Kadim Çerkes El Sanatları

0
778

Şamil Eğitim ve Kültür Vakfı tarafından düzenlenen “Kadim Çerkes El Sanatları ve Günümüz Uyarlamaları” başlıklı sergi, Beşiktaş Deniz Müzesi Çaka Bey Sergi Salonunda gerçekleştirildi.

Vakıf bünyesinde çalışma yapan Adiyuf El Sanatları Atölyesi’nin Kafkasya’nın kadim değerlerinden esinlenerek tasarladığı takıların, tarihin derinliklerinden günümüze kadar gelen gümüş işçiliğinin uygulandığı giysi, süs eşyası, silahlar gibi objeler ve günümüze uyarlanan takı çalışmaları sergilendi.

Bengün ve Cengiz Gül’ün yıllardır bir araya getirdiği antika Çerkes eşyalarının da ziyaretçilerin beğenisine sunulduğu sergiyle ilgili konuşan Şamil Eğitim ve Kültür Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Rengin Yurdakul, bu serginin 5. kez gerçekleştiğini belirterek, “Sergimizin özelliği tamamen unutulmaya yüz tutmuş eski Çerkes el sanatlarını, el işlerini hem tanıtmak hem de yeniden farklı modellerde uygulamak. Örneğin altın ve gümüş işlemeleri bu sergimizde göreceksiniz. Eski malzemelerde genelde sim ip olarak kullanılan şeyleri biz gümüş tel ile uygulamaya başladık. Gümüş telle uygulamada en yakın ve en müsait olan takılar. Bundan dolayı sergide takıya ağırlık verdik” dedi.
Sergi, 24 Kasım-5 Aralık tarihleri arasında açık kaldı.

Nart söylencelerinde ADİYUF

Nartların ülkesinde bugünkü Karaçay-Çerkesk Cumhuriyeti sınırlan içinde kalan Yincıc Nehri (Jelentçuk Nehri) kıyısındaki Habez köyü karşısında bir kulede, çok sevdiği eşi ile adı Adiyuf olan güzel bir gelin yaşarmış. Adiyuf’un en büyük özelliği karanlıkları aydınlatması imiş. Kocası sık sık akına çıkarmış. Ele geçirdiği at sürüsü veya avlarıyla dönerken de Adiyuf nehrin üzerine keten bir köprü atar ve kar beyazı kollarını ona doğru uzatırmış. Etlerinin yaydığı ışık, köprüyü aydınlatır, bu sayede kocası her defasında sağ salim geri gelirmiş. Bir gün eşi kendini fazla överek,
-Görüyorsun, ne kadar mahirim! Benim sayemde yokluk çekmeden yaşıyoruz demiş.
-O kadar da değil, diye sitem eden Adiyuf, benim keten köprüm ve ellerimin ışığı olmadan yapamazdın diye itiraz etmiş.
-Sensiz de yapabileceğimi kanıtlayacağım diyen kibirli koca yeni bir sefere çıkmış.
Akşam olunca Adiyuf eşinin nal seslerini duymuş fakat keten köprüyü açmamış ve ışıldayan ellerini de uzatmamış. Gecenin zifiri karanlığında atlar ve onlarla birlikle Adiyuf’un kocası delice akan ırmağa düşmüş ve ölmüşler. Adiyuf sınırsız bir acı, pişmanlık ve kederle ağlayarak, ışık saçan ellerini kıyıdaki dik kayalara vurmaya başlamış. Derler ki Yincıc kıyısındaki kayaların kırmızılığı Adiyuf’un kanındandır.
Bu öykünün değişik anlatımları da olduğu gibi aynı karakter Abhaz Nart destanlarında da “Işıldayan Parmak” adıyla geçmektedir.

 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz