Maliye’de işe başladığımda kırk beş kişilik daireye ikinci kadın olarak atanmıştım.
Vergi dairesindeki en kalabalık servis olan tahsilat servisinde altı masa memuru bulunuyordu. Akşam üzeri tahsilattan dönen bir o kadar tahsildar da odayı dolduruyor, gürültüleri tüm daireyi rahatsız ediyordu. Sonunda müdürün bu duruma bulduğu çözüm, beni o servise vermek oldu.
Zaman zaman serviste güreş tuttuklarını düşündürecek kadar gürültü yapan bunca erkeğin olduğu bir servise gitmek istememiştim. Müdür, “en düzensiz yere bir düzen gelsin diye arkadaşınızı buraya veriyorum. Ondan en ufak şikâyet almak istemiyorum. Burada bir bayan olduğunu düşünerek davranacağınıza inanıyorum” demişti.
Dediği gibi de oldu. Arkadaşlarımın hiçbirinden en ufak bir saygısızlık görmedim. Hatta oldukça seviyeli ve çalışkan bir servis oluşturduğumuzu da söyleyebilirim.
Şimdi kadınlar her yerde. Erkekler de her alanda kadınlarla çalışmaya daha bir alıştı. Buna rağmen erkeklerle bir türlü eşitlenemediğimiz kaygısını taşırken durum daha da kötüye gitmeye başladı. Yakın zamanda, müftülere resmi nikâh kıyma yetkisi veren düzenlemeyi içeren tasarı, meclisten geçti.
Medeni kanunun verdiği hakların da zaman içinde kaldırılabileceği, çocuk gelinlerin artacağı, aileyi bir arada tutma isteğiyle kadınların boşanabilme haklarının ellerinden alınabileceği endişeleri dillendirilmeye başlayınca, bu tasarının hiçbir şey değiştirmeyeceği söyleniyor. O halde buna neden gerek görülüyor?
Nikâh başvurusu öncesinde sorulacakmış, müftü mü kıysın, belediye mi?
Toplumu bölmeye yönelik Kürt-Türk, Alevi-Sünni ve benzeri ayrımlar yetmiyordu bir de nur topu gibi müftü nikâhlılar, belediye nikâhlılar ayrımımız olacak.
Memlekette bunca sorun varken, nikâh işlemi yapan kurumlar yetersiz mi kalmış da müftü nikâhına gerek duyuluyor? Üstelik isteyen herkes resmi nikâhın yanında imam nikâhını da yaptırıyordu. Yarın bir gün kadının imam önüne çıkması günah diyerek vekâlet usulünü resmi nikâha da taşırlarsa çok dramatik olur.
Kadına karşı ayrımcılık olmasın diye yıllardır verilen mücadelelerle gelebildiğimiz noktada bile; ezilen, sömürülen, katledilen, kanunla elde ettiği hakları bile mahalle baskıları nedeniyle kullanamayan, evliliğinde şiddet gören kadının yetiştireceği erkeklerden mi medet umuluyor? Kadının değersizleştirilmesinden ne tür bir fayda görüleceğine inanılıyor?
Hâlâ memleketin birçok yerinde “boşanmış kadın” olmayı göze alamayan kadınlar; işsiz güçsüz, üstelik baskıcı, işkenceci kocalarına katlanmak zorunda. Yarı yarıya kadınların oyuyla yönetimde görevlendirilmiş insanların ezici çoğunlukla erkek olmaları; hem başlı başına bir adaletsizlik hem de bu günlere gelmemizde önemli bir etken diye düşünüyorum.
Geldiğimiz noktada kadınları yeniden sosyal hayatın dışına itme çabaları hız kazandı.
Kadınlar eve kapatılıp özgürlükleri ellerinden alındığında mutlu aileler kurulabileceğine inanılıyor mu? Bu mutsuz ailelerin sağlıklı bireyler yetiştirebilmesi olası mı? Kadının –hiç- olduğu bir toplumda mutlu sağlıklı nesiller yetiştirmek olanağı var mı? İktidar gerçekten iyi şeyler yaptığını mı düşünüyor?
Sosyal medya paylaşımlarıyla kadına ayar vermeye çalışan erkekler, nedense kadının cennete gitmesi konusuyla bizden çok daha ilgililer. Paylaştıkları şeylerin altına -Allah rızası için hanım kardeşlere tebliğ edelim, paylaşalım- yazıyorlar. Kadınları okadar düşünüyorlar ki! Erkeklere itaat etmezlerse başlarına neler geleceğini, ederlerse nasıl ödüllendirileceklerini anlatıyorlar. Bence kadınlar için bu kadar kafa yoracaklarına, kendi cennetlerini hazırlamakla ilgilenseler dünya çok daha güzel yaşanılır bir yer olur.
Ben kadın için pozitif ayrımcılık beklemiyorum. Büyük çoğunluk gibi ben de erkeklerle eşit olmak istiyorum ama kadınlar bu memleketteki işsizliğin bile müsebbibi ilan edildiler ya daha ne diyeyim.
Anlaşılan o ki memlekete yapılmak istenenler için her yola başvurulacak. Ana sınıfı düzeyindeki çocuklara akıl almaz şeyler dayatarak psikolojilerini bozmanın topluma ne gibi bir getirisi olacağı düşünülüyor? Üstelik yoksul kesime sübyan mekteplerinden başka seçenek bırakmamakla amaçlanan nedir?
Şimdiye kadar yapılan uygulamalarla eğitimde dibe vurduk. Deyim yerindeyse -en dipteki imam hatipler-i çoğaltarak neyi düzeltmeyi amaçladıklarını anlayamıyorum. Çocukları imam hatiplere mecbur ederken karma eğitimden de otomatikman kurtulunmaya mı çalışılıyor?
Söylemeye dilim varmıyor ama gerçekten eğitimsiz kolay yönetilebilir bir toplum yaratmak isteniyor olabilir mi? Toplumun yarısını oluşturan kadınlara üretimden el çektirerek, kendi çocuklarını, torunlarını, gelecek nesli dünyayla rekabet edemeyecek hale getirerek, bu memleketin emperyalistlere kolay lokma olacağı ve yok olacağı kestirilemiyor mu?