Çerkes Eski Kültüründe Vase

0
1007

Eskiden Çerkes ailelerde kız evlenirken Vase (Başlık parası) verilirdi. Vase hem verilir, hem alınırdı. Bugün için yok olmuştur. Ancak Çerkesler’de Vase (Başlık) farklı yorumlanır. Şöyle ki; Vase’den amaç kızlarına hürmet edildiğini, önem ve değer verildiğini gösterme arzusuydu: “Vase olarak verilen şeyler at, öküz, silah vs. şeylerdi.” (1) “Neydi bu Vase dediğimiz? Ne zaman girdi töremize? Nasıl gelişti, nasıl değişti?” “(…) Bir genç evlenmek istiyor, niçin anasına babasına sıkıntı versin?” (2)
Çerkes yaşamında yiğitliğin, mertliğin yeri büyüktür. Delikanlı evlenme çağına girince büyüklerine yiğitliğini kanıtlayabilmeliydi. Kendini ispatlayan genç ondan sonra evlenmeyi tasarlamalıydı. Evleneceği kızın dayısına zamanın koşullarına göre elde ettiği ünlü atı hediye etmeliydi. Bu hediye ata “vase atı” deniliyordu. Çünkü at öğesi, Çerkes yaşamında ayrı bir yer tutuyordu. O durumda da: “(…) Yabancı bir yılkıdan bir bölüğünü ya da gözüne kestirdiği bir atı yığınla tehlikeyi göğüsleyerek zorla elde ederek ve onu kızın dayısına hediye olarak sunardı.” “(…) Vase’nin başlangıcı budur.” (3)
Böylece Vase at’ı denilen bu durum sonradan başlık parası olarak algılandı. Oysa bu hediye at, başlık parası gibi yorumlanmamalıdır. Ama bu anlamlara getirilmiştir. Daha sonra Vase geleneğindeki ata, öküz ve silah eklenmiştir: “Doğrusu ise (…) kız gelin olduktan sonra altı ay, bir yıl sonra küçük erkek kardeşi giderdi ardından. Orada misafir edilir ve dönüşte bir tabanca hediye edilirdi. Değilse bunun Vase ile ilgisi yoktur.” (4)
Görüldüğü gibi Çerkesler’de Vase (başlık parası) olarak verilen at, öküz, silah vs. şeyler başlık parasıyla aynı anlamı içermemektedir. İşte Çerkes geleneğinde başlık parası (Vase’nin) aslı astarı, böyledir. Gelişimi çağlar öncesinde başlamış, yakın zamanlara taşınmıştır.
Erkek veya kız, her iki taraf, evlilik yaparken eş seçme hakkına sahiptir. Çerkes büyükleri, anne, babalar, amca, dayı, halalar, deneyimlerini çocuklarına anlatırlar. Etkili veya belirleyici olurlar. Yine de: “Delikanlı eş seçmede yetkilidir. Gelişimi tam olmayan kızları anneliğe uygun bulmazlar. Kızlarının yaşlarının biraz ilerlemiş olması kusur olarak görülmez. Hatta olgunluk olarak kabul ederler. Çerkes kızları genellikle 25-30 yaş arası evlenirler. Erkeklerinde ise evlilik 30-45 yaş arasıdır. Günümüzde Çerkes kız ve erkekleri de erken yaşta evlenirler.” (5)
Çerkes gençleri arasında evliliklerde kız kaçırma geleneği de vardır. Ancak bu gelenek günümüze kadar gelse de azalmış ve yok olma sürecine girmiştir.
Çerkes geleneklerinde, Çerkes; “Erkeklerinin iç güveyisi gittikleri görülmemiştir. Çünkü onların inançlarında iç güveyisi gitmek utanılacak bir durumdur. Bu inanışta Ataerkil aile yapısının halkın yaşamında etkin yer tutmasının işlevi büyüktür.” (6)
Görücü yöntemiyle evlenmek, Çerkeslerin yaşamına girmemiştir. Bunun böyle olması, Çerkes aile yaşamında etkin kültürel bir kurum olan, bir gelenekten; “kaşen tutmak” tan kaynaklanmaktadır. Gençlerin birbirlerini tanımasında, “kaşen tutma” denilen kurum, temiz ve güzel bir işlev sağlamıştır. Genç kızlar, erkekler; saygı, hürmet, nezaket kuralları içerisinde aralarında arkadaşlık kurarlar. Bu arkadaşlıkları süresi içerisinde birbirlerinin evlerini de ziyaret edebilirler.
Bu duruma anne ve babaları da izin verir. Evine girdiği “kaşeni” olacak kişiyi de diğer arkadaşlarını da anne baba serbest bırakır. Böyle olunca gençler birbirlerini tanır, daha rahat sohbet ederler. Davranış ve kültürlerini, espri ve yeteneklerini, bu sohbetlerde daha rahat sergilerler. Birbirlerinin hakkında fikirleri olur. Aralarında “kaşen” olurlar.
Birbirlerini sevip beğenirlerse, erkek, kıza evlilik isteğini, arzusunu söyler. Bu aşamaya gelinceye kadar pek çok inceliklere dikkat edilir. Süreç doğal bir seyir izler. Aralarındaki arkadaşlık olgunlaşır, kız evlenmeyi kabul ederse, parmağındaki yüzüğü çıkarıp erkeğe verir. Delikanlı kıza yüzük vermez. Kabul etme onurunu kıza bırakır. Erkek, kıza hemen yüzük verirse, bu, Çerkes kızına saygısızlık, hürmetsizlik sayılır.
Çerkes kızları evlenirken düğünde gelinlik giyinmezler. Gelin, düğüne, günlük elbisesiyle gelir. Ancak başına “kurak” denilen sırmalı bir taç takar. Evlilik yapıldıktan sonra, yani resmi nikâh olduktan sonra, gelinle damadın yakınlarının katıldığı coşkulu bir düğün yapılır. Düğünler çok canlı olur. Çeşitli oyunlar oynanır, “Kafe”, “Şeşen” vb. danslar yapılır. Geleneksel Çerkes düğünlerinde düğünü idare eden, sırası gelenleri oyuna kaldıran bir kız, bir erkek vardır. Bu insanlara Hatiyako denir.

1-ASLAN, Cahit. Sosyo Kültürel Değişim ve Kuzey Kafkasya, Özden Matbaası, Adana, 1992.
2-Yamçı Kültür Sanat Dergisi, S. 7-16. Sf. 80. Şubat 1978, Ankara
3-Yamçı Kültür Sanat Dergisi, S. 7-16. Sf. 80. Şubat 1978, Ankara
4-Yamçı Kültür Sanat Dergisi, S. 7-16. Sf. 80. Şubat 1978, Ankara
5-ASLAN, Cahit. Sosyo Kültürel Değişim ve Kuzey Kafkasya, Özden Matbaası, Adana,1992.
6-ERSOY, Hayri; KAMACI, Aysun. Çerkes Tarihi, Tümzamanlar Yayıncılık, 1993. İstanbul.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz