Abazaların 19. Yüzyıldaki Göç ve Sürgün Hareketleri

0
1964

Abazaların yaşadığı kitlesel sürgün ve göç hareketleri 19. yüzyılın ilk çeyreğinden başlayarak son çeyreğine kadar devam eden genel bir dönemi kapsamaktadır. Yaklaşık olarak 70 senelik bir zaman diliminde gerçekleşen bu nüfus hareketleri tek bir olay ve tarihe indirgenemeyeceği gibi, kendi içinde farklı zamanlarda gerçekleşmiş birçok olayı kapsamaktadır.

Sürgün ve göç hareketlerinin arka planındaki sosyo-politik faktörleri tek tek incelemeden hepsini bir nedene bağlayarak süreci genelleştirmek objektif bir tutum değildir. Kimine sürgün, kimine göç diyebileceğimiz bu sosyal olayların her biri kendi içinde farklı nedenler ve farklı hikâyeler barındırmaktadır.

19. yüzyılda Abazaların (Apsuva-Aşuva-Aşkaruva) vatanından ayrılmak zorunda kalma sebeplerini sıralamak gerekirse; Çarlık hükümetinin, Babıâli’nin ve dönemin diğer büyük devletlerinin bölge üzerindeki siyasi emellerini en başa koyabiliriz. Bunun dışında bölge devlet ve prensliklerinin hanedanlık politikaları, ulus bilincinin gelişmemesi, etnografik topluluklar (kabile, boy, vs.) arası çekişmeler, feodalizm ve dini faktörleri de diğer nedenler arasında sayabiliriz.

Göç ve sürgünler içerisinde en bilindik tarih ve dönemler; 1810, 1812-1827, 1829-1830, 1853-1856, 1858-1863, 1864-1865, 1867, 1869-1873 ve 1877-79 olarak kabul edilmektedir. Bu tarihlerde Kafkasya’dan kitlesel gruplar halinde gelindiği gibi, küçük gruplar halinde de gelindiği olmuştur.

19. yüzyılda yaşanan olaylar neticesinde Abazaların % 70’inden fazlası Kafkasya’dan ayrılmak zorunda kalmıştır.

19. Yüzyıldaki Göç ve Sürgünlerin Tarihi Seyri

1810 ile 1827 yılları arasındaki süreçte göç edenler daha çok o dönemin siyasi çekişmelerinin tarafı olup vatanlarını terk edenlerdir. Çaçba hanedanlığındaki değişimler, hanedanlık üyeleri arasındaki çekişmeler ve bu değişimlerin arka planı bu olayları tetiklemiştir. Keleşbey Çaçba’nın oğulları, Aslanbey ile Seferbey arasında başlayan ve sonrasında iktidara gelenler ile devam eden bu siyasi çekişmeler, o dönemlerde ilk göç olaylarının gerçekleşmesine sebep olmuştur. Şüphesiz bu olayların arka planında büyük devletlerin rolü vardır.

Bu dönemde Abhazya’da sürekli isyan hareketleri olmuş, halk sık sık isyan hareketlerine katılmış ama her seferinde Rus askeri birliklerinin olaylara müdahil olmasıyla eylemler sonuçsuz kalmıştır. Bu eylemlerin sonucunda da Osmanlı Devletine gelen küçüklü büyüklü gruplar olmuştur.

1810 yılında silah zoruyla Çaçba Aslanbey tahtan indirilince Osmanlı devletine sığınmak zorunda kaldı. Aynı yıl içinde Aslanbey taraftarı 5 bin Abhaz Osmanlıya göç etti.1 Bu, Abhazların tarihlerindeki ilk kitlesel göç hareketidir. 1810 yılında göç eden Abhazların nerelere yerleştirildiğine dair elimizde net bilgiler yok. Osmanlı topraklarına Batum üzerinden giriş yaptıkları tahmin edilen bu kitlenin bir kısmının İstanbul’da özellikle Tophane ve Galata civarlarına yerleştirildiklerini sözlü tarih kayıtlarında sıklıkla duyuyoruz.

1810 yılı sonrası 1827’li yıllara kadar ufak gruplar sürekli Osmanlı Devleti’ne gelmeye devam etti. 1820’li yıllarda Osmanlıda yaşayan Abaza sayısının 20 binler civarında olduğu bilinmektedir.

1828-1829 Osmanlı-Rus savaşının ardından imzalanan Edirne anlaşması sonrası Abhazya’dan Osmanlı’ya 10 bin civarında Abhazın gittiği bazı kaynaklarda belirtilmektedir.2 1830 yılında İstanbul’daki Rusya elçisi (Ortaelçisi), Abhazya’dan Osmanlıya göç etmek isteyen 2-3 bin civarındaki ailenin Anapa’dan geçirilmesini Kafkasya sorumlularından rica etmiştir.3

1855 yılı Ekim ayında Kırım savaşı esnasında Ömer Paşa komutasındaki Osmanlı Ordusunun Abhazya’ya girdiği, belli başlı şehirleri 1856 ilkbaharına kadar elinde tuttuğu ve sonunda Abhazya’dan çekilirken tekrar bir göç dalgasının olduğu bilinmektedir.

Yapılan araştırmalarda 1856 yılında Osmanlı’ya giden insan sayısı hakkında farklı veriler bulunmaktadır. G.A. Dzidzariya’nın “Muhacırlık ve 19. Yüzyıldaki Abhazya Tarihinin Problemleri” adlı kitabında yazdığı üzere Z. Çiçinadze4 o dönem için 20 bin kişinin ülkeyi terk ettiğini belirtmektedir.

“Kronolojik Abhazya Tarihi” kitabında Prof. Timur Açugba sayı belirtmemekle birlikte Abhazların büyük bir dalga halinde Osmanlı’ya gittiklerini yazmaktadır.

2014 yılında Türkçesi İstanbul’da basılan “İlk çağlarda Abhazya Tarihi” adlı kitabın 248. sayfasında kaynak belirtilmemekle birlikte bu sayının 20 bin olduğu yazmaktadır.

Dönemin nüfus bilgilerine bakıldığında G.N. İgnatiev’in 1852 yılındaki verilerine göre Abhazya’da yaşayan insan sayısı 98 bin kişi iken, 1858 yılında resmi makamlarca o yıl için Abhaz prensliğinin nüfusu 89 bin 866 kişi olarak gösterilmektedir. 1852 ile 1858 yılları verilerinin karşılaştırılmasında 8 bin 134 kişilik bir azalma görülmektedir.

Araştırmalarımız esnasında Abhazya’da Ruslan Guajvüba, Canbul İncgiya, A. Mukba gibi tarihçilerle yaptığımız görüşmelerden bu sayının 2 bin ile 4 bin kişi arasında olduğu belirtilmiştir. Özellikle Akapa ve Guma köylerinden bir hayli fazla sayıda insanın 1856 yılında ülkeyi terk ettikleri belirtilmektedir.

Kırım Savaşı sonrası Kafkasya’daki askeri harekâtlarına ağırlık veren Rus Çarlığı, 1859 yılında İmam Şamil’in silah bırakmasıyla birlikte Kuzeydoğu Kafkasya’nın hâkimiyetini ele geçirip tüm gücüyle Kuzey ve Batı Kafkasya’ya yönelmiştir. Rusların askeri genişlemesi ile beraber 1858-1863 yılları arasında Abazaşta bölgesinden Aşuvaların ve özellikle Aşkaruvaların sürgün ve göçlerine tanıklık ediyoruz. Ağırlıklı olarak Aşuvalardan Low, Bibard, Qlıç ve Keaça etnografik grupları ile Aşkaruvalar’ın Başılbiy, Bağ, Barakay, Kızılbek, T’am ve Çegerey gibi etnografik topluluklarının sürgün edildiklerini görüyoruz.

1858-1859 yıllarında Low, Qlıç ve Bibard gruplarına ait bazı köylerin Osmanlıya gittikleri bilinmektedir.

1860 yılının yaz döneminde Ruslar tarafından bazı Abaza topluluklarına verilmiş olan süre dolduktan sonra Başılbiy, Bağ, Barakay, Kızılbek, T’am ve Çegereylerin bir kısmı Osmanlı İmparatorluğu’na göç etmek zorunda kaldı.5

1861 yılının temmuz ayında Kızılbek, Başılbiy, Bağ ve Çegereyler, Kuban ve Terek vilayetleri komutanlıklarına, Osmanlı Devleti’ne göç etmek için başvurmuşlardı. Bu konu ile ilgili General Yevdokimov görevlendirilmişti. Göçmenlerin Sohum’a Tzabal üzerinden gitmelerine izin verildi.6

1861 Yılında T’am Abazalarının bir bölümü önce Madaveylere, sonra da oradan Osmanlıya göç ederken, kalan kısmı ise Kızılbeklerle birlikte Xuıj vadisi civarına yerleşmişlerdir. Günümüzde Xuıj-Du (Staro-Kuvinsk) köyünde yaşamaktadırlar.

1862 yılının ilkbaharında Çegerey Abazalarının çok büyük bir bölümü Osmanlı’ya sürgün edilmişlerdir. Onları 1863 yılında Keaçalar, Bağlar ve Barakaylar takip etmiştir.

Barakaylar 1863 yılında sürgünden önce Kafkasya’da 1250 kişi olarak yaşarken, sürgün sonrası bu sayı 460 kişiye düşmüştür.7

1863 yılında Bağ kabilesinden 480-600 kişi (205 hane) Osmanlı’ya göç etmek zorunda bırakıldı. Bağ Abazalarından Abazaşta’da sadece 27 kişi kaldı.8

Aşuvaların “Keaça” grubundan ise az bir kesimin 1859-1863 yılları arasında Osmanlıya gittiği bilinmektedir. Kalanlar ise diğer grupların arasında erimişlerdir.

L.İ. Lavrov’a göre 1858-1864 yılları arasında Osmanlı topraklarına 30 bin Abazin göç etmiştir.9

Kafkasya Arkeografi Komisyonu baş redaktörü akademisyen Adolf Berje’ye göre 1858-1866 yılları arasında Kafkasya’dan Osmanlı’ya sürgün edilen Low, Kızılbek, T’am, Bağ, Başılbiy ve Çegerey Abazaların nüfusu 4.350 hane, yaklaşık 30 bin kişiye ulaşmaktaydı.10

1861-1862 yıllarında yetkililerin haberi olmadan Kafkasya’dan izinsiz gidenlerin sayısı 20 bin 156 kişidir.11 Bu sayının içinde Abazalar önemli bir yer tutmaktadır.

Anadolu’ya deniz yoluyla gelenler, Trabzon, Samsun, İstanbul, Sinop, Batum ve Rize gibi iskelelerden Osmanlı topraklarına ayak basmaktaydı. Kara yoluyla da gelen göçmenler olmakla birlikte bunlarının sayısı deniz yolunu kullananlara göre oldukça azdı. Karayoluyla gelenlerin ana güzergâhı Kars üzerinden Sivas olmuştur.

Osmanlıya sürgün edilen bu gruplar günümüzdeki isimleriyle Samsun, Sakarya, Bilecik, Eskişehir, Kütahya, Amasya, Çorum, Sivas, Tokat, Yozgat, Kayseri ve Adana hattı boyunca yerleştirilmişlerdir.

Osmanlı topraklarının muhtelif yerlerine gelen bazı Aşuva grupların Uzunyayla bölgesine gelişleri ile ilgili 2009 yılında Tolga Akay’ın yüksek lisans tezinde bazı veriler bulunmaktadır:12 “İzmir’den 20 hane, yaklaşık 200 kişilik Altıkesek topluluğu13 Mayıs 1860’da Uzunyayla bölgesine gelmiştir”14; “Trabzon’dan 56 hane, yaklaşık 412 kişi Haziran 1860’da Uzunyayla bölgesine gelmiştir”15; “Trabzon’dan 360 kişi Aralık 1860 tarihinde Uzunyayla bölgesine gelmiştir”16; “Bilecik’ten 10 hane 112 kişi Mayıs 1861’de Uzunyayla bölgesine gelmiştir”17; “Bursa Karacaşehir’den 13 hane, 96 kişi Haziran 1861’da Uzunyayla bölgesine gelmiştir.”18

1859-1865 yılları arasındaki verilere göre Osmanlı Devleti’ne göç eden Abazaların sayısı 45 bin kişiye ulaşmıştır.19

1864 tarihinde ise küçük Abhazya olarak adlandırılan merkezi Abhaz Devleti sınırları dışında kalan Sadz, Ahçıpsı, Pshu, Çüıjaa ve Aibga gibi etnografik Apsuva toplulukları ile yine Abazaşta bölgesinden Aşuvaların Low grubundan kafilelerin Kafkasya’dan sürgün edildiklerini biliyoruz.

Resmi verilere göre 1864-1865 yıllarında Osmanlı’ya sürgün edilen Sadz, Ahçıpsı, Aibga ve Pshu gruplarının toplam sayısı 19 bin 515’dir.20 Burada belirtilen 19 bin 515 genel sayısı içinde Pshu grubundan 3 bin 600 kişi, Ahçıpsı grubundan 4 bin kişi, Sadz grubundan ise 12 bin kişi21 bulunmaktadır. Aibga grubundan ise yaklaşık 1000 kişi sürgün edilmiştir.

  1. Berje’nin verilerine göre Sadzlar, Adler ve Soçi’den toplamda 11 bin 873 kişi, Ahçıpsı grubu Tsandrıpş’tan 4 bin kişi; Pshu grubu Gudauta’dan 3 bin 642 kişi olarak sürgün edilmiştir.22

Başka bir kaynağa göre ise sürgün edilen Sadz ve Pshu nüfusu 25 bin kişinin üzerindeydi.23

Sadzlar 26 Mart ile 2 Nisan tarihleri arasında yenilgiyi kabul etmiş ve kalabalık kafileler halinde topraklarını terk etmeye başlamışlardır. Bazıları Batum’a, bazıları direk Anadolu’ya gönderilmiştir. Bir kısmı da Kuzey Kafkasya’ya geçmiştir. Yaklaşık 81 aile, toplam 403 kişi de Gagrıpş nehri etrafına yerleşmiştir. Sayısı tam olarak bilinmemekle birlikte bazı Sadz aileler de Psırdzkha köyünde iskân edilmişlerdir.

Ahçıpsı topluluğunun büyük çoğunluğu 20 Mayıs itibarıyla Batum ve Anadolu’ya gönderilirken, bazı Ahçıpsı kökenliler Kuzey Kafkasya’ya geçmişlerdir. Abazaşta’da günümüzde Novokuvinsk (Xuıj-Çkuın) ve Starokuvinsk (Xuıj-Du) köylerinde yaşamaktadırlar.

Aibga topluluğu üyeleri 12 Mayıs 1864 tarihinde köylerinin ele geçirilmesiyle Osmanlıya gitmek için hazırlıklara başlamış ve 3 köy toplam 1000 kişi olarak sahile inmişlerdir. Aibga grubunun tam olarak nerelere yerleştirildikleri konusunda henüz bir bilgi edinebilmiş değiliz. Günümüzde Ahçıpsı ve Pshu grupları içinde karışık halde yaşadıkları varsayılmaktadır.

Aynı tarihlerde Çuıjaa grubundan da 200 hane, toplamda 1000 kişi civarında bir nüfus yerlerini terk etmiş, Gagra üzerinden Osmanlı topraklarına gönderilmişlerdir.

Pshu grubu ise 2 Nisan 1864 tarihinde itaat etmeyi kabul etmelerine rağmen hemen yerlerini terk etmediler. Bazı Pshu köylerinin ele geçirilmesi 20-23 Temmuz tarihlerini bulmuştur. Pshular’dan 3 bin 600-3 bin 800 kişi civarında bir nüfus köylerini terk etmiştir.

Pshu grubundan 107 aile Kuzey Kafkasya’ya Abazinlerin bölgesine gitmiştir. Daha sonra 35 aile daha onlara katılmıştır. Osmanlı yolundan da 61 kişi dönerek onların grubuna dâhil olmuştur. Toplamda Kuzey Kafkasya’ya gidenlerin sayısı 844’ü bulmuştur. Pshu’dan kuzeye (Abazaşta) gidenler günümüzde Starokuvinsk (Xuıj-Du), Novokuvinsk (Xuıj-Çkuın) ve Çegerey (Apsua) köylerinde yaşamaktadırlar. Sovyet döneminde Pshu grubundan bazı aileler eski yerleşkeleri olan Pshu’ya dönmüş, fakat daha sonra tekrar Karaçay-Çerkes’e geri gitmişlerdir.

Bazı Pshu aileler ise Sadzlar ile birlikte Büyük Abhazya sınırlarında yer alan Psırdzkha köyü etrafına yerleşmişlerdir.

Pshu grubunun ana kitlesi Osmanlı toraklarına gitmiştir. Bu kafilelerden biri o dönemde Osmanlı toprağı olan Batum’a yerleştirilir. Bu grup 1869 yılına kadar Batum’da kalmıştır. Grup lideri Hacı Bata (Mas-ipa) kaldıkları yerlerdeki toprağın elverişsiz olduğu gerekçesiyle 1869 yılında Osmanlı makamlarına bir dilekçe yazıp, iç bölgelere gitmek istediklerini belirtmiştir. Dilekçesi kabul edilmiş ve Düzce’nin Gümüşova denilen mahallinde iskân edilmelerine izin verilmiştir.24

Diğer grupların bazılarına da aynı uygulamalar yapılmıştır. 1864 bahar ve yaz başlarında topraklarından ayrılmış gözükseler de hepsi günümüzdeki yerleşim yerlerine direkt olarak getirilmiyorlar.

Örneğin Düzce bölgesinde günümüzde yaşayan 1864 çıkışlı Abazaların Düzce’de resmi olarak yerleşimlerinin kuruluş tarihleri 1869 ve sonrası olarak gözükmektedir. Bunun da temel nedeni muhtemelen 1864 Nisan-Temmuz aralıklarında çıkan grupların bazılarının Hacı Bata örneğinde olduğu gibi başka bölgelerde 4-5 sene ikamet etmeleri olabilir.

Başka bir örnek de 25 Nisan 1869 tarihinde yine bir Abaza kafilesinin Batum’dan ayrılarak Adapazarı’na yerleştirildiğini gösteren Osmanlı arşiv belgesidir. Bu grup da 1864 baharında Batum’a yerleştirilen bir grup. 1869 yılında yer değişikliği talebiyle yapılan müracaatın belgesi şu bilgileri içeriyor: “Abaza muhacirleri umerasından Çıw Hasan Bey’in 400’e yakın nüfustan mürekkeb olarak Batum’da bulunan akraba ve taallukatının Kocaeli Sancağı dâhilinde kâin Adapazarı kazasına nakilleri tensib olunmuş ve keyfiyyet liva-yı mezkûr mutasarrıflığına bildirilmiş olmakla, muhacirin-i mezkûrenin oraya işlemekte olan Fevâid-i Osmaniye Kumpanyası vapurlarından birine bi’l-erkâb i’zâmına, himem-i aliyye-i müşîrâneleri derkâr buyurulmak babında emir u irâde hazret-i men lehû’l-emrindir.” 13 Muharrem 1286, Trabzon Vilayet-i Celilesine Tahrirat.

Eylül 1864 tarihinde 15 bin kişilik bir Abaza-Çerkes grubunun, beraberlerinde 7-8 bin kadar keçi, koyun ve sığır ile birlikte Batum üzerinden gelerek Lazistan Sancağı’nın iskâna elverişli bölgelerine yerleştirildiklerini belgeler göstermektedir.25

Bahsi geçen grup ile ilgili yazışma: “Abaza ve Çerkesler arasında Erdiler isimli mahalle birkaç kabile toplamda 15 bin nüfustan fazla olarak Lazistan sancağında münasib mahallere iskânlarına müsaade istenmiş ve gelen emrin uygun olduğu, bu muhacirlerin eşya ve hayvanlarının getirilmesi hususunun kendilerine tavsiye kılındığı bildirilmiştir. Muhacirler 15 gün evvel tüm eşya ve malları ile peyderpey gelmeye başlamışlar ve münasip mahallere gönderilmişlerdir. Kendilerinden bazıları kendi hanelerini kendileri yapmışlar ve diğerlerinin de buna mukabil kendi hanelerini yapabilecekleri bildirilmiştir. Bunların zaruri ihtiyaçları Batum ahalisi ve memurları tarafından peyderpey tevzi edilmiştir. 27 Muharrem 1281. Lazistan Livası Mutasarrıflığı”.

Yapılan tahminlere göre, 1860’lı yılların ortalarında Büyük ve Küçük Abhazya bölgelerinden toplam nüfusunun % 60’ı anavatanını terk etmek zorunda bırakılmıştır.26

1866 yılında Lıhnı’da başlayan isyan süreci ve sonrasındaki olaylar neticesinde, 1867 yılında Apsuvaların Dal ve Tsabal topluluklarının tamamı ile bir kısım Bzıp, Abjuva ve Guma toplulukları zorunlu olarak göç ettirilmiştir.

6 Nisan 1867 tarihinde Psırdzkha köyünden 3 gemiyle Batum’a 49 hane 218 kişilik bir grup gönderilmiştir.27 6 Nisan tarihinde gönderilen Psırdzkha köylülerinin büyük çoğunluğu 1864 yılında küçük Abhazya bölgesinden buraya gelen Sadz ve Pshu kökenlilerdi.

Yine aynı dönemde Gagra yakınlarında yaşayan Sadzların bakiyesi 847 kişilik bir kafile daha, direkt olarak Osmanlıya göç etmiştir.28

1867 yılı Nisan ile Temmuz ayları arasında Bzıp grubundan 1357 kişi, Guma ve Abjuva gruplarından 3 bin 245 kişi (Abjuvalar çok fazla değil), Tzabal-Dal grubundan ise 14 bin 740 kişi olmak üzere toplam 19 bin 342 kişi Osmanlıya sürgün edilmiştir. Bu sayının yaklaşık 10 bini (2.159 kişi Köstence, 4.873 kişi Varna, 3 bin kişi Bulgaristan) Balkanlar’a, kalanlar ise Anadolu’ya dağıtılmışlardır. Anadolu’da dağıtıldıkları bazı yerler şunlardır: “Viranşehir, Karahisar-ı Sahib, Kütahya, Saruhan, Denizli, Menteşe, Niğde, İç-il (İçel), Maraş, Adana, Kayseri, Divriği, Koçgiri, Erzincan, Maden, Konya, Alanya, Burdur, Hamid, Behisni, Manisa, Denizli, Haleb, Urfa, Alaiye, İzmit ve Adapazarı.”29

1835 yılında Abhaz-Abazin nüfusunun 128 bin 800 kişi,30 1857’de ise 144 bin 546 kişi olduğu belirtilmektedir. Bu nüfusun 80 ile 94 bin kadarı güneydeki Abhazya’da yaşıyorken geri kalanları Kuzey Kafkasya’nın daha dağlık bölgelerinde yaşıyordu. 1866-67 yıllarına gelindiğinde toplam nüfustan geriye kalan sadece 79 bin 190 kişi idi.31

1867 yılından sonra 1877 yılına kadar kafileler gelmeye devam etmiştir. Örneğin; 1869 yılında 578 aile, 1870 yılında 150 aile, 1873 yılında 115 aile.

1877-78 Osmanlı-Rus harbi esnasında (93 harbi) 1877 yılının Mayıs ayında Osmanlı Ordusu Abhazya’nın bazı şehirlerine çıkarma yaptı. 1500 ile 3000 civarında daha önce Osmanlı topraklarına sürülmüş Kafkasyalı savaşçının da olduğu bu harekâtta Osmanlı ordusu Ağustos-Eylül aylarına kadar Abhazya’da kaldı. Sonbahara yakın aylarda Osmanlı birlikleri ve içindeki Kafkasyalı unsurlar Abhazya’dan çekilmek zorunda kalınca, yanlarında Bzıp, Guma ve bir miktar Abjuva etnografik topluluklarına mensup nüfus Osmanlı Devletine gitmek zorunda kaldı.

1877 yılının Ağustos ile Eylül ayları arasında Osmanlıya gidenlerin toplamı Abjuva etnografik topluluğundan 4 bin 819 kişi, Guma etnografik topluluğundan 9 bin 985 kişi, Bzıp etnografik topluluğundan 17 bin 160 kişi olmak üzere toplam 31 bin 964 kişidir.32

1877 yılının Ağustos, Eylül ve Ekim aylarında Havza-i Fahmiye’den (Taşkömürü havzası) Bahriye Nezaret Celilesine ve Bolu Mutasarrıflığına çekilen telgraflardan anlaşılacağı üzere, Ereğli limanına ağırlıklı olarak Abazalar olmakla birlikte Balkanlardan Çerkes göçmenlerin gelmeye başladıkları anlaşılmaktadır. Küçük bir kasaba olan Ereğli’ye inen göçmenler, telgraflardan anlaşıldığı üzere iç kısımlarda belirlenen iskân bölgelerine nakledilmiş, bir kısmı da Akçakoca ve Kefken limanlarına yönlendirilmişlerdir. Bolu Mutasarrıflığına çekilen 10 Eylül tarihli telgrafta 4 bin kadar Abaza muhacirin Bartın’a nakledileceği anlatılmaktadır. 24 Ekim tarihli telgrafta havanın bozuk olmasından dolayı vapurda bekletilen 2500 Abaza muhacirin havaların düzelmesi ile Akçakoca’ya nakledileceği bildirilmektedir.33 Taşkömürü havzasının o yıllarda Bolu Mutasarrıflığına bağlı olduğu düşünüldüğünde iskân bölgelerine nakledilen göçmenlerin büyük bir kısmının Ereğli’ye yakın olan Bartın, Devrek, Çarşamba ve Yılanca nahiyelerinin yanında Akçakoca üzerinden geldiği görülmektedir.

28 Ekim 1877 tarihinde Bahriye Nezareti’ne çekilen bir telgrafta, 24 Ekim tarihli telgrafta sözü edilen Abaza muhacirlerin yarısının Eseri Cedit vapuruyla saat 6 sıralarında Kefken’e hareket ettiği, geri kalanının da ikinci seferde gönderileceği ve Eseri Cedit vapuruna gerekli kömür de verilerek Dersaadet’e gönderileceği bildirilmiştir. 21 Kasım’da da başka 1500 kişilik bir göçmen kafilesi Taif isimli vapurla akşam saat 6 sıralarında Kefken’e hareket etmiş, Taif vapurunun göçmenleri Kefken’e bırakmasından sonra Dersaadet’e hareket edeceği telgrafla bildirilmiştir.34

13 Ekim 1879 tarihli vesikaya göre Düzce’ye 1000 hanelik Sohum muhâciri iskân edilmiştir. Ancak bu kadar muhacirin “iskânları ve tayinâtı yeterli düzeyde sağlanamadığı için telef olmakla” karşı karşıya kalmışlardır. Konu ile ilgili olarak mağduriyetlerinin giderilmesi konusunda Mustafa Bey ve eşi tarafından şikâyette bulunulmuştur.35 1879 yılı sonunda henüz yerleştirilmemiş olan Rumeli ve Sohum göçmenlerinin mevcudu 28 bin 700’dür.36

1881 yılı kayıtlarına göre, İzmit Sancağına iskân edilmek üzere İstanbul’dan sevk edilen 25 bin 823 göçmenin 5 bin 920’sini Çerkesler, 8 bin 574’ünü ise Abazalar teşkil etmektedir. Ayrıca iskân edilmeyi bekleyen 40 bin göçmen bulunmakta olup henüz kayıt altına alınmadığı anlaşılmaktadır.37

1881 tarihli bir arşiv kaydına göre sancak dâhilinde iskân edilen 93 harbi göçmenlerinin toplamı 21 bin 486’dır. Bunun 9 bin 425’i Batum, 8 bin 574’ü Sohum ve 1960’ı Çerkes göçmenidir. Daimi olarak yerleştirilmek üzere gönderilenlerin yanı sıra, Anadolu’da iskân mahallini beğenmeyenlerin bir kısmı da sancak dâhiline gelerek yerleşmeye çalışmıştır. Cuinet’e göre sancağa gönderilen göçmenlerden 1175’i İzmit’te, 600’ü Karamürsel’de, 7 bin 329’u Adapazarı’nda, 2 bin 357’si Kandıra’da, 710’u Geyve’de yerleştirilmiştir.

  1. Abdülhamit zamanında Osmanlı coğrafyasında ne kadar göç gerçekleştiğine dair kayıtlar hazırlanmıştı. Bunlardan birisi de Osmanlı arşivlerinden elde edilen 13 Kasım 1881 tarihli belgedir. Yaklaşık 90 bin muhaciri kapsayan bir çizelgeye sahip belgede, İzmit ve Adapazarı ile alakalı kısımlar da vardır. Bu belgeye göre İzmit’te Sultan Abdülmecit zamanından beri iskân edilen ve iskânı bekleyen muhacirler 25 bin civarındadır. Adapazarı ve civar nahiyelerdeki durum ise şu şekildedir.38 Bkz. Tablo 17

1882 yılı Ekim ayında 272 kişilik bir Abaza göçmen kafilesi İstanbul’a vardı. Kafkasya’nın Dabkan(?) yöresinden olan göçmenlerin İstanbul’a gelişleri bir İtalyan vapuruyla olmuştu39.

93 Harbi diye bahsettiğimiz 1877-78 Osmanlı-Rus harbinde ise daha önceki tarihlerde Balkanlar’a yerleştirilen (1859-1867) Kafkasyalıların savaşta Osmanlı ile hareket ettikleri için ikinci bir tehcire maruz kaldıklarını ve Balkanlar’daki yerleşkelerinden ayrılıp bugünkü Anadolu ve Ortadoğu coğrafyasına dağıtıldıklarını görüyoruz. 1877-78 Osmanlı-Rus savaşında Osmanlılar ile beraber Balkanlar’da Ruslara ve onların destekledikleri Bulgar, Sırp, vd. unsurlara karşı Osmanlılar ile birlikte savaşan Kafkasyalılar savaşın kaybedilmesiyle beraber daha önce 1876 yılında İstanbul (Tersane) Konferansında hükme bağlanmış ve 1878 yılında Ayastefanos ve Berlin anlaşmaları gereğince Rusların ve destekleyicilerinin sınırlarından uzak yerlere yerleştirilmişlerdir. Ruslar kendi kontrollerindeki toprakların yakınlarında Kafkasyalı görmek istemedikleri için anlaşma maddeleri arasına bu şartı koydurmuştur. Bunun neticesinde Kafkasyalılar daha önceki yıllar arasında gelip yerleştirildikleri Balkan coğrafyasından 10-13 sene sonra (1877-78) ikinci bir sürgün ile Anadolu ve Ortadoğu’ya zorunlu göçe tabi tutulmuşlardır.

1871- 1884 yılları zarfında yalnız Kuban vilayetinden 13 bin 586 kişiyi bulan 1906 aile göç etmiştir. Bu sayıdan 1809 kişi Abazadır.40


1S. Lakoba; İki İmparatorluktan Sonra Abhazya. 19. ile 20. Yüzyıl, Slavic Researh Center. Hokkaido University. Sapporo-2004. s.26; G.A. Dzidzariya. Muhacirlik ve 19. Yüzyıldaki Abhazya Tarihinin Problemleri, Alaşara Yayınevi, Sohum-1975, s.42; Çiçinadze, Müslüman Gürcülerin Osmanlı İmparatorluğuna Büyük Göçü. Muhacirlik-Göç. Tiflis-1915, s.169

2G.A. Dzidzariya. Muhacirlik ve 19. Yüzyıldaki Abhazya Tarihinin Problemleri. Alaşara Yayınevi Sohum-1975. s.70; İlk Çağlardan Günümüze Abhazya Tarihi. İstanbul -2014.s. 248; Çiçinadze. Müslüman Gürcülerin Osmanlı İmparatorluğuna büyük göçü. Muhacirlik-göç. Tiflis 1915, s.169

3Aktı, Sobrannıe Kavkazkoy Arkeografiçeskoy Komissiey, 1878, t. VII, N, s.834

4Çiçinadze. Müslüman Gürcülerin Osmanlı İmparatorluğuna büyük göçü. Muhacirlik-göç. Tiflis 1915, s.169

5Bezhan Khorava, “Çerkezler”, Tiflis, 2011, s. 98.

6Anavatanlarından Sürülüşlerinin 150. Yılında Çerkesler; Kafdav yayınları. Uluslararası Konferans Bildirim Kitabı. Yayına hazırlayanlar; Erden Ünlü, Murat Duman, Ankara 2015. Sunumu yapan Dr. Mihail. S. Thaytsuhov Kafkasya Savaşında ve Türkiye Modern Tarihinde Abazalar. s.42

7Bezhan Khorava, a.g.e. s.99.

8M.S. Thaitsuhov. 18.Yüzyıl Sonu. 19. Yüzyıl Abazinlerin Tarihi (Kuzey Batı Kafkasya Halkları ile Etnokültürel İlişkiler. Çerkesk, 2013.

9L.İ. Lavrov, Abazinler, KES, M, 1955, s.16

10A.P. Berje. Dağlıların Kafkasya’dan Sürgünü. “Russkaya Starina”, c.23 s.167. Kont Evdokimov’un verilerine göre 1858-1864 yılları arasında Türkiye’ye göç eden Abazinlerin sayısı (Kızılbek, Tamov, Bagov, Başilbay, Şagirey) 4350 hane – 30 bin kişi, yani Türkiye’ye göç eden Abazinlerin sayısı “İdarenin bilgilerine göre 15,2 bin olarak kaydedilen” Karaçaylara kıyasla ortalama 2-2,5 misli fazladır. Bkz. N.G. Volkova. XVIII-XX.yy başında Kuzey Kafkasya nüfusunun etnik yapısı, M., 1975, s.229

11Sentralnıy gosudarstvennıy voenno-istoriöeskiy arhiv. F,I/1, op, 2, D 634, s.2

12Kafkasya’dan Uzunyayla Havalisine Göçler (1859-1876). Tarih ana bilim dalı Yüksek Lisans tezi Tolga Akay, Ekim 2009, Kayseri

13Altıkesek, Aşuvalara verilen bir isimdir.

14BOA; A. MKT. UM, 405/51, 24/L/1276, Devlet Giray Bey maiyetinde.

15BOA; A.MKT. NZD, 314/6, 14/Za/1276.

16BOA; A. MKT. UM, 446/29, 19/C/1277, Mersan, Haman ve Seyit Aga ailelerinden 179 Erkek, 181 Kadın nüfus.

17BOA; A.MKT. NZD, 353/100 18/Za/1277.

18BOA; A.MKT. MHM, 222/55, 3/Z/1277 İshak Efendi, Hadaka ve Mehmed isimli şahıslarrın maiyetinde.

19H.O.Laipanov. Kuzey Kafkasya Dağlılarının Türkiye’ye Göç Tarihi. TKÇNİİYLİ, baskı 5, seri “Tarih”, Stavropol, 1966, s.113

20Bezhan Khorava. a.g.e, s. 109.

21A.V. Fadeev. Abhazya Tarihi, Sohum-1934, s.167

22A.P. Berje. a.g.e, s. 166

23Dyaçkov-Tarasov. Gagra ve Çevresi//TSGİAG (Gürcistan devlet arşivi), Koleksiyon, 545, dosya 63, s.216

24Kırım ve Kafkas göçleri (1856-1876) Abdullah Saydam, Ankara 2010- s. 170 – 171; Ayniyat Defteri, 1141, s.293.

25A.MKT. MHM 307/85, 28 M 1281/2.7.1864

26S. Markedonov, “Abkhazia: Historical Context”, Abkhazia: Between the Past and the Future, ed. Islam Tekushev, Sergey Markedonov, Kirill Shevchenko, Prag 2013, s. 21.

27CGİAG, f.545, l.1, 1866, d.91, s.115. Göçmenlerin çoğunluğu 1864 yılından itibaren Psırhtshva’da yaşayan Sadzlar-Djigetler ve Pshululardı.

28Sbornik svedeniy o Kavkaze. t. VII- Tiflis 1880, s.10-11

29İ.MMS 34/1408

30F.F. Tornau, Bir Rus Subayının Kafkasya Anıları, Çeviren: Keriman Vurdem, Kafkas Derneği Yayınları-8, Ankara-1999, s. 95.

31Yura G. Argun, Abhazya’da Yaşam ve Kültür, s. 19.

32Sohum askeri birim komutanı Albay P. Arakin’in 1878 yılı sonunda düzenlediği belgeler.

33Erol Çatma, “93 Harbi Muhacereti ve Havza-i Fahmiye’ye Etkileri”, http://haberzonguldak2.com

34Erol Çatma, a.g.m, http://haberzonguldak2.com

35Zeynel Özlü, “19. Yüzyılda Düzce Kazasına Göçler”, s. 210. – BOA., DH.MKT., 26/Ş/1296 Hicri, Dosya no: 1328, Gömlek no: 9.

36 BA, AD, Nr. 1508/11: Kastamonu Vilayeti ve Maliye Nezaretine tezkire, 24 Aralık 1879.

37 Mahmut Bi. 19. Yüzyılda Kocaeli Vilayetine İskân edilen Kafkas Göçmenleri.

38Adapazarı’nda Muhaceret (1877-1908). Yrd. Doç. Dr. M. Sarı. Sakarya Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü; BOA, Yıldız Perakende Evrakı Komisyonlar Maruzatı (Y.PRK.KOM.), 3/ 22, 13 Kasım 1881 (1298.Z.20). Söz konusu belgede 93 Harbi ve sonrası için “Mesele-i Zailede Hicret eden”; 93 Harbi Öncesi için ise “Cennet-mekân Sultan Abdülmecid ve Abdülaziz Han Hazeratının Zaman-ı Saltanatında Hicret Eden” tabirleri kullanılmıştır.

39 BA, Yıldız, Mütenevvi, 12/65.

40Felisin E.D. Çıslovıe Dannıe o Gorskom i Proçem Musulmanskom Naselenii Kubanskoy obiasti.//SSK t, IX,- Tiflis, 1885, s.96-99

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz