İlk Modern İnsanlar ve Akdeniz Halkı (5)

0
665

Modern atalarımız olan Homo Sapiensler binlerce yıllık yaşam serüvenlerinde pek çok mutasyon yaşayarak evrimleşip değişikliğe uğradılar. “İlk Modern İnsanlar ve Akdeniz Halkı” adıyla yayınladığımız seri yazılarda, çağımızdan kırk bin yıl önce İspanya ile Hindistan arasında yaşadığı kabul edilen ve “Akdeniz Irkı” denilen ilk modern insanlarla (Homo Sapiens Sapienslerle) bugünkü Kafkasyalılar arasında ilişki bulunduğunu ileri süren çeşitli bilim dallarından araştırmacıların bu konudaki görüşlerini aktarmaya çalıştık. 

Bu ayki yazımızda Profesör Dr. Dursun Ali Ercan’ın, Homo Sapiens’in Genetik Evrimiyle ilgili görüşlerine yer veriyoruz. Konumuzla çok ilgili olan bu önemli makaleyi okuyup yararlanmam amacıyla, değerli dostum çocuk edebiyatçısı ve araştırmacı yazar Sevgili Hasan Güleryüz gönderdi. Sayın Güleryüz’e ilgisi ve katkısından dolayı teşekkür ediyor, makalenin konumuzla ilgili bölümlerini hiç değiştirmeden olduğu gibi sunuyoruz.

Genetik Evrim

Değerli arkadaşlar, National Geographic ve IBM işbirliği ile 2005 yılında uzun soluklu bir genetik antropoloji çalışması başlatılmıştı. Kısaca “NG Genom Projesi” olarak adlandırılan bu mega-projenin amacı tüm Dünya Ülkelerinde binlerce insandan alınacak DNA örneklerini analiz ederek, Afrika’dan yaklaşık 70 bin yıl önce tüm Dünya’ya yayı- lan homosapiens (insan) türünün göç yollarının bir haritasını çıkarmaktır…
Yüksek hızlarda işlem yapabilen, büyük kapasiteli Bilgisayarlar ve çok hassas yeni nesil fiziksel aygıtlar (spektrometreler, elektron mikroskopları) sayesinde binlerce yıllık geçmişimizi artık tüm ayrıntıları ile yeniden canlandırabiliyoruz. Bu ölçümlerden öğrenebildiğimiz kadarıyla, ilk atalarımızın genetik yapısı Evrim süreci içerisinde defalarca mutasyon geçirerek değişimlere uğradı. Örneğin başlangıçta sadece tek tip olan Kan grubu (O Grubu kan) zamanla çeşitlendi; ~30 bin yıl önce A, ~15 bin yıl önce B ve nihayet ~2 bin yıl önce de AB kan grupları ortaya çıktı.
Dünya’nın farklı yerlerinde ve farklı koşullarda evrim sürecini yaşayan atalarımız doğal olarak, farklı genetik değişimler geçirdiler; farklı renklere, farklı görüntülere büründüler; göçler ve diğer nedenlerle popülasyonlar arası genetik karışım bu süreci daha da hızlandırdı. Bu genetik değişimleri izlemek için uygun yöntemlerden biri (mitocondrial DNA) “M-DNA analizi” denen yöntemdir.
Yaklaşık 2,5 milyar yıldır var olan hücrelerimiz içerisinde, besinlerden alınan kimyasal enerjiyi Hücrenin kullanabileceği ATP (adenozin-tri-fosfat) şekline dönüştüren Mitokondri’ler vardır; toplam 37 genden oluşan bu küçük organel sadece “anneden” çocuğa geçiyor. Mitokondrideki DNA zincirini oluşturan Adenin-Timin (A-T) ve Guanin-Sitozin (G-C) molekül çiftlerinin spekturumu incelendiğinde ana soyundan gelen alt gruplar belirlenebilir. (NG-Genom projesi kapsamında geliştirilen ve ~200 dolara satılan “DNA kitleri” aracılığıyla artık herkes kendi “Ata soy ağacını” belirleyebilir duruma geldi. Af- rika’dan itibaren bulunduğunuz yere kadar, 4-6 bin kuşak boyunca, geçmiş maceranızın yol haritasını görebilirsiniz)


Genetik değişimleri izlemek için bir diğer yöntem, “Y-DNA analizi” denen yöntemdir ki, bu da sadece babadan oğla geçen ve cinselliği belirleyen Y-Kromozom analizidir. Y- kromozomu da farklı atadan gelenlerin toplandıkları alt gruplara (haplogruplara) ayrışmaktadır; bu “Y-DNA Haplo-grup”lardan bazılarının Avrupa’da dağılımı aşağıdaki haritalarda görülüyor. NG-Genom projesi kapsamında Avrupa Ülkelerinde ve bu arada Türkiye’de yapılan ölçümlerden alınan Y-DNA Haplogrup dağılım oranları aşağıdaki tabloda verilmiştir; bu tabloda görüldüğü gibi, her Ülkede hemen her Y-DNA türünden, az ya da çok, bir miktar bulunuyor…
Ortak Y-DNA oranlarından iki Ülke popülasyonu arasındaki genetik ortaklık oranını hesaplamak mümkün; örneğin İsveç-Norveç arasında genetik ortaklık oranı, bir başka ifade ile “akrabalık derecesi” %80, Almanya ve Fransa arasında ise % 92’dir. Türkiye’nin akrabalık derecesi Yunanistan ile %75, Bulgaristan ile %63, İrlanda ile %32, Finlandiya ile %18 olarak bulunuyor. (Türkiye-Avrupa ortalaması ~%50)
Üç Ülke arasındaki genetik ortaklık bağıntısı da ilginç sonuçlar veriyor; örneğin, İrlanda-İskoçya-İngiltere üçlüsünü alalım. İrlanda-İngiltere akrabalık derecesi 0,87, İrlanda-İskoçya 0,96 ve İngiltere-İskoçya 0,90 dır… Bu 3 ülkenin ortak genetik oranı 0,86 olduğuna göre, genetik ortak olmayan popülasyon orantısı ne kadardır? Bunun yanıtını Venn-Diyagramı ile verelim;
İrlanda’da “tipik İrlandalı” diyebileceğimiz nüfus kesimi %3 oranında, İngiltere’de “tipik Britiş” diyebileceğimiz nüfus kesimi de en fazla %9 oranında çıkıyor. İskoçya’da ise “Tipik İskoç” diyebileceğimiz kimse kalmıyor bu tabloda. Oysa İskoçya, kültürü ve yaşam şekli ile diğerlerinden farklı bir ülke.
Bu örneklerden de görüldüğü gibi Irk (uruk) kavramı yerini Millet (Ulus) kavramına bırakmış durumda. (Genetik Evrime paralel Dil evrimini bir başka sefer ele alacağım) ~70 bin yıl önce Afrika’dan yola çıkan insan, 30 bin yıl öncesine gelindiğinde, gerçi hayli farklı renklere bürünmüş, ırk’lara bölünmüştü; ama ağırlıklı olarak son 2 bin yıldan bu yana, tüm renklerin karışımı ile yine başa dönüyor ve renksizleşiyor.
Çağdaş Dünyada “Millet” kavramının Genetik yapı ile bir ilgisi yok! Sevgilerimle.

Prof. Dursun Ali Ercan

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz