Journo, öncelikli amacı hitap ettiği cemaat ya da topluluğun iletişimine ve bilgi alma ihtiyacına cevap verebilmek olan Agos, Şalom ve Jıneps gazeteleriyle görüştü
Analiz
Azınlık gazeteleri topluluk temelli ekonomik ve yapısal bir model için okur kitlesiyle kurduğu ilişkiyi nasıl dönüştürebilir? Journo Sorumlu Yazıişleri Müdürü ve UiT Norveç Arktik Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Doç. Dr. Sarphan Uzunoğlu, bu soruyu yanıtlamadan önce azınlık gazetelerinin geleneksel ana-akım gazetelerden ekonomik anlamda farklılaştığına dikkat çekiyor. Uzunoğlu’na göre niş bir kitleye yönelik yayın yapmaları ve hedef kitleleri konusunda kesin bir fikirleri olması bu gazetelere avantaj sağlıyor. Öte yandan kısıtlı bir havuz içerisinden müşteri çekmek zorunluluğu azınlık gazeteleri için bir dezavantaj.
‘Kanaat önderleri dijital ağlarda görünür olmalı’
Dijital medyayla birlikte artan geri bildirim imkânını olabildiğince kullanmak gerektiğini belirten Uzunoğlu; özellikle bu gazetelere yazan kanaat önderlerini dijital ağlarda görünür kılmanın önemli olduğunu ifade ediyor: “Bu bazen bir Periscope ya da bir Facebook Live yayınıyla olabilir, bazen de klasik soru cevaplarla. Hedef kitleniz küçükse ‘daha dokunulabilir’ olmanız gereklidir. Bence üç gazete de daha dokunulabilir hale geldikçe, okurlarıyla dayanışma ilişkisini güçlendirebilir.”
50 bin kişilik Ermeni toplumuna 3 bin 500 gazete
1996’da Hrant Dink ve arkadaşları tarafından kurulan Agos Gazetesi, Cumhuriyet döneminin Türkçe-Ermenice yayımlanan ilk gazetesi. Gazetenin Yayın Yönetmeni Yetvart Danzikyan, Agos’un Türkiye Ermeni toplumu içerisinden çıkan bir gazete olduğunu belirtiyor ve “Her durumda önceliği Ermeni toplumunun sorunlarına veriyoruz. İkinci sıradaysa başka azınlık toplumlarının sorunları ve Türkiye’nin gündemi var” diyor.
Hedef kitlesiyle sık sık bir araya geliyor
2015’te Osmanbey’deki yerinden Harbiye’deki Anarad Hığutyun Binası’na taşınan Agos Gazetesi, Hrant Dink Vakfı ile aynı çatı altında bulunuyor. Danzikyan, vakfın düzenlediği etkinlikler aracılığıyla Ermeni toplumuyla sık sık bir araya geldiklerini belirtiyor: “Bir araya gelmek için illa Agos’un bir etkinliği olması gerekmiyor, başka etkinliklerde de bir araya geliyoruz. Biz küçük bir topluluğuz. Ermeni toplumu toplam 50 bin kişi zaten. Etkinliklere katılan, sosyalleşen, aktivite gösteren insan sayısı 500-600 civarında.”
Gazete, abonelik kanalıyla ekonomik sürdürülebilirliğini güçlendirmeye çalışıyor. Danzikyan, abonelikten gelir elde edilse de etkisinin sınırlı olduğunu belirtiyor: “Ermeni toplumu Agos’u daha çok okur olarak destekliyor. Bir fonlama ya da büyük meblağlar söz konusu olmadı, olamaz da; çünkü bu gazetenin bağımsızlığı ile ilgili bir konu.”
‘Tüm kesimler bedava haber okumaya alıştı’
Agos, abone sayısını arttırmak için web sitesine bazı haberleri yarım koyuyor ve bundan sonrasını okumak isteyen abone olsun diyor. Danzikyan, abonelik sistemiyle ilgili tozpembe bir tablodan söz edilemeyeceğini söylüyor: “Abonelik fikri teorik olarak çok iyidir. Her bağımsız gazete ‘niye aboneler üzerinden gitmiyoruz, çok rahatlarız’ der. Türkiye’de bunu başarıp rahat bir şekilde yayın hayatına devam eden bir bağımsız gazete var mı bilmiyorum.”
Danzikyan’a göre bağımsız gazetelerin daha çok aboneye ulaşmasının önündeki en büyük engel, Türkiye’nin hemen her kesiminin bedava haber okumaya alışmış olması. Bu kesimlerin yeniden abone sisteminin içine çekmenin kolay bir iş olmadığını ve bunu sağlamak için muhalif medyanın topluca hareket etmesi gerektiğini vurguluyor: “Mesela tıklama üzerinden reklam toplayan internet siteleri var, onlar bunu devam ettirmek isteyeceklerdir. Zaten 10 bin-20 bin kişilik bir pastadan bahsediyoruz. Bu pastadan pay almaya çalışan çok sayıda basılı gazete, internet gazetesi ve internet televizyonu var. Bu kolay bir iş değil, o pastayı büyütmekten başka çare yok.”
‘Topluluğumuz da küçük bir Türkiye’
Ekonomik sürdürülebilirlik konusunda azınlık gazetelerinin diğer bağımsız gazetelerden ayrı düşünülemeyeceğini vurguluyor Danzikyan. Azınlıkların davranış kodlarının toplumun genelinden farklı olmadığını belirtiyor: “Belki dışarıdan şöyle gözüküyor: ‘Bunların kendi toplulukları var, kendi toplulukları içinde çalışıyorlar, muhtemelen parasal sıkıntı yaşamıyorlar.’ Aksine bizim okur topluluğumuz da küçük bir Türkiye ve o küçük Türkiye’nin de kendine göre tercihleri var. Dijitalden, internetten okuyor, sosyal medyadan bakıyor ve gazete almaya gerek görmeyebiliyor.”
‘Sanmayın ki Agos pamuklara sarılıyor’
Danzikyan, Agos’u muhalif bir tutum takındığı için övenler kadar eleştirenlerin de olduğunu ifade ediyor. Ermeni toplumundaki vakıf yöneticileri ve yönetici konumunda olan iş adamlarının devletle iyi geçinmeyi öncelik olarak aldıkları için muhalif gazetelerden hazzetmezdiklerini belirtiyor: “Elbette ki Ermeni toplumu birbirine bağlı bir toplumdur, birbirini kollar ama sanılmasın ki her şey güllük gülistanlık ve Agos Ermeni toplumu içerisinde pamuklara sarıp sarmalanıyor. Tam tersine biz Ermeni toplumunun bir kesimi ile kavga içerisinde olan bir gazeteyiz.”
Agos ekibi basılı gazetenin sürdürülmesi gerektiğine inanıyor. Web sitesine güncel konuları ve gazete içeriğinden bazı bölümleri koysa da tamamen dijitale geçmeyi düşünmüyor. Gazete, dijital abonelik kanalıyla, web sitesi üzerinden PDF olarak okunabiliyor.
Jıneps köy ziyaretleri yapıyor, sosyal medyada okur grupları kuruyor
Hem Türkiye’de hem de diasporanın yaşadığı ülkelerde Çerkeslerin gündemini ve sorunlarını takip eden Jıneps, 2005 yılından beri yayın yapıyor. Hazırladığı dosyalarla dünyanın her yerinden Çerkes kültür ve tarihine ilgi duyan araştırmacı ve akademisyenlere açık arşiv kaynağı sunuyor.
Aylık yayınlanan gazete, Türkiye ve dünya gündemindeki önemli meselelere de yer veriyor. Jıneps Yayın Kurulu Üyesi Serap Canbek, Çerkeslerin gündemi dışında bir konuya yer verdiklerinde topluluktan tepki aldıkları örneklere değiniyor: “Jıneps okur kitlesini, yaşadıkları ülkelerdeki yerel gerçeklikten koparmamaya özen gösteriyor. Bu yüzden örneğin Hrant Dink’in ölümüyle ilgili yayınladığı bir haberden ya da muhalif kesimlerle ilgili başka haberlerden dolayı zaman zaman abone kaybına uğruyor.”
‘Aboneler basılı gazeteyi tercih ediyor’
Özellikle Kafkas dernekleri aracılığıyla Çerkeslerle iletişim halinde olan gazete, toplulukla iletişimi sürdürmek için köy ziyaretleri de yapıyor. Bununla beraber sosyal ağlarda kurulan gruplar ve okur toplantıları aracılığıyla aboneleriyle bir araya geliyor. Canbek, “Özellikle İstanbul Kafkas Kültür Derneği’nin etkinliklerine elden geldiğince katılıyoruz” diyor.
Jıneps, abonelik bedelleri ve gönüllü bağışçıların kısmi desteğiyle rutin giderlerini bile karşılayamıyor. Bununla beraber gazetenin reklam geliri de çok sınırlı. “Düzenli bir gelir sağlayamadığımız için profesyonel bir kadro kuramıyoruz ve 24 saat sahada olamıyoruz” diyen Canbek, Jıneps’in daha çok iş insanlarından gelen bağışlarla ayakta kaldığını söylüyor.
Bağımsız girişimle kurulan Jıneps’in sahibi Can Uçak. Gazetenin tüm ekibi gönüllü olarak çalışıyor. Ekip, fırsat buldukça yeni medya araçlarıyla ilgili düzenlenen seminer ve eğitimlere katılarak bilgilerini güncel tutmaya çalışıyor.
Yayın hayatına dijitalde devam edip etmemek Jıneps’in de gündeminde: “Posta dağıtımından kaynaklı sorunlar yaşadığımızda, okuru web sitemiz üzerinden e-gazete okumaya yönlendiriyoruz. Fakat hedef kitlemizin internete erişim ve kullanımıyla ilgili yaş ortalamasından kaynaklanan sıkıntılar yaşadığını düşünüyoruz. Abonelerimizin büyük kısmı matbu gazeteyi tercih ediyor.”
Şalom farklı kesimlerden okur bulmaya çalışacak
Çıkış noktası Türkiye Yahudileri için bir iletişim kanalı olmak olan Şalom Gazetesi, 1947’den bu yana Yahudi cemaatini ilgilendiren tüm olayları takip etmeye ve duyurmaya çalışıyor. Bununla beraber ekonomi, spor, sağlık ve teknoloji gibi kategoriler altında, günlük hayatın ve entelektüel yaşamın diğer alanlarına da yer veriyor.
Gazetenin Yayın Koordinatörü Virna Gümüşgerdan, Yahudi toplumunun bir araya geldiği tüm etkinliklere katılmaya çalıştıklarını ifade ediyor: “Bayram kutlamalarına, özel günlere, dernek, kurum, okul gibi küçük cemaat organizasyonlarına katılmaya çalışıyoruz. Yazar kadromuz gönüllülerden oluştuğu için şahsen katılamadığımız etkinliklerde de gerekli bilgileri edinip, duyuru ve bilgilendirmesini yapmaya çalışıyoruz.”
Toplu etkinliklerin dışında, Türkiye Yahudilerinin bireysel başarılarını, sanatçıların projelerini, gönüllülerin faaliyetlerini duyuran gazete bu yolla topluluk içi iletişime katkıda bulunmayı hedefliyor.
Tüm ekip gönüllü
Büyük oranda abonelik sistemiyle dağıtılan Şalom’un abone sayısı azalıyor. Gümüşgerdan’a göre bunun iki farklı sebebi var: Türkiye’deki Yahudi toplumunun her geçen gün küçük oranlarda dahi olsa da azalması ve artan ekonomik zorluklar. Bağış kanalıyla maddi destek almayan Şalom, son zamanlarda farklı sektörlerden reklam alma çalışıyor. Gümüşgerdan ayrıca, “Bugüne kadar Şalom okuru olmayan farklı kesimlere ulaşarak abone sayımızı arttırma çabası içindeyiz” diyor.
Gözlem Gazetecilik Basın Yayın A.Ş. bünyesinde çıkan Şalom, bir yönetim kurulu tarafından yönetiliyor. Şalom’u çıkaran ekibin tamamı -karikatüristlerden genel yayın yönetmenine kadar- gönüllülerden oluşuyor. Bundan farklı olarak gazetenin idari işleri profesyonel bir ekip tarafından yapılıyor.
‘İnternet sitemizi gazeteden ayrı bir organ olarak görüyoruz’
Haftalık yayınlanan Şalom, maddi imkânlar dâhilinde dijitalleşmeye yönelik yeni yatırımlar yapıyor. Gümüşgerdan bu adımları şöyle özetliyor: “Dijitalleşmenin göz ardı edilemeyeceğinin bilincindeyiz. Her şeyden önce internet sitemizi -gazetenin içeriğini bire bir yansıtmakla beraber – gazeteden ayrı bir organ olarak görüp yönetmeye çalışıyoruz. Tüm sosyal medya platformlarında yer alıyoruz. Farklı dijital kanallarda da yer alma konusunda çalışmalar yapıyoruz.”