Çerkeslerin (Adigelerin) içki kültürü: Фадэ (Fade) İçki

0
2763

Tsipine Aslan

“Onlar (Adigeler-Çerkesler) durmadan kadeh kaldırıyorlar: Tanrı’nın şerefine, kutsalları adına, hısım akrabalarının sağlığına, ölen arkadaşlarının belleğine, dikkat çekici yiğitlik, cesaret başarıların anısına, sanki bir ayin yapıyorlarmış gibi, saygı ve alçak gönüllülük içerisinde içtenlikle içki içiyorlar.” Giorgio İnteriano 1502 yılı. (Cenevizli tarihçi, etnograf ve gezgin.)

İçkinin yapılışını bilen de içen de sadece Oşhamahua’nın zirvesine misafir olan Tanrılardı.
Onlar yılda bir kez санэхуафэ (sanexuafe) -beyaz şarap- şenliği yaparlardı. Yeryüzünde yaşayanların en cesurlarından bir kişiyi davet edip, ona sadece bir sanehubje (boynuzdan beyaz şarap) ikram ederlerdi. Bu yıllarca süre gelen bir gelenekti, devamında bir sonraki aday Tlepsh’in tavsiyesi üzerine genç ve cesur Sosruko Oşhamahua’nın zirvesine çıkarılır, sanehubje eline tutuşturulur. Sosruko içince çok lezzetli bulur ve canlanır. Daha fazlasını ister.

Davetin başkanı ve sahibi Psetha: “Yeryüzünden davet edilen konuklara birden fazla sanehubje verilmesinin bu geleneğin ihlali anlamına geleceğini” söylüyor. Fakat diğer Tha’lar Sosruko’nun talebini destekler. Mezitha, “gelenek uygulamaya bağlıdır” diyerek bje elinde tanrıların sane fıçısının başına geçer. Sosruko da yanına gelerek sorar: “Bu nedir? Altı görülmüyor, görülen taşacak gibi, ne kadar ilginç!”

Thağaleg cevap verir: “Onu ilginç yapan fıçının dibindeki sane bitkisinin tohumlarıdır. Onun filizlenmesi, yetişmesi benim gücüme bağlıdır.”

Bu sözleri duyan Sosruko meraklanmış gibi davranarak sane fıçısına yaklaşarak hızlıca kaptığı gibi Oşhamahua’nın zirvesinden yeryüzüne fırlattı. “Sizin içtiğiniz içki yeryüzündeki bütün insanların içeceği olsun!“ diyerek.

Yere düşen fıçı paramparça olmuş, sane Nart ülkesine akmış, içinde bulunan sane bitkisinin tohumları toprağa düşünce filizlenmiş. Nart’lar yetişen saneleri görünce alıp Setenay guşeye götürürler, Sosruko zaten Setenay guşenin yanında bulunuyordu.

Setenay: “Bu bitki Tanrıların içkisidir” diyerek saneleri bir fıçıya doldurur ve kapağını büyükçe bir taş ile kapatır. Daha bir yıl geçmiştir ki sanexu olduğunu anlayınca fıçıyı kapattığı taşı alıp fırlatır. Fıçıdaki sanexu bütün Nartlar içerler ve yeniden canlandıklarını hissederler. Nartlar o günden itibaren içki yapılış şeklini öğrenmiş oldular. Bilindiği gibi burada şaraptan bahsediliyor.

İçki islam dinine göre haram kılınmış olmasından dolayı içkinin terk edilmesi için halkımızla bir çekişme içerisinde olmuştur. Ancak uzun bir süre Adige Adige olarak kalmıştır. Meyve ağaçlarının ürünlerinden yapılan içkinin İslam dini haram kılmış olmasını kabullenerek, o zaman Thağaleg’den öğrendikleri darı ile, Nartların bıraktığı nartuh ile yapılan mahsıme’nin dine ters düşmeyeceğine inandılar. Hatırlıyor musunuz atalarımızın gündüz oruç tutup fomahsıme ile iftarı açtıklarını?

Dünyada yaşayan diğer halklar gibi Adigeler de içki içmenin insan tutum ve davranışı üzerindeki etkisini çok eski zamanlarda Nartlardan beri fark etmiştir. İyi ve kötü yönde etki yaptığını anlamıştır. İşte o iyi ve kötü arasında dengeyi sağlayan mekanizmaya da “Marde” demişlerdir. Adige halkı iyi etkilerinin kötüye dönüşme sınırını inatla belirlemeye çalıştılar.
İyi etkilerine bakalım.

“Уэрэдыр фадэм къыхокI” (Şarkı fadeden çıkıyor) diyen Adigeler içkinin azı neşeli ruh hali etkisi yaptığını erken fark ettiler. Devamında “фефэм фи фэр дахэ ищIыу” (İçince tenini güzelleştirir) demişlerdi.

Kabardey Ceguak’ue (kültür sanatçısı) Ağnokua Laşe, bu duruş şeklini ne güzel ifade etmiş:

Fade yüreğimize sinerse neşeli, güler yüzlüyüz,
Hızlı olanı geçiyoruz,
Güçlü olanı yeniyoruz.
Zihnimizi açıyor, dilimizi çözüyor.

Bu şekilde içme yöntemi ve davranışı ile Tanrı’nın hoşnut kalacağını düşünürdü halkımız. Bu nedenle uygun bir şekilde içmek ile topluma uygun bir şekilde girmeyi bir saymışlardır. “Пщыми уэркъми фахэтыфу, фадэ ефэнкIэ фыIэрыхуэу” (Pşı ve work ortamında bulunabilip, içme becerisine de sahip olup…)

Adigelerin yaşamında fade o kadar yer edinmişti ki insanın yaşamını bereketlendiren şeyler sayılırken fade de onların içerisinde yer alırdı: “Гъэшыр гуэл хуэдизу, къуейр шэрхъ хуэдизу, фор гуибгъуу, фадэр псы къиуауэ.” (Sütümüz göl kadar, peynirimiz teker kadar, bal dokuz sepet, içkimiz taşkın nehir.)

Şimdi, mardanın diğer sınırına halkımızın yaklaşımına bakalım. Fadenin aşırısının insanı insan duruşundan çıkarttığını, karanlık gücün etkisi altına aldığını erken zamanda halkımız fark etti.

Nart destanlarında şu örneklere rastlanıyor:
Sosruko’nun sane içtikten sonra Glahsten’e gidip, “şu üzengiden ayağını çıkart, kendi ayağımı koyacağım” diye inat etmesi.

Nartlara beste yapan Laşın beyitinde: “İstemediğim damat adayını size söyleyeyim… İçmekten başka bir davranışı yoksa…”

Tekrar Ağnokua Laşe’ye dönersek “Bardağın altını hızlı çevirin, ayağınızı eğerse içtiğiniz haramdır!“, “İçkiyi yenebilen olmamıştır“ sözlerini söyleyen halkımız, içkiye yenik düşen olayları takip ederek olumsuzluklara karşı korunması gerektiğini ata sözleriyle tescil etmiştir.

“Keçi içip kurtla kavga etmeye gitti”, “Sarhoş olunca dedesinin yasını tutan”, “Yarım akıllı içince tam olarak delirir.”

Eskiden evlenme hazırlıkları yapan genç kıza, evleneceği kişinin içkili halini görmesini öğütlenirdi. Bildiğiniz gibi, içki insanın yapmacık davranışlarını bertaraf eder. İçinde iyi de varsa kötü de varsa dışa vurur. Buna başka ne söylenebilir bir atasözüyle açıklanabilir. “Нэм щIэлъыр Iугъуэм къыщIеху, гум илъыр фадэм къреху.” (Gözün içindekini duman çıkartır, kalbin içindekini içki dışa vurur.)

İçkinin canlı olduğunu düşünürdü eski Adigeler: Fıçıda bulunan içki yükseliyor, alçalıyor, “nefes alıyor”, “fısıldıyor”, “konuşuyor”. Olumsuz bir gün yaşanacağı zaman, içkinin o tehlikeli durumu önceden fark edip hareketlendiğine inanırlardı.

Başka bir bakış açısı, Mahsıma çok bekletilirse üç katmana ayrılır. En alttaki kısım “bırkut” olarak adlandırılırdı. Sıradan insanların içkisiydi. Onun üzerindeki ince katman work’lerin içkisiydi. Mahsımanın en üstteki saf şekli pşıların (prenslerin) içeceğiydi.

Mahsımanın rengi kırmızıya dönüşürse daha makbul sayılırdı. Mahsımanın rengi beğenilirse “Tavşan kanı gibi kırmızı” denirdi. Mahsımanın rengi bulanık bir görüntüsü varsa “Mahsımaları kundepso gibidir” derlerdi. “Фадэр хакIуэщ” (Fader xak’uash) yani içki aygırdır, güçlü kuvvetlidir, diyen bir halk içki içmenin yapacağı etkiyi anlıyordu.

İçki olayına adabıyla, zaman ayırarak yaklaşmak gerekiyordu. Sohbetin, şarkının, kafenin içinde eritmek gerekirdi. “ince, zayıf olan bana denk gelseydi” demiş içki.

Halkımız içerisinde ısrar eden deliye de rastlanmadı.

“Фадэр гуакIуэрыефэщи, фызыр гуакIуэрыкъашэщ” (İçki tavında tüketilir, eş aşk için alınır) sözü onun için söylendi. Olgun yetişkin olmayan gençleri içirmezlerdi.
Bize gelen gezginler bu konuda ilginç şeyler de bıraktılar bizlere, “Ziyafetlerde, gençlerin ustaca soygun gerçekleştirmediği ya da önemli bir cinayet işlemediği sürece içki içmeyi teklif etmezler.” (Jean de Luc 1625)

“Büyük bardağın içindekini küçük bardağa doldurarak arta kalanı içmeyi aklımıza getirmeyerek! Bu yeryüzünde Mafe jıle, xu jıle ve psı jile var olduğu sürece bu yeryüzünün hareket alanında halkımızın yer alması Tanrıdan dileğimizdir.”

“Fade aklı olan için güçlendirici takviyedir, akılsızın yüzkarasıdır!”

Xekure xabzere!

Çeviri: Beshto Yılmaz Beştepe

Kaynak: ЦIыпIынэ Аслъэн. Адыгэ фадафэ щэнхабзэр (Культура винопития у адыгов)

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz