Seramik sanatçısı Hülya Çeltikçi, yeni atölyesi “Yat’e Creative Studio”yu Kadıköy Moda Şevki Bey Sokak’ta açtı. Açılış kokteylinde, otuz yıllık sanat birikimini “Geriye Kalanlar” başlıklı sergi ile sanatseverlerin ilgisine sunan Çeltikçi’nin sergisinde 100’ün üzerinde obje yer aldı.
Hülya Çeltikçi ile sanat yolculuğunu ve projelerini konuştuk.
-Öncelikle atölyenizin adı neden Yat’e?
-Yat’e çamur anlamına geliyor Adigecede… Baba sülalemin adı T’eş. T’eşlerin kızıyım yani. Bunu Taş olarak kullanmak istemedim. Kuzenim Yalçın Karadaş’a “Bizim meslekle ilintili ama akılda kalıcı, bizimle ilgili anlam ifade eden bir isim olsa” dedim, “Yat’e”yi önerdi. Otuz yıldır çamurla yaşayan bir insanım. Çok anlamlı ve insanların da aklında kalabilecek bir isim oldu. İlgi de çekti “Ne demek?” diye soruyorlar, telaffuz da edebildiler. Yakıştığını düşünüyorum mesleğime…
-Otuz yıldır çamurla yaşıyorum dediniz. Uzun bir süre ve büyük bir birikim. Nasıl başladınız?
-Okulla birlikte hiç başka iş denemeden otuz yıldır aşkla bu işi yapıyorum. Sevilmeden yapılacak bir iş değil. Başka hiçbir işi denemedim çok zor zamanlar geçirmeme rağmen… Yaşıtlarım emekli oldu ve hepsi şimdi ne yapacağız düşünürken ben hep yeniden başlıyorum. İşim hiç bitmiyor. Yapabilecek enerji ve güç vücudumda olduğu müddetçe yaş sınırı olmayan bir iş.
1986’da okula girdim, meslek lisesine… Seramik bölümü yoktu, açılmak üzereydi ama hiç talep yoktu. Bir arkadaşımla birlikte yığılma olan başka mesleki bölümlerdeki fazlalıkların alınarak seramik bölümü açılmasına vesile olduk 1986’da. Rahmetli babam da “Kızınız ne okuyor” diye sorulduğunda “Bilmiyorum, çamur karıştırıyor” derdi. Vizyonu varmış bence, başka bölüme git demedi.
İşimi her yerde yapabiliyorum, evde de yapabiliyorum. Bir topak çamur… Ucundan kıyısından sanatçıyım diyemem, saygısızlık olur. Bir şey keşfetmedim, çağa damga vurmadım ama işini seven, malzemeyi iyi kullanan bir zanaatkârım diyebilirim. Ayrıca otuz yıllık bilgi ve deneyimimi insanlara aktarmaya devam ediyorum.
-Bu atölye “Geriye Kalanlar” başlıklı bir sergi ile açıldı. Neydi geriye kalanlar?
-Dikkat ettiyseniz atölyemde fırın dışında hiçbir makine yok. Her şey elle yapılıyor, fırın ise pişirmek için… 7 yıldır sürekli çalıştım ve ürettim. Sipariş üzerine çalışıyorum yani aslında insanların bireysel taleplerini tedarik ediyorum. O yüzden atölyemde her tarzdan birer tane olmak üzere ürünler var. Bu yüzden sergiye “Geriye Kalanlar” dedim. Bir başka atölyem var, hala duruyor. Başka bir misyonla Kadıköy’e geldik. Burada daha bir gün yüzüne çıktık, satış da yapılıyor burada…
“Geriye Kalanlar”, bir anlamda otuz yıldan geriye kalanlar, birikimler…
-Burada satış da yapılıyor değil mi?
Tabii ki. Ama aynı zamanda ürettiklerimizi teşhir ediyoruz. Talep olursa sipariş üzerine ürün de yapıyoruz. Bir üründen yüz tane yapalım gibi seri üretim mantığında değiliz. Bunun bir konfor olduğunu düşünüyorum.
-Atölyede eğitim veriyor musunuz?
-Evet, eğitim de veriliyor. Aslında etraftan biraz destek istediğimiz konu bu… Eğitim için bütün şartlar mevcut atölyede. Otuz yıllık deneyimi, teknik bilgileri aktarmak için muhit de uygun. Sanat Kadıköy’e kaymış durumda, mesela yeni yeni galeriler açılıyor. Çok ticari olmamak şartıyla atölyemizin galeri olarak da kullanılmasını istiyoruz.
Yıldız Teknik Üniversitesi’nde uygulama seramik atölyesinde ders veriyorum. Öğrencilerin bitirme, tez gibi aşamalarda kendilerini göstermek için alanlara ihtiyaçları var ama galerilerde fiyatlar yüksek. Öğrencilere birer haftalık sergiler açmak gibi bir olanak sağlamak istiyoruz cüzi ücretlerle…
Sanat dallarıyla uğraşanların mekan sorununu ucundan kıyısından çözmek istiyoruz elimizden geldiğince…
-Aynı zamanda Yıldız Teknik Üniversitesi’nde eğitim mi veriyorsunuz?
-Gönüllü olarak eğitim veriyorum. İki yıl oldu. Öğrenciler memnun, gençlerle bir arada olmak bana da iyi geldi.
On yıldır özel ders de veriyorum.
-Kimler atölyenizde eğitim alabilir?
-Yaş sınırı yok, çocuk grubu bile yapabiliyorum. Lokasyon olarak burada çok fazla yabancı oturuyor, Amerikalı, İngiliz vb… Yabancı çocuklara ders veriyorum mesela… Türkiye’de göz ardı ediliyor, şimdiki çocuklar bizler gibi sokakta oynamadıkları için el kasları gelişmiyor. Benim oğlum da dahil el kaslarını geliştirecek bir şey yapmadılar, ne ağaca tırmandılar ne bir şeyler topladılar, toprak da kazmadılar misket de oynamadılar. Bunun farkında olan ebeveynler bu taleple geliyorlar.
Seramik zevkli ama bir yandan da meşakkatlidir, devamlılık gerektirir. Özel ilgi duyulması lazım. Çalışanlar bile tercih ediyor çünkü odaklandığınız zaman terapi gibidir çamur yoğurmak… Elemanları yoğun çalışan kurumlar da zaman zaman seramik atölye çalışmaları düzenliyor.
Çocukken hiç oynamadık mı çamurla, keyiflidir. Kendimi çok şanslı hissediyorum, severek yaptığım bir mesleğim var.
Hülya Çeltikçi
15 Temmuz 1970 tarihinde Kayseri’de doğdu. Zübeyde Hanım Kız Meslek Lisesi Seramik Bölümünden mezun oldu. Stajını Gorbon Seramik Sanat atölyesinde tamamladı.2 yıllık staj sonrası kadrolu olarak Gorbon Seramik Sanat Atölyesinde işe başladı.1986-1995 yılları arasında atölye şefi olarak görevine devam etti.
1995-2005 yılları arasında Hobi Seramik Atölyesi’nde planlama ve imalat sorumlusu olarak çalıştı.
2006’dan beri kendi atölyesinde seramik çalışmalarına devam ediyor.
Katıldığı etkinlikler
Gorbon Seramik Medeniyetler Sergisi
Gorbon Seramik Etnik Dünya Motifleri Sergisi
Gorbon Seramik Post Modern Sergisi
2005 Japon-Türk Kardeşliği Kapsamında Japonya Seramik Köyünde Osmanlı Kültürünü seramik replika objelerle tanıtım etkinliği
Antalya Sanatçilar Derneği Yaz Karması sergileri
Antalya Sanatçılar Derneği kişisel seramik sergisi
Projeler
Duvar panoları
Antalya Sera Otel iç ve dış dekorasyonu
Antalya Kalista Otel
Kemer Ali Bey Club
Çerkezköy Tuz Otel
Yaşmak Grubu Romans İstanbul Otel
Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Davutpaşa Konferans Salonu
YTÜ Yıldız konferans Salonu
Kapalıçarşı Textile Arts