DİÇEG ne söylemişti?
Yıl 2009, aylardan aralık, bir kesim Çerkes Türkiye kamuoyuna basın bildirisi ile düşüncelerini iletiyor:
Demokratik Yeniden Yapılanma Çağrısı
“Demokratik Yeniden Yapılanma” süreciyle ilgili değerlendirmelerimizi bugün kamuoyu ile paylaşarak, öncelikle tüm kimliklerin, inançların ve düşüncelerin özgürce ifade edilmesi gerektiğine olan inancımızı ve şiddetin her türlüsünü reddeden tavrımızı deklare ediyoruz.
“Demokratik Yeniden Yapılanma” sürecinin, sadece bir etnik kimliğin siyasi ve kültürel hakları konusuna indirgeyen algıdan kurtarılıp, süreci bir mevzi kazanma veya yitirme savaşına dönüştürmeden, ülkemiz ve halkımız adına bir yenilenme ve yeniden yapılanma fırsatı yaratmak için;
Çocuklarımıza, kendilerini daha güvende hissedecekleri, daha mutlu yaşayabilecekleri ve çatışmanın, baskının değil, barışın, eşitliğin, özgürlüğün, sevginin egemen olduğu bir ülke bırakmak için;
Yaşanan sürecin bu ülke ve toplum lehine sonuçlanması için;
Ülkemizin tüm kimlikleri ve vatandaşları için özgürlük ve eşitliğin temel alındığı, farklılıkların zenginlik olarak değerlendirildiği, birlikte yaşama iradesinin korunduğu, günlük hayatın ve siyasetin sivilleştiği “Demokratik Türkiye” hedefimiz olmalıdır.
Ülkemizin toplumsal yaşamını belirleyen temel belge olan anayasanın, toplumun bütününün talep ve beklentilerini karşılayabilmesi önemlidir. Bu nedenle;
-Vatandaşlık tanımının yeniden yapılarak etnik kimlik vurgusundan arındırıldığı;
-Ülkemizdeki tüm kültür, kimlik, din ve inançların kendilerini özgürce ifade edebilmelerinin sağlandığı;
-Demokratik ve kültürel hakların, devletin özel önlem ve teşvikleriyle de güvence altına alındığı;
-Temel insan hak ve özgürlüklerini koruyan ve geliştiren, herkesin ve her kesimin ülkenin gerçek sahibi olduğu psikolojisini yerleştiren; sivil ve demokratik bir anayasa zorunludur.
Yaşanası bir Türkiye için;
-Kendi tarihine yabancılaşan toplumumuzun kolektif hafızasının onarılması için tek tipleştirici ve itham edici resmi tarih tezleri reddedilmeli; bilimsel, sivil ve objektif bir perspektiften tarihimiz yeniden yazılmalıdır.
-Ana dillerin varlığının hukuki ve fiili güvence altına alınmasına yönelik düzenlemeler yapılmalı ve bu konuda seçmeli anadil eğitimi, ana dilde isim-soy isim alınabilmesi ve yerleşim yerlerinin isimleri alanlarındaki yasaklar giderilmelidir,
-Anadillerdeki radyo-televizyon yayınlarında ve üniversitelerde dil ve edebiyatla ilgili açılan enstitülerde ileri adımlar atılmalı; tarihi, kültürel zenginliklerimiz ile yaşayan ve ölü tüm diller araştırma konusu yapılmalıdır.
“Demokratik Yeniden Yapılanma” tarihimizle yüzleşmenin, kendimizle barışmanın ve daha insanca yaşayabilmenin yolunu açacaktır.
Ülkemizdeki tüm kesimlerin sahip çıkacakları ve bundan onur duyacakları eşitlikçi bir birlikten, barıştan ve demokrasiden yana tavrımızı deklare ediyoruz.
“Demokratik Yeniden Yapılanma”ya evet, ayrıcalık ve halklar hiyerarşisine hayır!
Demokrasi herkesin ihtiyacıdır!
Yok sayarak var olunamaz!
DEMOKRASİ İÇİN ÇERKES GİRİŞİMİ (DİÇEG)
Metni, farklı partilere oy veren, farklı siyasi görüşte, farklı sosyal tabakadan Çerkesler imzalamıştı. Parti ve seçim değil Anayasa söz konusu idi ve farklı kesimlerden Çerkesler ortak tavır alabilme iradesini gösterebilmişti.
Anayasa değişikliği ne söylüyor?
Yıl 2017, aylardan nisan. Anayasa değişikliği için referandum yapıldı. Gerçekte 70’in üzerinde maddede değişiklik yapan 18 madde oylamaya sunuldu. Toplumsal uzlaşmanın bir tarafa bırakıldığı, Mecliste temsil edilen iki partinin uzlaştığı metnin bir kısmı özetle şöyle:
MADDE 8– Cumhurbaşkanı Devletin başıdır. Yürütme yetkisi Cumhurbaşkanına aittir… Kanunları yayımlar. Kanunları tekrar görüşülmek üzere TBMM’ne geri gönderir… Cumhurbaşkanı yardımcıları ile bakanları atar ve görevlerine son verir. Üst kademe kamu yöneticilerini atar, görevlerine son verir ve bunların atanmalarına ilişkin usul ve esasları Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenler…
MADDE 9– Cumhurbaşkanı hakkında, bir suç işlediği iddiasıyla TBMM üye tamsayısının salt çoğunluğunun vereceği önergeyle soruşturma açılması istenebilir… TBMM üye tamsayısının üçte ikisinin gizli oyuyla Yüce Divana sevk kararı alabilir…
MADDE 10– Cumhurbaşkanı, seçildikten sonra bir veya daha fazla Cumhurbaşkanı yardımcısı atayabilir. Cumhurbaşkanlığı makamının herhangi bir nedenle boşalması halinde, kırkbeş gün içinde Cumhurbaşkanı seçimi yapılır. Yenisi seçilene kadar Cumhurbaşkanı yardımcısı Cumhurbaşkanlığına vekâlet eder ve Cumhurbaşkanına ait yetkileri kullanır…
Cumhurbaşkanının … geçici olarak görevinden ayrılması hallerinde, Cumhurbaşkanı yardımcısı Cumhurbaşkanına vekâlet eder ve Cumhurbaşkanına ait yetkileri kullanır. Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar, … Cumhurbaşkanı tarafından atanır ve görevden alınır…
Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar, Cumhurbaşkanına karşı sorumludur. … Görevleriyle ilgili suç işledikleri iddiasıyla, TBMM üye tamsayısının salt çoğunluğunun vereceği önergeyle soruşturma açılması istenebilir… TBMM üye tamsayısının üçte ikisinin gizli oyuyla Yüce Divana sevk kararı alabilir…
MADDE 11– TBMM üye tamsayısının beşte üç çoğunluğuyla seçimlerin yenilenmesine karar verebilir. Bu halde TBMM genel seçimi ile Cumhurbaşkanlığı seçimi birlikte yapılır. Cumhurbaşkanının seçimlerin yenilenmesine karar vermesi halinde, TBMM genel seçimi ile Cumhurbaşkanlığı seçimi birlikte yapılır…
MADDE 12– Cumhurbaşkanı; … vatan veya Cumhuriyete karşı kuvvetli ve eylemli bir kalkışma, ülkenin ve milletin bölünmezliğini içten veya dıştan tehlikeye düşüren şiddet hareketlerinin yaygınlaşması, anayasal düzeni veya temel hak ve hürriyetleri ortadan kaldırmaya yönelik yaygın şiddet hareketlerinin ortaya çıkması, şiddet olayları nedeniyle kamu düzeninin ciddî şekilde bozulması, … ya da ağır ekonomik bunalımın ortaya çıkması hallerinde yurdun tamamında veya bir bölgesinde, süresi altı ayı geçmemek üzere olağanüstü hal ilan edebilir…
MADDE 14– 2709 sayılı Kanunun 159. maddesinin başlığı ile… “Hâkimler ve Savcılar Kurulu onüç üyeden oluşur; … Kurulun Başkanı Adalet Bakanıdır. Adalet Bakanlığı Müsteşarı Kurulun tabiî üyesidir. Kurulun, üç üyesi… Cumhurbaşkanınca; üç üyesi Yargıtay üyeleri, bir üyesi Danıştay üyeleri, üç üyesi … TBMM tarafından seçilir…
DİÇEG metnine imza atıp referandumda evet diyenler
Referandumda, DİÇEG imzalı metni imzalayan Çerkeslerin bir kısmı hayır, bir kısmı evet oyu kullandı. Oylarını önceden açıkladılar.
Evet oyu kullananlar;
-Altına imza koydukları DİÇEG metni ile referandumda oylanan, özetini aktardığım metin arasında nasıl bir bağ kurmuş olabilirler?
-Talepleri ile ilgili hiçbir konunun gündemde olmadığını gördüklerinde, “2009 yılında dile getirdiğimiz görüşlerimizi dikkate alın” tepkisini vermeksizin nasıl evet derler?
-Toplumsal uzlaşma talebinde bulunup iki partinin kararı ile dayatılan anayasa değişikliğini daha baştan reddetmeleri gerekirken nasıl evet demiş olabilirler?
-Demokrasiye, özgürlüğe dair talepler dile getiren metnin altına imza atmaktan, tek bir kişiye hemen bütün yetkilerin devredilmesine evet deme noktasına nasıl gelmiş olabilirler?
Bir insanın;
-Bütün yetkileri elinde toplayıp, yasama-yürütme ve yargıda tek karar verici olmasına,
-İstediği herhangi bir kişiyi yardımcı atayıp o kişinin gerektiğinde bütün yetkileri kullanabilmesine,
-İstediği insanları bakan atamasına,
-Yaptıklarından sorumlu tutulmamasının sağlanmasına,
-Atadığı yardımcı ve bakanların yaptıklarından sorumlu olmamalarının sağlanmasına nasıl evet dediniz?
Bu mudur demokrasi? Kimlik, demokrasi ile aynı kulvardadır. Özünde demokrasiye hayır derken kimliğinize ne demiş oldunuz?
Evet diyenlere
15 Temmuz sonrası ilan edilen OHAL döneminde hiçbir baskı hissetmediniz mi? KHK’lardan biri size dokunmadı ise de yakınlarınıza, komşularınıza, arkadaşlarınıza da dokunmadı mı Fetö ile ilişkili olmamalarına, sadece muhalif olmalarına karşın işinden aşından olanlar için sesiniz çıktı mı? Hemen her muhalifi; özgürlüğünden mahrum etmek, aç –işsiz- bırakmak gibi yöntemlerle terbiye söz konusu. Sonra da kurunun yanında yaş da yanmış olabilir yaklaşımı ile “haksız uygulamalar da olmuştur, kurulur komisyon bakılır” deniyor ve kamuoyu oyalanıyor, zaman geçince komisyon da unutturuluyor, kurulmuyor. Yeni KHK’larla yine Fetö ilişkisi olmayan muhalifler işlerinden atılıyor. Hiç mi sızlamıyor vicdanınız?
Seçim öncesi baskılar, devletin bütün olanaklarının evet için kullanılması, seçimde YSK’nın kararı, oy sayımı vb. ile ilgili şaibeler nedeniyle elinizi vicdanınıza koyun demiyorum, öncelikle KHK ile işten atılan ve Fetö ilişkisi olmayanlar için sonra da evet dediğiniz maddelerle ilgili bunu yapın.
Ortadan ikiye bölünmüş bir toplum söz konusu. Bakın 2009 metnine, talebiniz tam tersidir.
Lider, halkın yarısının lideri, diğer yarısının ise kavgalısı. Kendisi istediği için öyle ve bunu sürdüreceğini kurduğu hemen her cümleden anlamak olası. Gidiş iyi değil, bilesiniz. Atı alan ülkeyi iyi bir yere götürmüyor.
Evet gerekçeleriniz
Tabi ki terör, Suriye, darbe gibi çok çeşitli gerekçeler sunup 2009’dan bugüne değişen şeyler var diyeceksiniz, Fetö diyeceksiniz. Bunların hiçbiri tek insana yetki devrine evet demek için gerekçe değil.
Parti ve seçimden bağımsız referandumda evet demek, liderin her söylediği ve istediğine evet, yani biat kültürü ile açıklanabilir bana göre. 2009’da imza attığınız metni savunup hayır oyu verdikten sonra da lideri ve partisini desteklemeye devam edebilirdiniz. Ve lider ölümsüz mü? Sonrasını hiç düşündünüz mü?
Ayrıca söylemek isterim ki Fetö konusunda lider hiç masum değil. Sıkı bir günah çıkarması gerek. Öyle “Rabbim ve milletim bizi affetsin” veya “kandırıldım” ile olacak iş değil kısaca. Tabi ki militan destekçilerin de bu konuda günah çıkarması gerek. Susma nedenleri ikbal endişesi, korku veya başka bir şey olabilir. Her ne ise bunu da söyleyerek konuşmalılar.
Bir soru daha
Geçici Madde 21- A) TBMM’nin 27. Yasama Dönemi milletvekili genel seçimi ve Cumhurbaşkanlığı seçimi 03.11.2019 tarihinde birlikte yapılır…
Bu durumda erken baskın genel seçim isterse lideriniz yeniden anayasa maddesi değiştirmek mi gerekecek?
AKPM kararı
Avrupa Konseyi’nin kuruluş amacı; “insan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğünü desteklemek”. Rusya, Azerbaycan gibi ülkeler de üye. Yani AB’den farklı bir yapı. Denetim süreçlerinde Avrupa standartlarına uygunluk kontrol ediliyor. Türkiye 2004, yani AKP’nin ilk iktidar yılında koşullu olarak bu süreçten çıkarılmıştı. Cumhurbaşkanı o zaman “AB kapısı açılmıştır” müjdesi vermişti ve havai fişekli kutlama yaptırmıştı. 2017’de tekrar denetim süreci kararı aldı AKPM (Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi). Avrupa aynı Avrupa, denetim sürecinden çıkarırken de tekraren sokarken de. Peki Cumhurbaşkanı aynı lider mi?
Karar tabi ki siyasi olacak ayrıca. Kuruluş nedeni bu ve başından itibaren bunu Türkiye de, Türkiye’yi yönetenler de biliyor.
Yeni denetleme sürecinde iktidardan istenenler nasıl sıralanmış peki?
-OHAL uygulamasına derhal son verilmesi,
-KHK yayımlamanın ve ihraçların durdurulması,
-Suçları kanıtlanmamış tutuklu milletvekili ve gazetecilerin serbest bırakılması,
-Adil yargının acilen güvence altına alınması,
-Medya ve ifade özgürlüğünün geliştirilmesi.
Fazla söze gerek var mı?
Başörtüsü özgürlüğü süreci ve sonrası dikkate alınarak unutulmamalı, özgürlük herkese gerek, adil yargılama herkese gerek, kısaca demokrasi herkese gerek, daha fazlası, daha fazlası..