Şiirlerin Dilinde Çerkes Sürgünü

0
865

Kafkas-Rus savaşlarında yıkım, insanları yerlerinden etti. Sürgünü dayattı. Çerkes şiiri,sürgünü canlı tuttu. Sömürgecilerle çatıştı. Çarlık işgaliyle oturulmaz hale getirilen köyler, doğaya-çevreye verilen tahribatlar, kırım ve katliamlar sonucu sürgün edilenlerin yaşamıydı Çerkes şiirinin dizelerinde dile getirilenler. Çerkes sürgünü, Çerkes ulusunun ve halkının aydınlık geleceğinin yok edilişi, birlik ve dayanışmalarının boşa çıkartılmasıydı. Çerkes sürgünü, diktatörce yetkiler ve üstün silah gücüyle donatılmış Çarlığın karşısında, özgürlük mücadelesi yürüten Çerkeslerin; siyasal, sosyal kurtuluşlarının bastırılması, parçalanıp dağıtılması, asimile edilmesiydi. Çerkes sürgünü, Kafkas tarihinin zorlu geçmişidir. Dün Çarlık, bu günde Rusya, sürgünle köklerinden kopartılan Çerkeslerin, bilinçlerinin ve tarihlerinin karartılmasını istemektedir. Çerkesler, köklerinin tarihin derinlerine dayanan bir halk olduklarını, gelecekte de var olmayı istediklerini, barış içerisinde bir yaşamdan yana olduklarını her fırsatta uluslararası alanlarda dillendirmişlerdir.
Kafkas şiirinde sürgünün izleri hep vardır. Aynı zamanda Çerkes şiiri, gücünü Kafkasya’nın tarihsel kökleri ve mirası olan Nart mitolojilerinden almıştır. Pek çok şairinin dizelerinde Nart mitolojilerinin etkisi vardır. Kafkas şiirinin imgeleri arasında Nart destanlarındaki imge, ironi, Çerkes şiirinin dizelerine ustalıkla yansıtılmıştır.
Çerkes şairleri, sürgünü şiirlerine yansıtırken; kavratıcı, şiirsel anlatımcılığı seçmişler. Çerkes şairleri, konuştukları Adığece, Abhazca, Osetçe (Alanca-İronca), Çeçence dilleriyle, doğal anlatımcı söylemler kullanmış, tarihsel kültürün terk edilmeyen pek çok değerlerini dizelere serpiştirmişler. Pek çok şair; Oşhamafe (Elbruz) gibi en yüksek dağlar, tepeler; Kuban, Terek gibi ırmaklar; Maykop, Soçi, Pitsunda, Nalçik gibi kentler; Şkepışine, Akordiyon gibi müzik araçları; Kama, Yamçı, At gibi pek çok öğeyi şiir dizelerine yansıtmışlar. Duygusallık, özlem, vatanla buluşma, geriye dönüş gibi pek çok konu Çerkes şiirini süslemiş. Çerkes şiiri kuralsız, haksız, hukuksuz kırımlarda insana, doğaya karşı sorumluluk duymuş. Yaşanan bütün kötülüklere, sürgün ve katliamlar neden oldu, bunu sorgulamış Çerkes şiiri. Kafkas şairleri, ozanları, müzisyenleri, coğrafyanın, toprağın, Çerkeslerin sorunlarına kayıtsız kalmamışlar.
Kafkasya kültürel değerlerinde yaşayanlar Çerkes şiirinin konusu olmuştur. O değerler, Çerkes halk şiiriyle buluşmuştur. Çerkes şiirinde zengin bir folklor, masal, mitos, inanç ve danslar vardır. Başlangıcı Kafkas yaşamından gelen, doğadan kaynaklanan bilgilerdir. Çerkes şiiri, sürgünün, acının, topraklardan kopuşun bilgilerinden kaynaklanmıştır. Çerkes şiiri, halkın ortaklaşa kültürünün emeğidir. Onu Çerkes şairleri üretmiştir. Kafkasya’da şiir, tarihsel gelişimi açısından halkın sorunlarını, sürgünün acı sonuçlarını unutturmamıştır. Sürgün üzerine sözü Kafkas şairlerine verelim:
ÇERAŞ’E Tembot dizeleriyle; ‘Bekliyorum’ derken sürgünle, vatandan koparılanların yolunu gözlerken; “Elim balda, elim kanda / Ne yalvacım, ne de tanrı / Ne kan, ne bal istiyorum. / Tohum saçtım anılara / Göverecek bekliyorum” demişti diaspora olan halkına.
MEŞBAŞE İshak; “Göverecek tohum / Sıcak ana kucağında / Bunca üşümelerden sonra / Boy verecek usul usul / Hele ilkyaz güneşi gelsin” dizeleriyle halkın buluşmasını özlemişti.
FOVSET Balkarsürgünde bulunanlara; “Yok olan saflarına benziyor / Seni, nasırlaşmış avuçlarındaki çizgiler / Halkım, vatanında olsaydın” dizeleriyle dillendiriyordu özlemini.
ALHAS Fidarok sürgünden sonra kendi halkı için değil yabancı topraklarda düşenlere; “Severdik biz o zamanlar bir birimizi / Hür Kafkasya hepimizin nabzında atardı / Bir ferdimizin derdi, hepimizin derdiydi / Sen de hatırlarsın kardeşim o günlerde / Ölmek de yaşamak gibi kolay, / Yaşamak kadar güzeldi. / Yaman esti soğuk kuzey rüzgârı, / O topraktan nasıl koptuk bilemedik kardeşim, (…) / Ve biz o günden beri / Nerelerde, kimler için ölmedik.”
KUYEKUE Nalbiy; “Usta demirci / Çekiçle oynarken, /Ateşten kıvılcımlar dağıldı / Kıvılcımlardan her biri / Parıldayan birer yaldız / Gökyüzünde / Baktım gökyüzüne / Orada, burada.”
LAKARBAY Yuri; “Kimi ağudan öldü / kimi ihanetten / kimini aldı dalgalar. / Yılları yalan yazarlar, / Yabancı yazarlar / Kördür, duygusuzdur, / Dağlarda parlayan yollar, / Şimdi isimleri yaban / Dağlara şiir yazarlar. / Baharda kar şarap olur. / Bağırır, inler ırmaklar, / Baksana! / Halkım gidiyor / Sıkı sarılmış başlıklar, / Azar azar yürürler. / Suda kaybolur yüzleri.”
MAMAKAYEV Mohmad dizelerinde; “ Yan yüreğim yan, yanmanı istiyorum! / Yolumuz kısaldı çok iyi biliyorum. / Bu yüzden vatanımın topraklarını, / Koruyan ateşi alevlendir diyorum. / Alın teri dökmüşse, savaşıp korumuşsa / Veya karışmış ise insan bir damlacık al kanı, / Dünyada var olan her şeyden daha fazla, / Çeçen kutsallaştırır, suyunu, toprağını.”
TLOSTEN Wumar; “En ince lisandan daha inceydi /…Anlattılar ızdırabı yok edenlerin öyküsünü / Götürdüler beni onların ülkesine / Öyle bir yer ki / Kemiklerle örülmüş binalar kemik köprüler / Kemik ranzalar vardı / Meşalelerin içinde kan yanıyordu”.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz