Bir Çerkes sözü vardır: “Tanrı bütün milletleri özgür ve mutlu kılsın bizi de unutmasın” diye. Yeni yılda tamamen bu temenniyi paylaşıyor ve yeni yılın dünya da yaşayan herkese huzur ve mutluluk getirmesini diliyorum…
2016 yılı Türkiye için çok zor geçti, bu zorluktan Türkiye’de etkilenmeyen insan ve toplum kalmadı. 2015’in baharında başlayıp 2016 yılının son günlerine kadar sürekli artan bir şiddet döngüsü yaşadık. Birçok insan bu döngü de hayatını kaybetti ve yaralandı. Sokaklar hepimiz için tehlikeli bir hale gelmeye başladı. Ülke kutuplaştı ve kutuplar birbirlerine karşı iyice duyarsızlaştı. Oysa bu şiddet döngüsü içerisinde muhafazakarından-ateistine, Türkünden-Çerkesine, kadınından-erkeğine herkes acılar çekti. Fakat insanlar yalnızca kendi acılarına gömülüp, öteki olarak görmeye başladıklarının acılarına sevinmeye başladılar. Ben yeni yılın bütün bunların son bulacağı, barışın ve kardeşliğin tekrar ülkeye huzur getireceği, demokrasi ve adaletin yeniden herkes için güvence olacağı bir yıl olmasını dilerim tanrıdan. He birimiz, tüm siyasi farklılıklarımıza rağmen haddinden fazla acılar yaşadık. Birbirimizin acısına üzüleceğimiz, kendimiz için aradığımız huzuru başkası için de dileyeceğimiz gün, bu ülke içinde yaşayan herkes için daha huzurlu ve güvenli bir ülke olacaktır diye düşünüyorum.
‘Demokratik Çerkes Kongresi Girişimi’nin (DÇK-G) 2016 yılı son toplantısında gündeme gelen bir konuyu Jıneps Gazetesi’nin 2017 yılının ilk sayısında sizlere aktarmak istiyorum.
20 Temmuz 2015 tarihinde Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde bir terör örgütünün canlı bomba saldırısında kaybettiğimiz kardeşimiz Nartan Kılıç’ın anısına, onun gelecekte yaşamak üzere hayalini kurduğu bir yeri anavatandaki arkadaşları ve sevdikleri bir gençlik merkezine dönüştürmek için uzun süredir çalışmalarda bulunuyorlar. İlk adımları atılmış olan bu projenin temel amacı diasporadaki Çerkes gençliği ile anavatanları arasında bir köprü kurmak. Bu proje çok önemli zira artık herkes Türkiye’de Çerkes gençliğinin kendi değerlerinden hızla uzaklaştığının farkında ve gençliğin Çerkeslik için neyi ifade ettiği gayet açık: Gelecek. Aklını peynir-ekmekle yememiş hiç kimse, bu durumun önüne geçebilmek için gençliğin anavatanla bağlarını sıklaştırması gerektiğine itiraz edemez. Öğrenebildiğim kadarıyla bu proje, Kafkas Dernekleri Federasyonu Başkanlar kurulunda KAFFED’e bağlı Çerkes dernekleri başkanlarının hepsiyle paylaşılmış. Umut ediyorum ki hak ettiği ilgiyi görür ve proje mümkün olduğu en kısa sürede anavatanda bu projeyi üstlenen gençler tarafından hayata geçirilir. Bu projenin varlığından ilk defa haberdar olan insanlar için projeyle ilgili kısa bilgi vereyim. Nartan’ın Bahçesi; Türkiye’den (veya belki diğer diaspora ülkelerinden) anavatanına üniversite okumaya giden Çerkes gençlerinin çevreleriyle sosyalleşecekleri, hayata karışabilecekleri, birlikte üreterek yaşayabilecekleri bir merkez. Bu merkezde konaklayabilecekler. Projenin yürütmesinde bulunan gençlerin daha şimdiden yaptıkları gibi, meyve toplayacaklar, tarla ekecekler, el ele verip taş üstüne taş koyacaklar ve birlikte yaşayacaklar. Projenin Türkiye tarafında şuana kadar sorumluluk alarak çalışmalara başlayan kurum Bağlarbaşı Derneği, aldığım bilgilere göre Bağlarbaşı derneği bu ilkbahar-yaz aylarında projenin inşaatında üretime katılmak üzere anavatana gençler gönderecek. Yani bu merkez hem anavatandaki hem de diasporadaki Çerkes gençlerinin emekleri üzerine kurulacak. Benim öğrenebildiğim kadarıyla projenin gerçekleştirileceği alan satın alınmış; şimdi bu projeyi hızlandıracak, Çerkes toplumunun her zümresinin katkısının olacağı, toplumsallaşacağı katkıyı ve sahiplenmeyi sağlamak kalıyor. Daha fazla bilgi almak için Üsküdar’da bulunan İstanbul Kafkas Kültür Derneği (Bağlarbaşı Derneği) ile iletişime geçebilirsiniz. Ama benim size anlatmak istediklerimi okumaya devam edebilirsiniz.
Bir halkın içinde tek bir düşünce olması olanaksız, zaten öyle bir şey düşünmek dahi sağlıksız. Bir halkın içinde her düşünceden insan bulunur. Halkı oluşturan insanlar; içinde bulundukları yaşamı eleştirebilir veya savunabilirler, kimilerinin arzu ettikleri şey, kimilerinin itiraz ettikleri şey olabilir ve bu taraflar birbirleriyle tartışabilir ve hatta hoş olmasa bile kavga da edebilirler. Türkiye’de “Beş parmağın beşi bir değil” diye bir deyiş vardır, bu tıpkı öyledir. 2016 yılında çokça gördüğümüz şeylerden biri de insanların beğenmedikleri kişileri Çerkes olmamakla itham etmesiydi. Farklılıklarına nefret püskürtmesiydi ve Çerkesler için de ne yazık ki bu yönleriyle kırıcı bir yıl olarak geçti. Birçok arkadaşım şahidim ki; kendi çevremdeki insanlara, bizim gibi düşünmeyen insanlar için bu tip yaklaşımları konusunda en fazla itirazda bulundum. Birbirimizle art niyet aramıyorsak şunu iyi bilmeliyiz ki; hiç kimse savunduğu düşünceyi kötülük olsun diye istemiyor, herkes kendi bildiğini iyi olduğunu, iyi geleceğini düşündüğü için savunuyor. Bu sadece bize özgü değil, Türkiye’de Türkler, İngiltere de İngilizler, Suriye’de Araplar yani kısaca her halk kendi içinde farklı fikirleri olan gruplar taşır ve tüm bu grupların kendi tabanları fikirlerinin kendileri için daha iyi geleceğine inandığı için böyledir. O halde bize daha iyi geleceğine dair inancımızla nasıl fikir ayrılıkları yaşayıp birbirimizle tartışabiliyorsak, bize daha iyi geleceğine dair inancımızla somut bir proje de birleşip üretebilmeliyiz. Çünkü tüm fikir ayrılıkları ve tartışmalar somut bir şeyler üretebilmek içindir. Nartan’ın Bahçesi de biz Çerkesler için öyledir. Çerkeslerin belli bir düşünceyi savunan grupları için değil, tüm Çerkesler için geleceğe hizmettir. Yarın oraya gidecek hiçbir gence hangi dinden olduğu, hangi ideolojiyi savunduğu sorulmayacaktır, aksine tüm inançlardan ve düşüncelerden olan Çerkes gençliğini bir araya getirip olgunlaştıracak ve diaspora ile anavatan arasında bir köprü olacaktır. Bu köprü ne sağcılığı ne solculuğu temsil etmeyecektir, bir halkın ikiye bölünmüş geçmişini bir araya getirmeyi temsil edecektir. Bu anlamda bakıldığında bu projenin Çerkeslerin tüm kesimleri tarafından sahiplenilerek toplumsallaştırılmasının neden gerekli olduğu daha kolayca anlaşılabilir. Elinizi vicdanınıza koyun ve Çerkesliğin yarınını düşünün. Çerkes kültüründen giderek yozlaşan gençlik için birleşin…
Yeni yıl; hepimiz için en iyisini istemekle fikir ayrılıkları yaşayan Çerkeslerin, Çerkesler için anlamlı bir şey üretmek için birleşen yolu olsun!