Faş, Sohum ve Anapa dışındaki iskeleler yetersiz, ambarları bulunmayan, çoğu rüzgâra dalgakıranları olmadığından Karadeniz’in fırtınalarına karşı gemilere yeterli ve tam bir koruma sağlamayan, hemen tamamen ahşaptan yapılmış iskelelerdi. İskelelerde ne yanaşılabilecek rıhtımlar, ne de yükleme boşaltma tesisleri vardı. Gemiler, bazı iskelelerde doğrudan karaya yanaşarak yük ve yolcularını indirir, bazı iskelelerde ise açığa demirler, yolcular ve yükler kayık ve mavnalarla sahile taşınırdı.38 Pek çok iskelede mahzen denilen depolar ve gümrük vardı. İskeleleri hizmet sundukları iç bölgelere bağlayan yollar da iyi durumda değildi. Daha kötüsü iskelelerin çoğunda böyle bir yol yoktu. Bâb-ı Âli, yol ve liman gibi alt yapıların inşâsı ve onarımı ile 19. yüzyıla kadar hemen hiç ilgilenmedi.
Kafkasya Kıyısındaki Gümrükler ve Vergilendirme
Halefi oldukları Bizans İmparatorluğu gibi Osmanlılar da kıyı ve sınır bölgelerini etraflarındaki yerleşimlerle birlikte büyük gümrük bölgeleri hâlinde örgütlemişlerdi.39 Gümrüklerde tahsil edilen vergiler de mukâtaa hâline getirilmişti. Kırım Yarımadası ve Kafkasya’nın Karadeniz kıyılarındaki Kefe, Kerç, Azak, Taman, Temrük, Anapa gibi iskeleler, Karadeniz’deki dört gümrük bölgesinden biri olan Kefe Gümrüğü’ne dâhildi.40 Kefe Gümrüğü de Kefe eyâletindeki tüm gelirleri bünyesinde toplayan ve bir nâzır tarafından idare edilen Kefe Mukâtaası’na bağlıydı.41 Kefe Mukâtaası’nın gelirinden bölgedeki kale ve şehirlerde görevli askerlerle, imam, hatip, müezzin, müderris ve cami personelinin maaşları, kale, köprü, cami ve diğer mirî binaların inşaat, bakım ve tâmir masrafları, Kırım hanları, kalgayları ve Çerkes beylerinin salyâneleri gibi çeşitli masraflar karşılanıyordu.42 Faş, Batum ve Tevabii İskeleleri Gümrüğü ise bazen malikâne olarak verilen ayrı bir gümrük bölgesiydi.43
Bâb-ı Âli, 1736–1739 arasında Rusya ile yapılan savaşın ardından İstanbul’un iâşe ihtiyacını karşılayabilmek için Kefe Gümrüğü’ne bağlı iskelelerden başkente yönelik deniz ticaretini yeniden düzenledi. Anılan iskelelerden İstanbul’a gönderilen tereyağı ve zahirenin alım satımında narha uyulmasını ve malların kayıtlarının düzenli tutulmasını emretti.44
1780’lerde Anapa’da yeni bir iskele ve bir gümrükhâne inşâ edilerek Anapa Gümrüğü Mukâtaası kuruldu. H. 1201 (1786/1787) yılında 18.554 kuruşa ulaşan45 mukâtaanın gelirinden Anapa ve Soğucak kalelerinde görevli askerlerle, imam, hatip, müezzin, müderris ve cami personelinin maaşları, anılan kalelerin inşaat, bakım ve tâmir masrafları ile Çerkes beylerine yapılan ödemeler karşılanıyordu.
Gümrük teşkilâtı bulunan iskelelere İstanbul’dan bir iskele gümrük emîni tayin edilir46, onun emrinde gümrük kâtibi ve gümrük hüddâmı görev yapar, iskelelerde resm-i gümrük ve diğer vergiler emîn, mültezim, almacı denilen görevlilerce tahsil edilir, emîn ve mültezimlerin yanında kâtib ve teknelere binerek malları arayan ve gözden geçiren hizmetliler47 bulunurlardı. Vergiye tâbi olan malların bedelinin % 1’i gümrük personeline aitti. Yakındaki kalenin dizdârı ve kethudâsı da iskelenin günlük işlerine bakarlardı. Bazı iskelelerde yeniçeri birlikleri içerisinde bir liman reisi ağası vardı.48
Kefe Gümrüğü’ne dâhil iskelelerde resm-i gümrük 15. yüzyıl sonlarından itibaren Müslüman ve gayrimüslim tüccardan malın değeri üzerinden % 4,2 oranında alınırdı. İskelelere gelen gemiler âdet-i liman adı altında 6–12 Kefevî akça vergi verir49, 16. yüzyılda Azak, Taman ve Anapa iskelelerinde buğdayın çuvalından 3-4, arpa ve darının çuvalından 2–3,50 bir mofça dolusu undan 13, bir araba dolusu bal, yağ ve peynirden 12 Kefevî akça, iskelelere gelen çeşitli kumaşlar, darı, pirinç, nohut ve mercimekten 1000 Kefevî akçada 2 Kefevî akça, gemi ile gelen koyun başına 6, kuzu başına 3 Kefevî akça tamga resmi, her attan bâc-ı esb adı altında 8 Kefevî akça vergi alınırdı.51 İskelelerde tartılan balık ve havyardan kantar başına 2 Kefevî akça resm-i kantariye, satılan balık ve havyardan % 4,2 gümrük vergisi alınıyordu.52 Azak iskelesine gelen gemilerden 40–100 Kefevî akça, sandal diye geçen küçük teknelerden 20–25 Kefevî akça âdet-i göke denilen bir vergi alınırdı.53 Şarabın fıçısından 332 akça (32 akça alandan, 300 akça satandan) resm-i hamr, şarap taşıyan gemilerden de büyüklüklerine göre 12–100 Kefevî akça arasında vergi alınır, aynı gemi yıl içinde tekrar gelirse bu vergiyi ödemezdi. 54
1790’larda Anapa iskelesine gelen Müslüman tüccardan % 4 gayrimüslim tüccardan % 5 gümrük resmi,55 Anapa iskelesine yük getiren gemilerden yükün miktarına göre 100–150 kuruş, İstanbul’a yük götüren büyük gemilerden ise 300 kuruşa kadar vergi alınıyordu.56
Gümrük teşkilatı olmayan Abaza ve Çerkes iskelelerine gelen ticaret gemilerinden alınan % 5 oranında vergiyi Abaza ve Çerkes beyleri adına adamları toplarlardı. Bu verginin yarısı beylere aitti, diğer yarısı ise pazaryeri ve depo kurmak için çalışan görevlilere verilirdi.57 Megrel iskelelerinde vergileri ellerinde yay ve oklar tutan ‘vergi memurları’ dadyan (Megrel hükümdarı) adına tahsil ederlerdi.58
Çerkes iskelelerine tuz getiren her gemi taşıdığı miktarın % 3’ünü vermek zorundaydı. Bu tuz iskele yakında yaşayan ailelere, gemiyi kıyıya çekmek ve alış veriş için gelen insanları ağırlamak için yaptıkları masrafların karşılığı olarak dağıtılırdı.59
(Bitti)
38 Mübahat S. Kütükoğlu, “Osmanlı İktisadî Yapısı”, Osmanlı Devleti ve Medeniyeti Tarihi (ed. Ekmeleddin İhsanoğlu), İstanbul 1994, s. 597.
39 Halil İnalcık, Osmanlı İmparatorluğu’nun Ekonomik ve Sosyal Tarihi: 1300–1600 (çev. Halil Berktay), İstanbul 2000, I, 244.
40 İnalcık, a.g.e., s. 246; Öztürk, a.g.e. 289.
41 Öztürk, a.g.e., s. 341.
42 Öztürk, a.g.e., s. 338.
43 BOA. Cevdet Maliye No. 26783.
44 BOA. MD No. 147, Hk., s. 882.
45 BOA. D.BŞM No. 6963/82.
46 BOA. MAD No. 10066, 48 [Anapa’ya bir gümrük emîni atandığı hakkında].
47 Chardin, a.g.e., s. 181.
48 BOA. Cevdet Askeriye No. 38557 [ Faş Kalesi yeniçerileri içindeki liman reisi ağa hakkında].
49 Kefe Kanunnâmesi, Ahmet Akgündüz, Osmanlı Kanunnameleri ve Hukuki Tahlilleri, İstanbul 1994, VI, 574.
50 1750’lerde bir çuval un, 4 bessere (Kırım kilesi) ya da 85-90 okkaya eşitti. [Peyssonel, a.g.e. Muhtelif yerler.]
51 Kefe Kanunnâmesi, Akgündüz, a.g.e. VI, 574, 586, 589.
52 Kefe Kanunnâmesi, Akgündüz, a.g.e. VI, 588; Öztürk, a.g.e., s. 300-301.
53 Mihnea Berindei -Gilles Veinstein,“La présence ottomane au sud de la Crimée et en mer d’Azov dans la première moitié du XVIe siècle”, Cahiers du monde russe et sovietique, Vol. 20/3-4 (1979), 463, not 140.
54 Kefe Kanunnâmesi, Akgündüz, a.g.e., VI, 588.
55 BOA. Cevdet Maliye No. 2200.
56 BOA. HH No. 6715.
57 Marigny, a.g.e., s. 34.
58 Chardin, a.g.e., s. 134.
59 Bell, a.g.e., s. 344.