Anavatan Tutkusu / Anavatan Kokusu
Kafkasya’ya, Anavatan’a bir kaç gidiş geliş sonrasında, oraya gitmek insanlarda tuhaf bir tutkuya dönüşür. Sebebini tam olarak izah edemezsiniz. Geri döndüğünüzde, acaba ne zaman tekrar gideceğinizin hesaplarını yapmaya başlarsınız. Hatta orada yaşayan insanlar sizdeki bu tutkuyu anlamakta zorlanırlar.
14-30 Eylül tarihlerinde Alan Vakfını temsilen dört kişilik bir heyet olarak Güney Osetya/Alania ve Kuzey Osetya/Alania’yı ziyaret ettik. Birçok ziyaret ve görüşmeler gerçekleştirdik. Bu ziyaretimize ilişkin düşüncelerimizi sizleri detaylara boğmadan paylaşmak isterim.Alan Vakfı Delegasyonu, Kuzey ve Güney Osetya Devlet Başkanları ile Bayrak Günü kutlamalarında
Güney Osetya / Alania
Bağımsızlık ilanının 27. yılında oradaydık. Komşu Kafkas Cumhuriyetlerinden onlarca resmi heyet oradaydı. Abhazya, Kabardey-Balkar, Çeçenya, Ukrayna, Dağıstan, Kırım, Rusya Federasyonu ve ismini şu an hatırlayamadığım birçok cumhuriyet temsilcisi, bu güzel günde Güney Osetyalıların yanındaydılar. Türkiye’deki kardeşleri olarak bizlerde oradaydık ve gördüklerimizden gurur duyduk. Binlerce yıllık Oset tarihinde önemli bir yeri olan küçük cumhuriyet, savaşın derin izlerini üzerinden henüz atamamış ama savaşın galibi olmanın ve bağımsız devlete dönüşmenin yüksek gururunu taşıyan güzel insanların yaşadığı güzel bir ülke. Sokaklarında dolaşırken küçücük çocukların ana dillerinde konuşmalarına şahit olmak çok güzel bir duygu. Ülkenin çok eksiği ve yapılacak çok işi varama insanlarında büyük bir başarma çabası var. Bu durum bana bir şeyi hatırlattı. Türkiye’nin kurtuluş savaşı sonrasının ilk yıllarını yaşamış gazeteci, yazar, mimar Aydın Boysan bir gün bana şöyle bir cümle kurmuştu: “Evet, savaştan çıkmıştık. Evet, hiç bir şeyimiz yoktu, ama biz her şeyi yapabileceğimize, en zor şeyleri başarabileceğimize dair derin bir inanca sahiptik”. Güney Osetya/Alania işte tam bu tanımlamaya uygun bir durumda. Yapacak çok işleri var ama var olan zor işlerden çok daha zorlarını bile yapmaya hazır insanlara sahipler. Ülkenin başkentinin tüm sokakları asfaltlama için kazılmış durumdaydı, Cumhurbaşkanı Anatoly Bibilov’a kışın yaklaştığını ve bu asfaltlama işleminin yetişmesinin zor olacağını söylediğimde, bir saniye bile duraksamadan, güçlü bir inançla “Mutlaka yetiştireceğiz” cevabını veriyor. Sizlere, Güney Osetya/Alania’yı yaşadığı savaş ve savaşın getirdiği zorluklarla anlatabilirim ama bunun yerine, savaş sonrasındaki iki olayı anlatırsam sanırım Güney Osetya’nın ne olduğunu daha iyi anlarsınız.
İlk anlatacağım örnek, başkent Tshinval konser salonu ve orkestrasına ilişkin, savaştan çıkan, daha doğrusu 27 yıldır savaş ortamının içinde yaşayan Güney Osetyalılar savaşta yıkılan binalarını onarırken, ilk sıraya konserlerin düzenlendiği kültür ve sanat merkezine verdiler ve orayı onardılar. Klasik müzik orkestralarını kurdular ve şimdi dolu salonda, çok yetenekli müzisyenlerle müthiş konserler veriyorlar.
İkinci örneğim ise, bir kitap tanıtımına ilişkin. 1980 yılında vefat etmiş Güney Osetyalı ressam Grigori Kotaev için Güney Osetya’nın ilk cumhurbaşkanı olan ve bu gün 92 yaşındaki Çıbırtı Ludwig’in yazdığı ve yeni yayınlanan 300 sayfalık, kuşe kâğıda basılmış çok güzel bir kitabın tanıtımına katıldım. Küçücük ülkenin onlarca ressamı, edebiyatçısı, müzisyeni, gazetecisi bir salonda toplandılar, toplantıya Cumhurbaşkanı Anatoly Bibilov da katıldı. Vefat eden ressam için hazırlanan kitabı tanıtıp,kitabın grafikerine bile söz verdiler ve vefat eden ressamı andılar.
Alan Vakfı Delegasyonu Kuzey Osetya Devlet Başkanı Bitarov’un makamında
Sizce de bu iki örnek, Güney Osetya/Alania hakkında çok şey anlatmıyor mu? Güzel insanlar gördük. Güzel çabalar gördük. Güzel ağırlandık. Bağımsız ve güçlü bir Güney Osetya/Alania’ya başarılar dileyerek oradan ayrıldık.
Alan Vakfı Başkanı
Kuşatı Sadrettin Kuşoğlu
***
8. Kafkasya Halkları Kültür ve Spor Festivali
İlki 2010 yılında “Kafkas Oyunları” adı altında Karaçay-Çerkes Cumhuriyeti’nde yapılan Kafkasya Halkları arasındaki dostluğu ve bağları pekiştirmeyi ve sağlıklı yaşam tarzını özendirmenin yanı sıra geleneksel Kafkas değerlerini ve folkloru korumayı amaçlayan “Kafkasya Halkları Kültür ve Spor Festivali”nin sekizincisi bu yıl Kuzey Kafkasya Federal Bölgesi’ndeki 7 ülkenin tamamından ekiplerin katılımıyla Vladikafkas’ta gerçekleştirildi. 30 Eylül’deki açılış gecesinde yaklaşık 500 sanatçının görev aldığı tüm Kafkas halklarının ortak mitolojisi olan Nart Destanlarından enstantanelerin canlandırıldığı büyük bir gösteri sunuldu, farklı halklardan sanatçılar konserler verdi ve dans ekipleri gösteri yaptılar.
Bilindiği gibi Kafkasya’da öteden beri her büyük toplantı vesilesiyle dans ve müzik yarışmalarının yanı sıra gençlerin güç ve ataklıklarının sınandığı binicilik, okçuluk, bilek güreşi gibi farklı yarışmalar organize edilirdi. Bu yarışmaların belki de en ünlüsü Nart Destanlarındaki Batraz’ın nehrin karşı kıyısındaki yumurtayı ok ile vurmaya çalışan gençlerin yanına gidip yumurtaya sapladığı iğnenin deliğinden okunu geçirip kazandığı yarışma olsa gerek. Sadece dini bayramlar ve eğlenceler değil cenazeler bile bu tür yarışmalara vesile olurdu ancak burada sadece binicilik ve atıcılık yarışmaları yapılırdı. Bu yarışmalar ve hazırlıkları aynı zamanda gençleri savaşlarda kullanacakları güç, dayanıklılık ve atiklik gibi nitelikleri edinmelerine yardımcı olur ve bu yarışmaları kazanan gençler sülalelerine büyük onur kazandırmış olurlardı.
İkinci gün ise geleneksel olarak yapıldığı üzere folklorik yarışmalar ve spor müsabakaları yapıldı. Kuzey Kafkasya ülkelerinin Devlet Başkanları RF Kuzey Kafkasya Bakanı Lev Kuznetsov’un yanı sıra yaklaşık 9.000 seyircinin izlediği Spartak Stadyumu’ndaki bu oyunlarda 350’den fazla yarışmacı bayrak yarışı, halat çekme, ağırlık taşıma, ipe tırmanma, okçuluk, bilek güreşi gibi geleneksel oyunlarda kendilerini denediler. Okçuluk ve karışık tırmanma yarışmalarında genç kadınlar da yarıştılar. Oyunların sonunda genel sıralamada birinciliği Kuzey Osetya takımı kazandı, bu arada gelecek yıl oyunlara Güney Osetya’nın da katılacağı duyuruldu.
Bu yıl oyunların yanı sıra ilk kez “Kafkasya Ürünleri Fuarı” da organize edildi ve tüm Kafkas Cumhuriyetleri yerel ürünlerini ve geleneksel el sanatlarını bu fuarda tanıtma fırsatı bulmuş oldular.
***
Moskova Sindika’da Patlama
7 Ekim günü Moskova’da Çerkes Kültür Derneği’nin de içinde yer aldığı Sindika AVM, otoparkındaki bir dizi patlama ardından başlayan yangında tahrip oldu. Patlama anında Kültür Merkezi’nde genç dans ekibinin provası vardı.
AVM, Kabardey-Balkar eski Devlet Başkanı Arsen Kanokov’a ait. 21 Mayıs anmalarını açıktan destekleyen en önemli kanaat önderi olan Kanokov, geçtiğimiz günlerde Ruslan Guaşo’yu destekleyen keskin açıklamalarda bulunmuştu. (Ufuk Güneş)
https://www.facebook.com/jan.huvaj/posts/10155945009384260:85
***
“Mariinsky-Vladikavkaz”
Uluslararası Kafkasya Festivali’nin ilki Gerçekleştirildi
Kuzey Kafkasya’yı Dünya Müzik Haritası’na yerleştirecek Festivalin başkanlığını dünyaca ünlü Oset Şef Valery Gergiev yapıyor. Petersburg’daki Dünyaca ünlü Mariinsky Tiyatro Senfoni Orkestrası’nın şefi Maestro Gergiev, ‘bu Festival ile Atayurduna olan vefa borcunu ödemek istediğini ve amaçlarının dünyanın yükselen yeni müzik dehalarını Kafkasya’ya getirmek olduğunu’ belirtti.
Konserlerin ana mekânı Kuzey Kafkasya’daki eski bir Luteryan kilisesi olup Gotik mimariye sahip tek konser salonu. Restorasyonu geçtiğimiz aralık ayında bitirilip yönetimi Devlet Opera Bale Tiyatrosu’nun Salonuyla beraber, Mariinsky Tiyatro Orkestrası’nın Vladikafkas Şubesi’ne verildi. Kuzey Osetya-Alanya Devlet Akademik Filarmoni Orkestrası’nın Filarmoni Konser Salonu’ndaki festivalin açılışı 23 Eylül’de Gergiev’in yönetimindeki Mariinsky Tiyatro Senfoni Orkestrası ve Solist Denis Matsuev’in seslendirdiği Rahmaninov’un Dördüncü Piano Konçertosu ile yapıldı. Bu özel gecede ayrıca başta Ivan Nazarenko (Karaçay-Çerkes Cumhuriyeti, piano forte), Georgy Zoloev (Kuzey Osetya-Alanya Cumhuriyeti, piyano), Marat Ramazanov (Dağıstan Cumhuriyeti, piyano), Aminat Arsakaeva (Çeçenya Cumhuriyeti, keman) Askhad Şogentsukov (Kabardey-Balkar Cumhuriyeti, piyano), Anastasya Çovrebova (Güney Osetya Cumhuriyeti, piano forte) olmak üzere Kafkas Cumhuriyetlerinden genç müzisyenler de sahne aldı. Biletler çok öncesinden satıldığı için caddede biriken insanlar için de dışarıya canlı yayın yapıldı.
***
ALANICA Uluslararası Sanat Sempozyumu
11. ALANICA Uluslararası Sanat Sempozyumu 16 Eylül – 1 Ekim 2017 tarihleri arasında Kuzey Osetya- Alanya’nın Başkenti Vladikafkas’ta, RF Ulusal Çağdaş Sanat Merkezi ROSIZO’nun Kuzey Kafkasya Şubesi (NCCA, Vladikavkaz) ALANICA Vakfı ve Kuzey Osetya-Alanya Kültür Bakanlığı’nın katkılarıyla gerçekleştirildi.
Kuzey Osetya, çağdaş sanat söz konusu olduğunda Kuzey Kafkasya’nın başkenti sayılıyor. Bunda en büyük pay bu yıl on birincisi yapılan ALANİKA Uluslararası Sanat Sempozyumu’nun elbet.
Bu yılki Sempozyumun teması “VLADİKAFKAS” idi. Alanica Sempozyumlarının direktörü Gala Tebieva bu yıl küratör olarak KatyaBoçavar’ı seçmişti. Boçavar sanatın pek çok dalında üretim yapan bir sanatçı olup daha çok sanat mekânları ve yere has enstalasyonlar yapan ve eserlerinde sanatın eski işlevleri olan dekorasyon ve sanatçının kendini ifade etmesinin ötesinde artık temel işlevinin farklı kimlik ve kişisel seçimleri olan insanlar arasında güçlü bir iletişim aracı olmak olduğuna inanan biri. Bu yılki temanın odak noktası Vladikafkas idi ve sanatçılardan güzellik, çirkinlik, zorluk ve insanlarıyla bu şehri ele alıp şehir sakinlerine yeni bir bakış açısı sunmalarını istemişti. Bu nedenle sadece Metallurgists Kültür Sarayı, Vladikafkas Tarihi Müzesi ve artık kapalı olan eski “Komsomolets” Sinema binası değil ama şehrin ana caddesi Prospekt Mira, parklar, müzeler, meydanlar, tramvaylar, kütüphaneler hatta otoparklar Sempozyumun sergi ve etkinlik alanları oldu. Sadece Kuzey Kafkasya Cumhuriyetleri ve RF, ABD, Almanya, İsrail, Gürcistan ve Güney Osetya’dan müzisyenler, dansçılar ve sanatçılar ve eleştirmenler değil çocuklar, öğrenciler, emekliler ve engelliler de bu sayısı on beşi bulan farklı sergi ve etkinliklerde yer aldılar. Her yıl olduğu gibi bu yıl da eğitim faaliyetleri seminerler, açık oturumlar, atölye çalışmaları yapıldı.
ALANİCA XI’in ana sergisi Metalurgist Kültür Sarayı’ndaki “Kafkasya Labirenti ” (İçsel Manifesto) idi. İçsel Manifesto sergisinde Kuzey Kafkasyalı sanatçılar vardı. Küratörleri bilim ve sanat sınırında çalışmaları olan Rus sanatçı Sergey Katran ve Katya Boçaavar idi. Verili bir bağlamda sanatçılardan o andaki entellektüel, duygusal ve estetik durumlarını yansıtan subliminal, yoğun ve anlık bir eser üretmeleri istenmiş. Bu şekilde üretimde bulunan on bir Kafkasyalı sanatçının (Alena Shapovalova, Alisa Gokoeva, Evgeny Ivanov, Anna Kabisova ve Kazbek Tedeev – Kuzey Osetya; Elena Dzhethere, Musay Gayvoronsky ve Shamil Ahmed – Dağıstan; Zaur Tsugaev – Çeçenya; Milan Eleeva – Kabardey-Balkar; Dzerassa Gagloeva-Güney Osetya) eserleri de labirent şeklinde hazırlanmış bir ortamda sunulmuş. Burada en çok ilgiyi çeken eserlerden birinde Alisa Gokoeva (Kendini Yarat) kendini sıfırdan yaratan insanlara bir saygı duruşunda bulunmak istemiş. Gokoeva; “Hayatın acımasızca kırıp döktüğü insanlar kendilerini defalarca yeniden toplamak ve hayata devam etmek durumunda kalıyorlar: Zümrüd-ü Anka kuşu gibi yeniden doğmak için gereken kuvveti doğa bize vermiş. Her seferinde biraz eksiğiz belki ama bunu sanat ve aşk ile doldurabiliriz!” diyor. Eser paslı demir bir yüzeye çizilmiş bir insan silueti ve bunu dolduracak parlak mıknatıslı metal yap-boz parçalarından oluşuyor. Katılımcılar bu figürü doldurdukça kendi yansımalarını giderek daha bütün olarak bu figürün içinde görebiliyorlar.
Bir diğer eserde ise Kazbek Tedeev beyaz bir duvara farklı yaş ve cinsiyetlerde oldukları belli olan siluetler çizmiş. Hepsinin elinde boş birer pankart var. Ziyaretçiler buralara diledikleri ifadeyi yazabiliyorlar, her gece sanatçı bunlardan beğendiklerini bırakıp diğerlerini silmiş ve serginin sonunda interaktif olarak oluşturulmuş bir eser ortaya çıkmış.
Kabardey-Balkarlı Milana Khalilova’nın sıcak keçe halılarla oluşturulmuş eserinin adı ise “Jıg Guaşe’nin Dönüşümü.” Adige Mitolojisi’nde Doğa/Ağaç Tanrıçası/Hayat Ağacı olan (JıgGuaşe-ЖыгГуащэ: Ağaç Tanrıçası. Söz konusu olan ağaç dünya mitolojisinde hayli önemli yer tutan Hayat Ağacı’dır. Nart Mitolojisi ve Kafkas medeniyetlerinde bu ağacın yeri hayli önemlidir. Hatti ve Urartularda bu ağaç hep dikkat çeker. Ağacın kendisi de tanrıçası da evrenseldir. Bu tanrıça Nart Mitolojisine göre ağacın köklerinin ulaştığı her varlığın bilgisine sahiptir. Nartlar’ın yok olacağını onlara haber veren de bu tanrıçadır.) Jıg Guaşe, doğanın her üç katmanına da kökleri, gövdesi ve dallarıyla ulaştığından tüm evreni görebilir ve bilgisi sınırsızdır. Sanatçı; “Bu eserle akışkan ve tam bir dünya hayal ettim giderek parçalanan dünyamıza karşı” diyor.
Koşta Parkı’da sergilenen “Hatıraların Sesleri Kuyusu” projesini ise ünlü bir Rus Sanatçısı olan Natalya Pşeniçnikova gerçekleştirmiş. Bu projede yaşlı kadınlardan derlenen şarkılar, ninniler, öyküler ve anılarının ses kayıtları Kosta Parkı’nın değişik yerlerinde hoparlörlerden veriliyor ve Sanatçı da bir yandan bunların üzerine anında yorumlar yapıyor. Bu şekilde geçmişle gelecek arasında ve farklı insanlar, nesiller, kültürler ve deneyimler arasında bir bağ, köprü kurulmak istenmiş.
Şehrin ana Caddesi Prospect Mira’da bir diğer proje daha vardı. Burada bir açık hava kitaplığı oluşturuldu ve isteyen herkesin buradan kitap alıp vermeleri, isterlerse de orada yerlerde oturup sohbet etmeleri için ortam hazırlanmış. Daha ALANİCA bitmeden bu açık hava kitaplığı projesinden ilham alan bir de internet sitesi açıldı: Proznanie projesi. (http://proznanie-vl.ru). Bu sitede de arayıp bulamadığınız bir kitabı yazıp karşılığında ilginç/güzel bir şey öneriyorsunuz: Bir başka kitap ya da çikolata vb. gibi.
Çocuklara, her ALANİCA’da olduğu gibi, yine ayrı bir önem verilmişti. Olga Paşko engelli çocuklarla, SINIRLAR başlıklı, şehrin sokaklarını süsleyen örgü grafitilerden oluşan bir yerleştirme hazırladı; İsrail’den Maxim Epstein yine çocuklarla “Parklar neler içerir?” konulu bir proje gerçekleştirdi, ayrıca çocuklarla animasyon atölyeleri yaptı. Ardon Çocuk Sanat Okulu’nda ayrı bir program daha vardı. Moskova’dan Saşa Marşani ve Kudüs’ten Maxim Epstein “Mobile Ground Zine Fest” atölyesinde kendi sanat kitaplarını basıma hazırlama semineri yaptılar. Maxim Epstein bir diğer atölye çalışmasında ise Sanat Okulu çocuklarına Devrim öncesi aile fotoğraflarından hareketle resimler çizdirdi.
Bütün bu çalışmalar daha sonra sergilenecek ve bir kitap haline getirilecek.
***
Sarmat Gençlik Dans Ekibi
Alan Vakfı’nın düzenlediği Oset Kültür Günleri münasebetiyle Türkiye’ye gelen Sarmat Gençlik Dans Ekibi, Malatya ve Battal Gazi Belediyeleri’nden aldığı davet üzerine yeniden Türkiye’ye gelip gösteriler yaptı. Ekibin Hocası Guggatı Eduard, Malatya Belediye Başkanı Ali Kaban’ın sadece gösterileri beğenmekle kalmayıp Oset gençlerinin gösterdikleri ağır başlı ve saygın tavırları dolayısıyla da Sarmat Ekibine hayran olduğunu ve daha önce bu tür bir ekibin illerine hiç gelmediğini söyleyip kendilerini önümüzdeki yılki festivale yeniden davet ettiklerininbelirtti.
***
AİHM RF’yi Mahkûm Etti
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (ECtHR ) Beslan Katliamı’nda hayatını yitiren ve yaralananların ve yakınlarının açtığı dava sonucu, gerekli önlemleri almadığı ve aşırı güç kullandığı gerekçesiyle, nisan ayında dava açan 409 mağdura toplam 2.955.000,- Euro tazminat ödemeye mahkûm edilen RF’nin, davanın nihai onama makamı Genel Kurul’da bir kez daha ele alınması talebi reddedildi. RF Adalet Bakanı Alexander Konovalov, DUMA’daki tartışmalarda tazminat kararı siyasi olarak nitelense ve uymama talebinde bulunan üyeler olsa da, ödemelerin bir yıl içinde başlayacağını ve bütçe imkânları çerçevesinde yapılacağını duyurdu. Daha önce RF Güvenlik Kuvvetleri aleyhine ceza davası açma talepleri reddedilen aileleri temsil eden Avukat Sergei Kniazkin, bu yeni karar ışığında, RF Anayasa Mahkemesi nezdinde davanın kabulü için bir kez daha başvuru yapacaklarını açıkladı.
***
Hetagatı Koşta
Dağlı ve Maden gibi filmlerin yönetmeni Cusoytı Murat’ın Osetya’nın milli şairi Hetagatı Koşta üzerine yaptığı kısa filmin ilk gösterimi Koşta’nın yaş günü olan 15 Ekim’de yapıldı. Filmde Koşta’yı, geleneksel Oset müziğini yaşatmayı şiar edinen Kona Grubu’nun kurucusu ve solisti Berojtı Tamu canlandırdı. Film Osetçe ilk basılı kitap olan Koşta’nın “İron Fændır” kitabının 1898 yılında sürgün olduğu Kerson’daki basılma sürecini anlatıyor. “Filmde Rusça ve Osetçe konuşulsa da her iki dildeki alt yazılar herkesin anlamasını sağlayacaktır” diyor Murat.