Süreli Yayınlarımız 22-2

0
505

Kafdağı – 1987

Ankara Kuzey Kafkasya Kültür Derneği’nin (AKKKD) yayın organı olan Kafdağı dergisine devam edelim.

İlk sayıda künyesinde “Aylık sanat ve kültür dergisi” olarak kendini tanımlayan derginin sahibi AKKKD YK başkanı Aslan Arı, yayın yönetmeni Nahit Eruz, yazı işleri sorumlusu Mansur Ulutaşlı.

Sayı 3’te yazı işleri sorumlusu Mansur Ulutaşlı çerçeveyi özetlemiş; “Ne bir magazin ne de bir politika dergisiyiz. O halde ağırlıklı olarak kültür-sanat-tarih ve çevre haberlerinin bütünleştirilebilmesi amacıyla sürdüreceğiz çalışmalarımızı.”

Birleşik sayı 15/16’da (1988) künyede yayın yönetmeni tanımı kaldırılmış. Birleşik sayı 25/26’da (1989) dernek adına derginin sahibi ve yazı işleri sorumlusu Aslan Arı, genel yayın yönetmeni Fahri Huvaj. Yayın kurulu oluşturulmuş. Derginin künyesinde “İki aylık, düşün, kültür, sanat ve haber dergisi” yazılıdır artık.

Görüş/Düşün köşe adı altında özetle “Kafdağı’nın, ülke genelinde hemen tüm dergiler için, özellikle de demokratik amaçlı yayınlar için geçerli olan yasal, siyasal ve ekonomik içerikli ortak sorunlar yanında. KKKD’nin yayın organı olmaktan kaynaklanan başka bazı özel sorunları da vardır… Hangi bilgi ve kültür düzeyinde, hangi düşünsel-felsefi çizgi ve eğilimde olursa olsun, Kuzey Kafkasya ile ilişkisi olan Kuzey Kafkasya kültürüne ilgi duyan, tüm yurtsever demokrat Kuzey Kafkasyalılara hitap etmek durumundadır” denilmekte.

Sayı 47’de (Şubat-Mart 1991) bir şeylerin değiştiği ifade edilebilir. “Yeni yayın dönemine girerken bakış açımız ve kültür politikamız” başlıklı yazıdan bunu anlamak mümkün. Tek başına “KAFDAĞI’nın da siyasal, ekonomik ve toplumsal olaylara bir bakış açısı, yayın ve kültür politikası ve ilkeleri vardır” cümlesi ile siyasal bakış açısından söz edilmesi bile önemlidir.

“Dünyamızda hızla gelişen iletişim teknolojisi, uluslararası etkileşme süreçlerinin neden olduğu bir sosyo-ekonomik ve siyasal değişimler yaşanmaktadır” değerlendirmesi dergide de kendini hissettirmektedir. Türkiye’de de 1987’den 91’e değişimin olduğu, SSCB’nin çözülmeye başladığı bir dönem söz konusu.

Söz konusu yazıyı biraz kısaltarak veriyoruz. 1991’de yazıldığını tekrar hatırlatmak isterim. O döneme dair siyasi değerlendirmeleri de, Çerkes sorununa ve çözümüne ilişkin yazılanları da 2018’de değerlendirebilme ve yorumlayabilme şansımız oldu. Ön yargısız ve sağlıklı yapabilirsek, bilindik söylemle ders çıkarabilmiş de oluruz. Geçmişe takılıp kalmamalı ama bilmeli, değerlendirebilmeli, bugüne taşıyıp bugünle birlikte değerlendirebilmeli ve yeni gelişmelerle yarına bir bakış sunulabilmeli.

Bir kısım tespitler bugün hala geçerlidir, bunun hakkını vermeli. Ülkenin demokrasi konusunda sürekli patinaj durumunda olduğunu –sadece Anayasa değişikliğine atıf cümlesi bile bu değerlendirme için yeterlidir- anlamak için yıllar öncesinin tespitlerini okumak kıymetlidir. Yanı sıra Çerkeslerin de patinaj durumunda olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

Okuyucudan beklentiler ise her daim benzer.

  1. sayıda dernek adına derginin sahibi Süleyman Yançatoral (YK Başkanı), yazı işleri sorumlusu Mustafa Aziz Özbek. Yayın kurulu; Süleyman Yançatoral, Mustafa Aziz Özbek ve Muzaffer Tokmak. Dağıtım ve abone işleri; Sönmez Baykan ve Ömer Şahin.

