Nuh’un Gemisi Çeçenya dağlarında mı?

0
728

Arkeolojik metinlerde, mitolojik efsanelerde ve kutsal kitaplarda geçen Büyük Tufan olayında canlıları kurtardığı rivayet edilen Nuh’un Gemisi yıllarca Ağrı ve Cudi Dağında arandı. Ancak şimdi Nuh’un Gemisi’nin Kafkas dağlarında olduğu iddia ediliyor. Çeçen söylenceleri de iddiayı destekler nitelikte.
Arkeolojikhaber.com sitesinin edindiği bilgilere göre; Çeçen Aktivist ve Arkeolog Marat Aslahanov, 2017 yılı yaz aylarında yerel kaynaklardan duyduğu iddiaların peşine düşerek Çeçenya’nın güneydoğusunda, Dağıstan sınırı yakınlarındaki Kezenoy Gölünün güneyindeki yüksek dağlık araziye gitti. Ve gördüğü manzara sonrası şaşırtıcı olduğu kadar sansasyonel iddiayı ortaya attı: Bu Nuh’un Gemisi olabilir!
İlginç keşif, Hinda denilen büyük plato içerisinde üçgen şeklinde yükselen ve üzerinde eski yerleşim izleri bulunan bir tepede yer alıyor. Yüksekliği yaklaşık 10, uzunluğu ise yaklaşık 200 metre olan dev kaya kütlesi oldukça kırılgan yapıya sahip. Yer yer üstüne dizilmiş tahta parçalarını andıran görüntüler dikkat çekiyor.
Aslahanov, yüzey araştırmalarında binlerce yıldır toprak altında kalarak taşlaşmış ahşap kalıntılarının, toprak katmanlarının kayması sonucu ortaya çıkan kısımlarını inceledi.
Aslahanov, taşlaşmış ahşap kütüklerin rastlantı sonucunda oluşmadığını, insan eliyle yapılmış olabileceğini savunuyor ve hatta bunun asırlardır aranan Nuh’un Gemisi’nin kalıntıları olabileceğini iddia ediyor.

Mitolojik benzerlikler
Arkeolog Aslahanov, kalıntıların Nuh Peygamberin gemisine ait olabileceği fikrini; bölge halkının kültür ve mitolojisindeki detayları da dikkate alarak ortaya attığını söylüyor.
Kendilerini “Nah-Noh-Nuh” halkı olarak adlandıran Çeçen, İnguş ve Tuş’lar (ki bu üç halkın ortak adı “Vaynah”’tır ve “Bizim halkımız” anlamına gelir) Nuh peygamberin soyundan geldiklerine inanıyorlar. Çeçen halk kültüründe ve mitolojisinde Nuh peygamber önemli yer tutuyor. Kalıntının bulunduğu yerin Çeçence ismi “Hinda” “Suyun ataları” anlamına geliyor. Bölgenin kuzeyinde bulunan “Hulhulau” adı verilen yer “ilk çıkılan yer” anlamına geliyor. Ki bu vadide Çeçen tarihinin bilinen en eski bulgularına ulaşılmıştır.
Hulhulau vadisi yakınlarındaki 1945 yılına kadar insan yerleşimine açık antik “Hoy” kalıntıları da de Çeçenlerin en eski tarihi kasabalarından biri. “Hoy” aynı zamanda İran’ın Türkiye sınırı yakınlarındaki bir şehrin de adı. Yine İran’ın Türkiye sınırında “Süreyya çeşmesi” ve “Dil ucu” mevkii yakınlarında terör nedeniyle artık terk edilmiş “Hulhula” köyü bulunuyor.
Aynı bölgede bulunan “Nahçıvan”’ın Çeçen dilindeki karşılığı da oldukça ilginç: Nahçıvan “Çeçenlerin yaşadığı yer” anlamına geliyor.
İlginç bir ayrıntı da şu ki Anadolu ve Ortadoğu coğrafyasında birçok yer isminin “Çeçence”de karşılığı var. Çeçence anlamlar gerçek anlamlarla örtüşür mü yoksa ses benzerliğinden hareketle Çeçen mitolojisi onlara anlam mı uydurmuş bilinmez ama Çeçenler her yere kendi dillerinde bir anlam bulabiliyorlar.
Bölgede anlatılan söylencelere göre Çeçenler, Urartu ve Hurrilerle yakın akrabadır. Urartuların özellikle dil yapısı üzerine araştırmalar yapan Prof.Dr. Ali M. Dinçol tarafından ortaya konulan arkeolojik bulgular da bu söylenceleri doğrular niteliktedir.

Kalıntılar ilgi çekti
Kalıntılar Çeçen ve Rus medyasının dikkatini de çekti. Konu hakkında yayınlar yapılınca bölge 2018 yılının mart ayından itibaren konuya meraklı amatör araştırmacıların akınına uğradı.
Gemi kalıntısı olduğu iddia edilen kayalaşmış kütlede amatör çapta yüzey araştırmaları yapanların sayısı günden güne artıyor. Hatta bölgede yapılan bir yüzey kazısında “misvak ağacı” liflerine rastlandığı da iddia edilince Çeçenler daha da heyecanlandı. Bugünlerde kalıntıları bilen tüm Çeçenler Nuh’un Gemisi’nin gerçekte Çeçenya’da olduğunu savunuyorlar. Çeçenlere göre hem jeolojik şekil hem de söylencelerdeki bilgilerin örtüşmesi bu konuda kapsamlı bilimsel araştırma yapılması için yeterli görünüyor.
(arkeolojikhaber.com)

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz