Bağımsızlık Demokrasi Özgürlük Eşitlik Birlik

Oubykh Mektupları Mart 2018

Sondan başlayalım…
Kimseyi hatırlamadan gitti…
Hatırlamadan gittiği için kırgın gitmemiştir kimseye…

Bir nefes ile bağlıydı hayata, ancak bu kadar uzattı, uzatabildi…
1930 yılında başlayan yolculuk 88 yıl sonunda 2018’de sona erdi…

Hatırlamadıklarım, beni hatırlamayanlar…

Biraz öncesi…
Matez…
Elinde dondurması ile Resmiye Abla’sını ziyarete geliyordu…
Matez’in Resmiye Abla’sı…
Resmiye Abla diyerek gitti…
Çok güzel dans eden Matez gitti bir anda…
Işıl, Işık ve Talia baktılar ona…
Abhaz Resmiye’ye, Gürcü Inga sevgiyle baktı…
Sonra, donanımlı bakımla bakıldı…

Kırmızı Vosvos…
34 RY 567…
Kapısının önünden çalındı…
Skoda kullandı bir süre…

Mecit, Tunus’lu Mecit Enişte, eşiydi…
Galatasaray Liseli…
İkisi birden kediseverler…
Gümüşsuyu Günleri, Fenerbahçe Günleri ve sonra Şenesenevler…
Daha Şenesenevler Camii yapılmamıştı bile…

Hep kedisi oldu…
Kedileri çok havalıydı…
Kışları Şenesenevler, yazları Adapazarı Kamışlı…
Atlayıp arabasına köye giderdi…

Konken oynamayı severdi…
Mecit Enişte gitmeden önce, bal kaymaklı kahvaltı yaparlardı…
Sigara kokusu bilmez Mecit Enişte, akciğerden gitti…

Sonra dikkat etti ama eskisi kadar değil…
Çok düştü, kaç defa kalça ameliyatı yapıldı…

Şenibe Yura ile kafe yaptı…

Vakıf Günleri…
Geç Işık ile önce Ege sonra Datça’ya gitmişlerdi…
Sonra iki yeğen, iki teyze Asos yapmışlardı…

Hayvanları çok severdi. Kamışlı’da evin önünde kulübesi olan, topallayan Bıdık’a bisküvit almaya giderdik…
Oya, Atiye, Gaye ve ben…

Cemal Dayı idi adayı, ondan sonrasını bilmiyorum…

Köyü severdi…
Söğüdün altında Fikret Nene, Kocaman Dede…
Kardeşim Oya ile diyoruz Nene diye, Kocaman Dede diye…
O, Yenge derdi Fikret Nene’ye, Abi derdi, Kocaman Dede’ye…
Kocaman olduğu için kocaman kaldı Celal Dede’nin adı…
Anneannem, Lütfiye vardı. O zaman, Nene olacaktı Resmiye ve Fikret…
Resmiye Nene…
Fikret Nene…

Vakıf Günleri…
Hasan, Halit, Musa, Cemalettin, Cengiz, Cavit…
Vakıf Günleri…
Işık, Matez, Rengin, Tülay, Yücel, Bengün…
Ekip…
Turneye gittiler birlikte…

Vakıf Günleri…
Uludağ Gezileri…
Köy Gezileri…
Kadın Günleri…
Kermesler…
Balolar…
Daha neler neler…

Avrasya Feribotu, Karadeniz açıklarında beklerken, karada bekleyenler arasındaydı…
Tanımaz bilmezdi kimin kaçırdığını, buna rağmen televizyon kameralarına söylemişti düşündüklerini: ‘Biz çocuklarımızın yanlış bir şey yapmayacağına inanıyoruz, güveniyoruz.’ demişti.

Sepetçiler Kasrı…

Mecit Enişte ile bağı olan, alyansını vermişti Abhazya için…

Ankara’da yürüyüşe katılmıştı…

Zekeriya Temizel otobüsünün tepesindeydi…

Boğaziçi Üniversitesi’nde Kafkas Dilleri Konferansı’na katılanlara, çövende Abısta yapmıştı…
Zeynep’in yanında, ekranlardaydı…
Mutfak Dostları Derneği…

Haluja…
Kabak Böreği…
Kırk saatte kaynayan Aşure…
Ramazan’da Güllaç..
Cevizli…
Portakallı Kadaayıf – iki a ile ama muhakkak –
Kayınvalidesinden ‘Gerdan Tatlısı’
Görümcesi Behiye bilir miydi bilemem ama, her Kurban Bayramı sonrası, Gerdan Tatlı’sından bahsederdi…

Her sabah sporunu yapardı, evin camlarını açar, yürüyüş yapardı…
Evden Kadıköy’e yürürdü…
Baston ile tanış olalı, zorlandı Vakfın merdivenlerini çıkarken…

Cavit için gittiklerinde köye, adet yapıldığını, hatta evin oğlu, erkek kardeş için, tabanca masaya bırakıldığını anlatırdı…

Lütfiye, Fikret, Ersin ve Resmiye…
Dördü, Kırmızı bir Vosvos’a binip gelmişlerdi İstanbul’dan Niğde’ye…

Fikret, elini Tuz Gölü’ne sokacağım diye balçığa girmişti…

Kuzum derdi bazen…
Hıh! hıh! derdi, anlatılanı dinlerken…

Onun için, kedi maması dağıtacağım sokak kedilerine…

Bezik oynarmış Mecit Enişte ile..
Çat çat tahtasını bir indirip, bir kaldırırlarmış…
Onu hatırlamaz olmuş…

Müzeyyen Senar’ı severdi…
Eşlik ederdi ama bir türlü alkış tutturamazdı apsuwa tahtasına…
Taktak, taktak, taktak diye devam eden tahta ritmine patpatpat, patpat diye aksak ritimle eşlik ederdi…

Kimden geldiği belli olmayan varaklı ayna gitti…
Evinde kalan tüm kızlar evlendi gitti…
Teyzem, kız öğrenci evine götürelim dedi tüm eşyalarını…
Sevdiği Emel’in oğlu Oset, becerisiyle halletti…
Eski, ama temiz çarşaf takımları yerini buldu

Şeref, nasılsın demişti bana, döndün mü Amerika’dan demişti…
Lafı evirip çevirmiştim…
Şimdi Amerika’dan dönüyorum…
Son görevimi yapamadım…

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Yazarın Diğer Yazıları

Oubykh Mektupları – Kasım 2024

Kalem kırıldı… Benden iki yaş küçüktü, ellisindeydi, çağdaşımızdı… Konuşmaya başladığı zaman, çağdaşımız değildi, en az yüz, belki daha fazla yaşı olanlardı onun çağdaşı… Benim için ‘Suriçi’ ile...

Oubykh Mektupları Ekim 2024

Epeydir okumuyordum, gözlerim yakını görmemeye başladığından beri bahanem buydu, oysa bal gibi görüyordu yakını… Yakını görmesi yetmiyordu, ayrıca hissediyordu… Yakında ne olacak içine doğuyordu, o...

Oubykh Mektupları Eylül 2024

And Dağları… Düz yolda giderken ayağı taşa takılır, düşer insan… Malum ve kabul edilen, düz yolda giderken ayağınızın taşa çarpmaması… Bir çukura, bir tümseğe dikkat etmeniz… Şehirleşmede çok...

Sosyal Medyalarımız

4,890BeğenenlerBeğen
1,353TakipçilerTakip Et
4,000TakipçilerTakip Et

Son Yazılar

- Advertisement -spot_img