Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Nils Muižnieks, Türkiye’de basın ifade özgürlüğü için acil adımlar atılması gerektiğini söyledi; gazeteciler, akademisyenler, milletvekilleri ve sıradan vatandaşlara yönelik giderek artan yargı tacizi ile hükümetin çoğulculuğu yok sayan ve sansüre neden olan müdahaleleriyle Türkiye’de demokratik müzakere alanlarının endişe verici bir şekilde azaldığını ifade etti.
Komiser Muižnieks’in 6-14 Nisan ve 27-29 Eylül 2016 tarihlerinde gerçekleştirdiği Türkiye ziyaretlerinin ardından hazırladığı “Türkiye’de ifade özgürlüğü ve medya özgürlüğüne ilişkin Memorandum” bugün yayınlandı.
Medyada çoğulculuk ve bağımsızlık, ifade özgürlüğünü kısıtlayan yargı tacizi, gazetecilerin korunması ve güvenliği ile internet sansürü bölümlerinden oluşan memorandumda, hükümet yanlısı medyanın desteklenmesi, eleştirel medyanın baskı altına alınması ve engellenmesi, medya özgürlüğüne ve bağımsızlığına yönelik doğrudan saldırılar, eleştirel medyanın tamamıyla kapatılması, Meclisteki tartışma alanını sınırlandırmak üzere yargı tacizine başvurulması gibi başlıklar yer aldı. Muižnieks, Türkiye’deki cumhurbaşkanına hakaret davalarının «cumhurbaşkanına hakaretin hala ayrı bir suç sayıldığı devletler de dahil olmak üzere diğer 46 Avrupa Konseyi üye devletinde” eşi benzeri olmadığını ve bu maddenin kullanımının, Cumhurbaşkanına ve bu vesileyle onun desteklediği her tür politikanın her tür eleştirisinin bastırılması için bir araç haline geldiğini vurguladı.
Raporda “Cumhurbaşkanı’nın 15 Temmuz darbe girişimi sonrası bu maddeye dayanılarak açılan davaları bir defaya mahsus bir jest olarak geri çekeceği doğrultusundaki açıklaması, bu hükmün Türkiye’de artmaya devam ettiği son derece ağır caydırıcı etki bakımından önem taşımamaktadır” ifadelerine yer verildi.
Raporda “açıkça ifade özgürlüğünün sınırları için de kalan bir bildiriyi imzalayan akademisyenlerin bilhassa Cumhurbaşkanı tarafından yaftalandığı ve hedef alındığı” vurgulandı.
Akademiden ihraçların, “akademik özgürlüğe yönelik yoğun bir saldırı olduğu” söylendi.
Muižnieks, Cumhuriyet yazar ve yöneticilerinin yargı dosyaları incelendiğinde hakimlerin ifade özgürlüğünü hiçbir şekilde göz önüne almaması, birbirleri ile devamlı surette karşı karşıya gelmiş olan örgütler FETÖ ve PKK için aynı anda propaganda yapma suçlamasındaki tutarsızlık, ayrıca hükümeti eleştiren gazete yazılarının bağlamlarından koparılarak okunması gibi durumların öne çıktığını söylerken, gazeteciler hakkında “maddi delillerin yokluğu karşısında şaşkınlığa uğradığını” belirtti.
(bianet.org)