İlk sayıdan “Dernek Haberleri” ve “Toplum Haberleri” ana başlıkları altındaki haberlerden seçmelerle, 1987 yılında neler olduğuna dair bir hatırlatma da yapmak istedim.

Bakış Açımız ve Kültür Politikamız

Süleyman Yançatoral
AKKK Derneği Başkanı

Merhaba Dostlar
Sorunlarla yüklü yılları geride bıraktık. Yeni bir yayın döneminde yine beraberiz. Gün geçtikçe ağırlaşan ekonomik sorunlar, duyarsızlaştırılan insanlar karşısında, yayına son vermeyi çok kez düşündük… Ve bütün zorluklara ve sorunlara karşın “Yayına Devam” dedik. Ulusal sorumluluk ve görev anlayışı ile yeni bir yaklaşım ve düzenlemeyle karşınıza çıkmaya karar verdik.
Her yayın organında olduğu gibi KAFDAĞI’nın da siyasal, ekonomik ve toplumsal olaylara bir bakış açısı, yayın ve kültür politikası ve ilkeleri vardır… Kültürel politik çizgimizi yeterince değerlendiremeyen okuyucu bazen bizleri yanlış anlamaktadır. Veya bizler çizgimizi yeterince açık anlatamadığımızdan eksik değerlendirmeler söz konusu olabilmektedir. Yeni yayın dönemine bakış açımızı, kültür ve yayın politikamızı net bir şekilde ortaya koymaya çalışacağız… Kendi düşüncemizi açıklarken, farklı düşüncelere de yer vereceğiz. K. Kafkasyalıların ulusal – kültürel sorunlarına duyarlı, asimilasyona direnen her kesimden, her düşünceden insanımızı demokratik tartışma ortamında bir araya getirmek istiyoruz…

Dünya – Türkiye – Kuzey Kafkasya’ya Bakış Açısı
Dünyamızda hızla gelişen iletişim teknolojisi, uluslararası etkileşme süreçlerinin neden olduğu bir sosyo-ekonomik ve siyasal değişimler yaşanmaktadır… “Devletin Demokratikleşmesi” şeklinde isimlendirilen harekette insanlar daha fazla demokrasi, yönetime daha fazla katılma hakkı, daha rahat bir yaşam istemektedirler. İnsan haklarına saygı ilkesindeki birleşme ve işbirliği, dünyamızda yeni bir dönemin başlangıcı olmuştur.
… Günümüzde farklı siyasal sistemleri etkileyen “Devletin Demokratikleşmesi” hareketinin yansımalarını Türkiye’de tüm boyutlarıyla görmemekle birlikte, güçlü bir ihtiyaç olarak toplumun tüm kesimlerinde hissedilmektedir. Gerçek anlamda demokrasiye geçiş için köklü değişikliklere ihtiyaç duyulmaktadır. Bu alanda bazı girişimler olmakla birlikte (Düşünce suçlarının affı, Anadil yasağının kaldırılması, Mecliste İnsan Hakları Komisyonu kurulması vb. gibi) insan haklarına saygılı, katılımcı, gerçek demokrasiye geçmek için başta Anayasa olmak üzere, birçok yasadaki anti demokratik hükümlerin değişmesi zorunludur…
SSCB devlet sistemi içinde bulunan anavatan K. Kafkasya ile olan ilişkiler gün geçtikçe yoğunlaşmaktadır… Gelişen Türk – Sovyet ilişkileri yeni ufuklar açmıştır. Kurulması düşünülen Karadeniz İşbirliği ve Dostluk Paktı, ilişkileri daha da yoğunlaştıracaktır. Her iki ülkede yoğun olarak yaşayan K. Kafkasyalılar, gelişen ilişkilerde önemli roller üstlenebilir, ilişkilerin gelişmesine katkıları olabilir.
Sovyet sisteminde meydana gelen sancılı değişmeler, K. Kafkasya’da siyasal endişeleri de beraberinde getirmiştir. Piyasa ekonomisi adı altında kapitalist ilişkilere geçiş, belki ekonomi alanında bazı gelişmeleri sağlayacaktır. Fakat kültürel ve toplumsal alanda ciddi sorunları beraberinde getirecektir. Yeni yapılanmada tüm ilişkiler arz-talep şeklinde pazarda şekilleneceğinden dil ve kültürel yapıda doğal asimilasyon süreçleri hızlanacak, pazardan pay almak için çeşitli milliyetlerden insanlar arasında nüfus hareketleri oluşacak, bu durum, nüfusları çok az olan Çerkeslerin aleyhine işleyecektir. Aldığımız haberlere göre verimli olan K. Kafkasya’daki topraklara Ermeni, Rus sermayesi yerleşmekte ve ekonomiyi ellerinde tutmak istemektedirler.
Geçmişten Bugüne ve Geleceğe Bakış
1800’lü yıllarda K. Kafkasya halkları uluslaşma sürecini tamamlamadan Çarlığın kolonyalist politika ve baskılarının etkisiyle vatanlarını terke zorlanmışlardır. Siyasal bir kararla sürülen halk; ulusal ve toprak bütünlüğünü, kendi vatanında kendi kaderlerini özgürce tayin etme hak ve olanaklarını yitirmiştir.

Kafkasya dışına sürülenler yok olmanın girdabına itilmişlerdir… Yok oluş süreci bu hızla sürdüğü takdirde, bırakınız geleneksel kültürel değerleri yaşatmayı, yakın bir gelecekte bu kültür verilerini arşivlemek için bile bulunamayacak duruma gelecektir.
Uzun yıllar kapalı sosyo-ekonomik bir yapı içinde, köy birimlerinde yaşatılan dil, gelenek ve kültür birikimi, çağımızın koşullarında değişmeler geçirmektedir. Günümüzde teknoloji, eğitim, ekonomi, haberleşmedeki gelişmeler azınlık kültürlerinin yaşatılması, geliştirilmesini engelleyici şartları oluşturmaktadır. Bu şartların yanı sıra: a) Asimilasyonun bir devlet politikası olarak sürdürülmesi, b) Dağınık yerleşme, nüfus azlığı, kentleşme vb. gibi nedenler, c) Toplumun ulusal kimliğini yaşatma konusundaki isteksizliği, dirençsizliği gibi nedenlerden ötürü Türkiye’de yaşayan K. Kafkasyalıların dil ve kültürel yapısı ciddi bir erozyon içerisindedir.

Ulusal Politikaya İlişkin Görüş
K. Kafkasyalıların “Dünyada bir ulusal sorunları, bulundukları ülkelerde de kültürel asimilasyon sorunları vardır.”… Dünyada bir ulusal sorunları vardır: Çünkü anavatanlarından politik kararlarla sürülmüşlerdir… Geçirilen tüm olumsuz dönemlere rağmen, siyasal sistem kültürlerini yaşatma, geliştirme konusunda önemli imkânlar sağlamıştır… Ulusal-kültürel haklar açısından çok önemli kazanımları olmasına karşın, nüfus azlığı, dağınık yerleşmenin getirdiği doğal asimilasyonun tüm belirtileri gözlenmektedir. Uygulanan sosyo-ekonomik politikalar, önümüzdeki yıllarda, Kafkasya’ya yönelik nüfus hareketlerini hızlandıracaktır. İç göçteki nüfus hareketleri de yine Çerkeslerin aleyhine gelişecektir.
Bunu önlemek için dünyada, çeşitli devletlerin vatandaşı olan K. Kafkasyalıların ortak çalışmaları gereklidir…
K. Kafkasya’da birliğe doğru siyasal adımlar atılırken, Anavatana DÖNÜŞ hareketi hızlandırılmalıdır. Anavatan dışında yaşayan 2 milyondan fazla nüfusun bir bölümünün dönmesi, anavatanda önemli siyasal dinamizm yaratacaktır. DÖNÜŞ bugünden yarına gerçekleşebilecek bir olay değildir. Tarihsel bir süreçtir… K. Kafkasyalılar her ne pahasına olursa olsun, ya vatanlarına sahip çıkacaklar, ya da tarih sahnesinden silinerek antik bir halk olacaklardır…
K. Kafkasyalıların dünyada var olan ulusal sorunlarının çözümü; sürgünle bozulan ulusal ve toprak bütünlüğünün yeniden sağlanması, kendi vatanlarında kendi kaderlerini özgürce tayin etme hak ve olanaklarına kavuşmasıdır.
Kültürel Politikaya İlişkin Görüşler
Kültürel politika ulusal politikadan soyutlanamaz… Her ulusal hareketin bir de kültür politikası vardır. “Anavatana Dönüş” K. Kafkasyalılar açısından ulusal bir harekettir. “DÖNÜŞ” hareketinin kültürel politikasının amacı; nihai hedef gerçekleşinceye kadar ulusal kimliğin korunması, dil ve kültürün yaşatılmasıdır…
Kültürel kimliğin tescili ve kültürel haklar talebi siyasal bir hareketi gerektirmektedir. Bu hareketin oluşması da halkın bilinçlenmesine ve devletin demokratikleşmesine bağlıdır.
Türkiye’nin çalışkan, başarılı ve sadık unsurları olan K. Kafkasyalıların kültürel asimilasyon sorunlarını dile getirerek, kültürel kimliklerinin tescil edilmesi ve kültürel haklar konusunda, bugüne kadar ciddi siyasal bir talepleri olmamıştır. Bu nedenle örneğin; anadil yasağının kaldırılmasına yönelik tekliflerde sürekli «KÜRTÇE» akla gelmektedir. «Ağlamayana meme yok» atasözünde olduğu gibi anadilleri, kültürleri yok olan K. Kafkasyalılar seslerini yeterince çıkarmadıkları için adeta yok sayılmaktadırlar.
… Ülkemizde gelişmekte olan demokratikleşme ve hoşgörü ortamında, K. Kafkasyalılar kültürel asimilasyon sorunlarını dile getirmelidirler. Anadilin ve kültürün yaşatılması, geliştirilmesi hakkı bir siyasal talep olarak istenmelidir.
Ayrıca toplumun ulusal kimliğini yaşatma konusundaki isteksizliğini, bilinçsizliğini giderici kültürel çalışmalar yoğunlaştırılmalıdır. Anadilin yok oluşunu sadece bizim dışımızdaki faktörlere bağlamak yanlıştır. Bu, sorumluluktan kaçmaktır…
Kuzey Kafkasyalıların kültürel varlıklarına ilişkin tespitlerimiz şunlardır:
1- K. Kafkasyalıların kültürel varlıkları, tüm olumsuz koşullara rağmen sürmektedir.
2- K. Kafkasyalıların anadil ve kültürel yaşamlarına ilişkin sorunları ve güçlükleri vardır.
3- Toplumun tüm kesimlerinde belirgin bir duyarsızlık vardır. Aydınların çabası yetersizdir.
4- K. Kafkasyalıların evrensel insan haklarından gelen, anadillerini ve kültürlerini yaşatma, geliştirme hakları vardır.
5- Anadil ve kültürel sorunların çözümü için çok yönlü çalışmalara ihtiyaç vardır.

Yayın İlkeleri
1) Ulusal-kültürel sorunlara duyarlı, her kesimden, her düşünceden insanın görüşleri, çok önemli yasal sorunlar yaratmamak kaydıyla, yayınlanacaktır.
2) Demokratik bir tartışma platformu oluşturulacaktır.

5) Demokratik bir iletişim ve etkileşim ortamı oluşturularak, kitlede kültür birikiminin geliştirilmesine yardımcı olunacaktır.

Okuyucudan Beklentiler
Çizdiğimiz ulusal-kültürel politika çizgisinde yayını sürdürebilmemiz için, sizlerin desteğine ihtiyaç vardır. Bu destek abone olma, bulma, reklam sağlama vb. gibi maddi destek anlamında olduğu gibi, araştırma, çeviri, özgün yazı göndererek düşünsel anlamda da olabilir… Eleştirilere açığız… Çevrenizdeki köyleri bizlere tanıtabilirsiniz. Özellikle geleneksel kültür değerlerimizi derlemenizi bekliyoruz… (Kısaltılmıştır)

Toplum Haberleri

İzmir Fuarında Sovyetler Birliğini (SB) Geçtiğimiz Yıl Kabardey-Balkar Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti (KBÖSSC) Temsil Etti

SB’ni temsilen fuarda sergi açan KBÖSSC’nin sanayi, turizm ve kültürel çalışmalarını tanıtıcı film ve yayınlar büyük bir ilgiyle izlendi.
Sergi görevlilerinin Kafkas dillerinin yanı sıra Türkçeyi de konuşması sergiye olan ilgiyi daha da arttırdı.
10 gün süreyle açık olan sergide, yüzlerce kişi geleneksel Kafkas el sanatlarının yanı sıra Kafkasya’yı kültürel açıdan tanıtıcı video film gösterisiyle yakından ilgilendiler.
… Sergi yetkililerinden bildirildiğine göre 1987 yılında Dağıstan ÖSSC fuarda sergi açacaktır.

Georges Dumezil Öldü

Georges Dumezil 88 yıla sığdırdığı dopdolu yaşamını Paris’te geçirdiği bir beyin kanaması sonucu 11 Ekim 1986’da noktaladı.
Ünlü Fransız tarihçisi, arkeolog, dil araştırmacısı, mitoloji ve eski edebiyatlar uzmanı Dumezil özellikle Hint-Avrupa dilleri ve kültürleri üzerinde incelemelerde bulunmuş ve bu alanda halen dünyada tek isim olarak kabul edilmektedir.
Atatürk’ün daveti üzerine İstanbul Üniversitesi’ne bağlı dinler tarihi kürsüsü oluşturmak ve öğretim üyeliği yapmak üzere 1925 yılında İstanbul’a gelmiş ve 1931 yılına kadar Türkiye’de çalışmalarını sürdürmüştür…
Yaklaşık otuz dil bilen Dumezil, Türkiye’de kaldığı süre içinde … Kuzey Kafkasya dillerinden olan Wubıh dili üzerinde araştırmalar yapmıştır… Wubıhça ile ilgili çalışmalarını Tevfik Esenç ile beraber yürütmüş ve bir sözlük hazırlamak için çalışmalarda bulunmuştur…
Dumezil daha sonraları sık sık Türkiye’ye gelmiş, Sapanca’nın Yanık, Manyas’ın Değirmenboğazı, Hacıyakup, Mürüvetler köylerinde ve çevrede çalışmalarını sürdürmüştür…


Dernek Haberleri

Eskişehir’de Halk Oyunları Gösterisi
Eskişehir Kafkas Folklor Derneği, İstanbul Şamil Vakfı’nın halk oyunları ekibini davet ederek 24 Ocak 1987 günü Eskişehir’de bir halk oyunları gösterisi düzenlemiştir…

Maltepe Geceleri Başlıyor
Ankara KKKD’nce her ayın ilk cuma günü akşamı yapılmakta olan geleneksel Maltepe Geceleri’ne ocak ayında yılbaşına rastlaması nedeniyle bir ay ara verilmişti. 6 Şubat 1987 Cuma akşamından itibaren bu geceler eskiden olduğu gibi yine her ayın ilk cuma günü akşamı yine Maltepe’de Maltepe Düğün Salonu’nda devam edecektir.

Sohbet Toplantısı
21 Şubat 1987 günü saat: 17.00’de Ankara KKKD Merkezinde Uzunyaylalı hemşehrilerimizden Sn. Nakhşır Haydar Özdemir, Sn. Bıj Saim Tuç ve Sn. Şogen Ali Şengil’in konuşmacı olarak katıldıkları “Kuzey Kafkasya Kültüründe Kız İsteme ve Gelin Alma Törenleri” konulu bir sohbet toplantısı düzenlenmiştir…


Ne kötüdür insanın aklıyla yüreği arasında çaresiz kalması. Ne kötüdür an kadar yakın, bir asır kadar uzak olması.
Ve bilir misin ne acıdır insanın bildiğini anlatamaması. “Ben” deyip susması, “Sen” deyip ağlamaklı kalması.
Nazım Hikmet Ran

Önceki İçerik16 yılın bilançosu
Sonraki İçerikKatalonya: Özerk yönetim geri döndü
Yaşar Güven
1958’de, Düzce Köprübaşı Ömer Efendi Köyü’nde doğdu. 1980 yılında İTÜ Gemi İnşaat ve Deniz Bilimleri Fakültesi’nden mezun oldu. Üyesi olduğu Gemi Mühendisleri Odası’nın (GMO) 50. yıl ve İstanbul Kafkas Kültür Derneği’nin (İKKD) 60. yıl Andaç çalışmalarının editörlüğünü yaptı. Her iki kurumun yönetim kurullarında görev aldı. Kurucusu olduğu firmada iş yaşamı devam ediyor. 2005 yılı aralık ayında yayın hayatına başlayan Jıneps gazetesinin kurulduğu tarihten itibaren yayın kurulu üyesi.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz