’in Nart mitolojisine ilişkin çalışmaları nedeniyle kendisine verilen ve kişisel parası olan ödülün bir bölümünü bu festival için ödül olarak tahsis etmiş olmasıdır.
Festival ilk olarak, Asker’in dedesinin köyü olan Tewuçöj kazasındaki Neşükhuaye köyünde yapılmıştı. Neşükhuaye ilkokulu çalışanları, ilçe yöneticileri, festivalin hazırlanmasında ve yürütülmesinde özveriyle çalıştılar. Festival, gerek düzenleyiciler, gerek konuklar gerekse köy için bir bayram havasında gerçekleşti. Festivale katılanlar ve köylüler uzun süre birbirinden ayrılamadılar; gece geç saatlere kadar söyleştiler, eğlendiler.
Sonra Asker’in kendi doğduğu köy olan Hatikhuaye, festivali adeta kaptı. Gerek görev alan çocuklar, gerekse konuklar ve köy halkı festivalden büyük keyif aldılar. Yarışmalarda yer alan öğrenciler, yaşamları boyunca unutamayacakları anılar biriktirdiler.
Festivalin sıcak güneş ışığı gibi huzmeleri Kıyıboyu Şapsığ Bölgesine, Şıncıy, Apıfsıp, Şhaşefıj gibi başka köylere de düştü.
Asker, Nart Mitolojisi konusunda çalışan genç biliminsanlarının koruyucu gölgesi, temel dayanaklarıydı. Yönlendirdiği genç bilim çalışanlarıyla birlikte olmaktan haz duyar, onlarla övünür, onların Asker’e saygılı ve sadık olarak halkları için çalışacaklarına inanır, güvenirdi. Asker’in bilimsel huzmeleriyle aydınlanan Khuyekhue Asfar, Bjemıxhu Saniyat, Thal’ Susanna büyük önderlerinin kendilerine duyduğu güvene layık olmak için övülesi güzel çalışmalar yapıyorlar.
(BİTTİ)
Çeviri: Fahri Huvaj
Temel Kaynaklar:
1. Hadeğal’e Asker, Seçilmiş yazılarını içeren iki ciltlik kitap, İkinci cilt, Maykop-1994.
2. Adige Eposu “NARTLAR” – Dünya Kültürünün Altın Hazinesi, Yayına hazırlayan: Hadeğal’e Asker, Maykop-2003.