Eski Adige bahçelerinde yer alan elma ağaçları Tuapse’de halen korunuyor. Bu eski ağaçlara dokunduk ve sürdürülebilir olmasının sırlarını öğrendik.
Aguy-Şapsığ köyü yaşlılarından Neğuç Murat bu ağaçları eski Çerkes bahçelerinden çoğaltmış ve ender rastlanan çeşitlerini de korumuş. Çok iyi korunan bu bahçeye gidebilmek için Aguy-Şapsığ’dan yola çıkıp dağlara ulaşmak gerekiyor. Bu kadar yükseklerde bir zamanlar insanların yaşadığına inanmak zor…
Murat, “Biz Şapsığlar için yüksek yerlerde yaşamak iyidir. 19. yüzyıl ortalarına kadar bu dağlar bizimdi. Köylerimiz ve bahçelerimiz vardı. Kafkasya Savaşı’ndan sonra bahçeler bakımsız kaldı. Sonradan bazı ailelerin geri dönmesine izin verildi. Büyük dedem ilk dönenlerden biriydi. Böylece bahçeler yeniden canlandı” diyor.
Kafkasya Savaşı döneminde dikilen elma ağaçları halen canlı… Lime lime olmuş dalları ve yosunla bezenmiş halleriyle biraz da korku hikayelerindeki ağaçlara benziyorlar.
Baharda çiçeklenen eski elma ağaçları halen ürün veriyor ama her geçen sene ürün azalıyor.
Murat, “Kısa bir süre önce Maykop’tan bilim insanlarını buraya davet ettim. Eski elma ve armut türlerini yeniden canlandırmaya karar verdiler. Aşılama yapmak için materyaller topladık” diyor.
Murat’a tüm bunları nasıl başardığını soruyoruz ve anlatıyor.
“Zakerya, Meçetka gibi elma çeşitleri var. Meçetka çok geç olgunlaşır, bazen karlı havalarda toplarız.
Kıpkırmızı elmaların üzerinde kardan bir şapka var gibi görünürler o zamanlarda. Çok uzun süre bozulmadan saklanabilir. Dedem Mart-Nisan aylarında Tuapse’deki pazara kırmızı ve sulu elmaları götürdüğünde tüccarlar nereden topladığını sorarlarmış. Meçetka’nın özelliği bu. Sanırım dedem elmaları buğdayın içinde muhafaza ediyordu, emin değilim. Denemek için birkaç elmaya bu sistemi uyguladım ve bir sonraki mevsime kadar sakladım, hiç kimse tazesinden ayırt edemedi.”
Murat iki armut ağacı gösteriyor. Bu armut çeşidinin adı Adigecede “Harman zamanı olgunlaşan” anlamına geliyormuş. Armutlar çok güzel kokuyor. Murat’ın dedesi ve amcası eski bahçeleri gezerken keşfetmiş bu armut çeşidini. Murat da dedesinin bahçesinden alarak çoğaltmış.
Murat eskiden fiyatlar yüksekken meyve, kestane ve fındık satarak geçimlerini rahatça sağlayabildiklerini hatırlıyor.
Bu yaşlı ağaçlar birçok felakete ve zararlı böceğe direnip hayatta kaldıkları için çok değerli…
Eşsiz bahçede gezmeye devam ediyoruz. Zakerya elmasını yerli halkın hepsi biliyormuş.
“Aslında bu ağacın adı başka. Dedem ve kardeşi Zakerya yüz yıl önce yaşlı bir ağaçtan aşılama yaparak bu elmayı yeniden canlandırmışlar. Sonrasında herkes bu elmaya Zakerya adını vermiş” diyor Murat…
Dedesinin bahçesinden alarak çoğalttığı armudu hatırlatıyoruz Murat’a. Ağacı gösteriyor ve anlatıyor.
-İşte burada. Amcam 1906 doğumluydu, bana anlattığına göre kocaman bir ağaçmış.
Yüksekliği sekiz metreye kadar çıkabilen bir ağaçtan iki yüz kiloya yakın ürün alınabiliyormuş. Bu ağaçlarla dolu kocaman bir bahçeniz olduğunu düşünsenize… (privetsochi.ru)
Çeviri: Serap Canbek