7 Haziran 2015 seçimleri öncesinde, bir grup Çerkes’in imzaladığı Çağrı, İlkelerimiz ve Taleplerimiz metinlerini yayınlamıştık. Çağrı, “Seçimlerin Çerkesler için milat olması” gereğinden hareketle farklı bir tavır sergilenmesini temel alıyordu.
Durum tespiti kısaca şöyleydi: “’Yeni Türkiye’nin ‘yeni güvenlik yasaları’yla, herkesin ‘olağan şüpheli’ haline geldiği, bireysel hak ve hürriyetlerin tehdit altına girdiği, düşünce, ifade ve örgütlenme özgürlüğünün neredeyse darbe dönemlerine eşdeğer oranda baskı altına alındığı bir siyasi iklimde, yeni bir seçim dönemine giriyoruz”. Bu tespitin çok daha ağırını şimdi yapmak mümkün.
7 Haziran seçimleri sonrası sonuç şuydu:
AKP: %40.87, 258 milletvekili
CHP: %24.95, 132 milletvekili
MHP: %16.29, 80 milletvekili
HDP: %13.12, 80 milletvekili
İktidar, uğruna baldıran zehiri içmeyi göze aldığı çözüm süreci”ni terk etti. 7 Haziran 2015 sonrası “İstikşafi görüşmeler” oyalaması ile koalisyon hükümeti çalışmaları sürdürülüyormuş gibi yapılarak yeni süreç planlandı, 1 Kasım seçimleri ilan edildi. Şiddet alabildiğine tırmandı, adeta kan gölüne dönen kentleri ile ülke yeni seçime taşındı. Diyarbakır’daki HDP mitinginde patlama (5 Haziran 2015, 2 ölü, 100 yaralı), Suruç (20 Temmuz 2015, 33 ölü, 102 yaralı), Ankara garı (10 Ekim 2015, 109 ölü, 246 yaralı)… Ülkeyi seçime taşıyan iktidarın başbakanı akan kanla iktidarın oy oranını yarıştırdı, 1980’i bilenlerin iyi hatırlayacağı, yargısız işkenceli infazların simgesi haline gelen “Toros” marka araçlardan söz etti. HDP kımıldayamaz hale getirildi ve genel olarak seçmen panikletildi.
1 Kasım seçim sonuçları:
AKP: %49.49, 317 milletvekili
CHP: %25.31, 134 milletvekili
MHP: %11.90, 40 milletvekili
HDP: %10.76, 59 milletvekili
İki seçim arasındaki farkın tek nedeni iktidarın izlediği politikalardır.
İki seçim arası olan-bitenle sona ermedi her şey. 15 Temmuz 2017’de yaşananlardan sonra ilen edilen OHAL ile, bir grup Çerkes’in imzaladığı çağrı metninin omurgasını belirleyen tespit çok daha somutlaşmış oldu. Kanun Hakkında Kararnamelerle, ülkenin fakir demokrasisinden de eser bırakılmadı, temsili demokrasinin organı Meclis işlevsizleştirildi.
Çerkeslerin özelde ilgi alanı olan kimlik adına daha fazla demokrasi talebinin karşılığının olmadığı iktidarın 2002’den bugüne kadar yaptıkları, yaşattıkları bugünden sonrası için de örnektir.