Ağustos 2008’de Güney Osetya’da ve daha öncesinde Kodor Vadisinde yaşananların ardından Güney Osetya ve Abhazya’nın Rusya Federasyonu tarafından bağımsızlığı tanındığında Abhazya’nın Dışişleri Bakanı Sergey Şamba idi, sonrasında başbakan olmuştu. RIA Novosti haber ajansına verdiği röportajda on yıl önce yaşananları anlattı.
-8 Ağustos 2008’de Tshinval’de yaşananlar Abhazya açısından beklenmedik bir durum muydu?
-Beklenmedik bir durum değildi. Gürcistan’ın saldırı hazırlıkları yaptığı ortadaydı. Osetler Tshinval yakınlarındaki tepelerin Gürcüler tarafından sessizce işgal edildiğini sürekli söylüyorlardı. O dönemde barışçıl bir yerleşim süreci yaşanıyordu ve Gürcistan’ın yaptıklarına gerekli tepkiyi vermek imkansızdı. Ama herkes bir şeylerin ters gittiğinin farkındaydı.
Tshinval’in etrafı dağlarla kaplı… Gürcüler oraları işgal etti. Bu durum Osetler için tehlike alarmıydı ama kimse önemsemedi. Biz neler olduğunu çok iyi biliyorduk ama sonunun nereye gideceğini kestiremiyorduk. Osetler Gürcistan tarafında bir hareketlenme olduğu konusunda şikayetçiydiler ama tüm söylenen buydu.
Sergey Bagapş ve ben Osetya’da tatildeydik ve korkunç bomba sesleri vardı. Gürcüler tepelerden devamlı Tshinval’i bombalıyordu.
Böyle olayların olabileceğini tahmin edebiliyorduk. Çünkü o dönemde Abhazya ve Gürcistan sınırındaki barışgücü kuvvetlerine rağmen hep provokasyonlar oluyordu. “Beyaz Lejyon” ya da “Orman Kardeşleri” gibi yanlı gruplar saldırılar yapıyordu. Abhazya vatandaşlarının çoğu onlar tarafından öldürülmüştü.
-Gürcistan’ın Ağustos 2008’de Abhazya ve Güney Osetya ile ilgili askeri planları neydi?
-Kesinlikle Amerikalıların kendilerine yardım edeceğine dair bir güvenleri vardı. Haziran başlarında Gürcistan yönetimi bize Rusya tarafının katılmayacağı bir Gürcistan-Abhazya görüşmesi teklif etti. İsveç Stockholm’de gerçekleşen toplantıya Kültür eski bakanı Nika Rurua, Dışişleri Bakanı yardımsısı Giga Bokeria ve Gürcistan’ın Birleşmiş Milletler (BM) temsilcisi Irakli Alasania gibi üst düzey politikacılar katılmıştı. Abhazya adına ise yanımda birkaç kişiyle ben katılmıştım. Orada bize “Şimdi Güney Osetya’yı düzene sokacağız”, “Öylesine çok silahımız var ki Ruslar onlara yardım etmeyecek”, “Rusların tankları paslanmış ama bizde Amerikalıların verdiği silahlar var” gibi şeyler söylediler.
Alasania ise Saakaşvili’nin kuzenidir ve ona yakındır. Bir mola sırasında ona “Amerika’ya böyle bel bağlıyorlar ama halkınızı yok edecekler bu şekilde” dediğimde “Görüyorsun işte, bunlar Saakaşvili’nin maiyeti ve onu bu tip fikirlerle telkin ediyorlar” cevabını verdi. Kendilerine çok güveniyorlardı. Papağan gibi aynı şeyleri tekrarlamak için bizimle buluşmuşlardı.
-O toplantıda Gürcistan’ın talebi neydi? Ne teklif ettiler?
-Onların şartlarını kabul etmemizi istediler. Toplantıdan çıkan tek sonuç buydu. “Osetya’da şunu yapacağız, Ruslar yardım etmeyecek. Osetya işi bitince sıra size gelecek” gibi sözler… Demek istedikleri şuydu: “Sizinle olan sorunumuzu da şiddet ile çözeceğiz”. Yani biz korkacaktık ve müzakere sürecinde ödün verecektik.
1993 sonundan itibaren BM nezaretinde birçok müzakere toplantısı yapılmıştı. Farklı seçenekler vardı. Müzarekeye ihtiyacımız vardı, zaman kazanmalıydık, ayağa kalkmak için fırsat yaratmalıydık.
Gürcistan tarafı zamanla federasyon için prensipte hazır olduklarını belirtti. Seçenekler tartışıldı ama bizim bir talebimiz olmadı.
Güney Osetya’nın işini bitirip kimse Osetya’yı savunmamış olsaydı Gürcistan tarafının talepleri çok daha çetin olabilirdi. Dış destek alacaklarını umuyorlardı. Rusya ordusunun dayanamayacağına dair bilgi almışlardı. Amerika veya NATO’nun Roki Tüneli’ni bombalayacağını ve Rusların gecikeceğini umuyorlardı.
-Yani ABD ordusuna mı bel bağlamışlardı?
-Sanırım öyle. Zviad Gamsahurdia başkanken ABD Başkanı George H. W. Bush’tu. Onların toplantılarına tanıklık eden birinin anılarını okumuştum. Gamsahurdia bir toplantı talep etmiş ve “Sayın Başkan, Rusya kilden yapılmış bir heykel. Dürtüp darmadağın olmasının zamanı ve biz bunu yapmaya hazırız, sadece bize destek olun” demiş. Bush’un cevabı, “Sözleriniz Amerika’da çok popüler olabilir ama Rusya ile çatışma konusuna gelince sizi kimse desteklemez” olmuş.
Bu toy insanlar “kilden heykeli” dürteceklerine ve bu konuda destek alacaklarına inanıyorlardı. Sonunda kimlerin cesaretlendirdiği anlaşıldı: ABD Kongresi’nden John McCain ve Saakaşvili’yi destekleyen diğerleri… Belki de Saakaşvili’ye “Haydi başla”dediler ve iş başa düşünce devam edemediler.
-Evet ama Amerikalıların duruşu nasıldı bu konuda?
-Galiba Gürcülerin bir şeyler yapabileceğini umdular. Gürcüler çok iyi hazırlanmışlardı. Teçhizatları çok moderndi. Aslında nihai amaçları Osetya değildi. Tekrar Abhazya’ya döneceklerdi.
-Güney Osetya savaşından nasıl haberdar oldunuz?
-Gece telefon aramalarıyla öğrendik. Hem bana hem başkana bildirdiler. Tüm gece başkanlık ofisindeydik. Moskova’dan ve Güney Osetya’dan aradılar.
-Ne dediler? Ve siz ne yaptınız?
-Bu bir saldırıydı. Heidi Tagliavini liderliğindeki BM Komisyonunun raporunda her şey açıkça belirtiliyor. Herkes birbirini suçlayabilir ama rapordan çıkan en büyük gerçek şu: Gürcistan birlikleri 8 Ağustos gecesi Tshinval halkı uykudayken şehre bomba yağdırmaya başladı.
Sergey Bagapş beni aradı. Ofisinde telefon görüşmeleri yaptık. Ne yapılması gerektiği görüşüldü. Böylesi durumlarda tarafların birbirine destek olması gerektiğine dair Güney Osetya ile bir anlaşmamız vardı.
Bagapş birliklerimizin Gürcistan sınırına doğru hareket etmesine karar verdi. Sabahleyin zırhlı araçlar İngur nehrine doğru yola çıktı. Ama arabulucular yolu kapadı ve bizimle müzakereye başladı, ilerleyemedik.
Moskova’dan başkanı arayarak bu işe karışmamamızı, her şeyin düzeleceğini söylediler.
-Sonrasında neler yaşandı?
-Güney Osetya ve Abhazya’yı kapsayan bir konfederasyon kurulması gündeme geldi ama Abhazya ve Güney Osetya temsilcileri bu öneriyi kabul etmedi.
Daha sonra Soçi’deki Bocharov Ruchey’de yapılan bir toplantıda Abhazya ve Güney Osetya başkanlarıyla konuşan Dimitri Medvedev, bağımsızlıklarını tanımaktan başka bir yol kalmadığını söyledi. Bagapş şöyle anlatmıştı: “Medvedev, ‘Önerimizi kabul etmediğinize göre bağımsızlığınızı tanımaktan başka bir seçeneğimiz yok’ dedi”.
Güney Osetya Cumhurbaşkanı Eduard Kokoity o anda Bagapş’a “Sergey, tut beni bayılacağım” demiş.
Medvedev konunun 2-3 gün kimseye söylenmemesini rica etmiş. Sonrasında açıklama yaptı.
-O dönemde Moskova size baskı yaptı mı?
-Hayır. Müzakereler sonucunda tekliflerini kabul etmeyeceğimizi anlamışlardı zaten. Dünya kamuoyu için son bir hamle yapmışlardı.
Eğer teklifi kabul etseydik hem Avrupa hem de Rusya rahatlayacaktı. Hatta Gürcistan da… Konfederasyon seçeneğini Gürcistan kabul ederdi ama bizim için uygun değildi.
-Neden?
-Tüm yaşananlardan sonra ortak bir devlet içinde yaşayamazdık.
-Medvedev’in kimseye söylemeyin uyarısına Bagapş uydu mu?
-Bana söylemişti. Çünkü Dışişleri Bakanı idim.
-Mutlu olmuş muydunuz?
-İnanmayı çok istemiştim. Çünkü her şey olabilirdi. Fikir değiştirebilirlerdi. Putin de Medvedev’i destekledi. Çünkü Kosova’dan sonra uygun bir karşılık verileceğini söylemişti.
-Rusya tanıma kararını açıkladıktan sonra neler hissetmiştiniz?
-Ofisimde oturuyordum. Memurlar, “Bay Sergeyi televizyonu açın” diye koşarak geldi. Televizyonda açıklamayı izlerken bakanlığın tüm çalışanları bir araya toplanmıştı. 24 yaşında başladığım özgürlük hareketi meyvesini vermişti.
Sonra meydanda toplandık. Cumhurbaşkanı da geldi, herkes oradaydı. Gençler arabalardan bayraklar sallıyordu. Bagapş bir konuşma yaptı. Ben de Abhazya’nın dini lideri Vissarion Apliaa ile birlikte ilk cumhurbaşkanımız Vladislav Ardzınba’ya gittim. Hastaydı. Ardzınba’nın evinin önünde birçok insan toplanmıştı. Tekerlekli sandalyeyle de olsa Ardzınba’nın balkona çıkmasını istiyorlardı. Ama izin verilmedi. Apliaa ile içeri girdik. Yataktaydı ve gülümsüyordu. Onu kutladık, çünkü onun siyaseti sayesinde bu sonuca ulaşmıştık. (ria.ru) (Kısaltılmıştır)
Çeviri: Serap Canbek