Yeryüzünü Haçeş Kılmak

0
624

Yaşı yarım asrı aşmış birçok insan Adıgelerle (Çerkeslerle) bir şekilde karşılaşmış, Adıge xabzesine (Çerkes kültürü) bir şekilde şahit olmuştur. Yarım asır önce, diyorum; çünkü yarım asır önce Türkiye nüfusunun yarıdan çoğu köylerde, kasabalarda yani kırsalda oturuyordu. O zamanın Türkiye’si bu günden çok daha iptidai idi. ulaşım araçları çok daha geri ve üstelik çok daha azdı. Dolayısıyla ulaşım çok daha zordu. Herhangi bir nedenle gidilen yerlerden aynı gün dönmek çoğu kez mümkün olmayabiliyordu. İnsanlar, şehir ve kasabalarda ise eğer üç-beş kuruşları varsa ya anlarda ya da kir pas içerisindeki otellerde kara böceklerle ay odaları paylaşmak zorunda kalırlardı. Köylerde ise ya eş dost olur ve ya uzak-yakın bir akraba bulunur orada misafir olunurdu.
İnsanlar fakirliklerinden dolayı kınanmamalı ama nedenleri mutlaka sorgulanmalıdır. O zamanların dünyasında da ülkemizin ekonomik yapısının insan gücüne dayandığı bir gerçek. Ülkemin insanları ise bilimden ve refahtan uzak oldukları da bir gerçekti. Bütün bunlara rağmen Adıge köylerine yolunuz düşmüşse eğer, her köyde mutlaka sizleri misafir edecek birileri bulunur ve birçok hanede kapısı sonuna kadar açık haç’eşler1 misafirlerini bekler dururdu.
Haç’eşler sosyal yapıları gereği, ailenin yaşadığı çatının dışında ama aynı “awlu”nun2 içerisinde bulunurdu. Bunun anlamı, “gidene kadar -henüz- aileden değilsin ama ailenin güvencesi ve sorumluluğu altındasın. Bütün ihtiyaçlarını bedelsiz olarak karşılamak hane sahiplerine aittir,” demektir. Haç’eşin konutun dışında olması ise misafirin rahatını sağlamaya ve ailenin mahremiyetini yani özelini korumaya yöneliktir.
Haç’e3, bısıma (ev sahibi) karşı yanlış ve kötü bir tutum içerisine giremez. Eğer böyle bir yola girmeye kalkarsa anında ve usulünce gerekli hatırlatmalar yapılırdı. Huysuzluk devam edecek olursa usulünce yol verilirdi. Bu Adıge olan misafirlerde hemen hiç rastlanmazdı.
İnsanlık tarihinin erken zamanlarında kurgulandığını bildiğimiz bu ergin kültür yüksek medeniyet algısının bir ürünüdür. Medeniyet ise şehir hayatının bir ürünüdür.
Peki, nedir medeniyet? Kelime Arapça “Medine” kelimesinden türeme. Sözlük anlamıyla “şehirli demektir. Istılahı anlamda ise, bir topluluğun ileri düzeyde olması hali, şeklinde özetlemek mümkündür.
Genel kabul gören biçimiyle şehir ise; insanın asli ihtiyaçlarının karşılanabildiği, belirli bir adrese sahip, adaletin, güvenliğin, barınmanın tesis edildiği, beslenme ve barınma ihtiyacının karşılanabildiği yerleşim birimleri, olarak tanımlamak mümkündür. Kültür ise bunların “nasıl?” sorusunu cevaplar.
Adıgeler, insanlık tarihinin erken dönemlerinde medeniyetlerin ilki kurmuşlardır. Bu medeniyette insanlar kendi beldelerinin dışına çıkıp herhangi bir Adıge yerleşkesine gittiklerinde, konuk oldukları haç’eşlerde canları ve malları hep emniyette olmuş, kendilerinin ve hayvanlarının barınma ve diğer tüm asli ihtiyaçları ücretsiz olarak karşılanmıştır.
Haç’eşler sadece misafirhane değildir. Haç’eşler aynı zamanda akil insanların üye olarak “xey”in4 xaseyi (meclisi) oluşturduğu, halkın ise izleyici olarak katıldığı, toplumun sorunlarının çözüldüğü, kararlarının alındığı toplumsal aklın merkezi. Haç’eşler, insanlığın bilinemeyen çağından, Hattilerin “Pankoş”undan5, günümüz Adıgelerin xabzesine6 kadar uzanan yolda geniş yer tutan, toplumun istibdatsız ve katılımcı yönetim merkezi. Toplumun sade aklı değil, aynı zamanda fikri, zikri, lisanı, kalbi, vicdanı… Adaletinin, asaletinin ve özgürlüğünün hayat bahçesi… Kanayan her yaraya mehlem, her derde deva merkezi… Bedelsiz, çıkarsız, kayırmasız ve adil… Usanmadan ve üşenmeden, isteyerek…
Yeryüzü’nün haline bir bakın. Hiçbir şey, hiçbir canlı hayatından emin değil. Hiçbir belde emin değil. kimse kendinden emin değil. Oysa büyün dinler yeryüzünü emin belde kılma iddiasında. Dinler iddialarında haklı olabilirle. Bütün vahi dinleri aynı ilahtan beslenmişlerse ki öyledir, aynı doğruyu taşımaları gayet doğaldır. Ancak müdavimlerine ne demeli. Her şeyi “yıkım” üzere kurgulamışlar, inşa üzere değil. Yaşadığımız yer küresinin hatta tüm evrenin insanın kendi eliyle yok olmayacağından kimseler emin değil. Çünkü her gün onlarca kez yok oluşun provasını yaşıyoruz. Kendisinin yontup ürettiği bir put yüzünden: Para…
Öyleyse gelin Allahın insanoğluna ve tüm canlılara sunduğu yeryüzünü “Haç’eş” kılalım. Fitne ve fesattan eser kalmayıncaya kadar. Yeryüzü ha’eş’ında, “haç’e” olalım. Hacı olmanın anlamı da “haç’e” olmaktır.
Bugünkü bizleri bilmem ama bizlerin ve insanlığın xabze’den insanlık adına alacağı çok şey olduğuna inanıyorum. Bu güne kadar xaselerde zexes yapmış ve topluma faydası olmuş bütün xey guplarını selamlıyor.
Тхьам хэй гупыр гуп мафэ ерэшl.
1Haç’eş / хьак1эщ: Adıgelere özgü özellikleri olan misafir odası.
2Awlu: Bir ailenin ya da bir sülalenin yaşadığı çevrili geniş alan.
3Haç’e: Misafir.
4Xey: Büyük meclis katılımcıları. Xase ise meclisin kendisi.
5Pankuş: Hattilerde Penıkhoş / пэныкъошъ, İleri gelen kardeşler meclisi demektir. Bu günkü Adıgecede de aynı anlama gelmektedir.
6Xabze: Adıgelere özgü yaşam biçimi, medeniyet algısı, yazısız anayasa.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz