Çerkes Topluluklarında Etnografya

0
616

Kuzeybatı Kafkasya’da konuşulan dillere göre yapılan belirlemelerle pek çok dilbilimci Çerkes sözcüğü ile ifade ettikleri etnografik toplulukları belli başlı üç guruba ayırmışlar. Bunlar Adigeler; Adige olduklarını söyleyen fakat dilsel farklılıklar taşıyan Ubıhlar; Abhaz, Abaza etnografik topluluklar şeklinde tanımlamalar yapmışlardı.
Adige denilen topluluklar temel olarak Batı Karadeniz’de sahilde yaşayanlarla, iç karasal bölgelerde yaşayanlar olarak iki gurubu ifade etmektedir. Adige etnomisindeki bu topluluklar Kafkasya’da Azak Denizi ile Taman yarımadası, Anapa, Kuban, Maykop topraklarıyla pek çok ırmak ve su kıyılarında geniş bir coğrafyaya dağılmış ve hemen bütün boylar pek çok dönem içi içe girmiş topluluklardı. Temelinde Meot-Sind-Zikh toplulukların tümü akraba boylardı. Meotlar MÖ 540’larda yaşamışlardı. Kuban’ın güneyinde yaşayan Sindler’le sınırları vardı. Sindler’in, Meot olmayan bir halk olduğunu savunan görüşlere karşı Strabon, Sindler’i Meot halkının arasına koymaktadır. Meotlar’la birlikte Dızığ, Kerket, Dandarlar’ı da Meotlar’ın arasına koymaktadır. Strabon’un bu görüşüne karşın yinede klasik dönem yazarları Sindler’le-Meotlar’la ilgili söz etmektedirler.
Zikhler’in ise Meotlar’ın yanlarına biraz geç indiklerini yazan Plinius,Meotlar’dan söz ederken Zikhler’den sıklıkla söz etmektedir. Zikhler’i; “Motide’nin doğusu ile Kuzey Kafkasya’da bulunan çok sayıdaki halklar arasında” göstermektedir. Ptolemaios ise Zikhler’i; “Sind bölgesinde Koraxi dağına kadar uzanan yerlerde oturduklarını” göstermektedir. Strabon ise; “Zikhler’i Meot boyları arasında saymaktadır.” Zikhler’i yine Laba ile yukarı Kuban arasında yaşadıklarını gösterenler de var. Zikhler’in, ilk yurtları daha MÖ100’lerde Yukarı Kuban bölgesiydi. Zikhler buralarda yaşarlarken göçe zorlandıkları, bu zorluklar sonucu buraları terk edip Meot topraklarına geldiklerini savunanlarda var.
Greko-Romen ve Greko-Latin döneminin en eski tarihçilerinden Plinius, Ptolemaios, Hekataios, Herodot, Strabon, Diodoros ve daha başka pek çok antik çağ yazarları Kafkasya etnografyası üzerine yazılar yayınlamışlar. Tümü yaşadığı çağda Adige-Ubıh-Abhaz topluluklarını ve Kafkasya’daki İskit- Sarmat- As- Alan-Kimmer toplulukları üzerine belirlemeler yaparken coğrafyada hemen tüm toplulukların içi içe geçmiş, kültürel-foklorik, etnografik yakınlıklarını dillendirmişler.
Eski Kafkas topluluklarının Greko-Romen dönemindeki Ege-Akdeniz halklarıyla sürekli ilişkileri ve kıyılardaki yaşam alanlarıyla, konumları üzerine eski Çerkes etnografik yapısını anlatırken; hemen tüm boyların aynı etnik köken üzerinden dağıldıklarını dillendirmişlerdi. Bazen ve çoğu defa da Greko-Latinlerle, Greko-Romen edebiyatçıları Kafkas topluluklarını anlatırken, zorlandıkları yerde tüm boyların aynı kökenden geldiğini söyleyerek işin içinden çıkmaya çalışmışlar. Çünkü Kafkasya’da yaşayan yerli topluluk sayıları o çağlarda bile yüzden fazla idi. En çok da Greko-Romenler işin içinden çıkamayınca bu boyları İskit-Sarmat- Kimmer topluluklarına bağlamışlar.
Bu konuda Namitok Aytek şu temel belirlemeyi yapmaktadır: “Greklerin, uzak ülkelerin halklarının etniğini belirtmekte engellerle karşılaştıkları her durumda onları İskitler arasına koyarak işin içinden çıkmalarıyla ünlü oldukları bilinmektedir. Romalılar zamanında İskitya yerine Sarmatya kullanılmaya başlanmış ve Sarmatya, Tanais ile Meotide’nin ayırdığı Avrupa Sarmatyası ve Asya Sarmatyası olarak ikiye bölünür olmuştur.”(age). Sarmat etnik topluluğu; Ural Dağları’yla Hazar Denizi’ne kadar uzanan, köken bakımından da çeşitli milletlerin yaşadığı geniş bir coğrafi bölgeye dağılmışlardı. “Sind-Meot, Zikh, Kerket, Dandri vd. boylarının ardılı olan Adige-Ubıh-Abhaz topluluklarını Greko-Romenler Sarmat-İskit etnografisine bağlamları hem coğrafi hem kıyı boyları arasında özellikle akrabalık bağları yok gibidir. İkinci bir görüş ise Sarmat toplulukların Meot topluluklarıyla iç içe girmiş akraba boylar olduğudur.”(age). Bu konuda Strabon’dan alıntı yapan Namitok Aytek; “Dioskurias kenti, Pont ile Hazar arasında bulunan (…) gezgin yaşam sürdürmeleri ve gururlarıyla yabanıl olmalarından kaynaklanan yalıtılmışlıklar dolayısıyla farklı dilleri konuşan, ayrıca çoğunluğu Sarmat ve hepsi Kafkasya halkından 70 halkı içinde barındırdığı insanlar ve komşu halkların bir ortak pazarı olarak görülebilir.”(age) şeklinde açıklamaktadır.
Yine Namitok; İskitleri, Sarmatlar ile eski bu 70 Kafkas halklarını, özellikle Meot gurubu arasında yakın kan bağının olduğunu söylemektedir. Sarmatları Kafkasyalılara bağlayan etnik ilişkiler üzerine Greko-Romen ve Greko-Latin yazarları Meotlarla Sarmatları tek ve aynı halk olarak görmüşler. Homeros dönemi Grekleri, Sarmatların Meotların yaşadıkları kıyılarda İskitlerinde onlardan geldiğini dillendirmişler. “Herodot ise” diyor aynı kitapta Namitok; “Sarmatların İskit diliyle, ama oldukça yalan yanlış konuştuklarını söylemektedir.” Ancak bu görüşün eksik ve yanlış olduğunu şöyle açıklıyor; “İskitler arasında Sarmat ailesine ait olanlar vardı.” Yine Greko- Latin yazarlarından Ptolemais ile Plinius ise Sarmatları Medlerin (Kürtlerin T.S) üzerine saymaktadırlar: “Asya Sarmatları Med’dir”, Medler (Kürtler) batı Kafkasya’da eski Çerkesya’da da yaşıyorlardı. Namitok, kitabında Plinius ve Herodot’tan alıntıyla; “Medler (Kürtler T.S), Meot ülkesinde Arikh veya Ari adı altında yaşıyorlardı” şeklinde tanımlamaktadır.

Yararlanılan Kaynak: NAMİTOK, Aytek: Çerkeslerin Kökeni, 1. Kitap, Çev: ÇEVİKER, Aysel, KAF-DAV Yay., Ocak 2009. Ank.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz