Çerkes ve Abazaların Düzce’de iskânı ve kurulan yeni yerleşimler *(5. Bölüm)

0
970

İstanbul’a ve Karadeniz kıyısındaki limanlara gemilerle gelen Abaza göçmenlerin büyük bir bölümü Adapazarı ve Düzce kazalarında iskân edilmişlerdir

Düzce’de İskân Yılları (1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı ve Sonrası)

1877-1878 Osmanlı Rus Savaşı sonunda imzalanan Ayastefanos ve Berlin antlaşmalarına, Rusya tarafının ısrarı ile Çerkeslerin Rumeli’den çıkarılarak Osmanlı Rus sınırlarından uzak yerlere gönderilmeleri maddesi kondu.56 Böylece Rumeli’ye 1864 yılları ve sonrasında yerleştirilen Çerkesler, bir kez daha yerlerinden edilerek Anadolu içlerine ve Ortadoğu’ya sürgün edildiler. Çerkesler Anadolu’ya iki yol takip ederek geçmişlerdir. Birinci grup İstanbul üzerinden Anadolu’ya geçerken diğer grup Varna, Ahyolu Bergosu (Burgaz), Tekirdağ, Dedeağaç ve Selanik gibi Rumeli sahilindeki liman ve iskelelerden Anadolu’ya geçmiştir.57 Samsun ve Sinop limanlarında biriken Çerkesler Ankara ve Kastamonu Vilayetleri ile Bolu ve Canik sancaklarına gönderilmişlerdir.

Ağustos 1878’den itibaren Samsun ve Sinop iskelelerinin Çerkes muhacirlerle dolması üzerine Akçaşehir (Akçakoca), Amasra, Bartın, Ereğli, İnebolu ve Ünye gibi Karadeniz’in diğer iskelelerine de muhacir sevk edilmiştir. 4 Mayıs 1878 tarihine kadar Ahyolu Bergosu’ndan Bartın’da iskân edilmesi için vapurlarla taşınacak muhacirlerden dörder bininin Sinop, İnebolu ve Akçaşehir de (Akçakoca) üç bininin de Ereğli’ye taşınmasına karar verildi.58 1878’de Akçakoca da bulunan Çerkes göçmenler arasında bazı hastalıkların arttığı ve burada memleket tabibi ve ilaç olmadığından, Kastamonu Vilayeti yetkililerinin merkezden tabip, eczacı ve ilaç talebinde bulundukları bilinmektedir.

Tahmin edilebileceği üzere 1877-1878 Osmanlı Rus Harbi sonrası Düzce’de iskân edilen Çerkes ve Abazaların Düzce’ye İstanbul ve İzmit Sancağı üzerinden karayolu ile Rumeli’nin yukarıda bahsi geçen limanlarından gemilere binerek Kefken, Akçakoca ve Ereğli kıyıları vasıtasıyla gelmişlerdir. Yine Samsun ve Sinop gibi Karadeniz limanlarından Kastamonu Vilayeti Bolu Sancağına sevk edilerek ve iskân edildikleri diğer yörelerden sonradan kendi istekleri ile (Düzce’deki akrabalarına yakın olmak, yerleştikleri yere uyum sağlayamama ve arazi şartlarının uygunsuzluğu) gelerek iskân edildikleri düşünülebilir.

O dönem Kafkasya cephesinde de Osmanlı – Rus savaşı sürerken, 17 Ağustos 1877’de Osmanlılar Sohum’da Abazaları gemilere doldurarak gitmeye hazırlandığında Rus orduları Sohum’a ulaşmıştı ve bu bindirme işlemine hiçbir engellemede bulunmadılar. Aksine durumdan memnundular. Savaşın Osmanlı için yenilgiyle neticelenmesinden sonra vatanlarında kalan Abazaların çoğuna Osmanlı ile işbirliği yaptıkları gerekçesiyle baskı, yıldırma ve iç bölgelere göç ettirme politikası uygulandı.59 1877 yılı Ağustos ayı itibarıyla Osmanlıya destek verdikleri düşünülen Abazalar ile arada kalan tarafsız çoğunluk ve olaylara hiç karışmamış olan binlerce Abaza Osmanlıya göç etmek zorunda kaldı. Osmanlı ordusunda görev yapan bazı Abaza komutanları da buna öncülük ettiler. Abhazya’da özellikle Bzıp, Guma ve Abjuva bölgesinden otuzikibin civarında insan Osmanlıya göç etmek zorunda kaldı. Düzce’de Aksu, Esmahanım, Tavak, Sazköy, Darıyerihasanbey, Muratbey, Aybaşı ve Erdemli köylerinin Abhazya’nın Bzıp ve Guma bölgesinden geldikleri bilinmektedir.60

Neticede Abazaların %70’i 1877 yılında vatanlarından oldu. İstanbul’a ve Karadeniz kıyısındaki limanlara gemilerle gelen Abaza göçmenlerin büyük bir bölümü Adapazarı ve Düzce kazalarında iskân edilmişlerdir. 13 Kasım 1881 tarihli ve Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde Yıldız Perakende Evrakı Komisyonlar Maruzatı fon kodu ile tasnif edilmiş 7 belgeden oluşan defterlerde İzmit ve Adapazarı’na iskân edilen ve iskân edilmeyi bekleyen muhacirlerle ilgili ayrıntılı bir tablo bulunmaktadır.61

13 Ekim 1879 tarihli vesikaya göre Düzce’ye 1000 hanelik Sohum muhâciri iskân edilmiştir. Ancak bu kadar muhacirin iskânları ve tayinâtı yeterli düzeyde sağlanamadığı için telef olmakla karşı karşıya kalmışlardır. Konu ile ilgili olarak mağduriyetlerinin giderilmesi konusunda Mustafa Bey ve eşi tarafından şikâyette bulunulmuştur.62

Savaşın sona ermesinden yaklaşık on ay sonra Osmanlıya göçmen akını devam etmiş ve 28 Eylül 1879 tarihli evrakta bulunan cetvelde ise Kastamonu Vilayetine sevk edilen göçmen sayısı 34.875 olarak verilmiştir.63 General Salih Polatkan’ın Kafkasya’dan Osmanlı İmparatorluğuna Yapılan Göçler adlı makalesinde 1857-1866 ve 1879 yılındaki göçlerden sonra Kuzey Kafkasyalıların Küçük Asya da yerleştirilmelerine ilişkin verilen tabloda ise Bolu’daki göçmen sayısı 32.000 olarak verilmektedir.

(Devam edecek)

*Bu makale, “Düzce: Sefine-i Nuh’un Çerkes ve Abazaları” adlı çalışma kapsamında hazırlanmıştır. **Makine Müh., Araştırmacı, e-mail: gutej@yahoo.com

56Osmanlı’nın daha önce Balkanlar’a yerleştirdiği Çerkeslere yönelik Rus baskısının nedeni, 1876’da Bulgaristan’da Türklere karşı başlayan bir isyanın Çerkeslerin etkin desteği ile anında bastırılması idi. Rusya, buradaki Çerkes varlığını gelecekte Slav halkları üzerindeki iddiasına karşı büyük tehlike olarak görüyordu. Sonunda buna boyun eğen Osmanlı, Ayastefanos ve Berlin antlaşmaları maddelerine göre daha önce 1859-1876 yılları arasında buralara yerleştirilen Balkanlardaki 300.000 Çerkesi başka bölgelere yerleştirdi. İkinci bir sürgünle Ortadoğu ve Anadolu’ya serpiştirilen Çerkesler bu süreçte ciddi dramlar yaşadılar. – F. Yavuz Ulugün, “Kocaeli’de Tarihsel Göçler”, Uluslar arası Gazi Akçakoca ve Kocaeli Tarihi Sempozyumu Bildirisi, 2014.
57Nedim İpek, “Rumeli’den Anadolu’ya Türk Göçleri”, Ankara, 1999, s. 172.
58Nedim İpek, a.g.e, s. 38, 39.
59Nihat Berzeg, “Çerkes Sürgünü”, Ankara 1996, s. 162, 163.
60Araştırmacı yazar Selçuk Sol (Sımsım) görüşme notu, Ekim 2014.
61Derya Derin Paşaoğlu, “Muhacir Komisyonu Maruzatı’na Göre (1877-78) 93 Harbi Sonrası Muhacir İskânı”, History Studies Dergisi Halil İnalcık Özel Sayısı, Volume 5 Issue 2, Mart 2013, s. 371.
62Zeynel Özlü, “19. Yüzyılda Düzce Kazasına Göçler”, s. 210. – BOA., DH.MKT., 26/Ş/1296 Hicri, Dosya no: 1328, Gömlek no: 9.
63Mehmet Demirtaş, “Kırım Savaşı ve 93 Harbi Sürecinde Osmanlı Memleketine gelen Göçmenlerin Sevk ve İskânları”, A.Ü. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, Sayı 41, Erzurum 2009, s. 228.

14 1920’li yıllara kadar Yongalıkla birlikte anılan Ardıçdibi köyü, Doğu Karadeniz göçü sonrası Dereköy ve Yıldıztepe köylerine ayrılmıştır. İlk Çerkes yerleşimleri Yıldıztepe mevkiinde olmuştur.
15 1920’li yıllara kadar Aziziye ile birlikte anılan Mergiç (Esenköy) sonradan ayrılarak köy olmuştur.
16 1900’lü yılların başlarında Musababa köyünden ayrılarak köy olmuştur ve sonradan tekrar mahalleye dönmüştür. Geçmişte Çerkeslerin yaşadığı yerleşim yeri Musababa Kozlu Mahallesi olarak bilinir.
17 1896 Salnamesinde müstakil köy olarak gözüken Hacıismail köyü Elmacık köyünün yukarı mahallesi olup 1928 yılından sonra aşağı köyle birleşmiştir.
18 1896 Salnamesinde müstakil köy olarak gözüken Hatip Hacı İbrahim Köyü yaşam yerinin uygunsuzluğu ve hastalıklar dolayısıyla 1930’lu yıllarda dağılarak arazisi Aydınpınar (Şaguc) köyüne bağlanmıştır. Bu köy Aydınpınar köyünden önce kurulmuştur.
(*) Düzce’de Çerkeslerin oluşturduğu ve kayıtlara geçmeden dağılan bazı yerleşim birimlerinin olduğuda bilinmektedir. Bunlardan en bilineni bugünkü Çocuk Esirgeme Kurumunun arkasında Karaca deresi kıyısında yerleşimi olan Şaveş’u hable idi. Bataklıçiftlik, Hocaoğlu ve Kızılcık köylerinin arasındaki bölgede de hastalıktan kırılarak dağılan bir yerleşimden bahsedilir. Çerkesler Düzce ovasında yerel makamların iradesi ile daha önce kurulmuş olan bazı köylere de yerleşmişlerdir. Bugün Cumayeri’nin Mahallesi olan ve Dokuzdeğirmen yolu üzerinde bulunan Yeniyaka (Muhacir Yaka) Mahallesinde geçmişte Çerkes yerleşiminin olduğunu yaşlılar söyler ve arşiv belgeleride bunu doğrular. Arşiv belgelerinde Yeniyaka Mahallesi Seydibucak olarak geçer. Yine yerli Manav köyü olan Bakraz (Günbaşı) köyü arazisine de yerleştiklerini elimizde bulunan Mayıs 1869 tarihli tapu senedi doğrulamaktadır. Arşiv belgelerinde Düzce’de Beylik Değirmeni adında bir Çerkes yerleşimi geçmekte olup, yer tespiti tarafımızdan yapılamamıştır. Şehir merkezindeki Cedidiye Mahallesi de Çerkeslerin yoğun olarak yerleştiği mahallelerden birisidir. Şerefiye Mahallesine de yerleşimler olmuştur. Düzce ovasındaki iskânda, adlarını 1896 Kastamonu Vilayeti Salnamesi, 1921- 1925 yılı Bolu Vilayet Salnamesi ve 1928 basımı Son Teşkilat-ı Mülkiyede Köylerimizin Adları adlı kitaptan doğruladığımız 60 civarında Çerkes köyü kurulmuştur. Bu köylerden 16’sı bugün mahalle statüsündedir. Köylerin diğer adları; 1896 Kastamonu Vilayet Salnamesi, 1921-1925 Bolu Salnamesi, 1928 basımı Son Teşkilat-ı Mülkiyede Köylerimizin Adları adlı kitap, 1962 yılında İçişleri Bakanlığı İller İdaresi Genel Müdürlüğü tarafından yayınlanan Bolu İli bülteni, 1967 Bolu Vilayet Yıllığı, 1965 Yılı Köy Envanter Etütleri ile köy sakinleri tarafından kullanılan adlar ve bu konuları araştıran kişilerin notlarından ve anlattıklarından faydalanılarak hazırlanmıştır. Görüşülen kişiler; Mrh. Kazım Taymaz, Mrh. Becaşe Burhan Yılmaz, Hıdzetl’ Ahmet Hazer Hızal, Brant Şefik Ceylan, Hapiy Tarık Acaroğlu, Hapiy Cevdet Yıldız, Brant Recai Arslan, Hatko Kenan Arslan, Zeynel Özlü, Şaguc Kenan Macit, Mrh. Thavkho Ahmet Bilgin, Jane Hakan Jan, Abdülkadir Kalay.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz