Türkiye’deki STK’lar komisyon kuruyor

0
482

Rusya’da halkların anadilde eğitimini kısıtlayan yasa tasarısı Rusya Federasyonu Başkanı Vladimir Putin tarafından 3 Ağustos’ta onaylandı

Kafkas Dernekleri Federasyonu (KAFFED), anadilde eğitimi yasaklayan yasayı tartışmak üzere bir forum düzenledi. Foruma Dünya Kırım Tatar Kongresi, Kırım Deneği, Nogay Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği, Abhaz Dernekleri Federasyonu (ABHAZFED), Kafkas Araştırma Kültür ve Dayanışma Vakfı (KAFDAV), ÇERKESFED ve Dünya Çerkes Birliği (DÇB) gibi birçok kuruluş katıldı.

Birlik vurgusu
KAFFED Genel Başkanı Yaşar Aslankaya, yaptığı açılış konuşmasında, bir halkın dilini hemen hemen her şeyden üstün tutması gerektiğini vurgulayarak, “Toplumumuzu ilgilendiren tüm konularda, tüm meseleleri bir kenara bırakıp, birlikte hareket etme yeteneğine sahibiz” ifadelerini kullandı.

“Süreç 2007’de başladı”
Dünya Kırım Tatar Kongresi Genel Sekreteri Namık Kemal Bayar konuşmasında, sürecin aslında Rusya Devlet Başkanı Putin’in 2007 yılında yaptığı bir konuşmada “Rusya’da Rusçadan başka bir dile ihtiyaç var mı?” sözleriyle başladığını hatırlatarak, kanunun tarihsel sürecinden bahsetti.

Yasadan önce de Kırım’da fiilen anadilde eğitim hakkından yararlanılamadığının altını çizen Bayar, “Şu anda Kırım’da 15 tane Kırım Tatar Milli Mektebi olmasına rağmen, Kırım Tatarca eğitim veren ilk ve orta derecede hiçbir eğitim kurumu kalmadı” ifadelerini kullandı.
Bugüne kadar hiçbir konuda, Rusya Federasyonu’nun kendileri tarafından muhatap kabul edilmediğini söyleyen Bayar, uluslararası kuruluşları ve Rusya’nın işgal ettiği topraklarda yaşayan halklar ile demokrasiye ve insan haklarına inanan Rus halkını muhatap aldıklarını ifade etti. Bayar, yasa kabul edilmeden önce, Kırım Derneği’nin Birleşmiş Milletler Yerli Halklar Daimi Forumu’na, UNESCO Genel Sekreterliğine anadil kanunuyla ilgili bir çağrı mektubu gönderdiğini söyledi.

Nogay Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Üyesi Hakan Benli ise, derneklerinin Rusya’da yaşayan ve yürürlüğe giren yasadan etkilenen halkların, Türkiye’deki diasporaları ve dernekleri ile irtibata geçerek Ankara’da geniş tabanlı bir kongre düzenleme kararı aldıklarını ifade etti.

Çerkes Dernekleri Federasyonu (ÇERKESFED) Başkanı Nusret Baş ise konuşmasına derneklerinin konuyla ilgili yaptığı çalışmalarda bahsederek başladı.

Konuya kamuoyunun ilgi duyması için de çeşitli faaliyetlerde bulunduklarını belirten Baş, “14 bağlı derneğimizin imzasını taşıyan mektup, Rusya Duması başta olmak üzere, tüm özerk federe cumhuriyet parlamentolarına Rusça olarak gönderildi. İngilizce bir metin de Birleşmiş Milletler Yerli Halklar Daimi Forumu’na ve UNESCO Genel Sekreterliğine gönderildi” dedi.

“İşbirliğine hazırız”
Kırım Derneği Genel Başkanı Mükremin Şahin, toplantının sonunda söz alarak yaptığı konuşmada, birlikte hareket edilmesi gerektiğini ve Kırım Tatarları olarak buna hazır olduklarını söyledi.

Rus halkına düşman olmadıklarının altını çizen Şahin, dil ile ilgili benzer problemlerin yüz yıl önce de yaşandığını ve bugünkü aynı konuların o zaman da konuşulduğunu hatırlattı. Rusya’nın yayılmacı ve saldırgan siyasetine karşı olduklarını ifade eden Şahin, “kendimiz için istediğimiz her şeyi başka halklar için de istiyoruz. Hareketimizin, insan hakları ve uluslararası hukuk mücadelesi olduğuna inanıyoruz” dedi.

“Tepkilerimiz duygusal”
Adige Xase – Çerkes Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Emin Yaşar, toplumun konuya yaklaşımının bilimsellikten uzak ve duygusal olduğunu söyledi. Dil sorununun varılan en uç nokta olduğunu ifade eden Yaşar, “kanundan önce ve kanundan sonrasında hassasiyeti noktasında hiçbir değişiklik yok. Biz kanundan önce de yok oluyorduk, dilimizi kaybediyorduk. Kanunla beraber, bizim diasporada yaşadığımız problemi Kafkasya’da da yaşamaya başlayacaklar” dedi.

Rusya’da Putin’in başa geçmesinden bu yana yapılan tüm seçimlerde adayların hepsinin Putin’in kontrolünde olduğunu söyleyen Yaşar, “muhalefetmiş gibi sunulan muhalefet dahil, her biri Putin iktidarı tarafından çoktan seçmeli olarak insanların önüne sürülen adaylardı. Bunu bile göremedik. Kafkasya’da mevcut kanuna oy veren insanlar, hepsi Putin’in iktidarı” dedi.

“Eğer biz o ülkede bir şeyleri değiştirmek istiyorsak, o ülkedeki insanları ikna etmemiz gerekiyor” ifadelerini kullanan Yaşar, oradaki insanların yaşananlardan haberdar olmadıklarını belirterek, “bu işin siyasi ayağının bilimsel olarak analiz edilip tekrar örgütlenmesi gerektiğini düşünüyorum” dedi.

“Hukuki süreç başlatılmalı”
ÇERKESFED Genel Sekreteri Yılmaz Dönmez ise, kanunun Rusya anayasasına aykırı ve çelişkili olduğunu söyledi. Dönmez, konuyla ilgili hukuki sürecin bir an önce başlatılması gerektiğini vurguladı.

“Damdan mı düşmek gerekiyor?”
DÇB Yönetim Kurulu Üyesi Ümit Duman da kanunun, Rusya’da kabul edilen uluslararası anlaşmalara aykırı olduğunu dolayısıyla Rus anayasasına da aykırı olduğunu söyledi. “İlla damdan mı düşmek gerekiyordu?” diye soran Duman, örgütlülük ve birlik, beraberlik vurgusu yaptı.

“Putin Rusya’da Ruslardan başka kimseyi istemiyor”
Prof. Dr. Hakan Kırımlı ise olayların çok açık olduğunu ifade ederek, “Putin rejiminin en ufak bir şüpheye yer vermeyecek şekilde, Rusya’da Ruslardan başka kimseyi istemediği açıktır” diyen Kırımlı, bu politikanın 2000’li yılların başından bu yana uygulandığını ifade etti. Kırımlı, “Bu kanun olsa da olmasa da zaten gidilen yol budur” dedi.

“Sürece müdahale edilebilir”
Cherkessia.netYayın Kurulu adına konuşan Nurhan Fidan, yapılabilecekler üzerine kısa bir değerlendirmede bulundu. Fidan, “Çerkesya’da bu konuda itiraz geliştiren grupların, diğer yerel unsurlarla da iş birliği sağlayarak sürece müdahale edebileceklerine inanıyoruz. Politik içeriğinden imtina etmeden, hukuki ve demokratik teamüller kapsamında ortak bir metin hazırlayarak, hukuki yaptırım içeren başvuruyu ilgili küresel kurumlara ve Rusya Federasyonu kurumlarına yollamayı öneriyoruz” dedi.

“Anayasaya aykırılık gözden geçirilmeli”
Çoğulcu Demokrasi Partisi Genel Başkanı Faruk Arslandok, yasanın olağanüstü bir hızla geçtiğini belirterek, “geçmişte yapılan benzer uygulama ve baskılara yönelik güçlü tepkiler verilebilseydi, bu mesele bu kadar kolay halledilemezdi” dedi.
Kanunun hukuka aykırılığı konusuna da değinen Arslandok, “Anayasaya aykırılık iddiasının, bir yargılama konusu yapılıp yapılamayacağı gözden geçirilmedi ve Rusya’da bunun hukuksal prosedürü neyse bu yerine getirilmelidir” dedi.

“Tarih bizi affetmez”
Kazan Tatarları adına konuşan Roza Kurban ise “Eğer dilimiz yok olursa, millet olarak yok oluruz” dedi.

Bu kanunun “kabul edilemez” olduğunu ifade eden Kurban, Tataristan’daki durumdan da bahsetti. “Bir elin nesi var iki elin sesi var” diyen Kurban, “Hep birlikte olursak kazanırız. Milli dillerin yok olmasına göz yumarsak, yarın bunun hesabını veremeyiz. Tarih bizi affetmez” ifadelerini kullandı.

Çözüm önerilerine de değinen Kurban, konuyla ilgili dünyada da kamuoyu oluşturulması ve işin içine dil bilimcilerin dahil edilmesi gerektiğini söyledi. Dünyada ve Türkiye’de konuya dikkat çekilemediğini belirten Kurban, Eskişehir Türk Ocağı başkanının konudan bihaber olduğunu ifade etti.

“TV kanallarımız bile Rusça yayın yapıyor”
ABHAZFED Başkanı Atanur Aksoy, anadil sorununun sadece Kafkasya’da yaşanmadığını söyledi. Bağımsız bir devlet olmasına rağmen aynı sorunun Abhazya’da da yaşandığın belirten Aksoy, “Abhazya Cumhuriyeti’nin televizyon kanalları Rusça yayın yapıyor” dedi.
Kanuna bölge milletvekillerinin veya bölge temsilcilerinin onay vermiş olmalarının dikkat çekici olduğunu söyleyen Aksoy, bölge halkının da bu soruna çözüm sunması gerektiğine inandığını ifade etti.

Dilbilimcilerin de bundan sonraki çalışmalara katkı sunması gerektiğinin altını çizen Aksoy, “Sivil toplum kuruluşları ile bu sorunun çözülebileceği inancında değilim. Devletlerin bu konuda inisiyatif alması gerekiyor. Bir milletin, bir dilin, bir devletin bir başka devletin himayesi altında yok olması hem o millet hem de o devlet için bir ayıptır” dedi.

“Diplomatik davranılmalı”
KAFDAV Başkanı Muhittin Ünal ise konuşmasında, diplomatik davranmanın önemine vurgu yaptı. Ünal, uluslararası kuruluşlara gitmeden önce Rusya Federasyonu’nun kendi hukuk sisteminin gerektirdiklerini uygulamanın önemli olduğunu söyledi.

Alınan kararlar
Konuşmaların ardından forumdan çıkan sonuçlar ve konuya getirilen çözüm önerileri sıralandı. Bundan sonra atılacak adımlarda, “diplomat titizliği” ile çalışılması gerektiği vurgulanırken, hukuki sürecin araştırılarak meselenin mahkemeye taşınması konusunda mutabık kalındı.

“Tarihe not düşülmesi”nin gerekliliği ve medyanın etkin kullanımının üzerinde duruldu. Konunun kamuoyuna mal edilmesi ve bilgi akışının sağlanması için çalışmalar yapılması gerektiği aktarıldı.

Uluslararası örgüt ve kuruluşlara başvuruda bulunulması ve bu konuda tarihsel süreci de içeren bir dosya hazırlanması gerektiği ifade edilirken, Rus Büyükelçiliği ve TBMM’nin de konu hakkında bilgilendirilmesi gerektiğinin altı çizildi. Bir temsilci heyeti oluşturularak, Rus Büyükelçiliği ile bir toplantı yapılabileceği ve Rusya Federasyonu ile konunun “müzakere” edilebileceği ifade edildi.

Tarihçi, sosyolog ve dil bilimcilerin katılımıyla, bir çalıştay düzenlenmesi ile yaratıcı eylemler (miting, basın açıklaması, protesto gösterileri vs.) üzerinde çalışılması konusunda da mutabık kalındı.

Anavatanın madden ve manen desteklenmesi ve Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı ile iletişime geçilerek konunun istişare edilmesi gerektiği ifade edilirken, tüm bu çalışmaları yürütecek bir komisyon kurulması konusunda ortak karara varıldı.
(Kırım Haber Ajansı)

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz