Kamuoyunun ve Dünya Çerkes Birliği (DÇB) bileşenlerinin dikkatine,
Kafkas Dernekleri Federasyonu (KAFFED) Yönetim Kurulu’nun 18 Aralık 2016 tarihinde yapılan toplantısında DÇB Genel Merkezi ile ilişkilerin “askıya” alınmasına karar verilmişti.
KAFFED Yönetim Kurulu’nun bu kararının ardından bir tartışma süreci başlamıştır. Bu tür konuların geniş katılım ile aktif olarak tartışılması, toplumsal sorunlarımıza doğru çözümlerin geliştirilmesi için faydalı ve gereklidir. KAFFED Yönetim Kurulu’nun bu kararını yerinde bulanlar olabileceği gibi eleştirenler, yersiz ve gereksiz bulanlar da olabilecektir. Ancak son zamanlarda yaşanan tartışmalarda bazı konuların yanlış anlaşıldığı ve aktarıldığı görüldüğü için, süreç hakkında kamuoyuna ayrıntılı bilgi verilmesine gerek duyulmuştur.
DÇB’de farklı sesler olması doğaldır
KAFFED’in kurucu bileşenlerinden biri olduğu DÇB, gerek anavatan, gerekse anavatanı dışında yaşayan Çerkes halkının kültürel ve manevi mirasının yaşatılması, ulusal varlığının korunması, ekonomik, sosyal, kültürel ve manevi sorunların çözülmesi, diasporada yaşayan Çerkeslerin anavatanları ile ilişkilerinin güçlendirilmesi ve anavatanına dönmek isteyen Çerkeslere her türlü desteğin sağlanması amacıyla kurulmuş uluslararası bir sivil toplum örgütüdür. Farklı coğrafyalarda, farklı kültürel ve siyasal koşullarda faaliyet gösteren kuruluşların yer aldığı bir yapılanmada, farklı görüş ve yaklaşımların olması da doğaldır. Bu nedenle KAFFED ve DÇB arasındaki ilişkilerin kuruluşundan bugüne kadar farklı düzeylerde ve hareketli olmasını, zaman zaman gerilimlerin yaşanmasını doğal karşılamak gerekir. Bu farklılıklara karşın tüm bileşenleri bir arada tutan ve beraber çalışmalarını sağlayan, DÇB’nin kuruluşunda açıkça tanımlanan ortak amaç ve ilkelerdir. KAFFED Yönetim Kurulu’nun son kararını, anavatan ve diasporadaki tüm Çerkesler tarafından benimsenen bu amaç ve ilkelerin gerçekleştirilmesini sağlamaya yönelik bir çaba olarak değerlendirmek gerekir.
DÇB, kısıtlama kararının ardından aktif tutum takınmadı
DÇB ile ilişkilerin geldiği noktayı ve KAFFED’in kararını sadece Genel Başkan Yaşar Aslankaya’nın Rusya Federasyonu’na girişinin 2020 yılına kadar kısıtlanmış olması ile açıklamak doğru değildir. Kuşkusuz anavatan-diaspora ilişkilerini engellemeye yönelik bu kısıtlamayı haksız, mesnetsiz ve hukuka aykırı buluyoruz. Ancak bu kısıtlamanın doğrudan DÇB tarafından yapılmadığını bilecek birikim ve kurumsal deneyime sahibiz. KAFFED olarak bu meseleye dair itirazımız, DÇB Genel Merkezi’nin bu olayın ardından bir kurumsal tavır geliştirmemesinden kaynaklanmaktadır.
KAFFED Yönetim Kurulu’nun, DÇB Genel Merkezi ile ilişkilerin askıya alınması kararı, DÇB Genel Başkanı’nın yönetim anlayışına yönelik eleştiriler karşısında verilen sözlerin tutulmaması, toplantı, karar alma ve çalışma biçimine yönelik olarak yapılan uyarı ve tavsiyelerin dikkate alınmaması, Çerkes halkının sorunlarına karşı takınılan duyarsız tutum ile Çerkes kamuoyunda tepkilere neden olan eylem ve söylemlerde ısrar edilmesidir. KAFFED tarafından dile getirilen bu eleştiriler, DÇB üyesi diğer kurumlar ve yöneticiler tarafından da pek çok kez dile getirilmiştir. DÇB’nin varlık nedeni anavatan-diaspora ilişkilerinin kurulmasıdır. Bu ilişkilerin engellenmesine yönelik olarak KAFFED Genel Başkanı’na anavatana giriş yasağı konulması karşısında DÇB Genel Merkezi’nin aktif tutum takınmaması, Çerkes halkının sorunlarına yönelik duyarsızlığının son örneği olmuştur.
DÇB ile ilişkiler “dondurulmadı”, askıya alındı
KAFFED Yönetim Kurulu aldığı bu karar ile DÇB üyeliğinden ayrılmış değildir. KAFFED Tüzüğüne göre DÇB ve benzeri uluslararası kuruluşlara üye olma ve üyelikten ayrılma konusunda karar yetkisi sadece Genel Kurul’a aittir. Ayrıca, yasal düzenlemelerin ötesinde, KAFFED Yönetim Kurulu’nun önemli kararları her zaman en geniş toplumsal istişare sonucu aldığı bilinmektedir. Nitekim bu karar da Başkanlar Kurulu başta olmak üzere uzun bir istişare süreci sonucu alınmıştır. Bu gerçeklere karşın, “DÇB’yi dağıtmak” veya “yıllarca çok zor kurulan ilişkileri koparmak” gibi mesnetsiz iddiaları ortaya atmak en hafif deyimle süreci okuyamamakla açıklanabilir.
DÇB güven artırıcı adımlar atmalıdır
Tüm ilgililerin bilmesini isteriz ki KAFFED kuruluşundan itibaren devam ettirdiği, anavatanla olan ilişkilerini daha çok sağlamlaştırmaya ve derinleştirmeye yönelik faaliyetlerinden hiçbir taviz vermemiştir, vermeyecektir. Bu gelişmelerin akabinde, Sn. Sokhrokov tarafından dile getirilen “KAFFED ayrılırsa Türkiye’den katılmak isteyen kurumlar hazır” beyanı da son derece vahimdir. Anavatan-diaspora denklemini bilen herkesin anlamsız bulacağı bu tip açıklamalar, sorunları çözmeye dair bir girişimden ziyade derinleştirmeye yönelik potansiyel bir riski barındırmaktadır ve KAFFED Yönetim Kurulu kararının ne kadar doğru olduğunu bir kez daha göstermiştir. Tekrar hatırlatalım: KAFFED, Türkiye diasporasında derneklerin bir çatı altında toplanmasını sağlayan, anavatan ve dönüş dinamiğini her dönem canlı tutan ve bu nedenle DÇB’nin kurucusu olan kurumdur.
Mevcut durumda DÇB’nin diasporada yaşayan, anavatanda yaşayan ve anavatana dönüş yapmış olan Çerkeslerin sorunlarının çözümüne dair güçlü bir vizyon ve irade taşıdığını söylemek giderek güçleşmektedir. Bu süreçten çıkılabilmesinin yolu, mevcut durumda DÇB’nin çözüm odaklı bir tartışma zeminine ön ayak olması ve işleyişindeki ilkeleri net olarak tanımlayan, bireysel tasarruflardan ziyade kurumsal gücü ön plana koyan bir yeniden yapılanma ve tüzük değişikliği ile mümkün olabilecektir. Öte yandan atılan bu adımın yegane sebebi olmamakla birlikte Sn. Yaşar Aslankaya’nın anavatana girişinin kısıtlanması diaspora ve KAFFED açısından kabul edilemez bir durum olarak görülmektedir. DÇB’nin, Genel Başkan Yaşar Aslankaya’nın giriş yasağının kaldırılmasına ilişkin daha güçlü ve gerekirse hukuki mücadele vizyonu ortaya koyması gibi güven artırıcı adımların ivedilikle atılması gereklidir.
Kamuoyunun bilgilerine sunulur.
Kafkas Dernekleri Federasyonu Yönetim Kurulu