Da Vinci’nin annesi Çerkes mi?

2
1350

Matrega bölgesi, Çerkes prens Berozok’un damadı Wiscentia de Guisolfi’ye çeyiz olarak verilmişti

Saida Panesh

Giocondo’nun (Mona Lisa) elmacık kemikleri doğuya ait… Gerçekten de İtalyan kadınlarına özgü değil… İtalyan kasabasında tatil yapan bir Çerkes olarak Leonardo da Vinci müzesine gittim. Müzenin Halkla İlişkiler Müdiresi Caterina Maktinti gülümseyerek, “Senin elmacık kemiklerin de aynı” diyor. Anavatanım Adigey’de de tarihçiler Leonardo’nun annesinin Çerkes olup olmadığını tartışıyor zaten…

Mona Lisa muamması

Beş asırdır Leonardo Da Vinci’nin Mona Lisa portresindeki dişiliği sembolize eden portresinin esrarı konuşuluyor.
Tabloda kimin resmedildiğine dair farklı iddialar var. Bu iddialardan birine göre bu kadın
Floransalı tüccar Francesco del Gioconda’nın eşi Lisa Gerardi… Ancak başka iddialara göre tablodaki kadın başka biri…
Bir başka iddia ise tablodaki kadının Leonardo Da Vinci’nin annesi olduğu… Eğer öyleyse bu kadın İtalya’da değil Adigey’de doğmuştur. Yani Çerkesya’da…
Tarihçilerin çoğuna göre Leonardo evlilik dışı bir ilişkiden dünyaya gelmişti ve babası Pierrot di Antonio da Vinci idi. Pierrot bir noterdi ve noterlik aile mesleği idi.
Eski bir noter belgesinde Leonardo’nun dedesi şunları yazmıştı: “1452. Torunum 15 Nisan Cumartesi günü sabah 3’te doğdu. Leonardo adı verildi”.
Leonardo’nun annesi Katerina hakkında çok az bilgi var. Çok güzel olduğu söyleniyor, bir de alt sınıftan… Pierrot böyle bir kadınla evlenemezmiş. Aile Leonardo’yu kabul etmiş. Katerina ise Buti del Vacca ile evlenmiş.
Oxford Üniversitesi Sanat Tarihi profesörlerinden Martin Kemp’e göre, Leonardo’nun annesi Katerina di Meo Lippi babaannesiyle Vinci’ye 1.600 metre uzaklıktaki bir köyde yaşıyordu. Kemp, “Katerina günah işlemişti. Leonardo bebek Vinci’de dedesinin evinde doğdu” diyor.
Tarihçiler, Katerina’nın nasıl öldüğünü Leonardo da Vinci’nin günlüklerinden öğrendi. Leonardo, 16 Temmuz 1493’te annesinin Floransa’ya geldiğini ve son yıllarını oğlunun yanında geçirdiğini, 1495’te hayata veda ettiğini yazmış.

Çerkes prensin kızı

Amerikalı ünlü gazeteci ve yayıncı Curtis Bill Pepper 15 yıl boyunca Leonardo’nun biyografisiyle ilgili çalıştı ve “Leonardo” adlı kitabını yayınladı. Pepper bu kitapta Leonardo’nun annesinin Çerkes köle Katerina olduğunu iddia etti.
Kitabında şunlar yazılı: “Annesi Leonardo’yu çok seviyordu. Babası oğlunu kendi evine götürünceye kadar onu yetiştirdi. Annenin adı Katerina idi ve çok güzeldi. Katerina’nın babası Çerkes bir prensti, geniş arazileri ve atları vardı. Karadeniz’de Yunanistan denilen ülkenin ilerisinde yaşıyordu. Katerina’nın babası erkek çocuk istiyordu ve kızını Floransalı bir bankacıya köle olarak sattı”.
Leonardo’nun ailesi asildi, Katerina ise köleydi ve bu nedenle evlenemezlerdi. O zamanlarda böyle düşünülüyordu ve tartışılmaz bir konuydu.
Curtis Bill Pepper’ın kitabında Katerina’nın babasının soyadını ve annesinin adı da (Arapça) yer alıyor: “Katerina’nın babası, Bahri Sultan Hajiy al-Muzafar’ın oğluydu. Blane diye de bir adı vardı. Blane Adigecede ‘cesur şövalye’ demektir. Ama insanlar ona Kuzey Kafkasya’daki savaşlardaki başarıları nedeniyle Zapş (Savaşçıların Prensi) diyorlardı. Katerina’nın annesi Yaffa’da artist ve şarkıcılık yapan Hagar’dı”.
Amerikalı yazar, Katerina’nın manastıra gönderildiğini söylüyor. Babası erkek çocuk istiyormuş ve Hagar kız çocuğu doğurunca kabullenememiş. Zapş aslında bir başka kadınla evliymiş. Kızın adını önce Setenay (güzel çiçek) koymuşlar ama annesi manastırda kızını ziyaret etmemeye başlayınca “Kancık” diye çağırmaya başlamışlar. Sonrasında ise kız Cenovalı bir tüccara satılmış.
Curtis Bill Pepper, Leonardo’nun İtalyan bir üvey anne tarafından büyütüldüğünü söylüyor.

İtalyan-Çerkes karışımı nüfus

Adigeyli tarihçi Samir Hatko bu konuda farklı düşünüyor. Hatko, “Leonardo’nun çocukluğunu annesiyle mi yoksa babasıyla mı geçirdiği kesin olarak bilinmiyor. Leonardo’nun günlüklerini analiz eden Sigmund Freud’a göre Leonardo’nun çocukluğunda baba eksikliği var” diyor.
Hatko, Leonardo’nun Çerkesya’dan olabileceğini belirtip şunları söylüyor:
“Çerkesya’da 13. ve 14. yüzyıllarda eski Ligurya’nın halkı birçok ticaret merkezi kurmuşlardı. Çerkesya’nın kuzey sınırlarında güçlü bir Venedik sömürgesi olan Tana vardı. İtalyanlar ticari olarak en çok tahılla ilgileniyordu. Tüccarlar köle alma fırsatını da kaçırmıyorlardı. Çerkes köleler diğer kölelerden pahalıydı ve sayıları da azdı. İtalyan belgelerinde Çerkes kökenli bir köleden bahsedilmesi büyük olasılıkla doğrudur.”
Hatko’yu doğrulayan bir belge de var. Ortaçağ uzmanı yazar İris Origo 1366-1397 arasında Foloransa’da satılan kölelerin listesini derlemişti. Büyük deha Leonardo’nun annesi de o dönemde İtalya’ya gitmişti. Origo’nun derlediği listede kölelerin içinde 329 kadın ve 28 erkek olduğu ve sadece dördünün 16 yaşından büyük olduğu belirtiliyor.
Hatko sözlerine şu ifadelerle devam ediyor: “Yaffa’nın Osmanlılar tarafından 1475 yılında zapt edilmesinin ardından Avrupalıların Karadeniz üzerinden haberleşmesi tamamen durmuştu. İki asırdan fazla süre Karadeniz Osmanlının adeta iç gölüne dönüşmüştü. 16. ve 17. yüzyıllarda Avrupalı tüccar ve misyonerler Karadeniz bölgesine geldi. 14. ve 15. yüzyıllarda ve sonrasında hem İtalya’da hem de Çerkesya’da önemli miktarda İtalyan-Çerkes karışımı bir nüfus oluştu. Bunun tek nedeni köle ticareti değildi.
Çerkesya’nın batısında yer alan Matrega’da (bugünkü Krasnodar Bölgesi’nin Temryuk semti) 1419-1475 döneminde Cenovalı-Çerkes karışımı Guisolfi ailesi yöneticiydi. Matrega bölgesi, Çerkes prens Berozok’un damadı Wiscentia de Guisolfi’ye çeyiz olarak verilmişti. Bölgeyi oğlu yerine babası Simon yönetti. Sonrasında yönetim Berozok ve Simon’un torunu Zekeriya de Guisolfi’ye geçti.
O dönemlerde İtalya için Kafkasya’da ticaret yapmanın en kazançlı nesnelerinden biri köle ticaretiydi. Köleler, sermayesi olan noter, tüccar, fırıncı, terzi ve kasaplar tarafından alınıp satılıyordu.
Tarihi belgelerde yer alan tüccar ve gezgin tutanaklarının hepsinde Çerkes kölelerin zayıflık, narinlik ve güzelliklerinin alıcılar tarafından ne kadar kıymetli olduğu açık bir biçimde tanımlanmış”.
Medici Hanedanı’nın kurucusu Cosimo’nun (15. yüzyılda İtalya’da önemli bir siyasetçi) bir Çerkes kadından oğlu olduğu herkesçe bilinir. O zamanlarda Çerkesya kıyılarına Cenovalı tüccarlar akın etmişti. Cosimo de Medici, Venedik’te köle tüccarlarından Maddalena adında bir Çerkesi satın alır. Bir süre sonra oğulları Carlo dünyaya gelir. Carlo büyüyünce babası kilisede kariyer yapmasını ister. Carlo Medici başpiskopos olur, aynı zamanda iki kilisenin başrahibidir.
Leonardo da Vinci’nin babası ise Cosimo de Medici’nin sağ koludur.
Hatko, “Leonardo’nun annesi ve Carlo de Medici’nin annesi uzaklardan gelmişti ama aynı zamanda İtalya’da ünlü insanlardı” diyor.

Avrupa soylu sınıfına kıyafet

Bill Clinton’un Kafkasya danışmanı, antropoloji ve dilbilim profesörü John Colarusso şunları söylüyor: “Leonardo’nun annesinin Çerkes bir köle olduğu hipotezinin doğru olabileceğine inanıyorum. Birkaç yıl önce İtalya’da bir profesörle sohbet emiştim. Konfeksiyon ve tekstil tarihinde uzmandı. Cenova ve Venediklilerin İtalya’ya birçok Çerkes götürdüğünü, Çerkeslerin Rönesans döneminde Avrupa soylu sınıfına özel kıyafetler diktiğini söyledi. İtalya’nın büyük bir kısmına özellikle Roma-İtalya arası batı kıyısına Çerkesler yerleşmiş. Büyük İpek Yolu ile gelen ipeklerden Çerkesya’da yapılmış kıyafetleri almak yerine daha ekonomik bir yolu seçmiş İtalyanlar. Çerkesya’dan ipek almış ve yanlarında köleleri götürerek kıyafetleri İtalya’da diktirmişler”. (www.kp.ru) (Kısaltılmıştır)

Çeviri: Serap Canbek

2 YORUMLAR

  1. Birinci hata o kaynaklarda bahsedilen Yaffa değil Kefe şehridir. İkincisi Setenay(Katherina) nın öz annesi Hager(Hacer) Çerkes değil. Annesi Hager zehirlenerek öldürülüyor kaynağa göre. Üvey annesi İse Setenayı dışlıyor. Kendisi Çerkesdir ve onu aşağılamak için ona Kants’uk diyende odur.Çünkü Setenayın annesi Çerkes olmadığından onu dışlamıştır 😉 bu o dönemlerin katı Çerkes kültürel kodlarından biridir. Annesi Yabancı olan ya köle edilirdi yada ülkeden sürülürdü. Yabancı evliliklere müsahade edilmezdi.

  2. Çerkes toplumunun bitmeyen çilesi hep kadınlarımızın kaderi tarihte köle cariye odalık olmuş, Arap saraylarına, Rus çarlarına, Osmanlı sultanlarına Sabetayist paşalara köle cariye, hep ama hep, Umman sultanının anne tarafı Çerkesmiş canları cehenneme Osmanlı da birçok Sabetayist yahudinin cariyeleri Çerkesmiş canları cehenneme

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz